7 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— ET j çe Yrarama -- z -—* SOI'. POSTA a İkncikânın W Her Vazıyetın nazık Olduğunu saklamağav Lüzum yoktur Yazan: Muhittin Birgen (Baştarafı 1 inci sayfada) Bu şartlar dahilinde vaziyetin bu - gün dünküne nisbetle daha nazik ve ağır olduğunu saklamıya artık lüzum yoktur. Türkiyenin bir Türklük da - vasında Fransa müstemlekecilerinin keyifleri için kardeşlerinin haklarmı inkâr etmiyecek derecede şerefli bir devlet olduğunu Fransanın bilmesi lâ - zımdı. Gerek devlet adamlarımızın sa- lâhiyettar ağzile, gerek umumun fikir- lerine tercüman olan matbuatımızın dilile kendisine karşı her şey söylen - miştir. Buna rağmen Fransa zahiren Suriyenin hukukunu müdafaa eder gö- rünerek hakikatte şarkta bir kaç yüz bin insan üzerinde daha bir müstem - lekeci nüfuzuna sahip olma yolundan gitmiş ve Türkün mukaddes davasını ne dinleme, ne de âanlama gayreti gös- termemiştir. Başından sonuna kadar yalnız teessüfle mütalea edilmesi icap eyliyen bu gidişin iyi bir gidiş olmadı- gı muhakkaktır. * Öyle görülüyor ki eğer son dakikada Fransa yanlış bir yol üzerinde bulun - düğunu ve bu yolun Türkiye ile Fran- sa münasebetlerinde uçurumlarla dolu bir istikamete doğru gittiğini görüp is- tikameti değiştirmezse son ümit ola « rak Milletler Cemiyeti kalacaktır. Mil- letler Cemiyetinin ağır işliyen meka - nizmasından kaçmak için bizim tara - fımızdan lâzım gelen her şey yabılmış olmasına rağmen eğer iş tekrar oraya gidecek olursa bundan pek büyük mahzurlar çıkabilir. Milletler Cemi - yetinin ağır işliyen makinesi bu davayı halletmeğe muktedi rolsa bile hudu - dun iki tarafında son haddine kadar gerilmiş olan sinirlerin bu derecede a- ğır olan bir gidişe ne dereceye kadar tahammül edebileceği meçhuldür. Biz- ce işin bu kadar uzamıya tahammülü yoktur. Bu uzanış esnasında en küçük bir hâdisenin en tamiri imkânsiz âki - betler doğurabilmesi tehlikesi vardır. | r Her ne olursa olsün şü dakikada Türk milletine sabır, sekinet ve va | kar yaraşır. Son hafta içinde Türk mil- letinin o tarafta da, bu tarafta da s“nı derece gergin bir sinirlilik halinde bu- lundufu muhakkak olmakla beraber hâdiselerin karşısında sabır ve sükün göstermeğe kadir olacak derecede ma- nevi kuvvetlerle mücehhez bulundu- gu şüphesizdir. Görüyoruz ki Atatürk ve hükümeti bü meseleye lâyik oldu - ğu bütün ehemmiyeti vermekten hâli değildirler. Atatürkün etrafında top - lanmış olan devlet adamlarımız, hiç şüphesiz, onunla birlikte bu mese - leyi bütün etrafile tetkik etmekte de-i vam edecekler ve vaziyetin etraflı tet- kikinden sonra Türk milleti için ve- rilmesi hayırlı olacak kararlar ne ise bunları alacaklardır. Sulh döstu ve dünya ile anlasmak ve dostlük yapmak ı taraftarı ölan Türk cümhüuriyeti- için| vahim kararlar almak, antak ve an y cak alınacak başka hiç bir karar kâi madığı zaman mümkündür. b Söylemeğe lüzum yoktur ki böyle| nazik zamanlarda Türk milleti Ata - türkün ve Türk