? Sayfa Hergün Dersimliler derebeylerin Zulmünden kurtuluyor Yazan: Muhittin Birgen (Baş tarafı 1 inci sahifede) edip gitmiş olan muhaceret esnasında bu dağların arasına girmiş olanlar, orada dünyanın bütün münasebetlerinin hari - cinde, kendi keodilerine aşiret ve kandaş cemiyet hayatını _kulıylıklı devam — et- tirmişlerdir. Bugün, her şey, Dersimli ve Kürt diye tanıdığımız bu kandaş cemiyeti halkınım Türfkt olduğunu gösterir. Zaten, sön vu- kuat esnasında onlar da bunu, «beğen - miyorsanız, bizi Türkistana iade ediniz!» tarzındaki kinayelerile kendileri de süy- lüyarlar. Bütün aşiret isimleri - ki bu ce- miyet nizamına göre bu isimler pek güç değişir - türkçedir: «Uşuk» Azeri lehçe - sinde oğul, «Koç» gene bu lehçede kah- raman demektir. Şu halde, bunların Türkoğlu Türk olduklarıma şüphe yok - tur. Fokat, yaşadıkları hayat, aldıkları esirler bunlara Türk, Farisi, Arabi ve vonra daha ecki diller arasında kırma bir ail yapmıştır. Dersimliye karşı Osmanlı imparator - h gu, o meşhur atalet ve betaati neticesi olarak ne eski ve ne de yeni ve son ta - rihinde hemen hemen hiç bir şey yapa- marmıştır. İmparatorluğu mozaik bün - yesile muhafazaya taraftar olan Osman oğulları yalnız Dersimli aşiret beylerini kendisine bağlamıya çalışmakla iktifa et- miş, başka bir şeyle meşgül olmamıştı. İmparatorluğu parçalamak istiyen Av - rupa diplomasisi, bu işi hazırlarken Der- simle de meşgul oldu. Dersim aşiretleri- nin reisleri, Osmanlı imparatorluğunun son devirlerinde bariçle de temasa baş- ladılar: Bazıları İngilizlerle ve bazıları da Çarlıkla temas ettiler. Çarlığın İs - kenderuna inmek için, İngilterenin de bu yolu Rusyaya kapamak için sarfet - tikleri gayretler arasında Dersim beyleri hayli oyun oynamışlardır. Bu hal Tür * kiye cumhuriyetinin teçekkülüne kadar devam etti ve ondan sonra bu devletler Dersimle meşgul olmaktan vaz geçtiler. Dersim beyleri, asırların tesirleri al - tında bir türlü, kendiliklerinden bu dere- beyliğini terkedemezlerdi. Bu defaki gi- bi bir mücadele muhakkaktı; cumbhuri - yetin de her işi sıraya koyduğu malüm - dur. Bir çok işler halledilip te sıra Der- sim meselesine gelince, cumhuriyet, dün kısaca bahsetmiş olduğum tarzda bir plânla işe girişti. Dersimli derebeyler, sı- kıştırılmakta olduklarını görünce muka- vemete geçtiler; hükümet bunu beklediği için derhal tedbirlerini aldı ve şimdi plâ- nının tatbiki ile meşguldür. * Hükümetin programının esasını şöyle bülâsa edebiliriz: Dersimde Dersimliyi değil, derebeyliğini üldürmek. Bundan t dolayı, gazetelerde bazan, sanki Türkiye| damların çıktığını Dersimle ve Dersimli ile harbediyormuş | Kral Farukun bulunduğu daireden ge- Bibi bir ifade tarzına tesadüf ettiği za - Çilmesin diye, burasının kapısını kilit- üçüzlü öüğünleri Amerikada ynpı.lm de mühendisd! dilmiştir. Bu hapis hâdisesinin kurba- a z de bir mektep öğretmeni, atları çok se-|Saat geçtikten sonra etrafta bir #" , î;:g:dı:ııulxmıâ hn;î:ıî“* kîc'l' Bir ilâç bul undu! ver, hele “e’pwm ına b'ıyıhrm: Na- | Srpıntısı işitiyor. Kadın gayri ih."” unduğu Avam Nezle insanların başının belâsı, ri arkasına bakıyor. Ne görse beğesif marasına gitmiş ve mümtaz misafirlere mahsuş dajireden kamara müzakerele- rini dinlemiştir. lerinden kalkarak ilerlemişler, bu sırada diğer dairelerden başka a - SÖON POSTA Resimli