| BON Posta SİNEMA Yıldızın merakları, batıl itikatları ve maceraları Güzel yıldızlardan Maxine Reiner Hangi sanatkârlar ne gibi İşlerle vakit geçiritler? Film çevirdikleri vakit, sinema sanat- itlarının ne ile vakit geçirdiklerini öğ- Tenmek sinema meraklılarını herhalde Yakından alâkadar eder. Con Kravford: Boş vakitlerini — dikiş ek, kitap okumakla geçirir. Misafir- İ hiç eksik olmaz. Evinde küçük bir "'!cmı salonu yaptırmıştır. Arasıra film Köstertir. Canet Mak Donald: Musikiye çok me- Taklı olan bu güzel sanatkâr boş vakitle- Tini piyanosu başına geçip şarkı söyle- Mekle geçirir. Evinde küçük mikyasta Sülgı aletleri kolleksiyonu bulunur. At Uzun gezmeleri çok sever. Son zaman- larda düğünününün hazırlıklarile uğraş- Maktadır. Jan Parker: Resim yapmaktan zovk a- * Esasen film sanatkârlığına intisap et- ::îdl’n evvel hatırı sayılır ressamlardan Greta Garbo: İki meşguliyoti vardır. Kitap okumak, evinin yanındaki koru- ıı"’ gezintiler yapmak. Bunlardan sı- 'd*sı vakit yazı yazar. Münzevi hâyat- N zeyk alan yegâne sanatkârdır deni- İtbüir. Prenşo Tone: Tiyatro piyesleri ve Tro- bi N okür. Gezintilerden haşlanır. Bil- Gtsa yanında güzel kadınlar bulunma- dan zevk alır, Klark Gable: Bu sanatkârın en bliyük :::'h spordur. Her nevi spordan hoş- Nih”nm Yung: Bu güzel sanatkârın gn Yük zevki küçük kız kardeşi iİle meş- | olmaktır. Onu giydirir. Ona bakar. Talıra gezmeğe gider. Küçük sinema haberleri (K* Güzel yıldızlardan — Jean - Parker, olnmb*yı) film kumpanyası ile bir “'P!c akteylemiştir. bar * Gary Grant dahi (Kolombiya) kum- 'Yasına intisap etmiştir. * (Kolombiya) kumpanyası «The de; vizi Üriving> adında büyük bir film çe İlk hk üzeredir. Baş roller Richard Dix an Perry tarafından yapılacaktır. %'Kımn Hepburn pek yakında « * adında bir film çevirmeğe başlıya- Gitp . Cinger Rocers ile Burgess Mere- 3Y filmde oynıyacaklardır. Güzel yıl'dız, Norma Şererin inandığı garip şeyler Gerek sanattaki kudreti, gerek fevkalâ- de güzellik ve cazibesi sayesinde sinema yıldızları arasında mümtaz bir mevki iş- gal eden Norma Şererin kendine has bir takım itiyadları vardır. Çok şayanı dikkat olan bu itiyadlarını bizzat kendisinden dinliyelim: — Benim birçok itiyadlarım vardır. Bu iliyadlara çok bağlıyımdır. Bunlardan bir türlü vazgeçemem. Bazılarının garip olduğunu biliyorum. Fakat bunları bir tarafa bırakamam. En mühimlerini size anlatayım: 1 — Sokakta tam yolumun üzerinde bir kara kediye rastgelirsem ve bu kara kedi yolumu keserse derhal geri döne- rim, Fotinlerimi değiştirdikten Bonra tekrar sokağa çıkarım. 