cumhuriyeti hüküme- tinin arkasında yekpare bir varlık ha- lindedir. Kendisini on beş senedenberi muvaffakiyetten muvaffakiyete gölü- ren Büyük Şefe karşi milletin emin: - yet ve itimadı o kadar kat'idir ki onun irşadı althında hükümet tarafından a- hnacak her karar bütün milletçe en doğru karar olarak telâkki edilecekttir. Muhittin Birgen Bi -t —0 —0— * sde$ A HOŞLA A Amerika çocuklarının yılbaşısı Amerikada ilk mektep çocukları yeni yıla girerlerken gece tam saat 19- de şu sözü verirlermiş: #Önümüzdeki bütün yıl zarfında ağaçları, çiçekleri, tahrip etmiyeceği- me, küçük kuşları himaye edeceğime, başkasının malına göz dikmiyeceğime, doğru ve nezih konuşacağıma, tram- | vaylarda, sokaklarda tükürmiyeceğime, umumi yerlere kâğıt atmıyacağıma söz veririm.») W Bugünkü nesil, yarınki nesil ı KK l',rı'/,— ı.,"f— Bugün maddi veya manevi. bir çok eksikliklerimiz varsa bünun mes'uliyeti kısmen ailemizin, kıs - men de kendimizindir. İyi yetiştiril- mMemişiz, eksiği de sonraları kendi - miz telâfi edememısız demektir. Yarın bizi takip edecek olan nesil kendisini komşusuna nisbetle mad- di ve manevi sahada zayıf bulacak olursa o da kabahatin bir kısmını kendisi yüklenmekle beraber, bir kısmını da bize atfedecektir. Tarlaya atılan buğdaydan arpa, arpadan buğday yetişmez, muhiti - mize hangi terbiyeyi verirsek, yıl - larca sonra o terbiyenin mahsulünü bir kat daha fazlalaşmış olarak top - larız. — (Si VA ARASIN Kedi yavralarını Evlât edinen * Kedi köpek Resmini gördüğünüz ana köpeğin üç yavrusu vardır. Son günlerde bun- lardan birisi ölmüş. Bundan müteessir olan ana köpek bir kaç gece hiç dur - mamacasına inliyerek yavrusuna karşı olan muhabbetini göstermiş. O civar- da bir de ana kedi varmış. Bu ana kedi iki yavru doğurduktan sonra ölmüş ve yavrular anasız kalmışlar. Yavrusu ö- len köpek, anasını kaybeden kedi yav- rularını boyunlarından yakaladığı gi- bi kendi kulübesine getirerek, kendi - sine evlâd edinmiş. Hâdise Londrada olmuştur. Amerikada garip bir ilân usulü Şu Amerikalılar çok garip ilân u- sulleri keşfediyorlar, Fransız gazetele- rinden birinde okuduğumuza nazaran: |Reklâm yapmakla maruf Conson is- minde bir Amerikalı bir şirket tesis et- (Mırıldanarak miş. Bu şirketin ismi bin tane memuru varmış ve şu suret- le çalışıyormuş: Birisi kitabını veya malını veya |herhangi bir şeyini reklâm ettirmek is- tediği zaman bu şirkete müracaat €- dıyormm Şirket teklâm edilecek me- seîeyı memurlarına bildiriyor, onlar da kalabalık yerlerde, tramvaylarda, oto-| büslerde, lokantalarda yavaş sesle fa- kat herkesin duyabileceği şekilde o şe- yi methedip duruyorlarmış. Bu usulün çok iyi neticeler verdi-| ğini gören Rüzvelt intihabatta bu şir- kete müracaat etmiş. Ayni işi landon- cular, da yapmışlar... Şirketin adamla- rı da bir yerde Ruzvelti Landonu methetmeğe başlamışlar, şir- Conson buü yüzden diğer yerde ketin müessisi müthiş servet yapmış imiş. Ç HERGÜN . BİR FIKRA | Bir muhalif rüzgâr