Hataylılar, “ İstiklal diye ba rafı 1 inci sayfada) — Hama, 5 ( b ten görülmemektedir. gayri uns yeniden ndub Dü aTdır. kender gelerek M nun evine mi olmu: larma işe karışıyor ahalisinden binlerce halk v at etme ve üze - doğru yü- Bunun ü z yeniden polis ve ma kıt- aları halkı durdurmak iç getirilmiştir. Fakat kit'alar gelinci kadar halk Düryonun evinin önü gelmişt İstiklâl istiyoruz «Hakkımızı arıyoruz. İstiklâl istiyı ruz. Suriye mandası altına giremeyiz. hür doğduk, hür yaşıyacağız, hür ©o -| larak öleceğiz.» diye bağırm Halka hücum Halkın bu bağırmalarına karşı mü- sellâh kuvvetler r geldiklerini döv- meğe bi ışlardır. Hatta bu arada komiser Lütfi - sil. çekerek hal - kın üzerine hücüm et şlardır binanın Llâh nusuıe( kuüvvet - le dağıtmışltır. Müsellâh mukavemete maruz ka - lan İskenderun ve Belân halk mümes- silleri Hatay Türklerinin uğradıkları zulüm ve felâketleri kendilerine ar - zetmek üzere geldikleri halde hükü - met kuvvetleri tarafından menedildiklerini, hak istiyen bir ka karşı böyle hareket edilmesinin, bilhassa müşahidlerin bulunduğu za- man ve mevkide yapılmasının, ifade ettiği manaları ve bu halin menedil- mesini istediklerini ve yapı > ketleri protesta ettiklerini telgraflar- la müşahidlere bildirmişlerdir. Nelere teşebbüs ediyorlar? Halep, 6 (Hususi) — İskenderunda Türklerin müsellâh kuvvetlere rağmen kendi haklarını aramak r|darmalar tarafından cebren köyle harekete s.l:'nı'nı n yaptıkla- | vi hareket hükümet memurlarını telâşa | muşahıtlere istiyoruz ,, gırdılar bil bir hareket yap- k-lmak için teşebbü girişmi |düşürmüş ve mukal şlerd mumi olmak üzere bir kaç çocuğu bul- | müuşlar ve bunları ne sevkederek: «Yaşasın Suriye» diye bağırtmışlar- dır. Bu harekete şahit olan yerli memurlar ve inzibat murları asla harekete geçmemişler, bı— kis nişlerdir. Humus, 6 (Hususi) — Müşahi: I:ı heyetinin İskenderuna geldi h rdeki Türkler İsk runa gelirken yollarda müsellâh jan - bunların hareketlerini tasvib et-| haber alan civar köy e mişlerdir. Müşahidler Antakyada Adana, 6 (Hususi) — Müşahidler İskenderundan Antakyaya geldiler, Burasını merkez ittihaz eylemişler - dir. Müşahidler Kırkhan, Belan, kaza, nahiye ve köylerde başlamışlarsa da henüz fi'lt teşebbüsa- İta girişmemişlerdir. Heyet şimdiye ka- |dar halkla temas etmediği gibi lâzım gelen istatistikleri de toplamamıştır. iade e diğer Resimli zabıta | — Hikâyesinin hal şekli ralığın - tarzı, hi esenin içini Colsan' un odasını, kasanın yerini ve açı - liş şeklini g; İ bilen birisi ol - duğunu gösteriyordu. Yalnız bu meçhul hırsız, plânla- rın hangi zarfa konulduğunu tayin edememişti. — Colson'un ortakları ise, plânların açilan küçük zari-| lara değil, büyük bir zarla yer - leştirildiğini görmüşlerdi. Diğer kü çük zarfların da açılmış olması, hırsızın Colsonün — hususi kâtibi genç kız. oldüğünü — gösteriyordu. Sonra zarfın uçları da, ucu kıvrik bir makasla kesilmişti. Makas zarf || ta tırtıllar vücude getirmi Bunun üzerine, genç sorgu- ya çeken — çantasını araştıran müfettiş, suç âleti makası bulmak- ta güçlük çekmedi. Bunu plânla - rın bulunması takip etti. | | | Duryo'nun evinin ende- | dolaşmağa | V' SON POSTA Beledıyeden İstiyoruz! (Baş tarafı 1 inci sayfada) rilen m küfi 'Hükümet memurları başta müddeiu -| evle mü: Pai na mevcuttur, suya a su şebi ğu halde ğegi, Bu"ıluı!hn I, ,000 ni Geri xalan 79000 takası dahilinde olâ mdur. Beledi - onedir mın adan mahr sonra şebeke kmısh IFıı.i ;ı_h u isalesine