10 ll SON POSTA Fakirlere ucuz su meselesi | Vali, “Son Posta,, nın teklifine cevap veriyor. (Baş tarafı 1 inci sayfada) deri ucuz suya kavuşturmak istediği malüm. Gayrisafi iradları 90 liradan a- şağı olan evlere su tesisatı bedava ya- pılacakmış. Ve o evlerin sahibleri, se- nede sekiz küsur lira su bedeli vere- ceklermiş. Halbuki, iradı gayrisafisi 90 İiradan aşağı bir evde oturanların, bir senede sekiz küsur lira verebilme- sine imkân görülemiyor. Ve su tesi - satının, iradı gayrisafileri 300 liraya kadar olan evlere de bedava yaptırıl- ması dileniyor. Bu husustaki noktai nazarmızı öğrenebilir miyim? — Biz bu işe, en fakirlerden başlı - yoruz. Bu teşebbüsümüz bittabi, ya- pilmış hesablara müstenid bir tecrübe mahıyetıııiedır Siz, iradı gayrisafisi 90 liradan aşağı bir evde oturanların, senede sekiz küsur lirayı veremiyece- ğini söytüyorsunuz. Bizce, istediği - miz pâaranın miktarı, onların veremi- yecekleri kadar yüksek değildir. Fa - kat ihtimal, hiç para vermemek için, zaruretlerini bahaneye kalkışacaklar - dır. Bu gayet tabiidir. Evine bedava su getirtmek, fakir zengin, herkesin duyabileceği bir arzudur. Biz iradi gayrisafisi 300 Hrayı bulan evlerin tesisatını da bedava yapltırsak ne çı - kacak? O takdirde, iradı gayrisafisi (500) lirayı geçen evlerde oturanlar da parasızlıktan dem — vuracaklar, ve tesisatın kendi evlerine de bedava ya- pılmasını istiyecekler. Onların arzu - larını da yerine getirirsek, iradı gay- rısafisi (1000) Hrayı bulan evlerde o- turanların da ayni şeyi istemelerine mâni kalmıyacak. Ve bu suretle ken- dimizi, gayrikabili tatbik isteklere maruz bırakmaktan başka birşey yap- miş olmiyacağız. Bu itibarladır ki, tec- rübeye, en para veremiyecek vaziyet- te olanlardan girişiyoruz. Yani «Bgay- rimümkün» değil, «mümkün» saydı - ğımız bir işi başarma yoluna giriyo - ruz. Yapabileceğimiz yardımın nisbe- tini de hesab etmiş bulunuyoruz. Ba- kalım bu tecrübemiz nasıl neticele « necek? Eğer netice, bizi değil de, sizi haklı çıkarırsa, bittabi hattı hareketi- mize, o zamanki vaziyetle mütenasib bir şekil vermeyi düşüneceğiz! — Âlâ... Suyun kâfi gelmemesin - den de korku yok ya? — Asla... Suyumuz her yıl biraz daha çoğalıyor. Çünkü her yıl, tesisa- tırdığımız sulara da, şimdi olduğu gi- bi her sene mahalli sarf buluyoruz. Belediyenin elindeki fazla sulara «mahalli sarf» aramasile, İstanbullu - ların susuzluktan şikâyet etmeleri a - rasındaki tezadı hatırlamanın hayret - tinden kendimi güç kurtararak mev - zuu değiştiriyorum: — Belediyenin yeni çöp kamyon - ları getirteceği söylenilmekte... Bu kamyonların her biri belediyeye 9900 liraya patlıyacakmış. Halbuki bazı kimseler, bu kamyonların daha ucuza mal edilebileceğini söylüyorlar. Bunu mümkün buluyor musunuz? Meselâ Balat imalâthanesi, bu işi görebilirmiş? — Bu hususta, kendimi hesab ver- mek mecburiyetinden müstağni bu - luyorum. Çünkü harekâtımın hesabını vereceğim makamlar malüm ve mu - ayyendir. Dedikodulara şu veya bu şekilde karışmağa israf olunacak ka- dar bol vaktim de yok. Hem bu iddi - ada bulunanların mnekadar