İki Vekilimizin — Moskova ziyareti Kaya, Eç Yazan: Muhittin Birgen D bugün Moskovaya müteveccihen ahifiye Vekilimiz Şü İstanbuldan hareket ediyor orada Rüştü Arasla birleşecek ve Türkiye cumhuriye- ti ile Sovyetler Birliği arasındaki tarihi — gostluğu teyit gağesine müteveecih siya- sİ temaslarda bulunup dost memlekette — Bazı yeni şeyleri ziyaret edeceklerdi — Doktor Aras ve Şükrü Kaya, yeni —— kiyenin bu iki mühim siyasi çehresi, Mos- ' ht kovaca cek iyi tanınmış devlet adamla- Türkiyenin harici siyasetini, kü Türkiyenin her manasile kuvvetli o- lan mümessilleridir. Sade taşıdıkları res- mi sıfatla değil, temsil ettikleri ruh ve fikir itibarile de memleketin hakiki ter- Gümanlarıdır; o kadar ki. Moskovalı dost- larımız yakında karşılarında sade Tür- kiyenin iki devlet mümessilini değil, bel- — ki de ayni zamanda inkilâbın ruh ve fik- D rinin iki mümessilini birden görecekler we onlarla uzun uzadıya konuşmak vesi- lesini bulacaklardır. * Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında tarihi destluk, cumhuriyet Türkiyesinin eski dostluklarından biri ve hattâ bi- tincisidir.Sadakat ve vefa bahsinde hesap- “gaz darbı mesellerile bu iki insan hasleti- ni en yüksek derecede benimsemiş olan , tarihinin en karanlık gün- lerinde kendisine manen ve maddeten — her nevi müzahareti bir vazife bilmiş - — Han İnklâp Rusyasının bu dostluğunu hiç — bir zaman unutacak değildir. Bunun için, “Moskovada bulundukları sırada — eğer, Türkiye devlet adamları, oradaki Ko- — leglerine Türkiye devletinin ve Türk — milletinin Savyetler dostluğuna verdik- — İeri kıymeti bir kere daha zikre lüzum — “görecek olurlarsa, buna dair söyliyecek- leri sözlerin, en azami manasile Türkiye efkârına tercüman olacağını şimdiden " kaydedebiliriz. — Türk mi'leti, bugün her zamandan da- — ba anlıyor ki, genç cümhuriyı n bugünkü dahili kuvveti ve bu kuwvı Sa- — yesinde beynelmilel âlemde işgaline mu- vaffak olduğu yüksek mevki, hep Sove — yet doöstlüğünün açmış olduğu - feyizli — devrin eşeridir. Türkiye, Sovyet dostlü- — ğundan sonra birçok dastluklar daha — yaptı ki bunların hepsi bir araya geldiği — zaman, bugün genç cumhuriyet için her hangi harici tesirden azade müstakil bir siyaset yapma imkânlarını yaratan — bir — waziyet vücuda getirmiştir. Eğer yeni — Türkiyenin bu en kıdemli dostluğu ol- masaydı, bunun üzerine diğerlerini kur- —mak imkânsız değilse bile, elbet müşkül lurdu. Bu bakımdan diyebiliriz ki Tür- kiyenin bundan sonraki dostlukları hep bu ilk ve en eski dostluğunun üzerine — kurulmuştur. Fakat, sonrakiler evvelki- — e faik olarak değil, evvelkisi diğerleri- ne temel vazifesi görerek! * — Türkiye - Sovyetler münasebatının — bügünkü şekli en iyi bu tarzda ifade edi- ' lebilir. Türkiyenin yaplığı yeni dostluk- lar, bir aralık, işlerin hakikatini anla- mıyanlarta yanlış tefsir edildi. Fakat, dastlarımızın ahvali yakından tetkik e- — Gebilenleri Türkiyenin yeni dostlukları- — nim eski dostlüğuünu nefyeden bir sistem — değil, anu tamamlıyan ve bilhassa onun — Yühüna tamamen müvafık olan bir dost- luklar şebekesi olduğunu anlamakta ge- S €ikmediler. Şimdi, iki mühim devlet ada- — Mımızın ve yeni Türkiye neslinin iki leri, eminiz ki, bu hakikatlerin daha &- — Baslı bit surette tebarüz etmesine yara- — yacak ve bü süretle Türkiye ile Sovyet- — ler arasındaki münasebatta yeni bir de- vir daha açılmış bulunacaktır. — Bu iki memleket, birbirlerine o kadar |— müşterök menfaat bağlarile bağlıdırlar ki, Çar'ığın sukutundan sanra, bunların — birbirlerine dost olmamalarının imkânı Bu dostluk, her iki taraf için d&ta- Gi rihi bir zarurettir. Türkiye ile pansla: vist Rusya arasındaki düşmanlık — nasıl Harihin tayin ettiği ve zaruri kıldığı bir — Vakığ idiyse Sivyetlerle Türkiye arasın- — Gaki dostluk ta ayni mahiyette bir va- — kiddir. K 4 Muhittin Birgen “mühim-mümestitinin Moskova u-uhııı İ_ VF TTT ÇAT ÇT gi SON POSTA Resimli Makale: Dünyayı kuran ilk kuvvet: Mızrak ve çekiç, ok ve yay, kürek, tahta ve ateş, yiyecek için de hayvan ve yelken v sine tefevvuk için !cxikk İlk insanin tabilat sahasında bulduğu ilk kuvvet hemcin- arandı. Onun için kullanıldı. Bugı'ın mü- insanın yapt Karı kocalara Mahsus bir boşanma Tedavihanesi Başpapaz Çimbert Amerikada Diroit piskoposluğu baş papazı bu şehir içinde bir «boşanma te- vihanesi» açmıştır. Papazın — bütün gayesi karı koca boşanmalarına mani olmaktır. Baş papaz Çimbert bu tedavihanede çiftlerin, başanmanın kolaylaştırıldığı Reno şehrine gitmelerine mani olmak üzere çalışmaktadır. Boşanma tehlike- si görüp de tedavihaneye müracaat e- decek hastaların kendilerine sorulan muhtelif suallere tahriri olarak cevap rmesi lâzımdır. Bu suallere muvafık cevap vermi - yenler tedavihaneye kabul edilmezler. Çünkü papaz bu gibilere «tedavisi gay- rı kabildir!» teşhisini koyar. Papazın iddiasına göre tedavihane - den iyi rapor alan karı kocaların bo - şanma tehlikesi geçirmeleri imkânsız - dır! 620 üniversitesi bulunan memleket Amerikahlar ötedenberi zenginliği rekorunun kendilerinde bu - Tunmasile iftihar ederler, Bugün Amerikada bulunan 620 ü - niversite Amerikalılara hak verdirme - ğe kâfi sayılır, Bu üniversiteler de dev- let tarafından değil, ilim sever milyo- merlerin teberrüleri ile tesis edilmiş - tir. Amerikada ilk üniversite 1636 da üni versite | HERGÜN BİR. FIKRA | Beyazlatamadım Cemal Reşid evine yeni bir uşak al- mnuştı. U: sabahleyin evde temizlik yapıyordu. Cemal Reşid uşadı gördü, sordu: — Piyanronun tozunu da aldın mı? — Aldım, dedi, yva.Onların biz kıs: simsiyak olmuş. NMe kadar sildimse bir türlü beyazlatamadım. Bir düğünün Garip ve hazin Hikâyesi Geçenlerde Varşovada - 90 yaşı zengin bir erkekle 80 yaşında fakik kadının düğünleri yapılmışlır. bir roman kadar & yüzü olan bu hüdiseyi hm: 1877 yılında Rus ordusu süvari bin- başısı Maryak bir resmi kabulde Ve - ra Veçenko isminde bir kızla ve derhal sevişmişlerdir. Fakat binba- şı kızı zengin babasından istediği hal- de red cevabı almıştır. Bir müddet sonra binbaşı Şarka ta- yin edilmiş, iki sevgili bin türlü