İttihad ve Terakkide on sene Obcuncu kısım HARBİN İKTISADİ VAZİYETİ Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen — No.2 en'i ihtikâr komisyonu, büyük rezaletlerin önüne geçememişti ğ irlerde bir de vagon ticareti denilen bir ticaret peyda olmuştu. Bu ticaretten Ğ de edenler İsmail Hakkı Paşaya yakın olanlardı, bir aralık: “ Aman Paşam, im eşya, elden ele dolaş l ve bi © Bir takım harp zenginleri Olmaya başladı . Bunu ” . ya - yüzde — doksan beş, piya - Ötedenberi ' ı;üıxay olan un - » Rum, Ermeni, bir u“: Bunlar da yalnız kazan- r:yî::dı. Kimin elinde ser- O'Çok ııuı dayanma kuvveti hd azandı. Eşya fiatları h GT nisbetler aldı. Şeker, iki inç3 Yüz kuruşa kadar - gitti. Böbm; “Mur olduğum men'i 4 _':î“:_"nd—ı. komisyon emrin ötisini ;:::ç yuı çuval kahve- d L 700 ettiğim gün kah « k m!rnki _kuıuı idi! aü €t içinde nakliyat, emlel ö ü f,,_kü:“ı:"undon getirilebil. e 490N ticareti ne idi? MPan, «vağon ticareti il elvpeydı oldu, B': l;ü'îî'îl'ı;;: v .ı ;gonu veren de, alan da “dr olurdu! .Yu:ı_n 'a kendisine mukabil, — p L K a iştım : Kıçnkçılıiııı lıxanbul;; e' uı:]:ndu nasıl Yapıldığının yakit gördüm ki Hj . vakit görd laydı n : n;îııın iktısadi ihıiyıaîîıı « geŞİN * e kurulınuç olan mü- | :ı;;m ve tertip makinesi Tethanesinden ve bir kâ; şebekesinden başka bir şey esnasında Al, | rda daima Vardı: nanyada dolaştı- dikkatime çarpmış a et hangi bir mağaza- 4 ederken ekseriya size nda l_ıüyük bir fark ilâve ederlerdi: ir öülke dap, S senesinde çözüldü.| yadlöraber b:,ı:,:hh,d_yeuı ahlüksız- Dodğelaz a Gibi, bilhassa bida - Za ü “nanın tacir unsuru Dunl, & yaşa içinde Türk de uzdı. Maya aa vaş araya Türkler k Hı.::’hdıhr' Bu Türkler, Ülanlar iye levazim idaresine Lileni Vagoncularla münasebet akikı © Veyahut, levazım reisi | aşaya yakın olanlardı. | *mail Hakkı Paşaya : reisi || üf Ülman başam DN doy (öna bir wıım;!berı geçinemiyo- dölnler meç O SA siy '€ydana çıktı, Bunlar,| ASİ, y . . Yarı gi ) surlar ar, yasi unsurlardı. Bn "ddtlıniumıdn ı:ımaîl H.x!ı- a hp.: olacağını tahmin he zaı;. en kimse yoktur. Gi 'ana kadar hayatla- * Yyarı komiteci olarak un İgeçinemiyorum bana bir vagon! , diyenler bile türemişti. Bunlar idealistten ziyade komiteci ve dalâveracı olan unsurlardı. O devirde vagon ticaretinin merkez sıkleci olan Haydarpaşa garı binası suiistimali idi. Türkün tüccar olama - yışının fenalıklarını gören İttihat ve 'Terakki merkezi umumisinden çıkmış olan bu fikir şu idi: «Türkten tüccar yetiştirelim, Türk para kazansın.» Far kat, tatbikatta, Türkün bir kazancına mukabil Türk olmıyan, yüz kazanı - yordu! Türkler içinde bu gayri tabif İvaziyetten para kazananlar, ekseriyet- le, ticaret şeklinde değil, maalesef, kendisine emanet edilen vazifeye hiya- net suretinde oldu! Menni ihtikâr kcmisyonu Bu kadar tersine ve aksine işliyen bir iktısat makinesi, hayatta, bittabi, fenalıktan başka bir şey yapamazdı. Bunun için muharebe ile beraber ha - yat tedricen bozuldu ve bir taraftan ahlâksızlık, öte taraftan da sefalet art- tı. Memleketin ana kuvvetlerini ke - miren, kitleye ıztırab çektiren bir yok- sulluk, tahrib temposuna durmaksızın hiz vererek ilerlerken eşya fiatlarının hiç durmadan artması karşısında için- de bir isyan hisseden hocam Hüseyin Cahit, Men'i İhtikâr Komisyonu diye |karakuşt salâhyietleri hâiz bir komis- ilyonla bu işlere müdahale etmek istedi. Bir kaç makale yazdı ve hükümet de, HASAN MA ıq:d:. tten ziyade dalave- ci Haa neıuılı_r vardı ki bu ye- Üpkiu, n zenginler de 'lvvu tarihlerde meydana çık - € İYi bir fikrin tereddisi ve bacınların ve güzellerin ve gençlerin hayati istekleridir. Sabit, açık, orta ve koyu renkleri vardır. Ruj 60, Allık 35 kuruştur. Hasan deposu: İstanbul, Ankara, Beyoğlu, Beşiktaş, Eskişehir, galiba biraz bu işden fayda umarak, biraz da İttihat ve Terakkinin bu ya - ramaz evlâdının başını gaileye sokma- yı memnuniyetle istiyerek bir kanun çıkardı ve komisyonu kurdu. Ben ho- cama bu işe girmemesini, hastalığın kendi tahmin derecesinden çok derin olması itibarile küçük bir - teşkilâtla başa çıkamıyacağı bu işle başına gaile almaktan başka bir şey yapmış olmıya- cağını bir çok defa söylemekte kusur etmedim. Fakat, orta yerdeki spekü - lâsyon ticareti onun vicdanını o kadar isyan ettirmişti ki bir türlü dayanama- dı ve mücadeleyi seven ruhile komis - yonun başına geçti. Komisyonda, âza olarak, doktor Nâzımla doktor Resuhi de vardı. İttihat ve Terakkinin namus- larına en çok güvendiği unsurlarından mürekkeb olan bu kamisyona, aynı za- manda karakuşi salâhiyetler de veril- miş, kanunda, mahkemeler bu komis- yon aleyhine dava dinlemekten bile menedilmişti . Hüseyin Cahit işe başladığı zaman bir zincirleme usulü çıkardı. Herkesi e- lindeki malları evvelâ bir beyanname ile komisyona bildirmeğe, ve sonra da bunları ilk sahibine kadar iadeye mec- Kahvaltıdayız. Karım: — Yarınki dağ gezintisinden sonra evimize tekrar dönmek ne kadar tatlı Ve güzel olacak değil mi? dedi. Kış ha- zırlığı için yapılacak bir çok işlerin bulunduğunu düşündükçe seviniyor ve Çeviren: Faik Beremen 1 anlamam.. İşimi bitir e çıkamam. nis oynam: meden bir şuyordu. Onun bu iş ciddiyeti cesaret verdi. Tekrar odaya döndi yarım düzüne mektup daha aça hâz duyuyorum. Bilhassa alt katın te-| okudum. Sonra işlerimi çeşitlendirmek müzliği ve yeniden evimize bize, âdeta hayata yeniden başlıyoruz hissini verecektir. Bir sürü projeler taşınmak | içın yazı makinemin başına geçerek azılar yazmağa başladım. hazırladım.. Nasıl sevgilim bu dedik -| ran sesini duyarak yerimden fırladım. lerim seni cezbetmiyor mu? — Tabil karıcığım, diye cevap ver - dim. Ben de ayni hislerle mütehassi - sim.. Fakat şu tatil günlerimizin çabu- cak geçivermesi beni üzmüyor değil.. Maamafih bir taraftan da buradaki iş- sizlik beni sıkmağa başladı. Gider gıl- mez birikmiş olması muhteme! elli alt- maş mektubu Laçıp okumak — ve yeni haftalar için yapacağım iş progremiını düşünmek bana sonsuz bir sevinç a - şılıyor.. Karım biraz durduktan sonra söze başladı: — Her şeye rağmen çalışmak şüp - hesiz ki çok zev sanlar boş ve tembej bir h: ürmek üzere yara - tılmamışlardır. Bu hafta yeni gele - cek olan hizmetçiyi beklemeden - pilacak o kadar çok işlerim var ki sor- ma,, — Benim de öyle | ım.. Artık polis romanları dahi yazacak kadar vaktim yok . Şu on beş gün Zzarfında yazılacak on dört makalem, yedi hi - kâyem v Her günkü edebi tefrika- yı da hesaba katmıyorum. gene ım sofradan İ yıp mutfağa d çalışma odama ne kahvaltıday karak tabakları to ru yollandı.. Ben çıktım. — Pence « releri açarak et lratı. kırları, man seyre zaraları kümeleri gezinmekte.. Bu sırada bahçemizin duvarları ar -| kasından amuzunda golf değnekleri ol-| murlarıhdan komşumuz Mister Hüg göründü.. O da bu sabah karısile be - raber sayfiyeden dönmüştü. Onu görünce şöyle düşünmeğe baş- ladım: — «Ne kadar da tenbel bir adam.. Daha dün bana bugün erkenden işe başlamak üzere selarete gideceğini söylemişti.» Gidip masama oturdum; ve yarım düzüne kadar mektup açarak içinde - kilerine göre taznif ettim. Yedinci metfubu açarken bahçeden duyduğu- ğum bir ses sevinçten beni sıçrattı bur tutuldu .Bu, spekülâsyonla fiatı| Pencereye yaklaşınca tenis kostümile kabarmış olan malların fitlarını dü şürmek içindi. Komisyon, bu nevi mal-| len Madam Hügü gördüm. Elinde ları maliyet fiatına bir misli kâr jilâve yannamesi verilmiyerek gizli satılan malları ise hem müszadere ediyor ve hem de bunların sahiplerini divanıhar- be veriyordu. İstanbulda pahalılık baş gösterdi Vakıâ bu usul sayesinde bir bayli spekülâtörlerin kârlarına kesad geldi ve du j Zavallı Cahit bey ©, b uişin *& çinde haftalarca ,aylarca çabaladıktan sonra nihayet o kadar bunaldı ki işin i spekülâsyon malı meydana çıktı, bazı karımı tenise davci etmek üzere ge - raketi sallıyarak karıma şunu söylü - ederek sattırmayı kabul ediyordu. Be- yordu: — Doöğrusu insanın böyle güzel bir günde mutfak işlerile uğraşmasını gü- nah sayarım. Filvaki hayat bizi zaruri işlerle meşgül olmamızı mecbur kılt - yor amma, böyle lâtif ve güzel bir günde değil.. Ben yapamam hani.. Karım şöyle cevap verdi: — Ben de doğrusu evimde bir sürü Sayfiyeden döndük.. İkinci gün.. Ge-| sende! Ki Yarınki nushamızda : İki mektup Pencereye yaklaştım. Hüg bana işaret ederek bağırdı: — Yahu, bir tek arkadaş bulama * dım, Seninle bir parti yapsak nasıl o- lur? Çimenler harikulâde.. Hem bu - gün senin 92 puvanlı rekorunu da ki- rTacağım ha.. Mister Hügün bu teklifi beni gev - şetti. Sahil ve tepelerin üstündeki bu- lutlar dağılmış ve sabah bütün par - laklığı ve güzelliğile meydana çikmiş- tı.. Gitsem mi a düşündüm Ve kararımı hi Merdivenlerden hızla indim. Gürül-! tüyü duyan karım mutfaktan çıka k ni karşıladı: — Ümit ederim, ki, dedi, bir yere çıkmıyacaksın.. - Evet karıcığım. Seni temin e- derim, ki bir yere çıkmıyacağım. Bu - raya gelişim sırf sana yeni bir aşk r manına bulduğum çok güzel bir mev * zuu müjdelemek içindi. Ayrıca sen - den beni tâ yemeğe kadar râhatsız et- memeni de rica edecektim.. — Müsterih oL. Rahatını bozmam. Zaten işimle meşgul olacağım. Y odasını süpüreceğim — şimdi. maz mı? süpürgesin rültüsü S <a h;d'k Yazan: İvan Remizov Bo '“_J"gğ*k""" z Kıyilerin üstün - Çeviren: Şerit Hulüsi | Ç7 Ci end iyıların