* Sayfa -— - Hergün 'aliyenin yeni 'rojelerinden bahsedilirken — Yazan: Muhittin Birgen ——— aliye Vekâletinin, muamele ve kazanç vergileri ile vasıtasız vergiler hakkında bamı tadilleri ihtiva eden bir kanun hazırlamış veya hazır- lamakta olduğu hakkında gazetelerde görülen haberler üzerine, geçen gün ge ne bu sütunda bahsetmiş olduğum bir meseleye tekrar gelmek isterim. Mesale, küçük kazançların üzerinde- ki yükün kısmen kaldırılması ve kıs- men de tahfif edilmesidir. Kazanç, mü- vazene ve buhran vergilerinin küçük aylıklarla küçük ücretler üzerinde, mu | ayyen bir derece İle ya büsbütün kal- ' dırılması veyahut kısmen tadil edilm şu sıralarda çok hayırlı bir iş ola Na kaniim. Bunun için, Maliye Vekâ- lJetinin bu teşebbüsü esnasında bunu | * bir kere daha hatıra getirmek istedim. * Beni bu fikre sevkeden iki nevi mü- lâhaza vardır. Birincisi şudür: Memlekette asgeri kazanç çok düşkündür; günde bir lira yevmiye bulan amele ekseriyettedir. Hzlbuki bir lira çok az bir paradır. Bir Ççok memurlar ve müstahdemler vardır ki bunlar da ayda elli lira alamıyor- lar. Bu da dar bir ölı r. Bunlara karşı, memleketin müşfik olması, içti- maf adalet bakımından çok lâzımdır. Sade içtimaf adalet bakımından değil, yejimin halk arasındaki kıymet ve iti- barının artması bakımından da bu işin çok ehemmiyeti vardır. Bugün pek çok insan görüyoruz ki ebizim küçük üc- retlerimizden ve aylıklarımızdan kesi- len müvazene vergisi, müvazenesiz bir bütçenin derdine deva bulmak içindi; bütçemiz düzeliyor. Fakat, biz düşünül Müyoruz.» diye müteessir oluyorlar. Bunlara göstermek lâzımdır ki Cumhu- riyet devri, herşeyi düşünür ve her şeyle beraber onları da düşünür. Baş- ka bir bakımdan şunu da mütalea edi- yorum: Başka memleketlerde, bu kü- Çük aylıklara karşı büyük bir himaye- kârlık gösterilir. Gene başka memle- ketlerde, buhran hasebile, bizdeki tarz- da vergiler tarhedilirken bu küçük ka- zançlar çok himaye edilmiştlir. Başka yerlerde yapılan bir şey neden doluyı bizde yapılmasın? Gönül istiyor ki Tür- binie kiyedeki cumhuriyet, âdil ve müşfik bir devlet mefhumunun tam bir nümu- nesi olsun. İkinci mülâhazam da şudur: Bugünlerde çok iyi alâmetler göste- ren İç piyasamızı bir kat daha şenlen- dirmek için, ileri sürdüğüm bu teklif çok büyük bir yardım mahiyetinde ola- caktır. Bizim memleketin iç piyasası- mnın anahtarının köylü elinde olduğu- nu bu sene çok güzel gördük, Köylü kü ÇÜk varidatlı bir unsurdur. Bu itibar- la küçük, fakat, daimi ve kitle halinde bir müstehliktir. Bu kitle halindeki müstehlikin pazara gelişi, iç piyasamı- zı şenlendirdi. Şimdi bir de ayni mahi- yette, küçük, fakat, kitle halinde bir Müstehlik olan küçük kazanç sahipleri ellerine geçecek üçer, beşer, onar lira fazla para fle piyasaya gelecek olur- larsa hareket büsbülün kuvvetlenecek ve iç piyasamız büsbütün canlanacak- tır. Birçok Avrupa memleketleri, bu arada, en sonra Fransa hükümeti, iç Piyasayı şenlendirmek için amele üc- Tetlerine zam yaptırmadı mı? Bu su- retle piyasaya dökülecek olan paranın elden ele dolaştığı ve her uğradığı yer- de