Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
8 Sayfa ?Ş_f_% | Abdülhamidin cambazbaşısı li Hayatını Anlatıyor SON POSTA :eniz ve denizcilik: — V | Deniz tazıları: Torpidolar Saatte 40 mil giden 2600 tonilâtolu! bir tekne, ne muhriptir, ne kruvazör Ona sadece Allahın belâsı diyebiliri? ]imnastik_yapmak bir fermanla yasak edilmişti Hi ğ Mekteplerdeki jimnastikhaneler kilitli tutuluyordu. Ben güneş doğmadan kalkar, gizli gizli idman yapardım. — el ee a aa — öümlmül K Amerika dahili Üü ei —— — afağllk Si Re0 ÇA ' - ür Si -l ü l ” aet : ue a Zö ae e E e l narda bir keman, bir ut, — Sebebi © zamana göre çok basit, ca korvet iskeleye öi Deniz $ M Nihayet bir Sabf t yakalandlm : harbi sıralarında her hangi bif *1'*? | Yokuşu çıkınca Abbasağa camii gö-| | - 1864 ıı?ne'si îu'?atıj ]e;t. bahği "', "; ründü. Yaklaştım. Tam soracak bir-ni nın l7__ımîı günü, şi geri — kaliğ ' ararken bir kapı açıldı: Bir polis me - mal hukumetleîıne kendileri müru. ait ( Housatonic ) yaşamak, — Burada canbazbaşı oturuyormuş, Iîurveti (Çarlston) meselesi l diye sordum, evini biliyor musunuz? limanı — açıklarında gören İ b İşte kendisi gidiyor. demir üzerinde yatı muhrip ve #” Parmağile yokuşü yarılamış kahve yordu, rehber A * rengi paltolu, orta boylu bir ihtiyarı Akşamın saat do- me-seıl)ısesu;1 “.A gösterdi. Paltonun sol kolu cebine so -| kuzuna doğru kur - yen _u't a Yi kulmuş. Canbazbaşının sol kolu omuz vetin nöbetçi zabiti tıa_bıy;l ec:n h başından kesik. hava içinde bir cis- ;nrıyo ar; Yaklaştım. Kulağı çok ağır işitiyor. min, yüzen kalasa bi:îez;;fe dBerîberce döndüî_ Yııîkğ'şıı'ı beniîî a - benziyen bir şeyin, yodlür ımlarıma uyarak çıkabiliyor. Ağzın- ; Si vakin r. | Ö dâa diş kalmamış, bıyıkları bembeyaz ıgae;îığîâld;ğ; dü,y Za- Deniz işle l olmuş amma hâlâ dinç. ; b si yaman ve ..Vı_İ* Abbasağa camiinir tam karşısında b_lt de_rl?al de'îd T 212 bu_r enerji sahi kapısı açık eski, tahta bir eve girdik. cırleîını 'fora e!'şl— m%çletd old Yukarı kata çıktık. Bir oda. Duvar- makineyi tam yolla ya mJan da Bay Rızanın gençlik resimleri. Or- tornistana çah.ştır K ânizst aîoy 2 tada bir masa var. Üstü albümlerle do- it devrinde dıysa da o cisim ge 18tr A, lu. İçinde meşhur cihan pehlivanları - Bay Rızanlıcn Abdüalhli::lîdl: biri minin bordasına ğım "kl 7100 nın, namlı canbazların resimleri. Ke - satılan kart; arptı, patladı ve ko üyük inşa çarptı, pa dikleri — gözüll Karşı karşıya şimdi ise çok saçma sayılacak kadar devrilerek batıp git mıund'î“la' oturduk. İlk su - küçüktü. r LN ; îiurs.a, _e;s . ali sordum: Mabeyne mensup zevattan birisinin | — fip torpidobot ilk bî;în b y —at Canbazlı * nazik mahdumu bir gün mektepte iİP€ | torpido ile bir harp | ğa, kaç yaşında mi, demire mi bir yere tırmanmış, İn-| yemisini ilk defa ol- L SYT CYT : çecik bilekleri o sikleti çekemem_ış, te- | mak üzere işte bu ğunu kabul _ başlad_ımz? Bu pesi üstü yuvarlanmış. Beyzadenin ba-| ç retle batırmıştı. lı? berabıîr, 3.7;_ mes"âf;' '_;;Şü B cağı incilmiş. (1864) senesinde riplerin böyl? © ves ettiniz? — Hiç hatırla- 'Adamcağız, akşam üzeri vak'ayı Öğ- korkunç bir vâhid yıtsız ve hut renince, hemen kâğıt kalemi ele