5) l4 Sayfa “ Son Posla ,, nn Mnkısı 713 A, R, —AIKINCI KISIM — Kazak- kumandanı yaverinin uzattığı kâğıdı ıldı, okuyarak Fransızca tercümeye başladı. Bu kâğıtta “ şatoda esir bulunan Türk esirlerinden binbaşı Cemil Beyin hastalığı mütahassıs doktorlar tarafından teda- viye muhtaç görüldüğünden ve kendisi de emniyet ve itimadı haiz olduğundan Petersburga gelerek bura- daki etibba tedavisine musaade edilmıştır_ deniliyordu — Bence, hayat bir ruyıdın ibaret- tir; kumandan.. nezareti de; ya, umumi karargâhtan, ve yahut saray nazırlığından emir al- SON POSTA * Son Posta * zan Tarihi Telfrikam : 12 SÜMERYILDIZİ TUNÇAY Yazan : Celâl Cenglz | Elamlar, Kral Gudeanın ordularına mukavemet edememişler, Nabo —— Hazinelerini boşaltarak kaçmıştı. — Cüceler surlardan ıçen gırınce e ortalıkta: “Memleketimizi cinler bastı.,, diye bir miş olacak. Çünkü.., Cemil, bu uzun lâflardan sinirlen - — Evet.. hkal.. insanların mukad - deratına taallük oden rüyalar da var- dir ya?.: — Hayatımda en ehemmiyet ver -| istemişti: mediğim şey varsa.. o da, r dde * ratımdır. mandan... Neresi emir verirse versin... Kazak aai kurmdsdanı Büyük kab pağını masanın üstüne atarak geniş bir| -Kazak kumandanı, ellerini birbiri- tebessümle Cemilin karşısına dikilmiş-| ne sürterek ve tatlı tatlı gülerek cevap ti. vermişti: Cemil, iki elleri ceblerinde, ve par -| —— Nereye mi?.. O, büyük şehre.. makları tetikte olarak Marki Gorça -| Petersburga... Söyleyiniz, nereye gidiyorum. kof'un yüzüne gülümsemişti. — Petersburga mi?.. Fakat; bir & — A.. ben, bu gece bir rüya görmüş | sir zabit... olmanızı arzu ederdim. — Oool.. Esaret meselesi, kat'iy - yen mevzuubahs değil... Bakınız, al - dığım emri, size aynen tebliğ edeyim. Kazak kumandanı, yaverinin uzat- tığı kâğıdı aldı. Okuyarak fransızca — Nasıl rüya, görmemi arzu eder - diniz. — Meselâ.. bir tren.. bir yolculuk.: bir gürükü.. bir kalabalık... —- Haaa.. anladım.. uzunca bir yolk- | tercümeye başladı. culuğun habercisi olan bir rüya, demek (Orsk) da Kazak dopo alayı istiyorsunuz. kumandanlığına — Bravo, kumandan!, Cidden zeki-| — (Nerimanof) şatosunda misafir su- telâştır başladı. Gudea Enhiilin hışmına uğramaktan korkuyordu. Elamlar, Sumertilerin ne iri yarı ve mişti. Bir an evvel hakikati öğrenmek |heybetli cengâverler olduğunu bildik- leri için, karanlıklarda küçücük haya * — Bence, ehemmiyeti yok, ku -İletler halinde dolaşan cüceleri cin sa- narak korkmuşlardı. Nabo, Suz sarayında yatarken, ka- pısındaki nöbetciler: — Şehri cinler sardılar... Diye bağırıyordu. Suz kralı korkulu — Kaleye giriyoruz.. şehrine girmesini istiyordu. Diye haber gönderdi. Gudea buna razı olmadı. Sumer krah : — Önce sen gir.. Nabonun nereyi — Ben en sonra gireceğim. gittiğini öğren! Ve Suzlulara, hangi Diye cevab verdi , mizi istediğini sor! İ Şehrin batı kapısını ardına kadar aç-| — Dedi. Nöraş maiyetindeki atlıları? mışlardı. Elam askeri: — Cinler geliyor.. Korkusile oklarını ve kargılarını a- bir tüyadan uyanır gibi, gözlerini o - |tarak yerlere kapanıyorlardı. ğuşturarak