2 — Stüdyoya veya diğer muayyen bir yere giderken muhakkak ayni yolu ta- kib eylemeliyim. Yolumu d 4 kaniim! tirir isem işimin bozulacı, 3 — Stüdyomda senelerdenberi hep ayni odayı muhafaza ederim. Yeni oda- dan hoşlanmam. eski patinaj şampiyonu Somja Henie Errol - Fiynn ne zaman Ve nasıl cerrah oldu? Sinemalarda, sanatkârların birbirinden teci maceralara atıldıklarını görürüz. Si nema sanatkârları içinde bu maceraları bakikaten yaşamış olanlar da vardır. Bugün, okuyucularımıza, meşhur sanat kâr.Errol Fiynu'in başından geçmiş olan şayanı dikkat bir macerayı anlatacağız. Errol Fiynn'in cerrahlı; An asıl İrlândalı olan bu san'atkâr ka- bina sığamıyan yaman bir delikanlıdır. Maceradan maceraya atılmağı bir zevk bilir. Bundan birkaç ay evvel (Madrid) | harb cephesine gitmesi, orada ileri hat- lara kadar varması; binbir tehlike geçir- dikten sonra güç hal ile Fransaya avdet edebilmesi en yeni macerasıdır. Errol Fiynn; şimdiye kadar en çok se- yahat etmiş, en çok memleket görmüş bir sinema sanatkârıdır. Yapmadığı sanat kalmamıştır diyebiliriz, Anlatacağımız vak'a Avustralyada ce - reyan eylemiştir! Errol, at ile Avustralyanın ıssız, son- | suz dağlarında, bayırlarında gezip dola- gıyormuş. Bir gün gözüne bir çadır ilişir. Hemen oraya varır. Bu çadır altın made- « ğ Ğıylı 9 — “Bir çalgıcının seyahati,, Türkçe değil! (Baş tarafı 1 inci sahifede) Cğl GİCI YİNİ SEYALI dan tercüme edildiği kaydile basılmış o- lan bir romanın yeni harflerle tekrarı A[ [ münascbetile: | — O kitap hakikatte bir Türk muhar- ririnin eseridir. ve sır£f Abdülhamidin sansöründen kurtarmak, yahut ta rağ - beti celbetmek için almancadan tercü - me edildiği yazılmıştır, denilmişti. Biz de o kadar rağbet kazanmış olan bu meçhul muharriri aramı tuk, bu münasebetle yeni kitapçıdan bir mektup aldık, diyor ki; «8 haziran 937 tarih ve 2456 No, lu sa- yınızda Çocukluğumuzun Romanı çok garip bir davaya yol açtı serlevhasile ya- zılan yazıyı okudum. Birinci sahifedeki klişeyi gördüm. Bu, yazı da (Bir Çalgıcının Seyahati) adlı eserin yerli malı olduğunu iddia e -| «Bir Çalgıcının seyahati» romanının denler varmış. Bu iddiaya göre (Bir Çal- Bgıicının Seyahati) nam eser Abdülhamit sansöründen korkularak bir Avrupa ese- ri gibi neşredilmiş biz de bundan cesaret alarak mezkür eserin Arap bharflerle çı- kan nüshasını muharrire vermiş; şunu kı- saltıver demişiz. Ve üzerine de tercüme damgasını vurmu: Ve bu suretle bir |'Türk şaheseri olan (Bir Çalgmıcının Se - yahati) romanı Frenklere maledilmek is- tenmiş. Binlerce nüsha satılan ve satılmakta olan bir şaheserin malımız olma- sını herkes gibi (Yeni Kitapçı) da ter. Fakat böyle bir muvaffakiyet henüz hiç bir' muharririmize nasip olmamış, yani hiç bir Türk muharriri - maalesef - Abdülhamit devrinde yazdığı bir bugün de okuyucu bulacak — dereceye yükselmemiştir. Büyük adımlarla ilerli- yen Türk inlolâbinın müsbet seyrine uyarak (Bir Çalgıcının Seyahati) gibi öl- mez eserlerin bir gün yerli malı fir - ması taşıyacak olanları muhakkak çıka - caktır. Şimdilik Türk okuyucuları bir kaç muharririmiz müstesna yerli eserleri yeknesak, sıkıcı bulmakta bünun için Mmuvaffakiyetle yapılmış eserlere rağbot göstermektedir. Yeni Kitapçı (Bir Çalgıcının Seyaha - ti) ramanını Arap harfile basılmış - ve vaktile çok okunmuş eserleri araştırır - ken bulmamıştır. Eline geçirdiği Alman- is - esere ca aslını, ve Fransızca