Eski mektep Bugünün ğu anlatacak Dünkü çocukla - T siz biliyor musu- nuz? Bilmi mü- Sunuz? Olur şey de- ğil.. Canım bugün - kü büyükler — değil Misıniz? Siz bugün- çocu « kü büyükler, dün Çocuklardınız. U - Dütlunuz mu?. Ben Unutmadım.. Bana Mektepte öğretmen Öğretti. Amma ne Büldüm.. Ne gül - düm. Ne güklüm.. FEskiflen mektepler fimdiki mekteplere €enzemezmiş. Çocuklar yere otu - Tur, öyle ders okur- İumış Hem d Te de rabat Olurabilseler ne ise.. rin öğrelmen - leri tathı dilli, güler Yüzlü filân değillermiş. Elleri sopalı | ifüiş. Hepsinin yanıbaşında birer tane | sıra day: ocaman değnek bulunurmuş. He- haddine düşmüşse biri yaramazlık | di? Görn *İsin, yahut ta yaramazlık ne demek.. anındakine dönüp ın, Öğrelmmen hemen sopasını alır, Çat çut, çat çut Yapıştırırmış. Şey darılmayın amma baylar ba - Yanlar. Hani siz çocukluğunuzda mek- töbe gitmişsinizdir yi Verin bana bak Yediniz? Söylemez misn TU evvelden de biliyord m., Hiç insan Sıkar da, hem de koskocaman ins — Ben şöyle dayak yedim, ben böy dayak yedim! Diye ballandıra baflandıra — anlatır ;:;?ı Şimhdi bakalım. Şöyle ben sora - k — Siz bay evet ev Yüzüme bakan bay. Şöy Mün edeyim. Otuz. Hay şimdi güle güle € yaşınızı tah- Hoşunuza mı gitti. ar, biraz daha çıkacağım.. Otuz beoş.. ne hoşunuza gkliyor. Müsaade edin d“_' biraz daha çıkayım. Kırk beş ne 0? Üzünüz buruştu. Bari tamaml a.. 1 beş yaşında varsınızdır ya! Şimdi h*ğ'd' dönüverelim: Nereye mi döne - Ceğiz.. Nereye olacak, kırk beş sene €vvele.. O zamanki kendinizi görüyor Musunuz? Amma ,ben görüyorum. ktebe gidiyordunuz. — Sabahleyin şümnız: — Ânhne gitmem de gitmem... Meklebe gitmem! Diye avaz avağ ağlıyordunuz. Ben İ Sizin yerinizde olsam ağlardım ya, “an hiç dayak yemeğe gönül rıza - Sile gider mi? K kalfa dedikleri. Yarı hade - n kapıva gelir; sizi a- Ben Tıraş olan kadın!ar Jü! Sezar za manında — Roma kadınları, erkek- ler gibi sakalla - Kini tıraş etmek mecburiye tinde idiler,. O zaman kadınla - rın da sakalları olması istemli - k yordu. Sakal çı - Cak diye kadınlar muntazan:an tıraş olurlardı. Güneşin sıcaklığı Güneşin sıcak- Lğı güneş yüzün- de 6500 derece - dir, Fakat mer - Ze doğru git - tikçe sıcaklık ; rin iddialarına göre güneş T deki sıcaklık kırk milyı nuş. Kay Böre artık sıcaklığ Siz düşünün! MONOLOĞ “|be — koşarsınız. yeni mektep | lır, mektebe götü - Siz gözleri - nizi sile sile, burnu- nuzu — çeke - çeke mektep kapısından girer, yere bağdaş| kurardınız. Şimdi sıra oku - makta Arkadaşla - rınızla bir ağızdan okumıyva başlardınız Elif Edirne, Be Beylerbeyi, Te Te- kirdağ, Se Selânik, Cim Cibali, Ha Hay darpaşa, Hi — hiyar bostanı, Dal davul, Ze zurna.. Ben çala. yım sen oyna. Çat çut. Ne oluyor? Birdenbire — korku verdiniz. Korka » cak bir şey yok ba- yım., Çat çut vur - madım, Ders bit - miş. Çat çulta sıra gelmişti de taklidi- ni yaptım. Tabii bir şey; ders bitince k faslına gelir. mektep bi gibi biliyorum değil Amma siz bizim mektebi bi musunuz? Bilmezsiniz.. Onu biz biliriz.. Doğrusu bilmenizi de istemem ya! N: Nasıf sizi e değil miy- den mi istemem? Söyliyeyim.. Bi lecek ben de çocuğum ben yacağım — diye — mekte- Bizim mektepler o sizin mekiepler gibi değil. Bir defa biz mektebe göndermemek isterlerse a la Bu 1? Niye olduğunu şim- Bizim mektep sizinl zin mektepte her sat 'e palıymış. Bizim mektepte her sabah bizim karşımıza çıkan öğretmenlerin elleri sopalı olmadığı gibi yüzleri de her zaman gülümser, Bizim mektep gicır gicir temiz, Yer- ! ler temiz, duvarlar temiz, her şey her| şey temiz. Bizde bir defa dayak yok. Onu birâkalım. İkide bir azar da yok. Yanına