yatağından fırladı: Yerliler evlerinden dışarıya çıkmı - — Ne diyorsunuz.. şehri cinler mi|yor, kralın adamları küme küme şeh- sardı? ri terkederek Nabonun peşinden ko - Nabo vaziyeti iyice kavrryamamıştı. | şuyordu. Derhal sihirbazlarını etrafına topladı.. meş'aleler yakıldı.. mağa başlandı. Cinleri arıyorlardı. Elamlardan biri surların tepesinden tütsüler dolaştırıl- 'attığı zehirli bir hançerle cücelerin ön- deri Ming-Çon'u göğsünden yarala » Ming-Çon batı cephesindeki surla-| mıştı. rın tepesinde duruyordu. Yanında yir- miden fazla cüce vardı. Diğer cüceler de surun başka cophelerini sarmışlar - dı. Elam askeri geceyi kalenin içinde Gudea surlardan yere yuvarlanan bir cüce gördü. — Gatirin şu adamı buraya.. Diye haykırdı. Gudea yaralanan önüne geçti.. Borular çalarken şehrt girdi. Yerlilerden hiç biri evinden dışarı ya çıkmıyordu. Elâmlar krallarından çok korku * yorlardı. Elâmlar ayni zarishda (olnlorden di çok korkarlardı. Fırtınaların, kasırgar ların, boraların cinler tarafından ida re edildiğine inanırlardı. Elâm yur dunda şiddetli bir rüzgâür csse: (Arkası var) * Son Posta © siniz?.. — O kadar zeki olmamakla beraber, şu halde şimdi size söyliyeyim ki.. ba- na; böyle bir yolculuğa çıkacağımı söylemiye geldiniz. — A, bravo. .işte bu da, zekânızın ikinci bir eseri, — Lütfen söyler misiniz.. beni, ne- reye gönderiyorsunuz?.. — Oo.. ben mi, sizi gönderiyorum?. ,Azizim kumandan!. Bana kalsa, sizin kıymetli dostluğunuzdan bir dakika bi- Je uzak bulunmak istemem. Fakat ne yapalım ki, hazin bir vazife ifa ettiri yorlar.. sizi, bizim muhitimizden uzak- Taştırıyorlar?. — Kim uzaklaştırıyor?. — Hambiye Nezareti. Cemilin vücudu, hafifçe ürpermişti. İçinden: — Eyvah.. her şey mahvoldu. Mut- laka üsera karargâhlarından — birine gidiyorum. Demişti. Fakat, hissiyatını belli et- memiye gayret göstermişti. Marki Gorçakof, devam etmişti. — Fakat . zannederim ki, hmüıye Bir Doktorun Günlük Notlarından Sıcak ve Soğuk banyolar Sıcak banyolar: Tansiyonu yüksaak olan- lara, kalb hastalığı olanlara, şişman o - lanlara ve açık verem hastalığı bulu - nanlara kat'iyyen tavsiyo edilmez. 'Tok karnına banyoya girmeyiniz. Sıcak ban- yoların derecesi - 33-40 tır. Bu dereceyi tecavüz ettirmeyiniz. Hele sıcak banyo- Tarda azami 15-20 dakikadan YTazla dur- mayınız, Yemekten sonra banyoya gi - render, bunların içkiye müptelâ olanları için bilhassa çok tehlikeli ölur. Muhtelif Azalarında Ihtikanlar yapar, Kalb dur - ması ile birden ölüm gelir. Soğuk banyolar: Böbrek hastalığına müptelâ olanlara, ada muvafık değildir. idrar yolu hastalıkları, prostat ve mesa- ne hastalıklarında da soğuk banyolar taysiye edilmez, Tlık banyoların en büyük faydası ııabl olanlaradır. Teskin eder. “Tehayyücati! defeder ve sükünetle uyku gelir, (*) Bu potları kesip saklayınız, yahut Salı © Bıkıntı samanınızda bu notlar bir dokter gibi imdadınıza yetişebilir. retile ikamet eden, Türk esirlerinden binbaşı Cemil Beyin hastalığı, müte - hassıs doktorlar tarafından — tedaviye muhtaç bir şekilde olduğundan ve kendisi