tercümesini oku- duktan sonra (Bir Çalgıcının Seyahati) romanını yeni harfle bastırmıştır. Ve bu suretle eski v.azılı nüshasının ne ka- dar uydurma ve olduğunu mey: dana çıkarmışlır. (Bir Çalgıcının Seya - bati) romanının Aus den Leben eines tangenlehte'dir. Yani bir haylazın hayatıdır. Muharrirl | Eichendorff olup bu kitap Almanca ders alan talebelere okutulacak kadar meşhur rile (Bir Çalgıcının Seyahati) adile neş- rettiğimiz kitap ta tamamen aslına mu - tabıktır. Kitabın aslı lll)ll si bizim harflerle (174) sahife .uımuş ur. Bu öa Arap harfle çıkân nüshasının ne kâdar şişirilmiş olduğunu gösterir. (Bir Çalgıcının Seyahati) — romanmı tercüme eden/ve kitabın üstünde tercü- me yaftasını yapıştırmak kadirşinaslı - ğında bulunan M. Tevfik Midilli gemisi ile şahadet şerbetini içen Türk kahra - 1 arasında ebediyete intikal et - ve ölmez bir şaheserdir. Ve Türk harfle- |ki türkçe tabı İşbu tekzibin klişesi ile beraber San Posta gazetesinin birinci sahife üçüncü ,sütunundan başlıyarak on birinci sahife nen 3 mahi üçüncü sütununa devam ederek neşrini Matbuat kanununun w susasına tevfikan talep ve rica e Bizim bu m ,& işittiği kim bugün yaptığımız da odur . harflerle basılan Bir Çalgı tinin muharriri elyevm boe ği cihetle bugün onun ne kaydetmiye imkân yoktur. Başvekilin Tunceli seyahatleri (Baş tarafı 1 inci sahifede) istasyona dahil o leceklerini h tasyonu ve civarını doldurmu: terem başvekil alkışlarla karşı saat kaldıktan sonra halkın coşkun te « zahürat ve alkışları arasında tekrar trenlerine binerek Malatyaya hareket ete üler. İsmet İnönü kendi eseri olan Malatya hattının ilk yolcusu olmuştur. Kendile- rine Sıhhat Vekili ve jandarma umum kumandanı refakat elmrktedır. d xu**.('u.kum.ı Yurdumuzda 10 milyon ton Demir bulundu (Baş tarafı 1 önci sahifede) — Cevherin görülebilen kısmı 400 jmeşhur Alman halk muharrirlerinden | metre uzunluğunda 200 metre geniş - liğinde ve 100 metre irtifamda mahrut halinde bir dağ zirvesidir. Mahruti şe- ildeki bu ana kütleye müvazi cevher kafaları ve gene bu kütleden ay damar halinde demir cevherleri dı cevherler Sovyet Rusya ve İşveçle bu- lunan ' madenler âyarındadır. Bu cevherin serveti on milyon ton tahmin olünmaktadır. Maden sahası yeni yapılmakta olan demir yoluna tki kilometre mesafededir. — Teçekkü l bir hava hattile madenin doğrudan ya vagonlara nakline de müsaittir Divriği sahaşında tetkikatımız de « 4 — Eskiliğine rağmen makyaj takımı-| ni arayıcı Ryan'a aittir. mı hiç değiştirmedim. Muvaffakiyetimin | — perol çadıra girince Ryanın iki bük- Jüm bir halde inlemekte olduğunu, âde- inde en ziyade | ta can çekiştiğin! görür, Sebebini sorar. gırrı bozulur zannederim, 5 — Haftanın günleri tumayı severim, «Cuma» yı © kadar se- | Biçare adam bir gün evvel ayağının baş | verim ki mühim bir işime hep o gün baş- |parmağını kestiğini ve yarasının mikrop larım. Film çevirmeğe başlıyacak oldu-| #2PıP kangren olduğunu güç hal anlatır. -ğum günün cuma olmasına çok