15 evli Karabük köyü büyük bir şehir oluyor HÂDİSELER KARŞISINDA Hukuk mezunu pehlivan Yeni oteller, apartımanlar, evler inşa edildi, Ankaradan| ya:baaya girdim. Masama geçip otu - ara - Karabüke her gün tren gidiyor, ev kiraları pahalılandı Demir ve çelik fabrikasının kurulmakta olduğu saha Karabük'ten yazılıyor: İstikbalin en|dallarına verilen ad'dır. Karabük bir- büyük sanayi şehir ve moerkezlerinden |birine girift Karaçalı demektir. biri olmıya namzed bulunan şimdiki on| Karabüke haftada dört gün tren ha- beş evli Karabük köyü hakkındaki mas |reket etmektedir. Ay başından itibaren Iamatı Son Posta okuyucuları gene bu|de her gün tren işletilecektir, Karabük- | sütunlarda okumuş bulunuyorlar. Da-|te Sümer Bank memurlarının ikameti-| £. ha bir yıl evvel 15 evden ibaret küçü - cük ve unutulmuş bir köy olan Ka - rabük'te bugün yeni yapılmış oteller, dükkânlar, kahve ve lokantalar ve ke- sif bir halk kalabalığı göze çarpıyor. Ankaradan öğleden sonra saat 3 de kalkan tren bir gece bütün hızile kaş- tuktan sonra sabaha karşı yolcularını Karabük'e bırakıyor. Karabük, Araç ve Soğanlı çaylarile Viranşehir deres'nin Filyos ırmağına döküldüğü noktadan başlıyan Sarıçiçek, Turna ve Gültepe ile Kozyaka dağlarının çevrelediği bir sahada kurulmuş bulunmaktadır. Bük türkce bir kelimedir. Bunun Osmanlı dilinde manası farsca girift kelimesi ile ifade edilmektedir. Zafran- bolu ve havalisinde ise dalları birbiri- nin içine girmiş, maruf tübirile Arap “saçı gibi yekdiğerine dolaşmış çalı çırpı Dün Avrupadan nezaret (Baş tarafı J inci sayfada) beyaz namına, İstanbul Emniyet direk- törlüğüne yapılan bir müracaatla 23 bin Niraya yaplırılan Hayırlı apartımanın Halit Paşazade Ahmet Rifat Kara Osman tarafından, sahtekârlıkla elinden umumi vekâlet alınarak 5000 liraya rehine ko- nulduğu, bir aydanberidir. Londra ve Yunanistanda bulunan Ahmet Rifatın dün sabah sant 8,5 da Galata rıhtımına yanaşan Lolid Triestino kumpanyasının Rodi vapurile Selânikten İstanbula dö- neceği haber verilmiştir. Ahmet Rifat, polis ikinci şube direktörlüğüne getirilip nezaret altma alınmış, hakkında tahki- kat ve takibata başlanmıştır. Kendisi, apartımanı filhakika 5000 li- raya ipotek ettiğini, fakat, iddia edildiği la mühürletmediğini söylemektedir. Bayan Şerife Kamer de diyor ki: — Ahmet Rifat bir buçuk sene kadar evvel ölen kızım Haticenin miras mesc- ne tahsis edilecek olan apartımanlar bitmek üzeredir. Amele ve işci pavi - yonları tamamen ikmal edilmiştir. Me- mur binaları bitinceye kadar memur - lar civar köy ve kasabalardaki evlerde ikamet etmektedirler. Ev kiraları bir - denbire yükselmiştir. Vektile 2-3 lira- ya bile kiracı bulamıyan 3-4 odalı ve|' basit yapılışlı evler şimdi 15-20 Hiraya kiraya verilmektedir. Karabükteki bir kaç otelde yer bula- hilmek bir meseledir. Bu otellerde rüret dolayısile ikamet edilmektedir. d isinin t ti sıhhi şartla- hilyaçlara uygun değildir. Bugün hissedilmekte olan