de emniyet ve itimadı haiz bulunduğundan Pateraburga — gelerek buradaki etibba tarafından tedavisine müsaade edilmiştir. Bu emvi kendisine derhal tebliğ et mekle beraber; Petersburga kadar müreffehen seyahatini temin ediniz; oradan hareketini de telgrafla bildiri- niz.) Kazak kı danı Marki Gorçakof bu emirnameyi okurken; Cemil şa » şırmıştı. Az kalsın: — Yaşşaaa, Prenses Emma... Ni - bayet, dediğini yaptın, ha?.. Diye bağıracaktı. * (Viâdivostok - Moskova) ekspresi treninde yalnız başına yoluna devam du. Şatoda, Maşa ile ayrılmaları, çok hazin olmuştu. Maşa, son gece sabaha kadar uyu- mamıştı. Cemilin dizlerinin dibinde oturmuş: — Sen benim vicdanımı, çok büyük bir fenalıktan kurtardın. Bana hakikt insanlık vazifemi anlattın... — Fakat, beni unutma. Fsaslı bir şekilde bir ye- re yerleşir yerleşmez; beni yanına al. Diye yalvarmıştı. Cemil, Maşanın bütün hatıralarını birer birer zihninden geçirdikten son- ra, kalbini yoklamış, ve nihayet orada Maşayı köklenmiş bulunca: — Evet.. bu kadar temiz bir ruha malik olan bir kızı, derhal unutmama- kyam.! yakinda bakikaten' bir mühşet bülist'sinsek olati'bü Çerle? üllkücin & de, onu yapayalnız bırakmamalıyım,. Her halde yanıma almalıyım. l Diye mırıldanmıştı. Vaziyet, fazla düşünceye — müsait değildi. Cemil, bütün geçtiği yerler - de, bir takım garip hallere ve hâdise- lere tesadüf etmekte idi... İstasyonun birinde, Çarın yaverlerinden bir mi - ralay inmiş, istasyon binasına doğru ilerlemişti. Cemilin kompartımanının önünde duran iki genç arasında şu kı- sa mükâleme geçmişti: — Bakt.. Şundaki, çalıma bak... bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. || Gideyim, şuna çarpayım, Bir omuz Gııduıuıc memnun değildi.. vuruşla yere yuvarlayım mı?.. | (Arkası var) eden Cemil, derin derin düşünüyor -|luk getireceğinden 'endişe ediyordu. İstanbul Gelir ve Para BORSASI cücenin Ming-Çon olduğunu görünce ellerini göğsünün üstünde kavuştur - du.. başını göğe kaldırdı: geçirdiği için, gün doğmadan surlara çıkmak imkâpını bulamıyordu. Yukarı- ya saldıranları baltalarla yere düşürü- yorlordı. Beş yüz cüce, on bin kişilik| — — İşte bir felâket.. Enhil üzerimizde LA bir ordunun yapamadığı. yararlığı gös-| dolaşıyor. Türk Devlet Borçları termişti. Diyerek çadırına döndü. Kâra Lira Nihayet Elam dağının yımıçhnnı Nâraş, kralin askerle birlikte Suz|| * 78T-B. T22.61s| * 5 Hazine B d0,00 ©& TAT.B. I1 21,275/ Dahili (stikmaa 99,05 RADYO | zz Bugünkü Program |e HAŞ YARACD SADA S Bivas Brzurum 95,! Anadolu M 44.25 29 Birincikânun 936 n d lli ASA Bi ler düşmeğe Sumer cengâv cvlcn kume kume sur- ların dibine yaklaşıyordu. O sabah Gudea da erken uyanmış - tı. Askerin vaktinden önce yürüyüş yaptığını görünce şaşırdı. — Ulu Tanrı uyanır uyanmaz, as - kerlerim neden kalktılar.. nereye gidi- “_ aİrürüli v ee 'lüra Kira yorlar? 1230: Plâkla Türk musikisi. 12.50: Hava- || fa B. Mü. — &102 || İst. Tramvay 22,>) Diyerek Nâraş'ı çağırdı. (dis, 13065: Plükla bafif müzik. 