işlere biraz daha canlılık verdiği ma lâm olduğu gibi onun her hareketinde devletin bu vasıta ile yeni bir varidat hissesi bulacağı da muhakkaktır. Şu halde, geçen defa söylediğim gibi, dev- Iet bir elile vermiş olduğunu. muhak- kak öbür eliyle gene alacaktır. Fakat, bu, doğrudan doğruya bir vergi şek- Hinde değil, belki dönen bir paranın hu sule getirdiği bir kâr şeklinde tezahü: ettiği için hiç kimseye vük olmadı? H Bibi iktısadi harekete yardım itibarile de bilâkis faydalı bir alış şekli teşkil j edecektir. * Zannedersem bu mülâhazalarım çok doğrudur. Bunların bile yapmış, müstel eline geçecek para ile piyasaya ge ldiği zaman nasıl hem kendisi, hem de iktısadi işler için | faydalı olacağını ve ayni zamanda dev- (Devamı 3 üncü sayfada) Resimli Makale: Bazıları bir münakaşa esnasında ileri sürdükleri noktai nazara muha- tapları tarafından iştirak edilmediği takdirde asabiyet eseri — gösterirler, k zanlar. Onları hakikati görmemek> le itham ederler. 'SON POSTA K Herkesin Hakikat daima nisbidir. İnsamın rü yet zaviyesine göre her zaman deği- şir. Benâm için iyi alan şey sizin için fena, bir diğeri ise tamanın mü- nasızdır. görüşü bir olamaz.. | * — Herksin herşeyi ayni şekilde gör- mtsnveıymşehldwhkklecne bursunuz. Bırakınız bazıl: u.r düşünsünler, başka t (SÖZ ARASINDA ) Üç yüz kızın Âşık olduğu Delikanlı Londranın çamaşır — fabrikalarının birinde geçen gün 300 — genç kız grev ilân etmişler, ve bütün işleri yüz üstü bırakarak gitmişlerdir. Kadınlar, grev için hiç bir sebep ileri sürmemişlerdir. Tahkikat neticesinde bu grevin şu a- cayip sebepten ileri geldiği anlaşılmış- Patronlar fabrikanın — kapıcısı Er-| nest Gesbey isminde bir adamı fazla | çapkınlığı yüzünden işinden kovmuş- lar, halbuki üç yüz kızın üç yüzü de| Ernest Gesbey'i seviyor ve onunla ev. lenmek fikrini besliyormuş. Gesbey tıpkı Klark Gable'e benziyormuş. Patron Gesbey'i tekrar işe almak mecburiyetinde kalmış ve kızlar da greve nihayet vermişlerdir. * Amerikada kaynanalar günü tes'it ediliyor Amerikada Teksas eyaletinde bir |kaynanalar günü tes'it edilmesi derpiş edilmiş ve bir ay evvel bu kaynana gü- nü büyük merasimle kutlulanmıştır. O gün, her köşe başında hatipler nutuklar irad etmişler, kaynanalarm faziletlerinden iyiliklerinden — bahset- mişler, aleyhlerinde söylenen sözlerin çürüklüğünü iddia etmişlerdir. Bu eyalet dahilindeki kaynanalar fevkalâde memnun olmuşlar ve tiyat- roda kaynanaların gelinlere karşı gös- terdikleri iyi muameleleri temsil eden bir piyes de fevkalâde alkışlanmıştır. Köprü satan dolandırıcılar Geçen hafta Amerikada dört do- landırcı yakalanıp hapishaneye tıkıl- mışlardır. Suçları şudu! Bunlar &yalet ahalisinden birine | HER GÖN BİR FKAA | Bugı.in kaydile... Fitnat Hanımın yaşı ilerledikçe eski letafeti kayboluyordu. Fakat o, bunu örtmek için giyinmesine çok dikkat ediyordu. Gene bir gün yep- yeni bir yaşmak ferace ile sokağa çıkmıştı. Yolda Ragıp Paşaya rast- ladı. Paşa: —.Bugün ne kadar güzelsiniz! Dedi, Fitnat Hanım yüzünü bu - — Ne o efendim, eskiden de böy- le söylediğim olurdu. Fakat siz ade- mi memnuniyet göstermezdiniz. Fitnat Hanım cevap verdi : — Evet ama, eskiden, bugün, di- ye bir kayıt koymak lüzumunu his- setmezdiniz. *——— ——— —— * Dünganın en Fena yerini Parise Tercih eden adam Bundan 20 sene evvel, Fransada e- |pey dedikodü uyandıran bir cinayet ol- muş, ve bu cinayetin faili - Ullmo hi- !dcman şakkeye mahküm edilerek Cu- yanne'ye nefyedilmişti. Ullmo 26 se- ne orada kaldıktan sonra cezasını biti- rerek memleketine dönmüş, fakat Av- rupayı beğenmiyerek karısını almış ve tekrar Guyanne'ye hareket etmiştir. Guyanne'i Parise tercih eden ilk mahküm Ullmo imiş. Guyanne malüm olduğu üzere dünyanın en fena yerle- rinden biri olmakla maruftur, Mes'ut olmanın şartları Bu sualler şimdiye kadar çok sorul- muş, ve bir çok da cevaplar verilmiş- tir. İngilterede yapılan bir müsabakada genç bir kız bu müsahakayı kazanmış ve şu cevapları vermiştir: 1 — Vücuton gbhetli olmdk, 2 — Lekesiz bir nam sahibi olmak, 3 — İstikbalinin müemmen oldu- ğunu görmek ve hissetmek, 4 — İyi bir ahçıya malik olmak. 5 — İyi bir kütüphane - sahibi ol- mak, 6 — Evhamlı olmamak. 7 — Farzla zeki ve hayalperest ol mamak, | bir para müukabilinde satmışi satmışlar. Bu im- tiyazı satın alan zengin taşralı, hemen Milenburg'a gitmiş, ve bütün arama- larına rağmen Milenburg'da köprü bu- lamamış. Tabil bunun üzerine dolandırıldığı- ni anlamış ve derhal polise müracaat Hapishaneden Çıkmak stemiyen mahküm Birlşde Ağidikü Bükkmelükinii Connecticut eyaleti umum? valisi ge- çenlerde meşhur bir mahkümü affet | ; meye karar vermişti. Bu mahküâm ser- güzeştle dolu uzun — bir hayat içinde tamam 17 defa ağır ceza mahkemesi- nin huzuruna çıkmış ve cem'an 117 yıllık mahkümiyet toplamıştı. Bunun” la beraber takriben 20 yıldan beri ra- hat duruyordu. Çünkü içinden firar imkânı olmıyan bir hapishaneye yer- leştirilmişti. Valinin kararı 78 yaşına varmış olan mahkümun hücresinde bi dirildi. Fakat mahküm bundan hiç de memnun olmadı. Hattâ hapishane direktöründen kendisinin mücaseseden hakikaten ko- vulup kovulmıyacağını oldukça endi- şe ile sordu ve ilâve etti: | — Malüm ya, insan bu yaştan son- ra itiyatlarını kolay kolay değiştire- |mez. Kim olduğu malüm olmıyan hayır sahibi Londrada Miulsen hastanesinin di- rektörüne bundan bir ay evvel bir mek tup gelmiş, bu mektupta imza yokmuş. Yalnız bu mektubu yazan zat, hasta- neye 50,000 İngiliz Hrası teberrü etti- ğini bildiriyor, ve parayı yatırdığı ban- kanın ismini veriyormuş. Direktör, bu hayırhah insanın kim olduğunu merak etmiş, bankadan sor- muş, hiç bir cevap alamamış. Yalnız kendisine: Â «— Büu adamın kim olduğunu bil- diremeyiz. Yalnız şimdiye kadar ayni Milenburg köprüsü üzerinde, lokanta|ederek bu mahir dolandırıcıları yaka- | şekilde sağa sola 400,000 Hiradan faz- ve meyhane açmak imtiyazını bu)uk latmıştır. la para teberrü etmiştir! denmiştir. —— NK ee T SA a I Arkadaşlarımızn birinin anlattığına bakılırsa tanın - mış rakı fabrikalarından bir$ bir diğer fabrikanm reka - betine karşı koymak için gayet kolay tir. Bu usul şudur: , | kendi damgası iie bir usul keşfetmiş- tadır, STER İNAN İSTER İNANMA! Rakip fabrıkanın mutaden beş kuruş eden şiselerini on kuruşa toplatarak satın almaktadır. Rakip fabrika ise kâfi miktarda şişeyi derhal bulama - dığı için piyasaya istediği miklarda rakı çıkaramamak- İSTER İNAN İSTER İNANMA! Sözün Kisası Genç Bayanlarda Sabır telakkisi —— Talu emanenin genç bayanlarile ff sat buldukça konuşnıaktan h. a ederim. Benimkinden tabiatiyi farkdı olan onların hayat teli ma gider, Bu mevzu etralındı ce ohları dinlesem bıkmam. Geçenlerde bunlardan — bir tanesili bir dost evinde çayda bulundum. UfM Çik salonda üç briç masası kurulmu$' tu. Bu masalar, mevcur misafirlerik ancak on ikisini işgal edebildi Gen)" kalanlar bir köşeye çekildik, nıedm benidan çene yarıştırmağa koyü fduk. * Aramıza dahil bulunan evsahibesl h—r araıık konuşma zeminini ihtiyaf | &h ettım ve snz esi ir ay eVi nü k..'l.ılarr., o'du..—:l_ınnı ıı)leçı Yanıbaşımda oturan genç, güzel, &' ğ ve seksapelin candı timsali bir. bayaliy kırdığı potun da” farkında nlmn.ra'l birdenbire atıldı: — Elli yıl mı?.. Amma da sabırlı, tâf hammnüllü âansandarımı İ İçten gelen bu mütalca ilk önce heplâ mizi şaşırttı. Fakat sonra ben, ke! payıma, kızcağızı mazur göndüm, sinde doğup neşvünema bulduğu muf | | hitin en ziyade eksik olân hassası esa* sen bu iki şeyidir: Sabır ve tahâmmülf 4 On sekiz, yirmi, hattâ yirmi beş yat şında bir gencin bunları iyice bilmei mesi, anlamaması, ayti insanla elli yıl” hik eviliiği ona en ağır bir yük diye telâkki ettirebilir. Hususile ki, o, etrafında, ekseriysi bir hiç yüzünden ayrılan, gömlek dö“ Biştirir gibi kam ve koca değiştiresi çiftlere sık sık rastlamaktadır. Ve onun hayat görgüsü, hayat bilgi" Bİ, ıkulc bir yuva boözup, teknar yuva kurn , hayatını yeni başlan badıd mağa lnı. tanmanın hepsinden daha # sinden daha ezici ve öldürücü oldx.guuu idrak için asla müsait de” y —— — Biliyor musunuz ? aa | — Viktor Hügo kaç yaşında öl müştür? 2 — Tarihte Dilen Buldak mevkil için şöhret alruştır? Hanın babasının ve a * nasının adı nedir? (Cevapları Yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları: | — Macar bayrağı üğ: renikten iba * rettir: Kırmızı, beyaz, yoşii. 2 — Lansing şehri Birleşik Ameri * kada Mişigan federâl hükümeti şehir* lerindedir. Büyük River nehri üzerin dedir. 70 bin nüfusu vardır. 3 — Lui Lumler sinemayı keşfedeii bir Fransızdır, İlk film 1895 de bir a * mele grupunun fabrikadan çıkışını gös- termektedir. 4 — Bugün yer yüzünde 850 milyon insan yaşar? ——— İngilizlerde bilmece merakı Londrada 150 ile 200 bin nüsha ara” sı satış yapan dört tane bilmece mec” muası vardır. Halk bu mecmualara fev kalâde rağbet göstermektedir. Bu mec* muaların yalnız bir tanesi her hafta kariletine bilmeceleri bildikleri — içit 10,000 İngiliz Tirası — dağıtmaktadır. Ayda bu miktar 40,000 lira tumakta* lır. Ve 40 bin İngiliz lirası da bizim paramızla 250 bin lirayı bulmaktadır. Ayda iki yüz elli bin lira dağıtan bit necmua senede 3 milyon lira dağıtıyof demektir. Ve halkın bu mecmualarâ yösterdiği rağbetin de sebebi bu sureb” le anlaşılmaktadır.