mesken buh- ranı yapıaln inşaat ikmal edilince his- sedilmiyecektir. Fakat o vakte kadar Zafranbolu belediyesinin Karabükte|' beledi köntrolü ihmal etmemesi Ççok faydalı olacaktır. — F. B. dönen bir yolcı; Şi altında lesi için bir vekâletname vermemi izle- di. Ben de, okuma yazma bilmediğizn için, noterde, vekâletnameyi mühürle- dim. Meğer, bu, umumi bir vekâletrame jmiş. Bununla ve bana mühürlettiği ev- rakla, benim bu apartımanı kendi üzeri- ne almış, Beni de, apartımanımda, bu dairede, altı ay müddetle 35 liradan kira- c olarak gösteren bir konturat uydur- muş. İşte şu konturata göre, apurlırıan- daki isticar müddetim, bir ay sanra bili- yormuş. Mısır çarşısının Tahmis kapı- sında tavukçu Sofikli de benim kefilim- miş. Adam, konturattaki imzanın kendi- sine ait olmadığına yemini billâh ediyor. Üç dürt ay kadar evvel, aparlımanı | 5000 liraya rehine koymuş. Bir ay evvel, *İngiltereye gidiyarum!» diye çıkıp gitti. Meğer benim aşağıki apartımandan — bi- rikmiş kiraları, Kartaldaki bostandan 20 lira kirayı, dolaptaki 150 lirayı da almış. Polis tahkikata başlamıştır. Bu iddia- nın neticesi ancak bügün anlaşılacaktır, Rifat nezaret altındadır. CÖNÜL İŞLERİ! Okuyucularıma Cevaplarım «Bebek» te Bay H. O. ya: Hayata «sergüzeşt» ile atılan genç kızın pek mükemmel bir aile kadını Olabildiği görülmemiş değildir, fakat istisna teşkil eder. Hayata -sergüzeşt> İle atılanın esergüzeşt ile devam et - Mesi ve hayatı «sergüzeşt> içinde bi- türmesi galip bir ihtimaldir. Ben size amurmi kaideyi söylüyorum, siz husu - 8 hayatınızda bu umumi kaidenin ne derece dışında kahbilirsiniz, takdir - demem. Ankarada «Kaya» ya: - Hikâyenizi güzel buldum, Fakat dercedilmesi veya edilmemesi benim salâhiyetim dahilinde değil. Yazı mü- dürüne verdim. Onun karatzını bekle- mek lâzım, * İzmirde Bay <B. N.> a: Mektubun kopyasını bana gönderi- niz, fikrimi söyliyeyim, * Bay (E. D.) ye: Möktup sahibinin hakiki hüyiyeti hakkında bu dakikada malümat sahibi ıl değilim. Arzunuzun ifası bu malü - matı edinip, mahzursuz görmekliğime tâbidir. TEYZE racağım.. Fakat kapının gındaki yola bir sandalye konulmuş, bu sandalyenin üzerinde, parmakları bile - gim enliliğinde bir adam var. — Biraz yana kıvrıl da geçeyim! Diyeceğim.. Fakat yana kavrılsa da ge- ne geçemiyeceğimi anlıyorum. Benim yerime geçebilmem için onun kapıdan çıkması, benim yerime geç - mem, onun tekrar oturduğu yere gelip oturması lâzım. Bu kadar zahmeti de fazla görüyor, ayakla durmayı tercih e- diyorum. Onunla konuşan arkadaşım söylüyor: — Meşhur pehlivan Zibisko! Elimi uzatıp, elimi tehlikeye kaymak- tansa bir baş selâmı fle selâmlıyorum. Arkadaşım Zibiskoya sualler soruyor.. Cevapları kâğıda yazıyor. Arkadaşımın ikide bir aklına gelip te sarmaya cesaret edemediği bir sual var.. Sözün gelişinden bunu anlıyorum: — Okuman yazman var mı? Bir Türk kadını bir Rumla kocasın ihanet ederken yakalandı Hem kadın, henîd; Rum tevkifhaneye Nişantaşında