uluorta konuştuklarını anlamak için, bana su- al sormağa ne Tüzum var? Balata ka- dar zahmet etseydiniz, çöp kamyonla- rı çıkarabileceği söylenilen imalâtha- nenin ancak el arabaları yapmağa mü- saild bulunduğunu görür, iddiaya gü- lüp geçerdiniz! biyetle doğruldu: — Şaşmamak elden — gelmiyor!.. Kamyon almağa karar veriyoruz. Ga- zetelerde günlerce, Hhatta haftalarca münakasa ilân ediyoruz. Matlüba ern muvafik metaı en ucuza mal edenle anlaşıyoruz. Ya işin daha kötüsünü daha pahalı vermek isteyip te mu - vaffak olamıyanlar, yahud da şu ve- ya bu sebeble münakasaya girmiyen- cmnı bu kabil acayib dedikodular icad ederek çıkarmağa kalkışıyorlar... Nihayet kâğıdımdaki son suali de soruyorum: — Bir de Halk Opereti meselesi var... Yersiz kâlıp ta sizden yardım istemişler. Acaba onların da, Şehir ti- yatrosuna iltihaklarına imkân yok | mu? — Şimdilik maalesef,... Çünkü bil- diğiniz gibi bu bir kadro ve bütçe yerlere emir verilmiştir! tımızı biraz daha genişletiyoruz. Ârt- Naci Sadullah Yanlış değil, Tehlikeli Yola saptılar (Baştarafı 1 inci sayfada) «Dün bütün halk, Cumhuriyet Halk partisi Kamutay grubu toplantı- sına ait tebliğ üzerinde durmuştur. Bu tebliğde bir bildiğimiz, bir de bil- mediğimiz iki esaslı nokta var: Biri Fransa hükümetinin davetini kabul ederek Parise giden murahhas hey'etimizle Ouai d'Orsay arasında- ki müzakerelerin tamamen menfi ne- tice vermiş olduğudur. İkincisi Paristen ayrılacağı sırada Başvekil M. Leon Blum ile görüşen Tevfik Rüştü Aras'ın bu mülâkat hakkında vermiş olduğu malümattır. Bu malümata göre M. Leon Blum iki memleket arasındaki iyi münase- betleri korur bir hal tarzı bulunmak lüzumunda ısrar ve bir kaç günlük yıl- başı istirahatinden sonra Sancak da- vası ile bizzat meşgul olacağını vaa- detmiştir. Bundan başka M. Leon Blum Fransa dış bakanlığınca tasav- vur olunan ve fi'li sahada bizi tatmin edebilecek mahiyette zannolunan re- jimi, adı bilâhara münakaşa edilmek üzere, esas itibarile mütalea etmekli- ğimizi baş delegemizden istemiştir. M. Leon Blun'un inisiyativindeki ve beyanatındaki samimiyet ve bu suret- le hareketin dostane mahiyeti şüphe götürmez. Biz, Dış Bakanımızdan bir kaç gün " gonra Paristen hareket ederek Anka- raya gelen büyük elçi M. Ponsot'nun yeni bir teklifin esaslarını getireceğini zannetmekte idik. Halbu ki büyük el- çi cenaplarında bir teklif değil, böyle © teklif hakkında malümat bile yok- tur. Büyük elçi keyfiyeti derhal hü- kümetinden sorarak iki üç güne kadar bu hususta bir cevap — verebileceğini söylemiştir. Bütün bu izahların Ka- mutay üzerinde bıraktığı tesiri hülâsa eden satırlar Hatay davasının bir oya- lama ve yıpratma politikası ile uzatı- labileceği zannında — bulunanlar eğer varsa, onların gerçekten ne kadar yan- lış, hattâ tehlikeli bir yol üstünde bu- lunduklarını göstertr. Aslâ şüphe edilmemek lâzımgelen bir nokta şudur ki, Hatay hak davası olduğu kadar, Türkiye Cumhuriyeti- nin ve onun bütün vatandaşlarının son derece hassas bir vazife — meselesi ol- muştur. Fransaya, Türk olduğunu tas- dik ettirdiğimiz ve Türk