Makale: X Hayat canbazlığı $8 Sözün Kısası Ölü gözünün — Kıymeti F en ilerliyor; buna şüphe yok Hem de gittikçe öyle bif hil alıyor ki, sonunda nerelere varacak” düşünmek bile insanın aklını durdü ruyor, <A Şimdi de, bir Rus âlimi ölmüş '. damların gözlerini dirilere aşılıyör V7 nuru basardan mahrum olan biçar? lere, görmek hassasını iade ediyorTü Bu havadisin — ne derecelere küdif doğru olduğunu bilemem Insınîu&'_ fenle beraber palavra yeti de â.)' le ilerledi ki, ihtiyatsız davranan 'Tanrının günü, karınlarını dolmâ Y tarak doyurabilirler, P Bıumunla beraber, yirminci asrih cat ve ib'ad kudreti bundan çok dW şaşılacak harikalar vücuda getirdiği” n, Rus âliminin keşfi de pek âlâ bE kikat olabilir. Fakat şayet da,hükümlerinin doğruluğuna ettiğimiz, i'malimizi ekseriya sö: uydurduğumuz atalarımızın akıl E. Tığa Dürya mületekkirleri hayatı bir lerdir. John Swington'a göre ha; kespere'e göre hayat bir aptal saldır. Diğer bir mütefekkire göre — ise hayat, teşebbüs- derimizin, tecrübelerimizin, karakterlerimizin muhassala - sıdır. Daha gayri felsefi bir fade ile hayat dindar bir ada- mam gözünde vazifedir, haris bir adamın gözünde muvafla- kiyettir. sadece maddi olanların gözünde paradır, sefihlerin gözünde ise zevk ve eğlencedir. rce şekilde tarif etmiş- t bir mülcadeledir. Sha- fından anlatılan bir w Tarif için kullanılan tabir veya ifade şekli ne olürsa ol- sun hakikatte hayat iki uçurum arasına gerilmiş bir ipe benzer, bir uçta beşik, üteki uçta mozar vardır, İnsan doğu- mundan ölümüne kadar bu İpin üzerinde bir cambaz gibi müvazer muhafaza etmek mecburiyetindedir, bü müva- zene çocuklukta, gençlikte, ihtiyarlıkta, dosta düşmana, iyi- ilğe ve fenalığa karşı mutlaka muhafaza edilecektir, mu - vaffakiyet ipin üzerinde kalanındır, müvazeneyi muhafaza edemiyeni bekliyen şey ise uçurumdur. NDA Yarış meraklısı ARASI İskenderiyeli hoca | HERGON BiA FIKRA At yarışında öldü Elleriniz neden büyük ? Ahmet Mithat Ejendiyi bir gün çir- kin bir Fransıs kadınile tanıştırmış - lardı. Konuşurlarken kadın bir ara- lk, Ahmet Mithat Efendiye bir sual sordu: — Sizin elleriniz neden bu kadar büyük? Mithat Efendi bü münasebetsiz sua- le derhal cevap verdi: — Bazan itsanin karşısına - çirkin yüzlü kadınlar çıkıyor. Ö zaman bun- lar işe yarıyor. Şöyle ikisini bir ara- ya getirip kadının yüzüne doğru u - attım mı, yüzü tamamile örtüyor, ve ben kadının çirkin yüzünü seyret - mekten kurtuluyorum. an hakikat ise.. 0 Zati at ( nt ve SÖ Üçüz kızlar Üçüz erkeklerle Evlendiler bile n, nişan| ır. Kocaları da üçüzdür. irler. Ve her üçü mantıklarının — iflâs eylediğini * mecburiyetinde kalırız. Öyle ya: «Ölü gözünden yaş.. imaft evinden aş ummak abeslir'» darbi me selinin birinci kısmı, Rus âliminin KS finden sonra tamamile mânasız kali” yor mu? ge Bereket versin ki, gene ata liî]:’ mizin arasında vaziyeti — kul ll"sa yardım edecek bir de şöylesi var: * ölür, badem gözlü olur!'a ğ Filhakika Rus doktorunun yaP' ” da bundan ibarettir: Ölmüş adamifi * zünü alıp, onunla badem gözlü Hif ri vücuda getiriyor. j Hey zamane hey!. Ölü gözünü işe yaratıyor!, Ü—a.