muvaffakiyet ha - şebeke daha da ge - letilecektir. Halkın evlerine su a - ması cihetleri tetkik edilmiş ve tesisat bedelinin vasati 60 lira oldu - ğu görülmüştür. Bu para da peşinen a- lınmakta Bu parayı ise fakir ve hattâ orta halli halkın vermesine im - kân yoktur, Bunun üzerine belediye rıdaki kararı vermiştir, Fakir evlerine tesisatı bağlamak için idaresi bütçesinden 150000 lira sular | ınl'm evlerde oturanlar veya bu ev - İlere sahip olanlar yılda 805 kuruş de- ğil ya, günde beş kürüş bile s wreb lecek vaziyette ail Pıuıdrr Bugün suyun geçtğii 'Top - kapı Ccrr.ı)ıpa.şı, Yedikule, Edime - dan aşağı evlerde oturanlar sakaya 100 para su parası veremedikleri için |, sularını, hattâ geceleri uykusuz kala - rak mahalle çeşmelerinden almakta - dırlar. Bugün indaı gayri safisi 90 li radan az ıılan bir ev ya bir, bir büç odi lan yerler de kulübeden biraz kabaca evlerdir. Binaenaleyh belediye bu ka- rarla terkos suyuna istihlâk temin ot- miş olmıyacak, asıl su ihtiyacında o - lan halkın su ihtiyadını gda karşıliya « mıyacaktır. Şehirde ve su şebekesi dahılmdc 34 odalı evlerin iradı g 5) liradan aşağı düşmemi Bu evlerde oturanlar gasındadır, Ribi 60 lira te: Parasını | bilecek va- bunların olan ihtiyaçiarı aşikândır. Biz, belediyenin çok yerinde verdi- da suya *İzetesi İzmir zabıtasının, İzmirde dilen- , Aksaray, Eyüp ve şehrin diğer |, semtlerinde iradı gayri:safisi 90 Jira- |& İzmirde Dilenciler Şirket kurmuşlar Pari Suvar gazetesinin verdiği bu haber tamamen uydurmadır | İzmir, 6 (Hususi) — Pariste çıkan 3 kânunusani tarihli Pari Suar ga -! cilerin kurdukları bir nevi Aksiyonlu | Anonim şirketini meydana çıkardığı, 400,000 frank temettü temin ettiği, şirkete dahil olanların kendi kendilerini sakat, alil yaptıkla -| rını yazmaktadır. Bu yazı Tine derhal tahkikat yaptım. Haberin külliyen yalan oldu - şitketin bu yıl ü: ğunu öğrendim. Gazetenin gülünç neş- riyatı burada hayretle karşılanmıştır. Küçük İtilâf İtalya ile Anlaşıyor mu? Roma 6 — Gazeteler, Çekoslovakya Dış İşleri Bakanı Krofta'nın Stefani ajansı muhabirine verdiği bir mülâ - katı neşrediyorlar. Krofta, Çekoslovakyanın İngiliz - İtalyan anlaşmasını memnuniyetle karşıladığını, İtalyânın Akdenizde b #larni: sonra orta Âvrupa | |. işlerine daha Zİ) ade alâka göstererek Ve Küçük Anlaşma ile faydalı teşriki craıdc bulunacağını ümid eylediğini bildirmiştir. «<Pragla Berlin arasındaki münase - bat daha iyi hale gelmiştir. *Yugoslavya - Bulgaristan paktı Çe- vakya ile Bulgaristan arasında da bir yaklaşmayı imkân dahiline koyma r. İtalya Yugoslavya — yaklaşması, Rama protokolu memleketlerile Kü - Çük anlaşma arasında bir teşriki me - saiye doğr 'ud bir alümettir.. Türk heyeti Tahrandan hareket etti Tahran, 6 (A.A.) — B. Cemal Hüs- n başkanlığındaki Türk heyeti vazifesini bitirerek Tahrandan Türki- yeye hareket etmiştir. ae ği çok hayırlı kararı alkışlarken; bu e | mühim noktanın da goı:munc alınarak parasız tesis; bağlama işini böyle 250-300 Jira iradı gayri safisi olan ev- lere de teşmil edilmesinin, daha fazla iradı gayri safili evlere de taksitle te - sisat yapılmasının faydali — olacağını leri sürüyor ve buru teklif edıvoruz. lâketine uğrıyan tine yılbaşı gecesi Ayı w meml nes resmen Be tir. ya ların: prog: dolgunluğu. mal ral bir bafiflik vermesi, sanlarını bilmek irfanını ve cilerinin tahammülsüzleşmiye dıklarını sezip, programlarını kif idrakini gösterdi İkıncık.