Ermiya isminde bir bak- kal vardır. Gene orada şoför Sabri ile katısı Mürvet oturuyor. Bunların üçü- nün de yaşları, 23 le 28 arasındadır. Mur- vet, © diğeri 8 yaşlarında biri diğeri erkek 2 çocuk anasıdır. Şoför Sabri, bir müddettenberi karı- sından şüphe ediyor. Onu gizliden gi Hive takip etmekle beraber, yalnız kaldı- ği zamanlar neler yaptığını da şüphesini caktırmadan, araştırıyor. Nihayet, şüp- hesinin yerinde olduğunu, kadının Ay- nahçesme ve Kalyoncukulluğu semi ne yollanarak, orada bir erkekle buluş- tuğunu öğreniyor. Di Çünkü o bu suali şimdiye kl_IbiBu vaziyet karşısında, düşünüyor? İşi dar konuştuklarının bir çoğuna sormuz- tur, Müusikişinasa sormuştur. Bir çoğun - — Şöyle böyle! Cevabını almıştır. Aktöre sormuştur. Bazılarından: — Okumam var amma, yazmam iyi de- Bildir. Tarzında bir söz işitmiştir. Bir çok ka- dınlarla konuşmuştur. Hemen hepsi: Mektebi yarım bıraktıklarını söyle - mekte ittifak etmişlerdir. Hele sporcular, azı müstesna, sporu gocukluğundanberi okumıya tercih etlik- lerini söylemişlerdir. Arkadaşım nihayet bütün cesaretini topladı. — Biraz okumak yazmak bilirsiniz de- il mi? Dedi., Zibisko bu suale tabii bir suretic: — Evet, dedi, Viyana üniversitesinde bukuk tahsil ettim; oradan mezunum. O tabil söylüyordu amma, biz onum sözünü tabii karşılıyamamıştık. Hayre - timiz yüzümüzden belli idi. Kendi ken- Gime: — Ummadığımız taş, dedim, nasıl da baş yarıyormuş. İMSE' İstanbulun Hal Ve Mezbaha Ücretleri fazla (Baştarafı 1 inci sayfada) 1 — Eti yenen koyun, sığır gibi hay- van ihracı, 2 — Sebze, meyva ihracı. Bu iki maddenin başlıca —Müşterisi İstanbul piyasasıdır. Trakya Umumi Mütettişliği, bu mad- delerin tabii müşterisi olan İstanbulda Tevacına Mezbahada alınan rezimlerle, | bâlde alınan resimlerin fazlalığının mani olduğunu ileri sürerek buna karşı tedbir İttihazı için İklusat Vekâletine müracaat etmiştir. İ Vekâleti de meseleyi Türkofise bildirmişiir. Trakya Umumi Müfettişliği, Trakya mahsulleri ihracatı tutarının yılda 60 milyon lira kadar olduğunu ve bunun da 32 buçuk milyon İirasının başlıca hayvan ihracile meyva, sebze, kavun, karpuz ihracatından mütevellid bu - lunduğunu kaydetmektedir. Müfettişlik, yıllar geçtikce Trakya mıntakasında hayvan yeliştirmenin ço- Ralmakta olduğunu; fakat mezbaha res. minin ağırlığından dolayı Trakyadan hayvan sevkinin azalmak tehlikesine maruz — kaldığım ilâve etmektedir. va Umumi Müfettişliği'nin bu mü- racaatı esaslı surette tetkik edilmeğe başlanmıştır. Tatlıcı Hacıbabayı soyan çocuklar mahküm sidular Geçenlerde Şehzadebaşında tathei ve mahallebici Abdülkadirin dükkânındaki kasayı gece yarısı soymuş olan Abdülce- — r hiddet buhranı sırasında anla halle- derek, kendisi de daha ağır başka bir suç işlemektense, işi kanun yolile hallederek, kendisine ihanet eden kadını boşamajı muvafık buluyor ve bu makul düşünüş- le, evvelâ boşanma sebebi teşkil edecek temeas halini zabıtla tesbite karar