almış, | | bi olarak kendir " : büyümelerinil, mıyorum. Zaten ebirer ilmü irfan ocağı olması lâzım| ( .. l Gran Fransız donanmasının torpidolarından bir kaçı manevralarda görünüşte — ©© hatırlamama da imkân yok. Çün- — Bay Rıza kü ben canbazlığa kendi arzumla baş- lamadim. Aklım başıma gelince ken - dimi aşağı yukarı istikbali parlak, gö- zü pek bir canbaz çırağı olarak bul - dum.» Abdülhamidin meşhur canbazbaşısı, merakımı sezdi. Bugün yetmiş yaşın - da olmasına rağmen hem fevkalâde gelen mekâtibi hümayun derununda evlâdlarımıza türlü hünerler göster » mek gafletile canbazlık icra ettirip ka- zaya uğramalarına sebep olunuyor.» mealinde yanık bir jurnal donatmış. 'Padişah zaten vehimli. _ «Gayri jimnastik yapılmasın» dıye fermanı basmış. Bütün askeri ve mül- ki mekteplerden - jimnastiği kaldır - mışlar. torpidobot o tarihten, bugüne kadar geçmiş olan (72) sene içinde çok te - kâmül etti. Sayısız tahavvüller geçir- di ve nihayet günün mütekâmil ve öl- dürücü silâhı haline geldi. İstihale ve tekâmül Tıpkı Zırhli ve kruvazörlerde ol- duğu — gibi —torpidobot — hususun - dada muhtelif devlet bahriyeleri arasındaki rekabet bunların gittikçe letin kullanmakta oldukları bu sınıf gemiler hacim, sür'at ve silâh cihetile diğer devletler bahriyelerini geride bı rakmışlardır. Bugünün torpidobotları Meselâ son günlerde denize indiril- miş olan (AÂigle - Kartal) sınıfı bir Fransız muhribini yakından seyrede - cek olursak küçük doğmuş ve gittikçe büyümüş olan bu sınıf gemilerin ne kadar, ameli ve hemen taklidt " bir şey olmadığı anlaşılıyor. Son sistem muhriplerden bazılt retinde teçhiz edilmişlerdir. Ve " | icabı halinde tam yolla ya bir G limanının ağzına mayin dökme* © hut ta birkaç saat içinde kendi © |larını mayinle geçilmez bir hal& — mek için kullanılabiliyorlar. ni zamanda mayin dökücü geh W bi çalâk bir zekâsı var, hem de çok düz -| Benim jimnastikhane baba evinin | büyümesi ve kuvvetlenmesi bakımın-| yaman vahidi harpler olduğu anlaşı -| Birleşik Amerikanın Farrag | gün konuşuyor. bahçesinde olduğundan bu halin far -| dan kuvvetli bir manivelâ vazifesi gör- | lır : | distroyerlerinin hacmi istiabif Devam etti: kında bile değilim, || müştür, Hacmi istiabi 2610 ton yani fMeci- 1500 toîıılatodur. ; — Hayret ediyorsunuz değil mi?| Gel zaman, git zaman, bir yaz üzeri İngilterenin en büyük Ve dünyanın | diye» kruvazörüne çok yakın bir şey.| Muhriplerden bahsederken bili Hakikati söylüyorum. Benim rahmetli bir süt ninem vardı. Ben daha bir kaç aylık çocukken kundağımı çözer, kol- larıma ve ayaklarıma bazı hareketler yaptırırmış. Hattâ bir gün annem gör- müş: — Ne oluyor? diye sormuş, çocuğun kollarını, bacaklarını neden öyle bü - küyorsun? — Erkek kısmına sade sağlam yürek değil, sağlam kollar da lâzımdır. Böyle yaparsam evlâdımız büyüyünce kuvs vetli bir delikanlı olur. İşte bu şartlar içinde büyümüşüm, koşmağa, oynamağa başlayınca, gene bana adeleleri kuvvetlendirecek, vü - cudu çevikleştirecek oyunlar oynat » mışlar. Oyuncaklarım, üç tekerlekli bi- siklet, paten, atlayıp sıçramaktan iba- retmiş. Sandalyelerden sıçrar, masala- ra tınmanır, bahçedeki ağaçların te - pesinden inmezmişim. Babam