2 Sııy[ır ge Hergün İslanbulun der(!ıne Derman olacak yol: Teşkilâtlanma ! —e Yazan: Muhittin Birgen on günlerde okuyucularımdan S Bunlar aldığım Lazı mektuplar var. hep İstanbullu okuyuculardır. rindeki için olacak, bana bir takım yorlar. Bunlardan bir tane- ulda ihtikâr ve ş;»ıkulasınn ğin « * ve ihtikâr diye bir şey yoktur» (uuınıu gazelecilere m_xAı_mı: olduğu sözlere inanmıyor ve diyor kit Yasıl olur? l ! vardır» n ündağ bu ü ne maksatla söyledi? Belki de, z — tenkitlerde bulunma: sinirlenmiştir de mahsus böyle miş olabilir. Yaksa cihan harbini görmüş olan bir insanın iktisat kitaplarında espekü - lâsyon ve ihtikâr diye bir şey yoktur» demesi imkânsındır. İktisat kitapların- da olsa da, olmasa da iktisadi hâdise - ler arasında spekülâsyon da — vardır, ihtikâr da. Ancak, bugün İstanbulda, hayat ihtiyacı maddeleri üzerinde spe- külüsyon da yoktur, ihtikâr da. Zan - nedersem, Muhittin Üstündağ da o na- zari meseleyi değil, bu, günlük vâkta- yi söylemek istemiştir. Şimdiye kadar bu sütunlarda söyle- miş olduğum gibi, İstanbulda bugünkü şartlar içinde speküldeyon ve ihtikâr hem yoktur, hem de olamaz, Geçende €kmek üzerinden küçük bir spekülâs - yon geçti, fakat ekmeğin fiatıma biraz zam, Ziraat Bankasının stok musluk - larını biraz açması ile bu bafif dalga da geçip gitti. İstanbullular, nafile ye- re zihinlerini bu mevhum spekülâsyon ve ihtikârla yormamalıdır. Bir takun eşyayı pahalamdıran asıl dertler baş - ka sebeplerden ileri geltr. İş bu se - beplerle meşgul olmakta, bunları gör dükten sonra da bunlarla mücadele e:- mektedir. Bence, bütün bu sebepler, bir tek| sebepte toplanır: Türkiyenin en büyük şehri olan İstanbulda perakende iş - leri tam bir perişanlık ve teşkilâtsız- lıik içindedir. Pahalılık ta oradan gelir. | Bir malın beş satıcısı olan yerde ne| spekülâsyon, ne de ihtikâr olur. Fakar, bir mal için beş dükkân, beş satıcı, beş | kontrol ve beş vergi olursa elbet o ma- | bn maliyet fiatı üzerine binen masraf- lar da fazla olur ve bu fazlalık ta o pa- halılığı yapar. İşte bütün dert bura -| dadır. İstanbullanun hayatını düzeltmesi | için evvelâ şunu anlam.u.ı l.ııımdıı ki bu şehir, hâlâ ve â bundan yüz el- li, üç senelik 1 ve mübadele teşki| içinde bulunuyor. Hattâ o ka dar bile değil: Çok eski zamanlarda bu | şehrin g sağlam senelik ticaret ve mübadele teşekkülâtı bir meslek ah .ıkın.ı istinat eden kuvvetli bir es inzibat tesiri bunlardan eser bile yoklur, E nRenaleyh iktisadi dağınıklığın ya: başında bir de bu ahlâkf ve mes! pel nlık hüküm sürer. Halbuk tanbul gibi büyük bir şehirde mi dele işi mutlaka, ya orta !ırih but modern iktis ilât bulunmak tekinden de m rin bütün mübadele iş met ol: Bugün dünyanın modern iktısı rini yaşıyan hangi memleke! derseniz gidiniz, Amerikada, Avrupa- da, hatlâ Balkanlarda her iş tedrici bir temerküze doğru giden sıkı ve müte - madi bir teşkilâtlanma hareketi içli dedir. Küçük, ferdi yavaş kâybolmakta, bu sermaye esasına istinat şirketler, yahut ta is te fonksiyon esasına istinat Nlcn koo peratif müesseseler yükselmekte o duğunu görürsünüz. Bunlar yanyana yaşarlar, yanyana çalışırlar, daima re- kabet mücadele içindedirler ve dai- ma da işlerini toptan yapıp ucuzluğa t vdr*n l İgelinin Narkolepsi denilen nadir bir kilâtlar | -| kın da, belediyenin de dertleri hafif'e- | İstanbul SsSON POSTA Resimli Makale: W Sen cemiyete ver. ki ondan istemiye yüzün o!sun İyi bir insan olmak için birinci şart: İnsanın cemiyet içinde bir fert olduğunu ve kerdisi cemiyete bir ş vermedikçe cemiyetten bir şey is miye hakkı olmadığını bilmesi lâ - zımdır. (ıü!lmce Uyumuya Başlıyan kadın “Bundan bir kaç- hafta evvel, Lon- drada yeni gelin olmuş yirmi yaşla- rında genç bir kadın evinde kocasile| & şakalaşırken katılıncaya kadar gül ve sonunda beyhuş bir halde yere dü- şerek dakikalarca uyuyakalmış. Bu vak'adan bir müddet sonra genç kıdı-l vıin sinemaya gideceği tutmuş. Orada da Şarlonün asri zamanlar adlı filmini seyrederken gene bir çok gülmüş ve hemen orada uyuyüvermiş. Sedye ile evine nakletmişler.. | Böyle garip bir hastalıkla karşıla- şan doktorlar, muayene - neticesinde hastalığa tutulduğunu anlamışlar ve simdi hastayı Çinden getirtilen bir ne- batın usaresile tedavi etmekte — imiş- ler. Kocasına da, karısımı güldürecek | herhangi bir hareketten tevekki etme-| si luıuınu ihtar olunmuştur. ea eisameeeeeeanan meeRanamen ve iyiliğe dogm gitmenin çarelerini a- rarlar. Nerede bu teşkilât zayıf da bu 'nubadcle işi hal kuv rine yerleşerek zerinde bxwz vardığım kanaatlerdir. Bunun için İs u hemşerilerime de bu hakikat-| leri anlatmıya çalışıyorum. — İstanbul şehrini şehir olarak idare edenler de, « şehirli olarak yaşıyanlar da | iye tahsilini bu hakikatleri kavrayıp bu şehri bu nevi mübadele teşkilâtları ile kuvvet- Kör ADaha nasıl bakarsa Allah da köre öyle bakar, derler, bunun ma - «Bir insan cemiyete nası) ba - karsa cemiyet de insana öyle bakar» demektir. mâsı SÖZ A ARAğıNDA İ ÖHERGÜN BİR FİKRA | Sen de bizim cinsimizdensin Öküz Mehmet Paşa bir gün ar- kadaşlarile birlikte kırda geziyor muş. Kırda başı boş gezen bir küz Mehmet Paşanın yanına kadar gelmiş.. Mehmet Paşanm arkadaş- ları gülmüşler: — Neye gülüyorsunuz? — Doğru sizin yanımıza geldi de.. Öküz Mehmet Paşa bumu söyli - yenin yüzüne bakmış: — Niye geldiğini bilseniz. — Niye geldi? — Bana bir şey söylemiye geldi, söyledi gitti. — Ne söyledi? — Söylediğini tekrar edeyim; sen de bizim cinsimizdensin, dedi. bu eşeklerle beraber gezmiye utar! miyor musun? ak Kadın kaptan Sovyet Rusya: da, kadınlar het işde öne geçiyor lar. Asker oldu lar. Büyük tren $ s t asyonlarında, hareket âmirliği, istasyon memun luğu, — gardifrem liği, makinistlik —© yapıyorlar. Son günlerde Şetinina adlı bir Tiye tahsilini —ik« ik- Mal ederek kap: tanlık derecesini almış ve - Vladi- vostokla Kamçatka arasında — işleyen bir vapura kaptan tayin olunmuştur. Resmimiz, genç kaptanı, kaptan köp- rüsünde gösteriyor. -| lendirmeğe nnmaveccı*ı bir hamle yap- arı müddetçe İstanbullunun T ksik olmıyacak Ve İstanbul be- lediyesi de asri bir belediyenin gör - mesi icap eden vazifelerin en mühim - -İlerini ihmal etmiş bulunacaktır. Asıl dert buradadır. Yoksa, tekrar edeyim, bugünkü İstanbulda ne spç - külâsyon vardır, ne de ihtikâr, Fakat bundan daha beter bir şey vardır; 'Teş- kilâtsızlık. Bu asırda yedi yüz bin nü- fuslu ve bu kadar dağınık - bir şehir, kabil değil, ânümerkez bir - saticılık ile yaşıyamaz. Çünkü asrın bülün ik - tisadi hamlelerinin yegâne istikameti ilelmerkezdir! Muhittin Birgen Sen bugün gözlerini cemiyete çe- vir ve ona hayırlı olmıya çalış ki ce- miyet de yarın gözlerini sana çevir- &in ve senin hayrını temin etmiye çalışsın! Blslklel pompası Musiki âleti OIabillr mi? Griç, Londrada şimendifer yonlarının birinde memurdur. Musiki- ye istidadi ve merakı fazla olduğu i- çin eline geçen herhangi bir şeyi, biç zorlak çekmeden musiki âleti olarak kullanabilmektedir. Ve son günlerde de, sanki bir flüt çalarmış gibi bir bı» istas- siklet pompasından türlü türlü lâtif sadalar çıkarmağa başlamıştır. Kesilmiş kelleler ve posta idareleri aBirmanya devletinin merkezi hü- kümeti olan Rangoon posta müdürü bir emir neşretmiş ve bunda yerli aha- linin bündan sonra, kısos — usulile kestikleri başları, posta paketi halinde rakiplerine göndermemelerini rica et- miş. Müdir sözlerini korkudan şöyle bi tirmiştir: «Şahst — intikamlarınızın ne kadar muhterem olduğunu bilmekle beraber, ölü kafası taşımağa müvezzi. lerimizin âsabı tahammül etmediği i- çin fimabaad bu türlü emanetler ala- mıyacağız.» Okunmıyan kitapların ticaretini yapan kitapçı Amerikanın Boston — şehrinde bir be-|kitapçı, dünyanın bütün tâbilerine bi- rer mehupla müracaat ederek, ellerin- deki okünmıyan kitapları” yüzde elli iskonto ile istemiştir. Bütün kitapçılar, yüzde elli noksa- nina da olsa bu kitapları ellerinden çı- karmışlardır. Boston'lu kitapçı dünyanın bütün okunmiyan kitaplarını toplamış ve bir sergi açarak, bu kitapları teşhir etmiş, Amerikalılar da acaba bu okunmiyan kitaplar nasil şeylermiş diye bütün kitapları satın almışlardır. CcCcLeooaAEAL0 — İ de bulmuşlar: tiştirip buraya gönderiyorlar, bizim — Bu vilâyetler sebzeyi bizden bir iki ay evvel ye - sebze satmamıza mâni oluyorlar, demişler, önüne ge- STER İNAN İSTER İNANMA! İstanbul sebzecileri cenup vilâyetlerimizden şehrimi- ze turfanda sebze yollanmasını menfaatlerinin aleyhin- almışlar. çilmesini istemişler ve Allaha şükredelim, ret cevabı Biz bu haberi aldıktan sonra İstanbul sebzecilerinin bilâhare iyi fiatla ellerinden gelse ve Anadolunun rekabeti olmasa sebzeyi sadece zenginlere mahsus bir matah haline gı çekinmiyeceklerine inandık, lakat ey okuyucu sen: İSTER İNAN İSTER İNANMA! kten İkincikâ ozıin Kıs Si | Öldürülecek köpe İsmet Hul0 B irbirlerinin aynıdırlar: Boyları ötekilerin boy3kl ğ ufakları, ortandi dir. i renkleri © tüylerinin renklerine benzer.” Jarı, beyazları ve daha başka T de olanları vardır, d Onlar da ötekiler kadar tef hut ötekiler kadar pistirler. W ötekiler gibi ısirirlar. Onlard tekilerden beklendiği gibi beklenebilir.. Ve nihayet on ları ötekilerin adlarının ayridti kara da köpek derler, ötekile! Birbirlerinden ayrıdırlar: — © Onların yerleri, yurtürı # len lüks mobilyelerdir. Onlar yatl ? Ötekilerin yı küştüyü ri tokturlar, ötekiler gırtlaklafi dar doymuşlardır. Onları het meler, ötekileri herkes okşar. hoşt diye kovmak âdet olmuş tekileri canım diye çağırıp OKST Bunlardan ötürüdür ki onl&l kak köpeği, ötekilerine de ev © derler. Belediyenin kararını y görmüşsünüzdür.. Sokak köP toplatıp öldürtecekmiş.. Sadec& ? köpeklerini.. Ev köpekleri istisf liyor. | Yani onların sokakta köpektii melerine müsaade yok; fakat Ü gene eskisi gibi evlerde bilecekler.. Sokak köpeklerine acıdım, ön ayaklarından tutup biret kapılamadığı için sokak köptö yaşamıya mahküm kalan bu £ ra yazık değil mi? Ötekiler # imtiyazile girdikleri evlerde hat yaşarlarken onlar niye Amma elden ne gelir ki.. Zat ün iltimas bulamamışlar.. İltimas yanın da dünyada yaşamak haW J maz. İsmet H Biliyor musunuz ? 1 — Meşhur Türk reformatö '; zimatçı Âli Paşa nerede doğm | yaşında ölmüştür? 2 — İsviçredeki Zurih gölütü zunluğu ne kadardır? | 3 — Vah nehri nerededir? (Cevapları * Dünkü Suallerin Cevapları: 1 — Aalborg şehri ve körfezi markadadır. Nüfusu 57,700 di€ 2 — Ulric Zwingli İsviçre törlerinden biridir, Saint Gall $? da Wildhansda 1481 de İsviçrede bir parti kurarak çılığa başlamış, 1531 de öldükt ra yetiştirdiği Calvin ve Luthef ( fından teşkilitçılığı vâsi vessü etmiştir. 3 — Françole Xavier Baadü man filozoflarından biriflir. Münihte doğmuş, 1841 de nihte ölmüştür. Dinde ve İ cyak” | lahı üzerinde uzun müddet v İngilizler Kraliçe M gemisine bir eş hazırlıyorlar İngilizlerin meşhur Gu şirketi Kraliçe Mariden daha bir geminin inşa edilmesini * tırmıştır. Kumpanya, düha geminin 0 İsı kızağa konup ta ilk çekiç vurulmadan bir takım tedbirlef ? tır. Bu meyanda, gemiyi dahalğ ta iken 4.500.000 İngiliz Hirastiti u ettirmiştir. Gemi u—ıquhlll, 4 ineceği gün için ayrıca 3 mil Jl.ı lirasına sigorta ettirilecekti” çe Mari bunun yarı fiatına Sit miş. Geminin ismi konmamtt la beraber 95 bin ton olacaği kmektediı