veriyor. Kadını takip sırasında, girdiği evi bel- liyere&, bir gün bütün tertibatı alıyor. Fakat, o gün kadın geliyorsa da erkek görünmüyor. Kadın da bir müddet bek- liyerek, tekrar evine dönüyor. Kocası, ,yalnız kadın içeride bulunurken tam meş- hüt suç yapılamıyacağını hesaplıyarak, jhareketini tehir ediyor. Kendisini zapte- derek, daha müsait bir günü kolluyor. Ve işte, bu gün de gelip çatıyor. Mür- vet, Kalyoncukulluğunda Afroditinin da- iresinde... Bakkal Ermiya da içeride... Şoför Sahri, iki arkadaşile birlikte, biraz sanra kapıyı çalıyor. Açılır açılmaz içe- riye yürüyarlar, odaları süratle geçerek; yatak odasımnda delikanlıyı ve kadını gö- Dreyfüs davasına tekrar karar safhasına geldi Kendisini «Dreyfüs» e ve davasını «Dreyfüs» davasına benzeten bahçıvan kızı,| - |buraya geldim» diyor. Afroditi de üçer ay ceza giydiler V& götürüldüler rüyorlar. Telâş! Ermiya derhal yerden fırlıyarak toparlanmak — HÜ Kadın, ne yapacağını gaşırmış... Sabri ve arkadaşları, mevcut gö! po değişmesine mâni olarak, hemen ç gd çattiğ istiyf çağırıyorlar. Onlar da zaptı tufu Rum bakkal, Mürvetin evli nu bilmediğini ortaya atıyor. Kadif «Bu bakkal, bana sokakta rastladi. sana bir şey söyliyeceğim, diye burayt çağırdı ve Nişantaşından ah_şver'!; yisile tamdığım için, hiç şüpheleri ai ' yanın kendisinin kiracısı olduğundan i; racının yanına girip çıkan mi w» kontrol etmek âdeti olmadığından sediyor. çat Dün sabahki bu vak'a, öğleden # zabıtadan adliyeye geçli. Meşbut ” Hiye dördüncü cezada kapalı eeıı“' Füşma yapılarak, akşam üstü açık Jİ, de büküm bildirildi. Dava edilenlerit ikisi de, üçer ay hapse mahküm M ve derhal tevkif edildiler. Bunların tevkifhanenin. kırmızı b mobiline bindirilecekleri sırada, aördü müddeiumumiliğince Ermiya ile vet aleyhlerine dava açıldı, İ: | cü ceza koridorunda merakla lar da, peşleri sırâ merdivenleri 5 yorlardı. Bu aralık inlizam ve inâ ,temin yollu, bit jandarma yol “,ıh' yol üstünde sarsılan bir Rum İadll"ıf darmaya çıkışmış, o da yakalanmış, " darmaya vazife ifa ederken yakışık mıyan söz söylediği iddlasile, - genef; hut suç kanununa göre aleyhine taki' Birişilmiştir. Bu kadının, cezaya Pd lanlardan Ermiyanın akrabasından Ça Bu anlaşılmıştır! benzetilen davâ vö ze etti. Riyasetçe, kendisine sükün€t , ması tavsiye olundu. Arnavut Ali Rızanım dürüşması, dün, Şahit dinlenilmesi ve ynılqtmj / ikinci defa olarak - karar safhamna gel- | bitmişti. Davacı verese vekili Cemil BA miştir. Bu duruşma, daha evvel de karar |zif; Ali Rızanın korucusu Seyidiü Fi safhasıma gelmiş bulunuyordu. Fakat, davacı vekili, tahkikatın tevsiinı istemiş, birçok şahit dinlenilmek ve muvacehe- ler yapılmak suretile, tahkikat genişle- tilmişti. Dün öğleden sonra açılan celsede, şa- hit olarak zerzevatçı Nizameddin, bahçe sahibi Koço, bahçıvan Bektaş, korucu Seyit, korucu diğer Seyit, öldürülen Pe- riklinin kardeşi İspiro ve daha bazı kun- seler dinlenildiler ve bu tekrar dınleniş