hali vakti yerinde Kafkaslı bir tüccardı. Beşiktaşta şimdiki tram - vay deposunun karşısındaki konağımız düzünelerle halayık, Bürü sürü uşak dolu idi. Caddeden denize kadar uzanan bü- yük bahçemiz, her türlü spor yapmağa müsait olduğundan ben daha mahalle mektebine giderken jimnastik âletle - rini bahçeye sıralamış bulunuyordum. Umumi jimnastik yasağı O tarihlerde gerek askeri, gerek mülki mekteplerin hepsinde hem iyi jimnastik hocaları, hem de bütün tec-| hizatı mükemmel jimnastik salonları vardı. Fakat jimnastik bir senedenberi hünkârın bir fermanile tamamen ya - sak edilmiş bulunuyordu. — Sebep? Emirgâna taşındık. Mısır valisinin E - mirgânda yaptırdığı rüştiyeye kaydo- | lundum. Mektebin tam techizatlı bir jimnastikhanesi, hattâ Avrupadan B& tirtilmiş bir de jimnastik hocası Var - dı. Fakat jimnastikhanenin kapısı da_ı- ma kilitli bulunuyordu. Nihayet bir gün dayanamadım. — Bu mükemmel jimnastikhane ne- den hep kapalı durur diye sordum. Ve işte o zaman anladım ki memlîke:'tte jimnastik bir fermanla silinip süpü - rülmüş, hattâ —Abdülâzizin meşhur canbazbaşısı Yaver Bey de senelerdîn- beri sürgünde bulunuyormuş. Bu sür- günün, jimnastik yasağile alâkası yok amma, hünkârın jimnastiğe hiç ehem- miyet vermediğini göstermesi bakı - mından tesbiti faydalı. Gizli jimnastik talimleri Bu sırada babam beni Kuleli askeri mektep idadisine yazdırdı. Leyli mek- tep beni fena halde sıktı. İçimde jim- nastiğe karşı duyduğum his, o sıralar- da âdeta önüne geçemediğim bir ihti- ras halini almıştı. Kuleli mektebinde de jimnastik â - letleri kaldırılmış, bahçede sade bir baffiks, bir de diğer âletlerin vaktile üzerine asıldığı dört direk kalmıştı. Ben içimdeki arzuyu bir türlü yene- mediğsim için her sabah hamam boru - sundan lâakal bir saat evvel uyanır, kimseye görünmeden bahçeye fırlar, barfikste, on beş, yirmi dakika çalı - şır, sonra gizlice yatakhaneye ve ya - hut müzakere sınıfına girerdim, | © zamanlar henüz elektrik mevcut olmadığı gibi havagazı da yöktu. Bi - naenaleyh ben gün ağarmadan bah - çeye çıkar, bahçenin ortasında bir di - (Devamı 9 uuru sayfada) en mütehassıs torpidobot ve distroyer inşa tezgâhı olan Tornikroft fabrikası tarafından 1875 senesinde denize indi- rilen ilk botlarla bugünün muhripleri arasında fare ile kaplan arasındaki fark göze çarpar. Cihan harbinin ilânına kadar (İngil- tere . Almanya - Amerika « Japonya - Rusya - Fransa - İtalya - Avusturya - Macaristan) bahriyeleri arasında de- vam eden torpidobot rekabeti harbin sona ermesinden sonra da devam etti. Harpten evvel torpidobotlar büyü - yüp sür'atleri arttıkça bunlara karşı koymak için daha büyük, daha sür'atli ve daha ağır toplu torpidolardan başka birşey olmıyan (torpidobot muhribi), ingilizce tabiri ile (Distroyer) ler icat edildi. Bu da kâfi gelmedi ve bugün İtalyan ve İngiliz bahriyelerinde oldu ğu gibi bazı bahriyelerde distroyerlerin büyükleri yapıldı ve bunlara (filotillâ rehber gemisi) ismi verildi. Fransız bahriyesi gibi bazı donanma larda ise isim değiştirilmedi aâama öyle muhripler denize indirildi ki bunlara (küçük kruvazör) demek daha müna- sip olur. Evvelce küçüklerine (torpidobot) bir az