itina ede- | Pa yakın şehrin at ile ancak bir haftalık Binatnaleyh (Bir Çalgıcının Se-|vam ediyor. Yukarıda bahsettiklerim, 1) romanının Türk harflerile neş «|bir kabuk halinde satıhta görülenlere rinden dolayı Yeni Kitapçı'ya hiç bit şa-|aitti. Şimdi derinliklerini arıyoruz. Bu |hıs müracaat etmemiştir. Muharririnizin |aramalar da müsbet netice verirse yal- | yazdığı gibi bir muhavere de cereyan et-İniız bu madene istinaden bile Tü |ynemiştir. Dava ikame eden de yoktur. dünyanın en zengin ve en kıymetli de- | Muharririnizin tamamen tasniata istinad |mir madenlerinden birine malik! eden, ve havadis hududunu geçerek ec -İmek kabil olacaktır. Böyle bir vaziy nebi bir eseri millileştirecek kadar gay- |halinde, demir, çelik sanayii plânımıza mesalede olduğunu düşünen Errol; ne | yapacağını şaşırır... Kaybedecek bir da- kikası bile olmadığını bilir... Çünkü bi- çare adamın kangreni ilerlemektedir. Nihayet Errol kat'i kararını verir. Ryanın çadırında bulunan viskilerden |bir şişeyi açar ve bunun hepsini binden Ryana içirir. Az sonra biçare adam kör- kütük sarhoş olur. rim. 6 — Renklerden en çok: Yeşili, beyazı. maviyi severim. Kırmızıdan zevk almam. Bana uğur gelirmediğine kaniim, Kocam ölmeden evvel, itiyadıma rağmen kır - mızı bir tuvalet yaplırmıştım, Aradan çok geçmedi. Kocam öldü! 7 — Yeni bir tuvalet giydiğim vakit sevinçli bir baber alırsam, yahut her hangi bir sebebden dolayı noçeli bul nursam o tuvaleti uzun müddet giym Errol, onun bu halinde bilistifade ce- binden bıçağını çeker ve kendisine hâkim olmağa gayret ederek adamın çürümüş olan baş parmağını tamamile keser... Aksi hadis olursa o tuvaleti bir kenara | Sonra da iptidaf bir pansuman yapar. atarım. Talih bu... Adamın ayağı iyi olur... isterira. retkeşliği bir rekabet hissinden doğmuş-|da büsbütün başka bir — ehemmiyet tur. (Bir Çalgıcının Seyahati) romamı td: |ve vüs'at vermek icap edeceği tabildi: mamen ecnebidir. (Bir Çalgıcının Se - Maamafih şimdiden mevcut ve e - yahati) romanı bütün ecnebi ve bu me-|hemmiyeti meşhut maden kısmı İ ,yanda Türk lisanına çevrilmiş ve beynel- |letilmeye başlanılması, bu tetk:katın milel olmuş bir şaheserdir. sonunu bekliyecek değildir. Mevhurm bir şahsın ağzından aslının ve M. T. A. tarafından tetkikat: hattâ bir benzerinin mevcut olmadığını |rilmiş ve madenler ile devlete ait v kidia eden muharririnizin bu eserin bir | denlerin rasyonal işletilmesi ve ağır benzerini bulana ön bin lira verileceğini |sanaytin tesis ve idaresi vazifesi veril- kaydediyor, (Bir Çalgıcının Seyahati) | miş olan Etibank faaliyete geçmek ü - romanının Almanca aslı ve Fransızca ter- | zeredir. eümesi elimizdedir. Bol keseden vere - Demir mevzuuna girmişken size şu cekleri on bin liranın nısfını lütfetsinlerİnu da söyliyeyim, İzmirde Fraşe ci - de biz de bir hayır cemiyetine hibe ede- | varları ndn mevcut demir madeni ya - lim. Yoksullarla beraber ömürlerine duâ-|taklarının jeolojik tetkikleri de ikmal ban olalım. edilmiştir.