sırasında, uzun uzadıya — yüzleştirmeler yapıldı. Seyidlerden birisi, Ali Rızanm, birisi de Periklinin korucusu imiş. Ali Rızanın korucusu Seyit, vaktile poliste verdiği jfadede, Ali Rızanın tarla komşusunu, o |tarladan çıkmasını temin maksadile söz- le tehdit ettiğini söylemiş. Fakat, mah- kemede inkârla, o iladenin polisin zorile #lmdığından bahsederek, «ben» dedi <dö- vülmüştüm; bu yüzden bir ay hasla yat- mıştım. Orada ne dediğimi bilmiyorum. | Benim doğru ifadem, burada söylediğim- ıdir!, Bir zaman Periklinin korucusu — olan Seyit te, bu tehditten malümatı olmadı- gn ifade etti.Her ikisi İspiroyla yüzleş- tirilirken, İspire, «Ali Rızanın korucusu Seyit, gelip Perikliye tehdit yollu sözler nakletmiştir. Hattâ, Periklinin korucusnu Seyit te, bu sırada, - kendisi varken, Ali Rızadan karkulmamasını - söylemişti: » dedi ve ilâve etti: — Şimdi ne yapayım, ki tesir altında- dırlar, mahsus inkâr ediyorlar! Büu aralık, suçlu avukatı - Aziz, şöyle dedi: — Periklinin Ali Ruza ile arası açık de- K, Emin, Müştak isimlerinde üç delikan-| pildi; bilâkis, kardeşi İspiro ile açıktı ve lnın duruşmaları dün neticelenmiş ve|halk nazarında, onun katili İspirodur! karar tefhim edilmiştir. se mahküm etmiştir. miştir. Bu söz üzerine, davacı yerinde oturan |dan kedi ticaretine vükıf olan iki Mahkeme, Abdülcelili 4 sene 3 ay, E-İher iki kardeşin anası Sofya, derhal a- | isimletinin ve adreslerinin istenl” minle Müştakı da ikişer buçuk sene hap-| yağa kalktı ve arnavutça bazı sözlerle|karar vererek, davayı; haziran * * tada tutulan zabıttaki ifadesini alafi Jislerin çağırılmasını istedi. Suçlu a ti Aziz: «Buna lüzum yoktur. p min mevkufiyeti uzadıkça uzuyor! , kat, bugün bıraktırmıyacağız davay! tık!> dedi. İki taraf arasında daha bir hayli nakaşalarla geçen bu celsenirni bu sında, Müddeiumumi — muavini evvelce muavin Kâşif tarafından atılan beraet isteğini değiştirecek bİF y ziyet ortaya konulmadığı kaydile, isteği tekrarla, yeniden şahit celbi nin reddi isteğinde bulundu. Reis Fup aza Cihat ve Abdurrahman da, bi isteğini ittifakla reddettiler. Şahsi iddia ve müdafaalar, w:w) pilmıştı. Bunlara tekrar işaret i/ dava, karar müzakere edilmek hazirana kaldı. Kedi ticaretinden anlıyâ” ehlihibre y Selimiyede sirkecilik eden * ininde birinin, bundan bir müdüt) y vel Galatada lokantacılık eden Çiki N bir Macar aleyhine açtığı bit * at duruşmaya; ikinci ücaret j sinde devam edilmektedir. Ahmet; 12,000 dolar vadolunartki merikada kedi meraklısı bir mı..',' götürülmek üzere istenilen üç erkek bir kediyi; nihayet arayd binbir güçlükle 60 liraya bulup ğünü, fakat bu kedinin tokantadi yene ve tetkik edilirken yerindef yıp kaçtığını ve ortadan yok bir daha izi bulunmadığını ileri $ , Çikiden ettiği masrafa ve kedini? masına mukabil 360 Jira istiyor- —- gi7 İkinci ticaret mahkemesiş At ç âk & ÇU &e vukufa havale etmek için, ti AĞ yüksek sesle avukatı protesto ve muaha- | bir güne bırakmıştır,