olarak emni- İyet ettiğimiz Sancak halkının mukad- deratı emniyet altına alınmadıkça Tür- kiyenin müsterih olabileceğini tasav- vür etmek yalnız yanlış değil, tehlike- li bir. yola sapmak olur. Cenevreyi teklif ettiler, kabul et- tik. Parise davet ettiler, gittik. Yeni bir hal sureti aradıklarını söylediler, bekledik. Fransa için bu iş, daha uzun müd- det Cenevre mesâisi üstünde kalabilir ve üç görmen (müşahit) zamanları- nın bir kısmını Sancakta geçirebilir. Türkiye için vaziyet böyle değildir. Biz kendisine karşı ahtlara tiayet olu- nuür veya olunmaz, hakkına ehemmi- yet verilir veya verilmez ve şeref sö- zünü tutabilir veya tutamaz gibi nazik bir vaziyet garabetini devam ettireme- yiz. Biz, toprak olarak Sancak sınırları, dava olarak sadece o Türk diyarının ler, manasız, şuursuz garazlarının a -| meselesidir. Fakat kandilerine derhal| bir yer temin edilmesi için icab eden | Siyasi sahada Vaziyet intizar « . e Devresi geçiriyor (Baştarafı 1 inci sayfada) edilmektedir. Fransız cevabınım birkaç gün gecikmekle beraber içtimadan ev- vel gelmesi ümid edilmektedir. Uluslar Kurumu konseyinde takib e- dilecek usule gelince, konsey bugün daimi aza olarak, iltere, Fransa, Rusya ve İtalya, gayridaimi olarak Le- histan, İspanya, İsveç, Romanya, Tür- hdye, Yeni Zelanda ve üç cenubi Ame- rika devletinden terekküb etmektedir. Müzakere edilen meseleye nazaran ao - rada ya ittifakla veya ekseriyetle ka - rar verilir.. Biz Uluslar Kurumuna paktın TI in- di maddesile gitmiş bulunuyoruz. Bu madde ihtilâfa düşen tarafların kendi- leri de dahil olmak üzere ve ittifakla karar verilmesini âmirdir. Bugün her iki tarafı memnun edecek bir hal tarzı bulunmadıkça mesele muallâkta kala- caktır. Mesele karar safhasma gelmeden ev- vel geçilecek bir safha daha vardır. O da konseyde bu ihtilâfı tetkike ve ta - rafları uzlaştırmağa memur raportö - rün alacağı vaziyettir. Bu raportör tarafları uzlaştırdığı seyden karar çıkacaktır. Raportör ta - rafeyni uyuşturamamışsa meselenin konuşulmasının talikını könseyden is - Görülüyor ki bir anlaşma bulunma- dığı takdirde konseyin bu içtimaında meselenin halledilmiş olmasını görmek pek muhtemel değildir. Ekrem Uşaklıgil Paris elçimiz Viyeno ile görüştü , Paris 7 (Hususi) — Türkiyenin Pa- ris büyük elçisi Suad Davaz, bugün ,öğleden sonra Hariciye Müsteşarı Vi- yeno'yu ziyaret etmiş ve bir müddet görüşmüştür. Londra 7 (Hususi) — Antakya ve İskenderun meselesinden dolayı Türk- ,Fransız münasebatı gergin bir vazir ,yet almıştır. Gerek Türk, gerek Fransız matbu - atı bu mesele hakkında heyecanlı ya- zılar neşretmektedir. Türk askerlerinin Suriye hududun- da faaliyete geçtiklerine dair bazı Fransız gazetelerinin verdiği haber, Fransız Hariciyesi tarafından tekzib Royter ajansı - ' me- İ selesi hakkında İ.ıxgılxz ve Fransız hü- jkümetleri arasında görüşmeler vuku Suriyede Vaziyet fenalaştı (Baştarafı 1 inci sayfada) tiklerine dair Belgrad radyosunun ver- diği haber, Antakyada çıkan, sonra- dan kapatılan ve bugün Antakyadan gelen Yenigün gazetesinin sahibi Se- lim Çelenk tarafından tekzip edilmiş- tir. Selim Çelenk — müşahitlerin San- cakta tetkiklerine ve halkla temasları- na devam ettiklerini söylemiştir. Suriyede Vaziyet Fena Adana, 7 (Hususi — muhabirimiz- den) — Suriyede Vataniler aleyhine cereyan baş göstermiştir. Müuhalifler Vatanilere karşı cephe almışlar, şid- detli bir muhalefete başlamışlardır. Suriyede vaziyet günden güne kö- tüleşmektedir. Halkı dipçikle dağıttılar Kilis, 7 (A.A.) — Dün Antakyada memleketin istiklâli lehinde büyük hir nümayiş yapılmak istenmişse de zabhı- ta kuvvetleri müdahale ederek ahaliyi dipçikle dağıtmıştır. Halk, en meşru bir maksad uğrunda seslerinin yüksel- tilmesine mani olunmasından ve bu uğurda cebir yapılmasından dolayı he- yecan içindedir. K| Türk halkının kendi — mukadderatına sahip olması mahiyeti ile mahdut bir meseleye bir an evvel bir hal tarzı bu- lunmasını istiyoruz. Meseleyi bu hudutlarından taşır- mak isteyenler bizim irademizi — sars- mak değil, bilâkis aslâ iyi olmıyan ni- takdirde mesele kalmıyacak ve kon -| Fransızlar efkârı taarruz hareketine hazırlamak ve kel hareketlerini gizlemek için Ordulf - — zun hudutta faaliyete geçtıgl ! şayialarını umumıyelerını _4' wi ) | B " |: çıkardılar .Baştarafı 1 inci sayfada) SON POSTA — Paristen aldığımız bu garib haberler Ankara muhabir'mizi telefonla bulardk hendisinin nazarı bi celbettik. Tahkikat yapan arkadaşımız bize şu malümatı vef” Tahkikatımıza göre hakiki vaziyet Ankara, 7 (Hususi muhabirimizden gece yarısından sanra) — : 1 ğiniz haberleri Anadolu ajansının İstanbuldaki muhabiri de duyl Anadolu ajansına başvurarak bunları teyit veya tekzip edecek Ajans bu müracaata şu cevabı vermiştir: Havadis kat'iyyen asılsızdır. Filhakika hududumuz üzerinde vaziyet mutlak surette gün, ihtilâf çıkmadan evvelki durum ne ise şimdi gene odur. Topl' feğile tayyaresile bir fırkanın şuradan buraya gitmesi şöyle dursullr bunu pek âlâ bilirler. Buna rağmen tamamen hayali bir haberi katâ'| kem— - Bu maksat birinci derecede kendilerinin yaptıki hareketleri gizlemek ikinci derecede de efkârı u yelerini de bir taarruz hareketine hazırlamaktır. Havas tarafından uydurulan haberlerin cihan efkârında 12 987 yaşamıyacak bir balon mahiyetini geçmiyeceği muhakkaktır. | Fransız gazeteleri hücuma geçtiler ' Paris 7 (Hususi) — Fransız gazeteleri Antakya ve İskenderun #” münasebetile şiddetli bir taarruza geçmiş bulunmakta, ve asıl mesetf? mas etmiyerek teferrüat üzerinde ayrılmakla beraber hepsi ayni Ti Mh'wmhnmbüt&hedefe loğ sezilmektedir. O hedef de cihan efkârı umumiyesi üzerinde Tü heli göstererek taraftar edinmektir. Bu hedefe doğru yürürken gülüti! cak derecede ileri gitmekte ve meselâ Türkiyenin İskenderun ve / K dan sonra başka yerlere de göz dikeceğini ve eski imparatorluklari etmeği düşüneceklerini söylemektedirler. Bunlar arasında Jour gazetesi Türkiyenin Sancak meselesini g ı halletmeği düşünüp düşünmediğini araştırmakta, Journal TurkıyeIı g dide geçtiğini söylemekte, Petit Parsien Türk matbuatının Frans: y ateş püskürmekte olduğunu söylemekte, Ouvre gazetesi de Türkiyet — kert