esti Ragıp Paşa hizmetçisi Nergizle işi pişirmişti. Herkes uyuduktan sonra odasına gidiyordu. Karısı bu- nu haber aldı. Nergizi evden uzak- laştırdı ve Nergizin yatağına Ay - vaz Serkisi yatırdı. Kendi de oda - nın Joş bir köşesine geçip oturdu. Ragıp Paşa Nergizin evden u - zaklaştırıldığını haber alamamıştı. Gene bermutat ©o odaya'girdi. Ya - tağa sokuldu. Fakat sokulur sokul- maz isi anladı. Nergizin yatağında iri yarı ayvaz Serkis yatıyordu. Karısı saklandığı yerden çıktı, güldü: — Habı nazardan kalktı Ragıp girdi Nergiz koynuna.. Ragıp Paşa derhal cevap verdi: — Bir muhalif rüzgâr esti attı İngilterede Kedi merakı Aldı yürüdü ,|ahbablarından birine şu sözleri söyle- | tecilikle de para kazanacak... Londrada kedi meraklıları çoğalmı- ya başlamıştır. Evlerinde çeşid, çeşid, renk renk kedi besliyenlerin yanı ba- şında bir renkte seri kediciklerle öğü - nenler de vardır. Resimde- bunlardan birini görüyorsunuz. Genç kız bulabil. diği beyaz Ankara kedilerinden üç ta- nesini ayrı ayrı sepetlere koyarak, sa- bah gezintisine çıkarmıştır. Amerika Cumhur Reisinin karısı Gazeteci oluyor Amerika reisi cümhuru Ruzveltin karısı 1932 denberi kocasının mevkiini tahkim etmek için bir çok gazetelerde yazı yazıyordu. Son günlerde profes- yonel gazeteciler birliğine müracaat e- derek âza olmak talebinde bulunmuş- tur. Buü taleb hakkında kocası Ruzvelt miştir: — Karım hiç yoktan mükemmel bir muharrir oldu. Şimdi yazıları aranıyor. O da kendisini gazetecilik mesleğine vakfetmek istiyor. Karım artik gaze- Sovyet Rusyada kadın &. Geçen yıl Sovyetler - Birliğindeki bütün Kolkhozların idare meclislerin- de 165 binden fazla kadın âza bulun- makta idi; bu yıl ise bu miktar mah- sus surette artmıştır. 1935 yaılı dahilinde Kolkhozlarda işbaşılık ğapan kadınların adedi, 50 binden 111,169 a baliğ olmuştur. Bü- yük Kolkhozlarda şef olan ve büyük çiftlikleri idare eden kadınların adedi ise ayni yıl zarfında 19 binden 25 bine çıkmıştır. Geçen yıllar zarfında 18,700 kadın traktör şoförlüğü kurslarını takip et- mişlerdir. Bu yıl 6 bin kadın bu kurs- ları muvaffakiyetle — bitirmektedirler. Bu yıl yüksek ziraat mekteplerinde ©- kumakta olan kadınların adedi ise 19 bini geçkindir. r pekler belediyenin bütün şubelerine İSTER İNAN İstanbul sokaklarında görülmekfe aolan köpekler sa - | hipsiz ve sahiplı diye ikiye ayrılmıştır. mucibince lamamen öldürülecekler, aksi hal memurları mes'ul tutulacaklardır. Sahipli köpeklere ge- lince bunlar evlerde ve bahçelerde havlâmaları sokak- | tan duvulmıvyacak bir yerde muhadaza edileceklerdir. “Büu emre riayet etmiyenler hakkımda da belediye ni - İSTER İSTER İ zamnamesinin hük Sahipsiz kö - verdiği — bir vemir da temizlik inanmıyoruz, fakat İNAN İSTER İNA Tecrübe ile sabit olduğuna göre İstanbul sokakların- da dolaşan sahipsiz köpeklerin imha edilmeleri güç ise de arasıra mümkün olağelen bir şeydir, yalnız biz sa - | hipli köpeklerin evlerde ve bahçelerde havlamalarının