yemin- lerle birbirlerinden ayrılmışlar.. Ara - dan yıllar geçmiş, Rusyada bü, İâl kopmuş, binbaşı zengin fakat ihti - yar bir halde gelip Varşovaya yerleş - ir. Bir gün şehir sokaklarında ge- zerken harap bir evin önünde ihtiyar bir kadına rastgelmiş, heyecanla dur - muş, dikkatle bakmış, sonra boğuk bir sesle: — Vera! diye bağırmıştı İhliyar kadın da başn — Maryak!. diye hay; hal birbirlerinin bo: lardır, İşte geçenlerde yapılan bu düğün birbirlerini bekleyen bu iki ihtiyar çif tin düğünüdür! kaldırınca; iyani 301 yıl evvel milyoner Harvad ta- rafından tesis edilmiş ve Kembriç is - verilmiştir. Milyenerin teberrü et - bu paranın faizile de ayrıca üç ü - niversite kurulmuştur. Amerikada bu- gün mevcut bulunan 620 üniversitenin sermayesi 20 milyar dolar futar. Fakat Amerikada bu kadar mebzul üniversite bulunmasına rağmen Ame - rikalılar çocuklarını Avrupa üniversi - telerine gönderirler. Bu da bir nevi A- merikalı garabeti sayılır! c Hazin | Hayvanlar da Birbirlerine yardım Ederler mi? y insanları amında kullandığımız (hay- a esinin ifade ettiği nisbette hissiz ve idraksizdirler. Halbuki geçen- lJerde Viyanada wlıuz gelen bir hâdi- * |se hayvanların idrak sahibi ve birbir - lerine yardım hislerile mütehassis ol- duklarını göstermiştir. Hâdise şudur: İki köpek Viyana civarında Isl neh- ri kenarında oynarlarken bunlardan birinin ayağı kaymış ve nehbre düşmüş. Arkadaşının sular arasında çırpındığını gören diğer köpek derhal nehre atla - mış, yüze yüze kazazede köpeğin $a - nına gelmiş, dişlerile arkadaşının en - sesinden tutmuş, sahile çıkarmıştır Hâdiseyi görenler köpek'erin sudan çıktıktan sonra oyunlarına devam ede- ceklerini sanmışlar.. — fak köpekler bir iki defa silkindikten sonra yorgun, argin evlerinin yolunu tutmuşlardır! Bir İstanbullu Kanada da 108 inci yıldönümü kutluladı Eskiden İstanbuldan Amerikaya hicret etmiş Mardiras Totoyan isminde bir Er - meni Kanadanın Hamilton şehrinde bir kaç gün evvel doğumunun 108 inci yıl - dönümünü merasimle kutlulamıştır. Mar diros ayni günde üç sene evvel çıkarılmış olan dişinin yerine yenisinin geldiğini de meserretle görmüştür. 95 senedenberi Hamiltonda ağlunun yanında yaşamakta bulunan Mardiros ekser uzun ömürlüler gibi sebze ile ta - ayyüş etmemektedir. Her gün iki üç par- ça domuz kokületi yemekte ve bir hayli de viski içmektedir. Mardiros yüz elli yaşını bulacağını ümit etmekte imiş. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Bir doktoru hastaya çağırmışlardı. müâyene ettikten sonra dışarıya çıkarken ağır bir duydu. Durarak sebebini sordu araştırdı ve anladı ki bu İçinden dışına su sızıyordu. Hüâdiseyi alâkadarlara haber vermek azmile evden çıklı. Biz şehrin bir tifo buhramı geçirmekte olduğu sıralarda evin İâğım tertibatı bozuktu. İSTER Fen adamı hastayı! koku İNAN bu haberi işittiğimiz zaman umumi mecralarımızın bir ân evvel bitirilmesi lüzmumundan başka her eve ait hususl mec- raların da birer biyer gözden gecirilmesi zarureti olduğuna inandık. Fakat ey okuyucu bu zaruretin mevcut bulundu- ğuna, mevcut olduğu takdirde Je giderilebileceğine sen: İSTER İNANMA! Sözün Kısası Çi ocuklarımıza Temizlik öğretelim E. Talu s ihhiye Vekilinin tifo hakkındaki beyanatını okudunuz. mu? En salâhiyetli bir ağızdan çıkan bu doğru ve özlü sözlerin içerisinde ibret alınacak pek İçok noktalar vardır. Bu meyanda, tifonun temizliğe riayet edilmemesinden dolayı bü derece artmış olduğuna dair mesrad iddia şayanı na- zardır. Evet, manlesef, temizliğe lâyık olduğu kadar riayet etmiyenlerimiz pek çoktur. Bu su memleketinde her gün yıkanma - manın sık sık seyyiesini çeker ve gene de mütenebbih olmayız, Hele çocukları- miz bu bakımdan pek zavallıdırlar, An- nelerle babalar, onlara küçükten her şe- yi öğretirler de, en iptidai hıfzıssihha ve nezafet kalde ve şartlarının alfabesini bile talim etmek külfetine katlanmazlar. Sıkz—_kîırdı, toz, topraklar içerisinde bü- tön gün oynıyan, olur olmaz şeylere te- mas eden çocuk, ekser evlerde öğle ve ak- şam vakti doğruca gelir, sofraya oturur. Buna önceden elini yıkamayı, ağzını çal. kamayı, üstünü başını süpürmeyi hayati bir düstur olarak telkin eden ana baba- ların sayısı gün geçtikçe azalmaktadır. Geçenlerde bir hamam müsteciri dert yanıyor, müessesesinin — müşterisizlikten kapanma tehlikesine maruz bulunduğunu ve bütün İstanbul ha Mmen hemen ayni vaziyette olduklarını en bu temizlik müc!; ü buhranı, şimdi het evde hu;ıu banyoların taammüm etmiş — bu- luıırmwmı dı JIİCJIİth de, kındı - ;.ır;ı hnmuml&nmn tenha- an'anesinden gittikçe u- mizlik büyük bir külfete Memleketimizde su boöl ol- duğu gibi sabun da pek pahalı maddeler arasında sayılamaz. Fakat nedir ki, bu bolluktan ve bu kolaylıklardan istifadeyi ihmal ediyoruz. Meselâ şimdi yaz mevsimindeyiz. Şeh- rimizin etrafı çepeçevre Allahın denizi- dir. Onun içine bir dalıp çıkmak bile vü- cudumuzu milyonlarca mikroptan, hasta- lik tahumlarından temizler. Öyle iken, denizin bir sade kenarına kadar inmesini ve orada, çocuklarımıza misır, erik, kâ- Bit helvası, kabakçekirdeği nev'inden - bur cubur yedirmesini biliriz. Bu, deniz adındaki emsalsiz nimetten niçin istifade etmiyelim? Evlâtlarımızı denizin can verici, sıhhat arttırıcı tesir« lerinden ne için uzak bulunduralım?. Her sabah dişlerini fırçalamadan — ev- Jen çıkan, ellerini yıkamadan sofraya o- turan, vücudunu ve hiç değilse ayakları- vı yıkamadan yatağa giren çocuğun her an en ağır hastalıklara namzet olduğunu bilmek, ve onu bu tehlikeden korümak e- beveynin vazifesidir. Küçücükten, evlâdıni temizliğe alıştı renlardır ki, bu dünyadan göçüp gittik- ten sonra, onların hayır duasına mazhar ee Biliyor musunuz ? 1 — Cep saati ne zaman icat edilmiş « tir? 2 — Venüs güneşten ne kadar kilo « metre uzaklıktadır? 3 — Ağrı dağinın yüksekliği ne kadar- dir? (Cevapları Yarım) * (Dünkü suallerin cevabları): 1 — Posta pulu ilk defa 1860 da icat edilmiştir. 2 — İstanbulun en büyük yangını Fa- tih yangınıdır. 38 — Türkler birinci defa olarak Vi- yanayı Kanuni Süleyman zamanında 1547 yılında muhasara etmişlerdir.