baktın, konuştun, oynadım, di- ye insanı azarlanmyorlar. Bizi evvelâ okutuyorlar Amma sizin okuduğunuz gibi değil. Biz teker teker okuyoruz. Elif Edirne, Be Beylerbeyi, o sizin zamanınızda imiş. Biz şimdi okuma ki- tabından güzel güzel hikâyeler oku - yoruz. Okumak , baydi bahçeye, | Artık oyun bizim öğretmenler bizim- Je beraber lar ne oyu! yun da oynarlar. Hem on- | biliyorlar, ne oyunlar, | bütün bu ri bize öğreliy ' A Nlek yi yer öyle iyi ye: ben bayılıyorum. Yeni Bilmecemiz Dört kişiye büvük hediye Bu resimde bir kız çocuğu var. Elin- deki yeleğile oynuyor. Bu kız çotuğu İketini bir tarafa fırlatır havâ kararın - ; BON POSTA ” MAD İ7 ( KVAON Evinde oyuncağile oynıyabilen, iyi yemek yiyen, mektlepte çalışan çocuk- lar ne kadar çoksa; sokakta — oyniyan, annelerine, kardeşlerine bakan çocuk-|meli, ondarı da eğlencelerine, iştiraB lar da var, Bayramı eğlence içinde ge- | ettirmiye, hediyelerinden onlara da bi | çiren, bayramıda hediyeler alan çocuk- | parça ayırmağa çalışmalıdırlar. ğ sokakta eline geçindiği her hangi yi -| lar kendileri gibi eğlenemiyenleri, ken- | Çocuk bayramında her çocuk sevinı yeceği yiyen, ve öteberi salıp parasile ' dileri Kibi hediye alamıyanları düşün -| meli, her çocuk gülmelidir. eee e AAA A ©0000000000 HiKÂYE Sporcunun elbisesi nerede bulundu? Halâk Mecidiyeköyünde cadde uıel hasında ağacıı tepesinde sallanıyotiç şapkan da kale direğinin tepesinde ©- turuyor dedi. Bu söz bütün ev halkının telâşıni geçirmişti fakat babası oldukca kız « gindi. Bü ikizginlikla sordu: — Peki pardesün ağacın tepesinde, şapkan da kale direğinin üstünde ne arıyor?, rindeki sahada her akşam mektebten dönünce top oynardı. Mektebten gelir gelmez eve u, madan sahada — soyunur, pardes ve şapkasını bir taş üstüne bırakır, ce- caya kadar durmadan futbol oynar.. Geçen akşam da gene mektepten gelip sahada soluğu aldı.. gene parde- süsünü bir yana şapkasını bir tarafa atıp maça daldı.. Maç Şişli küçükleri ile Mecidiyekö- yü küçükleri arasında idi... Buanlar birbirlerinin Galatasarayı ile Fener - bahçesi gibi idiler.. Maç aralarında ©o kadar heyecanh oldu ki havanın *kararmasile beraber oyun da bitti ve herkes dağıldı.. Ertesi gün sabahleyin mektebe gi - decek olan küçük Halük saçlarını ber- mütad büyük bir dikkatle taradı. Çan- tasını ve yemek tasını hazırlayıp soka- ga çıkacağı zaman pardesüsü ile şap - kası meydanda yoktu. Bütün cv sefer- ber olup pardesü ve şapka aranıldı. yok yok.. Bir yandan babası sordu, di- ğer taraftan anmesi çıkıştı: Halük hazırladığı çantasını ve ye a mek tasını alıp kapıdan çıkarken dur« du buna kendi de şaşmıştı öyle ya & dün akşam onları gelişi güzel bir ta « tafa atıvermişti.. bir müddet düşün * dü.. sonra babasına dönüp: — Babacığım bak bir de siz benim #porculuğumu beğenmiyordunuz.. sporcunun elbisesi de şapkası da ken« disi gibi sporcudur. İşte gördünüz yü biri kale direğine diğeri de ağacın te pesine fırlamışlar.. Dedit.. Hraarenareseremeneeseesanesenee e ser vrnrLLERELETEKcERELE Soğuktan ölen fok Sön zamanlar- da bir kaç 4 g 3 a. Ha .. z hıî k tup sey Halük düşündü düşündü bir türlü YAUAD sey hatırlıyamadı. (di Bun Gene bir müddet ev arandı tarandı, Jarına bir de fok gene yok yok!.. | almış'ardı. Bu fok esnasında .ıı...r,ı(lİ“"'"d*"":" DA BAYA fo idn ik — Halük.. senin pardesün top sa “İ edemeyip hemen ölüverdi — Oğlum, dün akşam pardesünle ; şapkanı nereye aslındı?. resmini kesin; güzelce ayrı ayrı renk lere boyayın. İyi boyıyanlardan dört kişiye birer tane en büyük cinsinden | lâstik top; diğer yüz kişiye de gene bir çocuk geldi: çok güzel hediyeler vereceğiz. ! Tam bu aranma