23 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- v p İYaran “SON POSTA ız nasıl yapılıyor küâ?üğü 2 ve en büy uy avru bizi şarkılarla karşıladılar. Sası işci yavrularının yuvası idi! .. w 86 üğü 7 yaşında Jeh  L ğr Mutfakta amelelerin yemekleri hazırlanıyordu. Çorpa yüz paraya, et, qsîî ’m'_uşa temin ediliyormuş. Bundan başka her türlü techizatile mükem- hane va. Y emekhane aynı zamanda kon feranssalonu vazifesini görüyor — kapiş Ü ürmeli bir genç - V ) d| UÜa U t Yu e ah, tırnakları Müdi N ç Bitti, Te geldiğimizi ha- ü D Vermedi. Başı Ö- düıs'ütm buradaki bu 2, ikrardân geli , SSEİL *Bi için işini bıra lt Ü E Sİğarayı tüttürür- €lefon etti. Fab- » « İStiyoruz. Mah- gl; Soruyor, Üdür bizi İmalât e * Sönâıag &a içmek yasak, *I'Iıp yola çıktık, B ah dö Salo da tığtts Üçü kadın, İlk ğ Yo y ün denkleri_ni ar hi h'lar, duquOrIar, kis- Yün y “den geçini PPt tre, iâîçlrıp harman için errmy €En kabasını ya- 3ng * ona göre, Ma- » Vükiok, Müteha j “hğîtağiler baı; âmelc de ' 8 ıdır, İ :ğ:lr i ilardan ğiri: ğı"!ior_ Ayaktakiler o k yayılır, a- 8) çalışırlarmış. püml—î- Otura- Sök eki fa zle:kı Eski devir ke halğazanmak ve ğ Mllş, *İMek ; i inı alabildi- , asile yapıl - * © %ü’ü: i yapı Eç Yor. Yal k îânüatîğer ı'l'ferdiveîıni;.îı:î açt i'hfar_ Fîğü_ılenme jşare l -ğ'işımdi_ taîıkayı on sene Ş K d!hq 30ne (Yamıyorlar- 50 3YNi çej ODra tekrar “düşüne- Kücieili bicili ku Beçridiği is ayan insan Saştım. anı manikür- v A Ükz kıvırcık. / ÜN x,;P“İz Ve ıTa Türk- isci ; A İtin Tü p Müumi bir kı ' Lğ?fîle de buıu:?cı kadınının KA a ha Ükleş £ İnsan. gibi S — d&% ;“'nı_,a ,l boyaları cİy Hi Yidiş — “Mağa lüzum Nn l T M hîmuntiza “kopg, Üe gap ” Büyük ye ı“ne Vanmıs - radyo konserleri dinletilir, mesleki filmler gösterilebilir. — Bizde amele gençlik teşkilâtı fik- rini hiç düşündünüz mü? diye sordum. İmalât müdürü cevap verdi: — Elbet! Bütün bunları temin etme ği düşünüyoruz. Yakında başaracağız inşallah!, Kocaman bir mutfaktan geçtik. Ahçı lar yarınki yemekleri hazırlıyorlar, — Burada amelelerimize çok ucuz ye mekler hazırlıyoruz. Meselâ çorba yüz para, et, sebze tatlı, beş, altı kuruş. Ev- den yemek getirenler için de ısınacak havagazı ocakları var. Abdesthaneler, tertemiz, 'bembeyaz, pırıl piril. Yalnız soyunma dolapları eski, Bun- ların da yenileri ismarlanmış. Amelenin yardım sandığı çok işe ya- borç para veriliyormuş. Yardım sandı ğina girmek asli ameleler için mecburi imiş. “ İmalât müdürü: KG — Bizde bütün efradile çalışan aile- şi. Yevmiyeler kırk kürustan başlar. İkiyüz elli kuruşa kadar vükselir; Götü rü işçilerimiz ise çıkardıkları işe göre -İpara alırlar. diyor. Reviri geziyoruz. Mükemmel - techi- lar burada tedavi ediliyor. Hasfta ameleve hastahğı üc gün sü - den itibaren yarım yevmiye ödenivar. Sordum: ü ) — Tütün tozu sıhhate muzırdır. Bu- — Maalesef simdilik havıt! Cünkü husüsi maskelerle calısmak Tâzım. Bü- nu temin etmek bustün hemen hemen imkânsız fBibi. — Fabrikada çalısan işcilerden en kı demlisi kaç seneliktir? — Gecenlerde vcıkan bir işci tam 57 senedir calhstvardu. 70 bileyr vasında isi bıraktı. Rekor onda. 20 sene. 30 se- he calısanlar epey var. ; Paltolarımızı giyip soka”, cıktık. A- melenin çocuk yuvasına gidiyoruz. Sigaralar paketlere konuyor rayormuş, Senede yüzde dört faizle: ler vardır. Baba, karısı, kızı, kiz karde-. zatiyle küçücük bir hastahane. Pört, : beş. mütehassıs doktaru varmış. Hastaf: rerse para Verilmiyor. Dördünecü gün- na karsı hiç bir tedbir alimmabilivor mu?. İmalât müdürü: — Şimdi yavrular giyinmişler, anne lerini bekliyorlardır dedi. Yuvada barındırılan çocuklar dok - sandan