& ——— e d Amasyada bir kartall Kaçırdığı çocuk (Baş tarafı 1 inci sahifede) — b Çamaşırcı bir kadın yirmi güğt, çocuğu kucağında olduğu halde D“ğî, bendde çamaşır yıkamağa gidiyof- y dın çocuğunu şöyle bir çalı m’;l, bırakarak işe başlıyor. Aradan W 10 dakika hapsedilen Kral * z Avam Kamarasında bir Kral hapse- Ne ’Pye lmrşı Yeni ve çok müessir İskenderiyede Mehmet Nâsır ismin- fakasından keser Mısırın herhangi bir köşesinde yapılan at yarışına mutlaka Bidermiş. O kadar ki, at yarışları — ile Uğraşanlar bu amatörü kendilerinden saymaya başlamışlar.. Son günlerde bütçesi pek fakirle - şen Mehmet Nâsır, yeni bir at yarışı daha yapılacağını duymuş - ve gitmiş. Cehinde kalan son iki şilinini, bahsi . siniz? Kirli bir kundağa sarılı yavft cağını kocaman bir kartal FM:; takmış havalandırıyor. Kadın ve dehşet içinde kollarını —kal, balli sesinin yettiği kadar haykırıyor, rıyor, çağırıyor. Herkes evlerindei " , lıyor. El sallayanlar, bağıran banca atanlar çoğalıyor.. her bir ses ve bir t çıkıyor., Fakal müz'iç bir hastalıktır. Ve hiç bir ilâç bu hastalığı tam olarak tedavi edemez. Bir İngiliz profesörü olan Dr. Al - fred Smit senelerce uğraştıktan sonra nihayet nezleyi tedavi eder bir ilâç bul duğunu iddia etmektedir. Bu bir kibritten ibarettir. Bu kibritin başında, terkibinde en ziyade tentürdiyot bu - lunan bir halita vardır. Bunun etrafı Meclis tatil olununca, misafirler yer lâkin gören memurlar, man insanın canının sıkılmaması kabil | lemişler ve kralı da istemiyerek içeride değildir. Dersim ve Dersimli Türktür; o- âdeta hapsetmişlerdir. rada, on binlerce Türk vatandaşı vardır. sadiyatının hududu içine almak Glacake ki bunlar derebeylerinin tarihi hâkimi -| tır. Dersim şimdiye kadar, kendi âlemin- yetleri altında esir yaşıyorlar; — bunları | de, PAZARSIZ bir memleket olarak y: onların ellerinden kurtarmak iâumdır;ışad, Bundan sonra oraya da Pazar gi 'Türkiye cumhuriyetinin yaptığı şey de|recek ve Dersim bütün Türkiyenin ik - | bundan ibarettir. Hükümetin oraya lü -| tisadi hayatına karışmış bulunacaktır. zumundan fazla kuvvet göndermiş olma-| Dersim Türkü sncak bu sayede yeni - sının yegâne hikmeti de budur: Orada,| den Türk olacaktır. her iki taraftan da Türk kanı dökülme - sine mâni olmak. Muhasara ve tedip kuvveti ne kadar çok olursa mukavemet | yoruz, Dersimli bizim düşmanımız de - © kadar zayıf olur. Dersimlinin kabil ol- | ğildir. Onlardan bu tarzda bahsetmiye - duğu kadar az ölmesi lâzımdır; çünkü lim ve yarın öbür gün bizim aramızda talın büyük bir sükünetle istifini Üe madan Derbend sırtlarında döne, Ü dolaştığı ve nihayet bir tepeyt it—#ı, Kartalın çocuğu dahâ :,d" ediği memnuniyetle k in heyecan baki. —| baf” Halk tepeye doğru tırmanmağâ or.. Kimisi kartalı ürkütmedefi den baskın yapmayı ve bir anda F i5 on el tabanca atılmasını, kimisi G? neke vesair şeylerle gürültü y kartalın pençesinden çocuğu knr“’”.: yı düşünüyor. Böylece tepeye ?k:ı:çv yor. Bu sırada kartal birdenbire hi ti ” lanıyor, fakat pençesinde çocuk YÜ . da kolay ateş alan bir başka madde ile sıvanmıştır. Doktor Smith'in kibritleri de diğer kibritler gibi yanmaktadır. Kibrit yan- dıktan sonra tentürdiyot tebahhür et - mekte ve bu buhar teneffüs edifince de nezle geçmektedir. rrfi.şşıırekc- koymuş, ve tuttuğu at bi « rinci gelerek 72 İngiliz lirası kazan mış, Az tama çok ziyan getirir, derler.. Mehmet Nâsır da bununla doymamış ve 200 İngiliz lirahk mükâfatı kazan - mak istemiş, , Varı yoğu olan 72 İngiliz lirasın birden yatı uş. Bahis tutustuğu at, son meri e kadar birinci gelmiş. Son dakikada da arkadan gelen başka bir at, bir boyun farkile o atı geçmiş. Bunu gören Mehmet Nâsır heyecanın- dan tıkanmış, gürleyip gitmiş. WeraccERESAAsönELerLennAS “ Bugünün çocuğü dünün büyük adamıdır !., Sabah gazetelerinden birinde bir lise talebesi derslerin fazla ezlei olduğu id- diasında bulunuyor, imtihan suallerinin kılığından şikâyet ediyordu. * Dersimde yeni bir memleket fethetmi- :unhğ lı_ın_m.duşnmnlwmız değil, Iuğ İimuhırlr olarak dolaştıklarını gördüğü -| Bu genç talebyi 2,5 asır evvelki za -| yasak edilecektir. Çocukların sınıf için- ne ufacık bir cisim görülüyor. e leşlerimizdir; çarpışanlar ise yalnız iki| müz bu insanlara bu gözle ve «Kürt!» di-| mana getirelim, işte Fransa maarif na-|de ve sınıf dışında okudukları kitaplar nina varıldığı zaman İŞ 407 bae :ü)ı:dm' ibarettir: Demokrat ve milli | ye bakmıyalım. Bilâkis onları sevelim ve |zırı Claude Joly'nun 1622 yılında mek-|mutlaka gözden geçirilmelidir. Denile - nası. — yavrucağını bağl iye ile orta tarihin askeri aşiret de-| onlara aciyalım. Yeni Türk demokrasisi | tep müdürlüğüne yolladığı tamimden bir | bilir ki bugün çocuk kalmamıştır, 5, 6, 7|sıyor. Bu sırada şehirden alıp SOfUĞ » rebeyliği. İşte, bütün meselenin ilmi ifa-| onları, esaretten kurtarıyor, bununla (f- | fıkra: yapındakiler bile vaktile 20-80 yaşoda İkuhdağı arasma sıkıştırdığı parbil ll gö nin yerinde yeller estiği hıynl)tyv' rülüyor, Mescle anlaşılmıştır. B& çocuğu bırakmış, pastırmayı âliP miştir. Kartal boş yere çocuğu mamıştır. Anası şimdi «yavruma |ç sen okka pastırma feda olsun* tedir. Memurlar kanun nroi':';d; Ankara 18 (Hususi) — BaşbâFT e desi burada toplanır. * Artik Türkiye Dersim meselesinden ve Dersim Türkleri de bu askeri aşiret dere- beyliği zalmünden kurtulacaklardır. Der simin etrafinı demiryolları — kuşatıyor; Dersime memur gidecek, mektep gide - cek, zabıta gidecek ve nihayet, bilhassa, Dersime, şimdiye kadar hiç görmediği bir şey PAZAR girecektir. Dersime yeni bir tihar edelim! Ve bilelim ki Dersim, pek yakın bir â- tide, Türk camiâası içinde büyük ve me deni bir rol oynıyatak bir köşe olacaktır! Muhittin Birgen ——— İSTER İNAN İSTER İNANMA! Bir gazetede şü satırları okuduk: de eski paşalarla eski Yeniçeri ağalarının üniformaları ve «Talebelerin, hele kız olanların yaka, kol, göğüs ve bacakları çıplak olarak gez- meleri, süslermeleri, saçlarını kıvırma -| — Unutmıyalım ki bu satırlar 265 yıl ev- ları, kendin! beğenmişlik etmeleri, lük-| vel yazılmıştı, demek ki daha o vakitten se, fazla güzelliğe kapılmaları şiddetle | çocuk kalmamıştı. olanların bildiklerinden fazla şeyler bil- mektedirler,> 'Türk kanı şırınga etmek lâzımdır. Bunun t ü ini Ka için Derelme-medeni ve çalşkalı u || — İstanbulun en entecesan yerlerinden biri”“ Kapalıçarşı, | Kilçları satılmaktadır. Bu kılışların üzerlerinde paşalarla İİmemurlar kanun projesini Dünyrili kütleleri de girecek ve bir kısım Dersimli || Kapalıçarşının en enteresan yeri de bedestendir. Bedeslen- | zılıdır.» N D l;':eg;:u;::ğnmz eden ciheîle:y:; de Türkiyenin diğer taraflarındaki Türk- : N B i e Türkiyenin diğer tarafların Türk. ıs TER ı NAN ıs TER ı NANMA! lunup bulunmadığını — ve umum' lerin arasına karışacaktır. En büyük hâ- dise, Dersimi bugünkü milli Türk #ti - proje hakkında mütalesların! 801 tuz.