ımın 7 Aydmlılarm Adana seylâpzedelerine yardılt Aydın, 6 (A.A.) — Adanada $U yurttaşların. ni Halkevil ra toplanmışti 34 1 erilen baloda M. Benes Belgrada gidil Prag 6 (ALA.) — Salâhiyettaf adan haber alındığına göre ? 4 davet edılN Edei)iyal gecesi edebi günah çıkarma gecesi o © (Baştarafı 7 inci sayfada) ğimiz ilk gecede, yani ilk adımdâ mız sürçtü' bulabilecek Mti bittabi, o ge mevzu edinmek dilik, vandimi ye ım: itip ın tahammülü 1 tükenmek iflâs 2 — Biçare aktör İ. Galibi terltiği jların, bu ciddi hâdiseye, V 3 — irlerden örnek diye ? a nan parçaların karakteristik olmd -3 — Dede Korkudun da, Yunus renin de, Köro; Çi de, Fıtnat Hanımın da, Namık Kef lin de, Tevfik Fikretin de ayni ahi le okunmaları. Yani inşat ahenf zluk ı[aıöc eden yeknı qk * Ben bütün bunlara rağmen, yâP bu hareketi alkışlamak kuvvetini mıya çabalıyorum. Ve hata listesi günahların, bu ilk sevaba baj masını diliyorum. Nitekim, O tertip edenler de, dinleyicilerin hammüllerini bitmez. tükenmez programlarını rak, son sözlerini söylerlerken, temennide bulunmuşlardı. u keseceklerine, Bu suretle onlar, hiç dcğnıg nok | başll Bu hususta söylenebilecek dahâ çok sözler olsa bile, o geceyi denlerin caklarını hesaplayıp, o gecenin lar lisi mak iz'_.nmı göstermektiğim mmülsüzleşmiye b ine girebilecek m:ıddel!f' Naci Sadu? “Son Posta, nın Edebi Tefrik s9 niyorum ne ve — pencerenin yapacı şaşırmış n — perişanlığı ile çöküp, — dal- gin — dalgin sokaktan — geçip, — gi- den insanları seyrediyorum. Hepsinin bir gayesi, bir ümidi var. Hepsi bir e- melin peşinde koşuyor. Gayri ihtiya-| ri gözlerim yaşlanarak düşünüyorum. Peki benim artık hayattan ne istemeğe önüne, ni insan hakkım var? İçinde yaşadığım bu ev| ne kadar benim değil yarabbim.. Ev - hiç bir zaman «ko - kollarımı lendiğim adama cam» diye, açamıyacağım. tığım için hiç bir zaman affetmiyecek. Hakkı da yok mu? Öyle çapraşık dü - şünceler başımı sıkıyor ki, bazan çıldı- racağımı sanıyorum, gelmiyor. Onunla akşamdan akşama sofrada karşılaşıyoruz. Hastalarından, şundan bundan bahsederek — benimle konuşmiya çalışıyor. Fakat ikimizin de cümleler dudaklarımızdan zorlukla | fırlıyor. Sonra onü yalnız birakmak i- çin odama çekiliyorum. Bazan da o ye- EN Ne vakit çıkıp gittiğini hissedersem |mekten - kalkar kalkmaz mımmı.w. derdimi ona anlattıktan sonra al-İrak, benim azap içinde geçirdiğim © zaman odamdan çıkıp aşağı salona i- söyliyerek ,müsaade isteyip yazı oda- | dığım cevap, başka bir adamla evle-| günlere şahit olmaması daha iyi oldu. ası : 13_ DD İ Perlde Colıl sına kapanıyor. Onun karısı - olduğumdanberi bir kere bile bana eski hâdiselerden bir divaç evvelden kararlaştırılmış bir şey gibi höreket ediyor. Muhakkak ki çok İdürüst, iyi tarafları var. Fakat onun lb“' halinden hiç şikâyet etmeyen ses- İsiz, sakin hali beni büsbütün mütces- sir ediyor. Ne yaptım da bu adamın hayatına karıştım Feride? Şimdi içim- de o eski çılgın sevgi de bana kalma- doğru fazlalaşan ak saçlarına, yorgun bakışlı gözlerine bakarken içimin sız- İladığını, garip bir merakla ürperd nıekı» dikkat ediyorum. Di klarına ş dogru inen iki kırık hat var ki, yüzüne çok hazin bir ifade veriyor. Acaba benimle evlendikten sonra dahamı fazla azap çekiyor diye, düşü- nüyorum. Yoksa başka bir derdi dahâ mı var? Fakat o eskiden de böyle de İdı gibi geliyor. Sade onun şakaklarına | O beni hayatına bir düşman gibi karış- | ni hissediyorum. Ne kadar durgun a-| ğil miydi? Yalnız şimdi Daha çok ağır. Yüzüme bakmaktan sanki çekiniyor. Bunu da haklı bulu- yorum. Belki bel gene — budalaca bir düşünce ile bakışlarına manâ ver- memden düşmemden korku- yor, Halbuki o son gece içimin ateşi- ümide nip, mes'ut olmamı temenni etmesi bu İadama karşı içimdeki o derin aşkı e- pey sarstı. Şimdi ona karşı c'uwdugunı İşey ima etmek istemedi. Sanki bu iz- |bir şey varsa, bu daha ziyade gizli bir mu? Sık sık İzmite, sana indiğini ya- meraktır. Bütün — inkârlarına tağmen çok iyi biliyorum ki bakışlarında sık sık gördüğüm o ateşli manâlar hiç de benim hayale kapılarak yanlış gördü- ğüm şeyler değildi. İşte şimdi de en çok merakımı kurcalayan nokta bu: Acaba niçin bana - öyle bakıyordu? Belki şimdi sen de çiftlikte yaptı- ğın gibi gülecek ve onun gibi «bunlar İsenin evhamın — yavrum» diyeceksin. |Fakat şunu bil ki nafiz bir kadın gözü anmaz, Bununla be- |raber muhakkak ki Sırrı Nihad beni hiç bir zaman | dam! Eskiden de pek fazla güldüğünü | sevmiyor. Ve şimdilik bunun için bu ğinden şikâyet ediyorsun, Halbuki ben Sırrı Nihad öğle yemeklerine; eve| konuştuğunu görmemiştim. Bazan ye-| garip adama çok acıyorum. «Sevme- den sevilmek kadar feci şey yoktur.» derler. Ne kadar doğrudur. Doktora verdiğim azabı şimdi daha iyi kavrı- o nisbette kat- |merleşiyor. Fakat bunun böyle olması- | yorum. Ve istirabım nı ister' miydim? sebep olmadı mı? Hâdiseler de buna bir fark var.| lbeni biraz sıktı. Önümüzdeki kışa İstan- yanacak senden başka kim var? İni burada bırakip, çiftliğe çekildi. A- |damcağızın ne emelleri vardı, ne oldu değil mi? Herhalde burada kalniiya- Ben de onu oyalamak için meçhul sa- |adetime inandırmaya çalışıyorum. Fa- wx öyle hassaatır ki, bilmem kanıyor zıyor, Küçük kölenin en hararetli kar- şılayıcılarından biri de muhakkak o lolmuştur. Eskiden benim çocuklarımı okşayacağı günleri hesaplayarak sevi- nirdi. Bu hayalin artık tahakkük etme- sine imkân kalmadı. Şimdi senin kö- lenle oyalanacağınt düşünerek sevini- yorum. Küçüğün gözlerinden — öper, seni hararetle kucaklarım. Kocana se- lâmlar; Seza Sezadan Ferideye mektuplar: Gene sesimin, soluğumun kesildi-|z: bahsöderek ch daima ayni şeylerden korkuyo- senin sabrını tüketmekten |rum.. Hayatım öyle,tatsız ve münzevi | geçi | — Yapyalnızım. Hiç sokağa çıkmıyo- rum. Babamdan aldığım bir mektupta, | ğ; bunun böyle olacağını bildiğzim hakde çıkmaya mecbur oldum. Şevki B minde, şişman, şakacı bir doktof- Nihadı pek çok severmiş. Görsef | mekte bana Tam Nihada göre bir zevce imişi” kimiz çok uygun bir çift şuz, daha bir çok şeyler. Acı larla gülmemek için kendimi 20f tettim Tabit adamcağız işin iç Y” davranıyordu. Bir mızdaki resmiyeti bile kaldırmı? diye, hitaba başlamıştı. ki Bey birdenbire: ırlansalar da erken çıksak.» | i şaşırdıtn. Sırrı Nihad bir şeydet TğEP «Tiyatro için uğrayıp, da, dedi. Senin de arzu Bilmem ki ı._p kendimden HalBil6 habi gölekkyükkğini qımdxdcn ı»w rek seni sıkıyor muyum? Fakat dert|riyor. Benim yabancı gibi kaldığti?. evde zaten babamın rahat etmesi Zavallı babam âdeta kaçar gibi be-İkânsızdı. Fakat gelmiyeceği için muazzabım. Candan, sevgili bir öyle hasret kaldım ki.. Geçen akşam doktor. yemeğt arkadaşı ile geldi: Salonda olduğ! çin odama kaçamadım ve bu m ne komplimanlar * oluy? bilmiyor. Doktor da adamın aziyeti idlare için bana pek müddet Yemekten kalktığımız zamaf ” «Hanım cfen& İrim olmadığı için şaşırdığımı bilet 0' edecek! şündüm.» Tabit sesimi çıkaraf? odama hazırlanmaya çıktım. irirken düşünüyordum: kak bu doktorun yaptığı bir #T (Arkasi