IH— - n İdaran “SON POSTA ız nasıl yapılıyor !ıl küçüğü 2 ve en büyüğü 7 yaşında y Yavru bizi şarkılarla karşıladılar. Uası işci yavrularının yuvası idi! Büyük Deniz //g <Maceraları ğ7 2 - Manyak bir kaptanın ” batırdığı gemi yz he N bir Ş Mutfakta amelelerin yemekleri hazırlanıyordu. Çorpa yüz paraya, et, ah uşa temin ediliyormuş. Bundan başka her türlü techizatile mükem- ane va, Yemekhane aynı zamanda konferanssalonu vazifesini görüyo Yekdirmel ir gen fi bir genç S hıyılı, tırnakları Tüdü, Gitti, ve Evım "!"“hı * ları ü bir "“İn î:'ı Üzattı. İN Makeş VüYük nehe, Braz Te geldiğimizi har ardan geli Ğİ için işini bıra Müdürü İbrahim ümle karşı- sigara fabri- &deceğim» diye & münasız ve da- ** olamaz, dizlr gi b%mîk"! ee Olma 4 Mak * e dığ Üt ta Tz çi Bara f Söndü Çmek yasak. Sdörüp yola çı;:ık © Üçü kadım, İlk N denklerini a- üruyorlar, kıs- 'den iS*cirip harman 4 ©h k İşin de © Yayılır, a- a Çalışırlarmış. Pilmiş, Otura- ha Gaha df .1,.' 30Dra fekrar kada'li bicili kü Tümi Yaza, ş . Büvü de tahr, Büyük ye|ne calısanlar epey var. h © Yanmıs -| — Pattolarımızi giyin sako » Ona göre, Ma- lııı“m' Eski devir hi_“nnı Tasile yapıl * do)q::ı"" yı tüttürür- elefon etti. Fab- istiyoruz. Mah- Soruyor, Tildi, LAŞ m"ıml:üduı bizi İmalât radyo konserleri dinletilir, mesleki filmler gösterilebilir. — Bizde amele gençlik teşkilâtı fik- rini hiç düşündünüz mü? diye sordum. İmalât müdürü cevap verdi: — Elbet! Bütün bunları temin etme ği d yoruz. Yakında başaracağız inşallah!, Kocaman bir mutfaktan geçtik. Ahçı lar yarınki yemekleri hazırlıyorlar, — Burada amelelerimize çok ucuz ye mekler hazırlıyoruz. Meselâ çorba yüz parâ, et, sebze tatlı, beş, altı kuruş. Ev« den yemek getirenler için de ısınacak havagazı ocakları var. Abdesthaneler, tertemiz, -bembeyaz, pıril piril. Yalnız soyunma dolapları eski. Bun- ların da yenileri ı$marlanmış. Amelenin yardım sandığı çok işe ya- rayormuş. Senede yüzde dört faizle, üyormüş. Yardım sandı H ameleler için mecburi abasını ya- de ımak ve alabildi imiş. İmalât müdürü: — Bizde bütün efradile çalışğan aile- ler vardır. Baba, karısı, kızı, kiz karde- . Yevmiyeler - kırk kurustan başlar. Ikiyüı elli kurusa kadar vükselir, Götü rü işçilerimiz ise çıkardıkları işe göre ypara atırlar. diyor. yoruz. Mükemmel - terhi: zatiyle kücücük bir hastahane. Nört, beş mütehassıs doktaru varmış. Hosta lar;burada tedavi ediliyor. Hasta ameleve hastahöı üc gün Terse para verilmiyor. Dösdüncü gün- den itibaren yârım yevmiye ödenivar. Si m. h — Tütün tozu sıhhate muzırdır! Bu- na karsı hiç bir tedbir alınabiliyor mu?, — Maalesef şimdilik havıt: Cünmkü 1|hususi maskelerle calısmak Tâzım. Rü- k bücün kemen hemen düşüne- Beçridiği is BYan insan 1 Manikür- 1 koyırcik. n Fabrikada ç: demlisi kaç seneliktir? — Gecenlerde tıkan bir işei tam 57 genedir calhstvnrdu. 70 tiicyr vocnda, |işi bıraktı. Rekor anda. 20 sene, 30 se- bden en kı cıktık. A- Verilebilir,'melenin çocuk yuvasına Sigaralar paketlere konuyor İmalât müdürü: — Şimdi yavrular giyinmişler, anne lerini bekliyorlardır dedi. Yuvada barındırılan çocuklar dok - sandan fazladır. Maatteessüf bu yardı mı henüz bülün işcilerimize teşmil ede miyoruz. Sade evde bakacak kimsesi olmadığını polis tahkikatile tevsik e- denlerin çocukları alınabiliyor. Alınan çocuklarda yaş haddi 2 den 7 ye ka- dardır. Burasını tamamile bir ana mektebi haline getirdik. Muktedir bir bayan ho ca, usta bir ebe ve diğer yardımcılar var. Anneleri sabahleyin minimin'leri bıraktılar mı, hepsinin evvelâ derece- leri alınıyor, bir parça hasta görünen- ler hemen tecrit edilip hususi bir oda da yatırılıyor. Diğerleri öğle yemeğin- den sonra iki saât uyurlar. Öğle yeme- ği ikindi çayı veriyoruz. Kapıyı açtık. Küçükler hazırlanmış lar. Aman ne cici, ne şirin şeyler. Bize hocalarının nezaretinde şarkılar söyle- diler, Hepsi kuzu gibi. Sokak çocukları na mahsus haşarılıkları, huysuzlukları, yadırgayışları kalmamış. Yatakhaneleri geziyoruz. Çok küçü- cüklere mahsus sahıncaklı beşikler var. Bazısı henüz sallanmadan uyuyamıyor larmış. Her taraf tertemiz, — her taraf bembeyaz. Bir odada ültraviyole âleti var, Zayıf gocuklar tedavi ediliyor, Çocuk yuvasından ayrı bir de 18 ya .| taktı hastabane varmış. Dönüyoruz. İçimde tuhaf bir sevinç- le, tuhaf bir keder var, İki bine yakın-bir-insan topluluğu- nun on yılda başardığı iş, çok sevindiri lerin acıklı vaziyetini Sistemli bir çalışmanın Jik faydaları hI olsun pörebilen bu topluluğa, mer'- yeta girmesi çok vakın alan İş kanu nunun getireceği favdalâri iİlâve ediyo- rum da sosyal bir mahlük olan insanın yanvana yasamağa alıstığı gün Cum- huriyet rejiminde, demokrat hamleler- le, neler yapılabileceğine en güzel mi- sali Cibali fabrikasında tördüm, diyo- Kemal Tahir isi Ves- iris, 10 mwşnn 1928 yılında Ney- yorktan hareket et- mişti. 128 yolcusu, 197 zabit ve tayfası vardı, Vestris 10494 tonluk tek uskurlu bir gemi idi. Vestrisin — facialı hikâyesi daha liman da iken başladı. Çün kü aşırı derecede yüklü idi. Binnetice Newvyorktan su kesi minden tam sekiz püs aşağıda olarak ayrılmıştı. Dahası var, Şehri terketmeden birkaç gün evvel de küçük bir kaza geçirmişti. Limandan — içeriye güç belâ, ağır, ağır girerken başka bir gemiye bindirmişti, Lâkin ehemmiyetli bir hasara uğrama-. mıştı. Kaptan Vilyam, Carey, engin denize' açılmadan evvel, kâ fi derecede su boşaltıp, geminin hakiki müvazenesini bulacağını ümit ediyor- du. Fakat bilâhara böyle bir tedbire| başvurmadı. Vestris, Atlas Okyanusunun, dalgalı sularını aşa aşa ilerliyordu. Ortada en- dişe edilecek hiç birşey yoktu. Ve ge- mi biraz sancak tarafına yatarak bü- Meyli gittikçe artan güvertede kahramanlık ve kancık lık bütün kudretlerile şaheser oyunlarını oynuyorlardı bu. en ateş hızını ka; zabiti, tabancası kama! |.dan ve ilâç için bir kı dığından ateşcileri ölüm korkus dit ederek işlerinin başında tut Gemi ağı sden bi ten ona, ondan yirmiye, ve tün cumartesi gecesi yoluna devam et-|de 32 derecelik bir inhina l ti. Lâkin şafak sökmeden epeyce evvel vaziyet değişti. Vestris sancak tarafına fazlaca yattı ve sadamenin şiddetinden yolculardan, biri, ranzasından Gemi, ağır ağır kendini toparladı, fa- kat, gene tehlike hattını aşmış değildi. Biraz sonra rüzgâr çıktı ve var kuv- vetile esmeğe başladı. Korkunç dalg; lar köpürerek geminin bordasını döv - meğe koyuldular. Dalgadan dağlar, bir birlerinin üzerine yığılıyor, akan, ka- yan tümsekler, ilerde çarşaf gibi uzan- mış görünen sözde rakit denizde kay- bolmak üzere hışıldayarak yayılıyorlar çdı. Kaptan Careyin kendine göre bazı Şikirleri, emirleri vardı. İtiraz dinle - di. * | Şafak söktü. Ve geminin hamulesin- den olan ÜÇ otomobil, desteklerinden Kurtularak, güvertede oraya buraya ,kaymaya başladılar. Biri güverteden jyuçtu. Diğer ikisi de biribirile çarpışa - İyak daha hâlâ yana yatmış bir halde İerliyen geminin yükünü arttırmış ol- dular. Kaptan hâlâ imdat işareti olan (S. O. S.) yi vermiyordu. Aşağıda kabaran, /köpüren ve sıkıştıran denizin tekneden | jçeriye giren sularını boşaltmak gayre- tile tulumbalar işliyor, işliyordu. Çark- gılar kaptana: İstimimiz olduğu müddetçe gemti - nin seyrini idare edebiliriz.» dediler... fırladı. |3 mez, bunları daima harfiyen ifa ettirir | kuvvetle yana yatmakta deva! rey, kafasında o nev'i sus emirleri olduğu halde, dım, imdat ümidinin görünmediği ara bakıyordu. Ufukta hiç bir gemi yoktu. Vir Norfolk Roods'un uzaklarında bulunu yordu. 'Tayfalar suyu bi Itmak için, bir ne vi zincitleme teşkilâtı kurmuşlardı Lâ Akin, koca bir gemiye dolan sula le kovalarla boşaltmaya kalkışır ak, deta, bir sarnıcı, stilo kalemile te Paeğe benziyordu. Çünkü denize dökü* len her kova suyun yerine, yüzlerce ki lo su, dalgalar halinde vapura yordu. giri « Yolcular Üüst güvertede toplarımış « lar, her an, mukadder olan «gemiyi terkediniz, sandallara bininiz!...» emri- ni bekliyorlardı. Lâkin gene ses ve sada çıkmadı. Saat ona bir dakika kala, kaptan, tel siz memuru o'Laughlin'e bir S. 0. 8. çekmesini emretti. 4 Nokta, nokta, nokta - hat hat hat... lar, büyük felâketi havaya, bütün dün yaya yaydılar, Geminin mevkii bildirilmişti. Lâkin deniz dalgalı idi ve kalkıp iniyordu. Mevki 36 millik bir farkla yanlış ola rak verilmişti. Yüzlerce mil öteden Vestrise haber- ler yağdı: «Size yardıma geliyotuz. Tam yol ile izinizin üzerindeyiz, dayanınız. Saat do: î durmuş Sabah' saat onda, " geminin vaziyeti kuza kadar orada olacağız.» denildi biraz düzelir gibi öldü. Tulumbaların — Alman, Fransız, Amerikan gemileri faydası görülüyordü. Lâkin tam bü sı-| ko) spitle yola çıktılar. Âmerikan bah- fada, büyük ve kuvvetli bir dalga, kö-| ryiyesi, Norfolktan tahlisiye gemileri jmür mahzenlerinin bulunduğu kısmaâ ! tahrik etti. Sahil muhafa “Çarptı, kapıyı kırdı ve gürleyen bir u. dalgalardan.o narin cüsseleri şelâlesi mahzeni basti Bu hal karşı -| ke, kaza yerine koştular. gBında şaşıran, pâniğe uğrayan âateşçiler| Rüzgâr şiddetini arttırmış, den' barıları küreklerini biraktıkları| yor, uğuldayordu. Büyük İgibi, güverteye kendilerini dar attılar. Nöbetçi zabitinin; disiplini iade, mü-! ketle hafaza ve ateşçilerin korkusunu yatış - bir kası tırmak hususundaki sayretleri boşa çık | şanırcas ravallı Vestris'i t Zenci ameleler, deli gibi, yukarıya, | du, Deniz de, durmamacasına k ıf açık havaya fırlayarak, başlarının çare| vyor, köpüri dalgalar gemiy gine bakmaya koyuldular 'Sızca çarpıyordu. Tulumbalarla, deniz arasında çetin| Lâkin Vestris bu kadar kabaran, öy- bir lamıştı, Zaferin kimde ka | nayan denize kulak asmıyor gibiydi. Ya Ja değildi. Makineler|na yatarak üçte bir iye teşki! eden olduğundan, tulumbalar daha | güverte, herhalde pek te öyle kd'ayca sür'atle işliyordu. FPakat biraz ıonrıı (Devamı 11 inci sayfada) * —