hazırlığından bahsetmektedir. Müşahitleri nasıl kandırıyorlar ? Paris 7 (A.A.) — Anadolu a;an;ınm husust muhabiri bildiriyor: " Tan gazetesi bugün bir Antakya telgrafı neşretmektedir. Bu müşahitlerin İskenderunda nasıl kandırıldığını gostermektechr Bu nazaran, on beş bin nüfuslu İskenderünda on Türk ailesi varmış. “| den 150 Türk taraftarı gelerek nümayiş yapmış, Araplar yüzlerce "" bir nüfusla buna mukabele etmiş, Komisyonun kabul ettiği şahısln! fikan Fransa himayesi altında birbirlerile hoş geçinmeyi temin em iş İskenderun baştanbaşa Türklerle meskündur Anadolu ajansının notu: Muhabirimizden gelen telgrafı aynen neşrediyoruz: Buştınba!i 1e.l. meskün olan İşknederun şehrinde bile yalnız on Türk nıleııml’ cut bulunduğuna dair iddia Fransız gazetelerinin efkârı karıştırm” Türklerin «Arap kitlesi içinde bir akalliyet» teşkıl ettiklerini ispat için kullandıkları propaganda yollarının çok garip şeklidir. Komis 'i gösterilmekte olduğu açıkça anlaşılma* velden hazırlanmış sahneler Paris gazetelerinin merakı Paris 7 (A.A.) — Atatürk tarafın - dan Vekiller Heyetinin Eskişehirde fevkalâde içtimaa davet edilmesi hak- kında tefsiratta bulunan gazeteler, Türküyenin “İskenderun — Sancüğina karşı askeri harekettle bulunmağı ta- savvur edip etmediğini merak ediyor- lar. Övr gazetesi diplomatik muhabiri- nin istihbarına göre, Türkiye - Suri - ye hududunda askeri hareketler mü- şahede edilmektedir. Hududun yamı tadır. Fransanın iİse, biri Antakyadakıw garnizon taburu aolmak üzere yalnız üç taburu vardır. Jour gazetesi de Türkiyenin San - cak anlaşmazlığını kuvvete müraca - atla mı halletmek istediğini Ssoruyor ve Fransanın herhangi bir darbeye mâni olmak için bütün tedbirleri e - nerji ile ittihaz edeceğini bildiriyor. Pöti Pariziyen gazetesi, Türk mat-| buatının Fransaya karşı kullandığı şiddetli lisanı kaydederek diyor ki: «Milletler Cemiyeti komisyonunun yetler karşısında bulunduğumuzu an- latarak bizim irademizi ve basiretimi- zi büsbütün kuvvetlendirmeğe ve has- saslığımızı arttırmağa sebep oldukla- rına şüphe etmemelidirler. Bu suretle hareket edenler ne sulh davasına, ne de Fransa - Türkiye mü- nasebetlerine iyi hizmet yapmamak- tadırlar.» İskenderuna muvasalatı müna* le tertib edilen tezahürat sürPf' ? den içtinab için fevkalâde mlİ ) kız bulunmak icab ettiğini & mektedir,» ; Journal gazetesi, Sen - Brıs le neşrettiği yazıda, FransanıB * ? manevraları önünde baş eğl' e karar vermiş olduğunun muti#” rette gösterilmesi icab ettiğini T — yor. * .| Suriye hududunda asker tah$ r diğine dair olan havadis kat'iy? sılsızdır. Montrö koönferansı ı*' bugünkü gibi gene Fransız W Ankarada bu havadisin meti sebebe atfolunuyor: | — Türkiyenin maksadlarl ! da İngiltere efkârını tağlit etf 2 — Fransa efkârı umumiyt” arruzi maksadlar için ha “*___' başlamak. B Mısır kuvvetli bir h&” filosu ihdas ediy0! | Kahire, 7 (A.A.) — Bütüf | lar, bir aylık maaşlarını kuvY" | hava filosu ihdasına yardım $" | ketmişlerdir. Yüksek memurlaf | suretle hareket edeceklerdir. * başka hükümete bu hususta teberrülerde bulunulmuştur. |