sokaklardan duyulmasının önüne - geçilebileceğine NANMA! mü taibik edilecektir. pek ey okuyucu sen: NMA ! D BT L L LA Sozun Kı_a)ı Ayni boy Ayni renk İsmet Hulüsi * stanbul belediye reisi emir *E| ü Imiş: Bundan böyle belediyede © renk, boy boy zarflar, kâğıtlar KUN nılmıyacakmış.. Gerek zarfların, & rek kâğıtların hoxlaıı ve renklerl ayyen olacakmış. Düşündüm: Belediye reisini kir karar vermiye sevkeden hâdi& olabilir? Sabahleyin evinden çlk t farzettim, Otomobiline bindi. "__ bil de o gün tesadüfen yavaş yütü? Belediye reisi iki tarafına bakındı. © tarafta bir bina gördü, katları S†tam sekiz kat., Sekiz katlı binanıliğ —— | nıbaşındaki binayı da gördü, bu yerden bitme bir katlı kulübe.. Ve biraz ötesinde altı katlı, daha ÖE iki katlı.. Ve daha daha ötede Aml kadaki hemcinslerine rekabaet eti kalkmış on altı katlı acayibüşşekil nesne.. Belediye reisi başını sola çevillll Gene ayni tarzda boy sırasına girelğş miş binalar. Bu sefer boylarile alâ$ dar olmadı. Renklerine baktı. Biti pembesi, onun yanındaki eflâtun, "0 nun da yanındaki gök mavisi, dahâ nun yanımdaki koyu bej, daha ol yanındaki cam göbeği yeşil.. * Masasmm üstünde bir alay zarf b A lay kâğıt vardı. Apartımana baktığı gibi zarflt da baktı. Biri küçük, öteki büyük. f teki daha küçük, daha öteki minimll cik, daha daha öteki koskocaman * met bir şey. Tekrar baktı: 4 Yeşil, mavi, sarı, pembe, turufş eflâtun. : Kâğıtlara da baktı. Onlar da irili * faklı.. Belediye reisi düşündü: 4 — Ne yapabilirim? — Apartıman .' bir boya getiremem, bir renge boy&”i mam, amma bu zarfları bu kâğıtlari T bir boya getirip bir renge boyata değilim ya! yi Emri verdi: — Bundan böyle belediyede zarf” ve kâğıflar ayni boy ve ayni renkte © İ lacaktır. ğ İsmct Hul “İ | ÇALK GELİ Biliyor musunuz ; ? | — Aalborg şehri ve körlezi nett dedir? 2 — ÜUlrie Zwingli kimdir 3 — Françolie Xavier Baader kitll dir? (Cevapları Yarm) ş İ Dünkü Suallerin Cevapları: | — Multan şehri Hindistanda P cap, Çinapın yakınındadır. 86000 ni? fusu vardır. L 2 — Fransızların «halkın dostu#, mini verdikleri meşhur Fransız iHti lâlcisi Marat'yi 1793 de Charlotte day isminde bir kadin öldürmüştüs 3 — Madame Butterfiy üç pcıd Hrik bir dramdır. İlica ve Giacosa B minde iki kişi tarafından — yazılmMi” 1906 da da Puccini tarafından best€ lenmiştir. Japon hayatına ait bir e5ğ dir. Bir Amerikalı ile bir Japon kad? ninın izdivacından ve âşkından baliğ der. Çurçilin kızı Meşhur İngiliz nazırlarından Çüf çilin kızının dansa merak ederek, V tiyatro artisti ile evlenmek üzere © merikaya kaçtığını haber vermiş, * lâhara evlenemediklerini, kaçtığı & - damın kızı sevmediğini de Fransız #” zetelerine atfen bildirmiştik> Dün &€ len Fransiz gazetelerinde okuduğum? za nazaran Çurçilin kızı Vic Oliver © evlenmiş ve kacasile beraber Londrâ? gelmiştir. j Sara kendisine dargin olan anne$”E babasının elini öpmüştür. Şimdi şey yoluna girmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: