Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
*Rasputin, prens 14 Sayfa “ Son Posla » tHin tefrikası : 98 “mmmmuüw — IKINCI KISIM — A, R. Çar Nikola kendisine gelen şefaatcıya “ Hiç kimsenin adam öldürmeğe hakkı yoktur.Maamafih buiki gencin cezasını tayin ederken insaflı davranacağım. ,, dedi. ortaya bir takım dediko - dular da çıkıvermişti... Prens Yusu- pofun; Rasputini, kendi otomobili - ne alarak sarayına götürdüğünü gör- müşlerdi. Bunu görenler, ertesi gün Rasputinin katlini işitir işitmez: — Hah.. Katlin sebebi, anlaşildı. Yusupofun karısı Prenses İrene sataştı. Yusupof ta bu tecavüze dayanamadı. Böyle bir cina- yet işlemiye mecbur kaldı, Demnişlerdi. Halbuki Rasputin katledildiği gece, Prenses İren Yusupof, Kırımdaki sara- yında idi. Ve oraya gideli de, bir haf- tayı geçmişti... Fakat, bu katil hâdise- sini işitir işitmez gelmiş.. her şeyden evvel kocasını tebrik etmiş: — Rusyayı kurtardın. Demişti... Ve sonra babasına gide- rek: — Kocam, Çarlığı büyük bir felâ - ketten kurtardı... Herkes onun bu bü- yük hizmetinden bahsediyor; ve ona her tarafta (milli kahraman) adı ve - tiliyor... Çar, bunu takdir etmeli; ko- camın hissiyatını rencide edecek - bir tek söz bile söylememelidir... Fakat, Çariçenin tesiri altında, belki bir ak- silik zuhur edebilir. Onun için; rica e- derim derhal saraya gidiniz. Muhte - mel olan müessif bir hâdisenin önüne geçiniz. Diye rica etmişti. Sonra.. İşte, bu tesirler altında saraya gi - den Grandük Aleksandr; yapılan cina- yetin sebeb ve tesirlerini izah ettikten sonra: — Azizim, Nikil.. ()) Hanedan erkânından çoğu, salonda bekliyorlar. Bunlar, sana arzı tâzimat ederlerken, belki bir takım ricalarda da buluna - caklardır... Ben, senden yalnız bir tek ricada bulunacağım... Gerek dama - dım Prens Yuşupof'u, ve gerek Gran- dük Dimitriyi birer âdi câni gibi gör - me. Onları, vatanlarına hizmet yolun- da, yanlış bir iş görmüş birer vatan - perver telâkki et, Demişti. Çar Nikola; çocukluğundan ve bil - hassa Çarlık tahtına ayak bastığı da - kıkadan itibaren kendisine daima en (1) Çar Nikolaya, bütün hanedan a- rasında (Niki) diye hitap edilirdi. (2) Grandtık Aleksandrın küçük is- mi de böyle söylenirdi. -— eme—e Bir Doktorun Günlük Cumartesi Notlarından — () Mesane nezlesi Kadınlarda daha sık olmak üzere soğuk ve hararetli zamanlarda sık 8ik görül - mektedir. Ekseriya ayakların soğufa ve rütübete mâruz kalmasından ileri gelir. Çıplak a- | yakla taşa veyahud rütubetli yerlere bas- mak, ıslanmak gibi wak'alarda mesane nezlesinin sebeblerinden sayılır. Sık sık İdrar etme, idrar ederken de bil- hassa sonunda yanma ve ağrı hissedilir. Vücüdda da bir kırgınlık görülür. Mesane nezlesinin tedavısı mahdud İilâç- lar ve sıcak ile kabildir. Göbek, karın ü- Zzerine sıcak teneke veyahud kiremid ve- yahud sıcak kompresler koymak, ayak - ları sabah akşam sıcak banyo yapmak tedavinin esasını teşkil eder. Üstüste tek- ! rarı görülen idrar nezlesi, — bilhassa ! yaşli kimselerde prostat yani kestanenin büyümesinden İleri geldiği fçin ehemmi- yetlidir. Onun İçin tedavide ve muayene- de ihmal gösterilmemelidir. (*) Bu notları kesip saklayınız, yahut bir albüme yapıştırıp koölleksiyon yapınız, BSıkıntı zamanınızda bu notlar hir doktor sadık dost ve müşavir olarak tanıdiği Grandük Aleksandrın bu sözlerini ba- şından sonuna kadar dikkat we ehem- miyetle dinledikten sonra: — Sandro!.. (2) Nutkun, pek gü - zel. Gerek yeğenim Dimitrinin ve ge - rek damadın Filiks'in hakkındaki mü- dafaaların da çok yolunda... Lâkin; ci- nayet, cinayettir. Hhristiyan dini, ve mukaddes kilisemiz; cinayeti menet - miştir... Şunu «en de ikabul edersin |ki; ister köylü olsun.. isterse, Grandük veyahud Prens oltun; hiç kimsenin a- dam öldürmeye hakkı yoktur... Maa- mafih, bu iki gencin cezasını tâyin e — derken, her halde insaflı davranacağı- mı vaad ederim. Cevabını vermişti. Ve Çar Nikola, bu vaadini de ifa ret- mişti. Salonda toplanmış olan diğer Grandüklerle de görüştükten santa; başvekile bir emimname göndermişti. Bu emirnamede; (Rsputinin katli) meselesini tamamen — üzerlerine almış olan Prens Yüsupof ile Grandük Di - mitrinin şu suretle cezalandırılmaları- nı istemişti: (Grandük Dimitri Pavloviç; derhal bir vazife ile (İran) cephesine gönde- (Prens Filiks Yusupof ise, derhal çiftliğine çekilecek.. bir mmenfi gibi, o- ö Prens Yusupof ile arkadaşlarımna ge- lince... dakikada, Prens Yusupof arkadaşları- nı toplamış: — Maksadımız, hâsil oldu. Rusyayı, büyük bir tehlikeden kurtardik. Valnız şu var ki; bu işi sessiz sadasız yapama- dık. Vâkıâ, efkârı umumiye, bu işden çok memnun olacaktır. Ancak şu var ki, hükümet de resmi vazifesini yap - mıya mecbur kalacaktır... Doktar Lâ- zover, Poroçkeviç.. siz, derhal evleri- nize çekiliniz. Prenses Emma.. ve (Ce- mjğ/ bey.. siz de, buralarda görünme - yiniz... Cinayeti, Grandükle biz üze- rimize alacağız, ve mes'uliyeti der'uh- de edeceğiz. Çünkü biz; ağır bir ceza görmeden; bu üşi kolayca atlatabili - riz... Hadi bakalım.. dağılmız. Demişti. | Bu suretle, hakikaten çak büyük bir pof — arkadaşlarını de“al Petersburg'dan hareket etmiş.. (Kurım) da bulunan zevcesi, (Prenses İren) in nezdine gitmişti, Eğer Prens Yusupof, Petersburgda kalıp da, ertesi gün halk arasında gö- rünmüş olsa idi; hiç şüphesiz ki ahali- 'nin büyük bir kısmı, onu omuzları ü- zerine kaldıracaklar; ve hakkında bü - yük gösterişler icra edeceklerdi. Watanperverler, sonsuz bir sevinç i- çindelerdi. Rasputin tarafdarlarını ise, heyecanla kayışan bir şaşkınlık istilâ etmişti... Nitekim; cinayet gecesi sa- baha kadar uyumamış olan Cemil, er- tesi gün öğle vaktine doğru derin ©bir uyku içinde iken (Koöntes Olga) apar- /ftimana gelmiş.. Cemilin yatak odasına İgirip de onu henüz yatakta görür gör- mez: : — Seygilim!.. Bu, ne kayıtsızlık... Koca Petersburg; hep oturup, hop kal- kıyor.. halbuki sen, horul horul uyu - yorsun... Kalk da olanları işit. Demisti. Cemil, hiç bir şeyden haberi yok - muş gibi, sükünetle cevab vermişti: — Ne olmuş sevgilim?.. Rus ordu- ları general Hindenburg'u esir mi et - miş?.. — Yok canım... Bu, mühim bir hâ- dise. Lgıııi imdadınıza yetişebilir. 1 (Arkası var) Rasputin'in ölümü tahakkuk <ettiği |. merdlik. göstermiş olan Prens Yusu - dağıtu' dağltmaz; |mek mumâmldıgmeçdkmmmış SON POSTA « Sön Posta e nın Tariht Töefrikam : 37 SÜMERYİLDİZ TUNÇCAY Bütün işciler Samayı çok sev Yazan : Ö Sama demir 'bilekli bir erkekti. ÂAzim we iradesi de bilekleri kadar kuvvetliydi. Tankutun sözleri onu üşcilerle ve hayatla mücadeleden ildırmamıştı. Sama şimdi ne Suz sarayında, ne de Gudeanın muhteşem Ür sayfiye - sinde yaşıyordu. O, Sirtellânın yakıcı kubbesi altında ve şehir dışında iku — rulan bambaşka bir âlem içinde ibu — lunduğunu biliyordu. Sama için hayat çok çetindi.. Onun için, /hayatı ve ihayatın uztı - raplarını yenmek gerekti. Samanın oturduğu evde meşeden €- ser yoktu.. Bütün hizmetçileri zenci Sama, maden ocakları içine girdiği gündenberi ,güler yüzlü adam görmü- yordu. Herkes muztarip.. Herkes has- ta.. Herkes cilız ve meşesizdi. Sama, bu alil ve muztarip mahlük - lar içinde - az zamanda - kendisinin de onlar «gibi olacağından korkuyordu. ,Sama ülk -önce oda ihizmetine ba » kan zenci HUşaklardan birini -değiştir - di.. 'Ocağa gönderdi.. Ve socakta has - talığını bahane ederek çalışmak iste - miyen Akadlı bir esiri yanmna aldı. Uran.. Bu adam Sumer kralma ikar- şı gelmiş.. Akad savaşında Sumerlile- re esir düşerek Sirtellâya gönderilmiş- d - Uran Akad sarayında 'hâssa askeri idi. Maden ocaklarında çalışmağa bir türlü alışamamıstı. 'Sirtellâya geleli iki buçuk yıl olduğu halde gözünü hâlâ Akad sarayından çevirmiyor, kendini sarayda iyaşıyormuğ gibi tatlı ,)hayal - lerle avutuyordu, Sama ilk günü ocakları gezerken, gözüne kestirdiği kibar tavırlı ve te - miz yürekli işçilerle :birer birer konuş- muştu. Sama bir #abah Uran'a sordu: — Akad sarayında 'ne iş yapardın? derken, ata biner, kralı *takip eederdim. Dönüşte de böyle. — Diğer günler..? — Sarayda zabitime hizmet eder - dim, — Âlâ. Gene ayni işi göreceksin, Uran! Fakat, ne burası Akad sarayı - dır.. 'Ne de ben Akad zabitiyim. Bana istediğim gibi hizmet edersen, karşilı- ğıni görürsün! Beni memnun etme - diğin takdirde, ocaklarda bu işe talip olanlar gçok.. Bunu unutmal Uran ocaklarda kazma sallamaktan o kadar yılmıştı ki.. Samaya krâlâ ta- hıp bastığı yeri öpmeğe başlamıştı. Uran sefendisine sadik !bir iköpek gi- bi hizmet etmeğe and içti.. geceleri Sa- ma :odasına girdiği zaman maiyetin - deki zencilerin hiç birisi socak muhafı- zının yanına ,giremiyordu. Sama 'bu imtiyazı yalnız Uran'a vermişti, Sama ocakları gözden — geçirdikten sonra, etraftaki denemeçli (Asu) lar- |dan birini buraya getirterek: — Bir ikaç ay burada kalacaksın.. işciler arasında <çok hasta var.. bunları iyileştirecek we ilâçlıyacaksın'l Dedi.. Asuyu zorla ocak mahalle - sinde alıkoydu. Sama bundan sonra işcilerin ekme - ğini de yoluna koymuştu. İşcilerden 'bir kısmı taş değirmende buğday öğüdüyorlar.. ekmekler çamur gibi bozuk çıkıyordu. Sama değirmenin taşlarını değiştirdi.. işcileri değiştirdi. Yeni çıkan ekmekler hem hâs, hem de lerdi. — 'Haftada bir kere kral mabede gi- || parçasına tapmağa Ve ayaklarına sarı- | hakkında kimseye söz soyletmıy '. 'Ocaklardaki hastalar da yavaş yavaş iyileşiyor, sarı ıbenizli insanların renk- leri düzeliyor.. ve çalışma saati bitin- ce işciler şarkı söyliyerek eğlenmeğe başlıyordu. Sama işi akşam güneşinin batmasın- «dan bir saat -önce -paydos ettiriyordu. İşciler ocaktan çikar çikmaz dünyayı bir saat daha aydınlik ve güneşli gör- mek fırsatını buluyordu. Halbuki bun- dan önce iş saati güneş batıncıya ka- dar sürüyordu. Sabahları da güneş doğduüktan iki saat #sonra iş başlıyordu. Halbuki bun- danevvel işe güneş doğar doğmaz baş- lanırdı. İşciler sabahleyin güneş yü - zü görmeden ocaklara dalarlar, akşam güneş batıncıya kadar çalışırlardı. Sama çalışma işini bu suretle düzelt- tikten sonra, bütün işcilerde Samaya karşı gittikce derinleşen ibir sevgi ve saygı duyguları belirmeğe başlamıştı. Hiç ikimse Sama'nın aleyhinde söz zerine yürüyerek: — Nankör.. çabuk unuttun? Diye bağrışıp zorla sustururlardı. Samayı işciler çok 'kısa zaman için- de sevmişlerdi. 'O ocakları delaşmağa geldiği zaman, içlerinden hiç birisi o- na fena gözle'bakamazdı, İşcilerin hep- | si de: — Tanrı seni bizim başımızdan a - || yarmasın.. çerken, boyunlarını eğerek, bu suret- le riyasız sevgilerini açığa vurmaktan kendilerini alamazlardı. Sirtellâda « Ur'da olduğu gibi - ayrı bir hapishane veya zindan yoktu. Sir- tellâda ağır suçluları da maden ocak - larında çalışmıya gönderirlerdi. İşciler arasında göze çarpan bir takım bacağı- bBugünkü Program İSTANBUL 23 İkincikânun 937 Öğle neşriyatı: 12.30;: Plâkla Türk musikisi. 1250 Haya- dis.. 13.05: Plâkla hafif müzik. 13.25: Muh « telif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18.30: Plâkla dans musikisi, 19: Şehir tti- nür Nurettin ve arkadaşları tarafından 22:30: Plâkla sololar. BUKEEŞ 16.5: Askeri müzik. 17: Orkestra. 18.15: Şarkilar. 19.5: Cazband havaları. 2035; Or- ikestra. 21.35: Haberler. BUCAPEŞTE 1550: Konser, 17.5: Macar halk şarkıları, “Çigan orkestrası. 18.10: Tiyatro. 19.30: Plâk neşriyatı- 20:25: İngiliz dans plâkları. 21.05: “Opera orkestrasi. PRAG 1645: Brno'dan nakil. 19.15: Plâk neşri — riyatı. 22:35: Kazak orkestrası. VİYANA 16:10: Adakale Tuna balıkcıları şarkiları, 16. 85: 'Halk şarkıları. 17.15: Viyana 'Operetinden nakli, 1920: Beethoven'den şarkılar. “20: Vi- yana “musikisi, VARŞOVA R t1dM5; Örkestra. 1580: Şarkilar, mhteııt.' gidaca eskisinden farklıydı. İşciler ek -İnavalar. 1780: Şarkılar. 19:30: İtalyan musi- lıkm. 20,30; Eğlenceli neşriyat. 21: Dans plâı—p £ —a göyliyemez olmuştu. Birisi ağzmı açıp | da Samanın aleyhinde ıbir tek söz söy-| lemeğe başlasa, bütün işciler birden ü- | dünkü çektiklerini ne | Diye dua ederler ve yanından ge -| yatrosu komedi kismi tarafmdân bir tem-ile sil. 20: Türk musiki hey'eti. 20:30: Bay Ömer |. Rıza tarafından Arapça havadis. 20.45: Mü- | Bo Türk musikisi ve halk şarkıları. 21.15: Saat | 4 âyarı, örkestra. 22: Ajans ve borsa haberleri. ) yatı. 20.30: Brno'dan nakil. '22:20: “Plâk neş- || d&5; Miısir şarkıları. 15:5: Plâk neşriyatı. | zincirli adanıi-f ebbeden ölüme © kat memlekıtm'l ğundan - idam ©€ da çalıştırılmak rilmişlerdi. Bi imen hemen fı' ma buraya & , tan sonra, bu ” NW gülmeğe başlâ’ı% ' mü uzun Wlı ölüm mahkümlaî; lışma saafleri Y? tan ümidini kücny dinlenmenin nıbf ğunu anlamışlard Sirtellânın şa'” kalma bir kitabt ” nGunqı .ııı" değil, * ;eıeuı_-. H îî'— VA 9.'15'1'3 Ku »' n * * 7.5'T.B. aT 0001 V4 Hu'ts: Ü İs. B. Mü, n0'| : ». Hi 9G » » (Name | Merkez B. D. _ lmrııı 616-“ 20:F. Frangı WW 1 Dalar go6 d İsterlin -i Beyazıdda £ *f (Hüsnü Haydü'rı'_ ' gümrükte: LAT 4 Cemil). Sama İ (Riâğvan). 'şehl' j zadebaşmda * — ggit Beyoğlu cihetin” get Gülatada * ,! | sim Asen): 46487 A Mertkez Nams*“ | Bişlice : (warst” monciyaniı. yÜsküdar - ? Büyükedadânl suf). Kadıköy * “Modada : şiboyunda * | A