üstün - sız gibi merdi « de küçük bulut venlerden ine - eektim,. Fakat karımın böyle uğraşır ken benim gidip eğlenmem ve Mistet Hügle yumuşak çimenler üzerinde gol! duğu halde İngiliz sefarethanesi me -| oynamam bana viodan azabı verecek - v Elektrik süpürgesinin mütemadi gü: rültüsü beni tehlikeden kurtardı.. Hoş karım zemitn katı temizlemeden — ben dönerdim ya... Bu düşünceyle karımın gelip beni yokladığı vakit çok meşgul bulsun di- ye odamın kapısını kilitledim. Ayak uçlarıma basarak bahçe kapısına ka « dar yürüdüm, Artık hiç kimse tarafından görül « mediğimi anlayınca golf sahasına doğ: ru hızlı adımlarla yürümeğe başladım Köşeyi sür'atle dönerken telâşla biri * ne çarpltım? Gözlerimi kaldırıp bakınca büsbü * tün şaşırdım. Meğerse çarptığım in » san karımmış. İ Etinde raket vardı.. Beni böylel karşısında bulunca şaşkın ve mahçup kekelemeğe başladı: — Ben.. Ben daha ilk dar çok çalışmayı.. şey, da.. Ben de kabahatliydim. gülüşle: — Evet dedim, ben de ayni fikirdes m, Fakat şimdi hangimiz eve dö - den bu kas iyi bulmadım Suçlu — bir işim varken kalkıp huzuru kalble te -İnüp süpürgeyi prizden çıkaracak? 1 B aa B Düret bir hayli mühtaca yardım edildi ama, |lübiyeti kabul etti. O sıralarda, yani usulün ağırlığı, yavaş yavaş, İstanbul-|918 senesi ilkbaharında bir de iaşe ne- daki malların vilâyetlere doğru kaç -|zareti tesisi kararlaştırılmış olduğu i - masına da sebeb oldu. Bu nevi mallar, |çin, işlerinin tasfiyesi mukarrer olan kendilerini men'i ihtikâr komisyonu -| komisyonu benim nun faaliyet sahası haricine atmak için | kaçtı, Almanyaya gitti. Onu bu komis- acele etmişlerdi. Bunun için İstanbul|yonda zengin oldu zannedenler çok - bir derece daha bahalandı. 918 de orta|tur; bense - ki çok şükür, zengin ol - kalitede bir metre gizli kumaş, 800 ku-| madığını isbata mecbur bulunmıyacak ruşa satılıyor ve istediğiniz kadar bu-|kadar dar bir hayat yaşadım - onun ar- lunuyordu. Halk ise bu işlerin sebeble-|kasından, komisyonun dosyalarında rini tetkike lüzum görmeksizin «men'i|şunu gördüm: O, men'i ihtikâr komis- ihtikâr komisyonu» na «menbai ihtikâr |yonunda bazan yaptığı bir haksızlığı komisyonu» adını takarak alay ediyor-|kendi cebinden tashih etmiş, (Arkası var) Tashih Bütün gayretlere ve — dikkallere rağmen duğunu görüyorum, Bunun bazıları sözün Belişi ile anlaşılabilirse de bazıları anlaşıla- maz haldedir. Bu cümleden olarak evvelki günkü nüshamızda fetih hakkıdır kelime « başıma geçirerek İleri tethi hafidi şeklinde çıkmıştı. Şüphesiz okuyucular bunun manasını anlamamışlar « dır. Ayni nüshadâ «bu vukuattan sonra Irak eephesi artık harbin sonuna kadar x mel ve metrük olarak kaldıs cümlesi de ma- nâsız görünür. Halbuki burada Mükemmel ke Hmesi mühmel olacaktı. Gene bunlar gibi, fakat dünkü nüshada, tekâlifi harbiye keli- meleri bazan tekâlüfü ve bazan lekâsüfü tarziıda tertib edümiş ve böylece çıkmıştır. Okuyucularımın arada sırada vüki olan bü Bibi yanlışlardan dolayı benli affetmelerithi çinden çıkamıyacağını anlıyarak mağ- | Yyazılarda bazan tertib halaları kalmakta ol- | dilerim, — M. B,