kabacalarına da (açık deniz torpido botu) ismi verilen bu deniz silâhı bu- ğgün artık, tanesi yüz binlerce İiraya mal olan ve bir kruvazördekilerine yakın.orta Çaplı top taşıyan vahidi harpler olmuştur. Meselâ Yugoslavya bahriyesinde hiz met gören Dubrovnik'in büyük bir muhrip mi, yoksa küçük bir kruvazör mü olduğunu kat'iyetle kestirmek he- men hemen mümkün değildir. Bugün torpidobot muhribi bakımın- dan en ileride bulunan bahriye Fransız ve İtalyan bahriyeleridir ve bu iki dev- Boy uzunluğu (130) metre. Yani «Ha midiye» mizden tamam 18 metre daha uzun. Genişlik: 11 metre. Yani Hamidiye- den 3 metre kadar noksan. Makine kuvveti 74,000 beygir. «Ya- vuzunkinden» fazla, Sür'at: Saatte 40 mil, Esleha: 5 tane 13 santimetrelik ton. Mecidiyeye faik bir top kuvveti ve ay- rıca tayyarelere karşı seri ateşli dört top. Torpido kovanı: 500 milimetrelik do- kuz kovan, Mürettebat: 10 zabit, 210 gedikli ve nefer. Saatte 40 mil, yani toparlak hesap 75 kilometre gibi başdöndürücü bir sür'atle uçan bu gemi, insaf ile düşünü lecek olursa, daha yirmi sene evvel muhrip dediğimiz beş altı yüz tonilâto luk teknelerle artık nisbeti kalmamiş bir fen ve teknik harikasıdır. Son sis- tem muhriplerin manevra kabiliyetleri de fevkalâdedir. Bu gemiler en sert ha- valarda bile denizde kalabildikleri gibi en kalabalık limanlarda bile pek kolay lıkla manevra yapabilmektedirler. Meselâ yükarıda evsafındari bahset- tiğimiz Fransız muhribi tam yolla sey | rederken 500 metreden az bir devir kütrü dahilinde dönebilmektedir. Ve gene tam yolla giderken makineler tor nistana çalıştırılınca geminin üç defa u zunluğu, yani 390 metre dahilinde mıh lanmış gibi durmakta imiş. Fransız bahriyesi böyle kruvazöre yakın denecek derecede büyük muhrip ler yaptırmakla elde çok sür'atli ve kul lanışlı akın tekneleri bulundurmak is terken meselâ İngiliz bahriyesinin muhrip hacmi istiabisi olarak 1500 to- nilâtoyu geçmemesi calibi dikkattir. sebe şurasını da ilâve edeyim Kİ Ye Cumhuriyetinin genç bahri elinde bulunan Kocatepe sınıfı 15 riple Tınaztepe ve Zafer mul sür'at bakımından yalnız AvItiE değil belki dünyanın en seri get — dendir. | Fransız ve İngiliz deniz salnr ' ne göre (Kocatepe) ve (Adatept! | - be 38 mil sür'at üzerinde dizay” —. mişlerken 41 mili geçmişler. T” ile Zafer de 41 mili bulmuşlard” kadar sür'atli ve ayni zamandâ " ten fazla mikdarda orta çaplı tOP” yan muhiiplerin herhangi bir Bt? kuunda, büyük zırhlıların salvt” rasında biribirine saldırarak a1#” da boğuşmaları muhayyeleyi bi” tev korkunç bir manzara teşkil © tir, “öe ee ““.— — Bundan evvelki bir müsahab iH tikbalin deniz harbi için (korkt' rüya gibi bir şey olacaktır) de) sebebi bu izahatımdan sönrâ anlaşıldı değil mi? # Gelecek hafta okuyucularımd Ö telif tayyare gemileri seyretti A, Cemalettin Ticaret Odası ve zahire bütçeleri Ticaret Odası meclisi dün “. mıştır. Meclis riyasetine en kı07 3 za Murad Furtan geçtikten sonf” £ heyeti rapru okunmuştur. Bune” ra Sadeddin Selim, Bedri NediP' rad Furtan, Şerafeddin Ticaret — idare heyetine seçilmiştir. 1937 senesi Ticaret ve Ze İi sasının bütcesi 81,634 lira, Ti dası bütcesi de 201,146 lira © (*'] bul edilmiştir. K