13.25; Muhte- (f » » HX — 10,00 | Bomonti 9, 50 Nâraş cücelerin kaleye çıktıklarını|lit plâk neşriyatı. » > Name 10,0) | Terkos M d söyledi: Akşam neşriyatı : Merkea B. D.. S0,00 || . Çimento — 1555 — Gökten bir fenalık gelirse, biz de-| 1830: mîuı dans müsikisi. 10.90: Konte- | gil, cüceler düşünsün. rana: Dr. . Zatl tarafından, 20: Vedla Rıza Brş, L.T. K, için Dedi. Güdeâ bu hücumun üuğursuz: |* Arkadaşları tarafindan Türk mnsikisi ve (Ş vcm, — — &1600 |( Dolar 0,1965 halk şarkıları. 20.30: Cemal Kâmil ve arka -|P » p, 17,07 İtiret 151478 daşları tarafından Türk musikisi ve halk gar- kıları, 21: (Saat âyarı), Şahir Tiyatrosu ope- ret kısmı tarafından bir temslil, 22: Ajans ve (- Çadırından dışarıya çıktı.. askerlerin kaleye saldırışlarını gördü : — Elamlar neden kendilerini mü - borsa haberleri. 2230: Plükla sololar. 20 P. Prangı 117,00|| 1 Mark 26,J) dafaa etmiyorlar? BUKREŞ 1 Dolar 1726,09 || 20 Drahmi Nâraş cevab verdi: 1910: Oda musikisi. 1845: Romanya mu- | 1 İsterlin — 618,00 || 20 Lera 23, — Elam askerleri kale içinde uyur- | sikisi. 19,30: Senfoni orkestra. 21.20: Piük || 20 Liret 125,00 |20 Ley neşriyata. 21446: Haberler. BUDAPEŞTE 1130: Plâk neşriyatı. 1840: — Alüsahabe. 19,50: Tiyatro. 21,50: Macar havaları 22,35: Salon havaları. 23,20: Çigan orkestrası, larken, cüceler kaleyi sardılar. Güneş doğdü.. Sümer kahramanlarının yü - rümesine mâni kalmadı. Dedi. Gudea askerinin surlara tır - mandığını görünce yarı sevinç, yarı PRAG hayret içinde, bir müddet gözlerini u -| / y730: Muhtelif havalar. 1810: — Almanya fuklara dikti: haberleri. 19,10: Orkestra havaları. — 20,25: — Tanrım, sen bizi affet! Sabah ol- madan gözlerimizi açtık.. ortalık ay - dınlanmadan ayağa kalktık.. karınca- d i e . lar bile yuvalardan yeni çıkıyorlar. Sen Wağlun. hantlırı, S05 SS ke. - bizi (Enhil) in gazabından koru, Tet —hl 21,25: Kabare havaları. 22,20: Dans ""’c' " VARŞOVA udef Tumdnn_ af.dilerlen, Surlar | “3450: İorkasira. 1726: Viyolan Dbavaları. rın üzerinde müthiş bir dövüş başla -| 19.20: İngiliz muslkisi, Arap şarkiları. 20: (Ali Bıza), Bakırköyünde: (Hilâl). yazıtta: (Belkle). Eminönünde: (Salih Nocati). Fenerde: (Rmllyadi). Karagüm” mişti, Muhtelif hatalar. 20,15: Opera: 22,25: Kisa (Hasaf Elamlar ayaklanmışlar, cücelerle| temslller. 22,40:Dans musikisi, boğuşuyorlardı. Yarınki prorram 30 Birincikânun 936 İSTANBUL Suz kralı Nabo karısını ve cariyele- rini alarak kale gerisine kaçmıştı. Suz ea sarayının demir. kapısını kilitlemişler, meşriyatır Elam hazinesini bir saat içinde boşak-| 1330: ilgda “TÜĞK SanklliK. SLRüK ua ; mışlardı . Cücelerin yıktığı surlardan yukarıya çıkan. Sumer akıncıları nihayet şehrin bıkı kapısını ıçtılır zafer boruları ça- Merkez nahiyede: (Dellâ Suda). Şişlide' (Nargileciyan). (Taksimde: (Limonci “ 'an). ı’uııııı.ı-ıııınw Büyükadada: (Merves). Heybellde: çywe sul(. Kadıküş — Paxaryolunda — (RifAİ Muhtar). Modada: (Alâeddin), üıni-' a Çarşıboyunda: (İttihat), solo: Maryo Parudi tarafından. 20: ve arkadaşları tarafından Türk — musikisi. 20,330: 'Türk musikt heyeti. 21 (Saat ayarı) Candan sevinmiyordu. Nâraşı —