fazladır. Maatteessüf bu yardı mı henüz bütün işcilerimize teşmil ede miyoruz. Sade evde -bakacak kimsesi olmadığını polis tahkikatile tevsik e- denlerin çocukları alınabiliyor. Alınan çocuklarda yaş haddi 2 den 7 ye ka- dardır. : Burasını tamamile bir ana mektebi haline getirdik. Muktedir bir bayan ho ca, usta bir ebe Ve diğer yardımcılar var, Anneleri sabahleyin miniminileri bıraktılar mı, hepsinin evvelâ derece- leri alınıyor, bir parça hasta görünen- ler hemen tecrit edilip hususi bir oda da yatırılıyor. Diğerleri öğle yemeğin- den sonra iki saat uyurlar. Öğle yeme- ği ikindi çayı veriyoruz. Kapıyı açtık. Küçükler hazırlanmış lar. Aman ne cici, ne şirin şeyler. Bize hocalarının nezaretinde şarkılar söyle- diler. Hepsi kuzu gibi. Sokak çocukları na mahsus haşarılıkları, huysuzlukları, yadırgayışları kalmamiş. Yatakhaneleri geziyoruz. Çok küçü- eüklere mahsus sahncaklı beşikler var. Bazısı henüz sallanmadan uyuyamıyor larmış. Her taraf tertemiz,, her. taraf bembevaz. Bir odada ültraviyole âleti var. Zayıf gocuklar tedavi ediliyor. Çocuk yuvasından ayrı taklı hastahane- varmış. Dönüyoruz: İçimde tuhaf bir sevinç- le, tuhaf bir keder var. ; İki bine yakın- bir-insan topluluğu: nun on yılda başardığı iş, çok sevindiri CI bir.de 18 ya- Fakat bir de hususi müesseselerdeki lerin acıklı vaziyetini düşünüyorum. Sistemli bir çalışmanın ilk faydaları hı olsun görebilen bu topluluğa, mer'i- yete girmesi çok vakın olan İş kanu- nunun getireceği favdaları ilâve ediyo- rum da sosyal bir mahlük olan insanın yanyana yasamağa alısştığı gün Cum- huriyet rejiminde, demokrat hamleler- le, neler yapılabileceğine en güzel mi- sali Cibali fabrikasında Uö-düm, diyo- İminden tam sekiz — İngiliz gemisi Ves- tris, 10 iteşrin 1928 yılında Ney- yorktan hareket et- 197 zabit ve tayfası vardı, Vestris 10494 tonluk tek uskurlu bir gemi idi. Vestrisin — facialı , hikâyesi daha liman da iken başladı. Çün kü aşırı derecede yüklü idi. Binnetice " Newyorktan su kesi pus aşağıda olarak ayrılmıştı. Dahası var. Şehri terketmeden birkaç gün evvel de küçük bir kaza geçirmişti. Limandan — içeriye güç belâ, ağır, ağır girerken başka bir gemiye bindirmişti, Lâkin ehemmiyetli bir hasara uğrama- mıştı, Kaptan Vilyam Carey, engin denize fi derecede su boşaltıp, geminin hakiki müvazenesini bulacağını ümit ediyor- du. Fakat bilâhara böyle bir tedbire başvurmadı. Vestris, Atlas Okyanusunun, dalgalı sularını aşa aşa ilerliyordu. Ortada en- dişe edilecek hiç birşey yoktu. Ve ge- mi biraz sancak tarafına yatarak bü- tün cumartesi gecesi yoluna devam et- ti. Lâkin şafak sökmeden epeyce evvel Gemi, ağır ağır kendini toparladı, fa- kat, gene tehlike hattını aşmış değildi. Biraz sonra rüzgâr çıktı ve var kuv- vetile esmeğe başladı. Korkunç dalga- meğe koyuldular. Dalgadan dağlar, bir birlerinin üzerine yığılıyor, akan, ka- yan tümsekler, ilerde çarşaf gibi uzan- mış görünen sözde rakit denizde kay- bolmak üzere hışıldayarak yayılıyorlar di Kaptan Careyin kendine göre bazı fikirleri, emirleri vardı. İtiraz dinle - di. * Şafak söktü. Ve geminin hamulesin- den olan üç otomobil, desteklerinden kaymaya başladılar. Biri güverteden uçtu. Diğer ikisi de biribirile çarpışa - rak daha hâlâ yana yatmış bir halde ilerliyen geminin yükünü arttırmış ol- dular. Kaptan hâlâ imdat işareti olan (S. O. S.) yi vermiyordu. Aşağıda kabaran, (köpüren ve sıkıştıran denizin tekneden içeriye giren sularını boşaltmak gayre- gılar kaptana: dİstimimiz olduğu müddetçe gemli - nin seyrini idare edebiliriz.» dediler:;.. Sabah' saat onda, “ geminin vaziyeti biraz düzelir gibi söldü. Tulumbaların faydası görülüyordu. Lâkin tam bu sı- 'Tada, büyük ve kuvvetli bir dalga, kö- [_mür mahzenlerinin bulunduğu kısma çarptı, kapıyı kirdi ve'gürleyen bir su -şelâlesirmahzeni bastı. Bu hal karşı - sında şaşıran, pâniğe üuğrayan atesçiler den “bazıları küreklerini biraktıkları gibi, güverteye kendilerini dar attılar. Nöbetçi zabitinin, disiplini iade, mu- tırmak hususundaki sayretleri boşa çık t Zenci ameleler, deli: gibi, yukarıya, acık havaya fırlayarak, başlarının çare ,sine bakmaya koyuldular. Tulumbalarla, deniz arasında çetin lacağı daha belli değildi. Makineler durmuş, olduğundan, tulumbalar daha rum, Kemal Tahir sür'atle işliyordu. Fakat biraz sonra i d " FUN Büyük Deniz << Maceraları _ 2 - Manyak bir kaptanın batırdığı gemi vaziyet değişti. Vestris sancak tarafına | fazlaca yattı ve sadamenin şiddetinden | yolculardan. biri, ranzasından - fırladı. lar köpürerek geminin bordasını döv -| mez, bunları daima harfiyen ifa ettirir | kurtularak, güyertede oraya buraya | *tile tulumbalar işliyor, işliyordu. Çark- | hafaza ve ateşçilerin korkusunu vatış - bir savaş başlamıştı. Zaferin kimde ka Z Meyli gittikçe artan güvertede kahramanlık ve kancık açılmadan evvel, kâ İık bütün kudretlerile şaheser oyunlarını oynuyorlardı bunları işleten ateş hızını kaybedince, ağır ağır çalışmaya başladılar. Nöbetçi zabiti, tabancası kamarasında olduğun- l_dan ve ilâç için bir kurşunu bulunma- dığından ateşcileri ölüm korkusile teh- dit ederek işlerinin başında, tutamadı. Gemi ağır ağır, 4 dereceden beşe, beş ten ona, ondan yirmiye, Ve yirmiden de 32 derecelik bir inhina ile ve daha küuvvetle yana yatmakta devam ediyor- ,(du. Carey, kafasında o nev'i kendisine mahsuüs emirleri olduğu halde, hiç bir yardım, imdat ümidinin görünmediği dalgalara bakıyordu. _ Ufukta hiç bir gemi yoktu. Virginiada Norfolk Roods'un uzaklarında bulunu yordu, j İ Tayfalar suyu boşaltmak için, bir ne vi zincirleme teşkilâtı kurmuşlardı. I._.ıa (kin, koca bir gemiye dolan suları böy le kovalarla boşaltmaya kalkışmak, â- deta, bir sarnıcı, stilo kalemile temizle- meğe benziyordu. Çünkü denize dökü* len her kova suyun yerine, yüzlerce ki lo su, dalgalar halinde vapura giri - yordu. * Yolcular üst güvertede toplanmış - lar, her an, mukadder olan «gemiyi ıterkediniz, sandallara bininiz!...» emri- ni bekliyorlardı. Lâkin gene ses ve sada çıkmadı. Saat ona bir dakika kala, kaptan, tel siz memuru o'Laughlin'e bir S. O. S. çekmesini emretti. Nokta, nokta, nokta - hat hat hat... lar, büyük felâketi havaya, bütün dün yaya yaydılar. Geminin mevkii bildirilmişti. Lâkin deniz dalgalı idi ve kalkıp iniyordu. Mevki 36 millik bir farkla yanliş ola rak. yerilmişti. Yüzlerce mil öteden Vestrise haber- ler yağdı: «Size yardıma geliyoruz. Tam yol ile izinizin üzerindeyiz, dayanınız. Saat do kuza: kadar orada olacağız.» denildi. Alman, Fransız, Amerikan gemileri ko) spitle yola çıktılar. Amerikan bah- riyesi, Norfolktan tahlisiye gemileri |tahrik etti. Sahil muhafaza gemileri 'daltalardan .o narin cüsselerile seke se ke, kaza yerine koştular.. Rüzgâr şiddetini arttırmış, uğulda « yor, uğuldayordu. Büyük damlalar ha- linde yağan yağmur, biraz sonra, felâ- ketle yarıs edercesine, gözleri kör eden bir kasırga halini aliyor, oluklardan bo şanırcasına, -zavallı Vestris'i dövüyor- du, Deniz de, durmamacasına kabarı - yor, köpürüyor, dalgalar gemive insaf sızca çarpıyordu. mayan denize kulak asmıyor gibivdi. Ya na yatarak üçte bir zaviye teşkil eden | güverte, herhalde pek te öyle kö ayca İ (Devamı 11 inci sayfada) D >e - e S ğ « İ Lâkin Vestris bu kadar kabaran, oy-'

Bu sayıdan diğer sayfalar: