V Ç D a saylnr B Kü * — İsveç jîmaiğ mi, v k.. (Baştaralı 1 inci sayfada) Alman jimanstiği mi Joalonumuz vardı. Fakat ben hiç bir — darecilerimizi, gerek spor mubarrirle- İfutbolcunun barfiks yaptığımı görme- dim. Bu sıkı idmanlardan çekindikleri | seyin ve Abdullah oğlu Haydar adla- — mi, doktorlar, muallim ve profesörleri- — mizin fikrini sormağı faydalı bulduk. ç C_eıa)lı.nnı neşre başlıyoruz: — Bir İdareci: İstanbul Atletizm Aja- ni Ömer Besim. — İsveç jimnastiği mi, Alman jim- nastiği mi? — — Artık Alman jimnasltiği diye bir — hâdise mevcut olmadığından verilecek cevap da basitleşiyor. Bugün, İngiliz: ler, Kanadalılar, Japonlar, hele Berlin olimpiyadlarında bütün spor dünyas- — n hayretten hayrete düşüren Ameri- — kalılar, jimnastiği «atletik —jimnastik: ler» formülü- ile ifade ediyorlar. Yani İsveç jimnastiklerini, atletik hareket- — kerle takviye — ederek inkişaf etlirmiş bulunuyorlar. Bence en iyi jimnastik budur. Atletizmde aldıkları dereceler — de bunu gösteriyor. Gene Berlin olimpiyadları dolayı- sile ortaya bir takım haksız ve mânasız iddialar atıldı. Zenciler uzvi teşekkülâ- — dinin hüsüsiyeti ve fevkalâdelizinden dolayı kazanıyorlar, denildi. Bu iddia O #tamamile yalandır. Kazananlar mu- yaffakiyetlerini sade ve sade müsbet — metodlarla jimnastik yapmalarına borç Tudurlar. Almanların, bütün muazzam spor — teşkilâtlarına, spor saha va saraylarına “rağmen hattâ Finlandiyalılar karşısin- — ga dahi ezilmiş bir vaziyete düşmeleri de bu fikrimi ayrıca takviye ediyor. — Almanlar, tekrar adeyim, yalnız spor msüllerinin bozukluğundan dolayı ye- — nilmişlerdir. Alman atletleri mükem- mel birer canbazdırlar, Fakat müsaba- kada kazanmak için sade canbazlık de- -I ğil, asrın en ileri metodlarile hazırlan- — mış bir vücut sahibi olmakla kabildir: Amerikalıların sistemi, he âlet ve — edevâtlı ne de İsveç usülü gibi düdük- dü değildir. Bunu câletsiz atletik jim- nastikler» diye hülâsa edebiliriz. Maamafih ben şimdilik hakkile tat- — bik edildiği takdirde İsveç jimnastikle- — Yrinin tatbikine dahi çoktan razıyım. Bir Eski Sporcu: Milli Takım san- — traforu Zeki Rıza, — Bence artık bir jimnastik mese- lesi mevzuu bahsolamaz! Çünkü gerek — İsveç ve gerek Alman jimnastiği, ikisi / birden yerlerini çoktan hafif sporlara; — Müsabakalı oyunlara - terketmişlerdir. Sade evlerde değil, hattâ klüplerde dahi böyledir. Bizim Fener klübü yan- — Madan evvel, mükemmel — bir idman “Son Posta,, nn Edebi Tefrikasi: &4 — - i için değildi. Çönküü bir aralık bütün arkadaşlar boksa başlamışlardı. Şu hal de gösteriyor ki bu iki jimnastik de| Nadire, SON POSTA Yapanlar : (Baştarafı 1 inci sayfada) guya çekilmişlerdir. Bunlardan tarikat âyini yapmakla maztun - Şeyh Halil, Şeyh Mürteza, Şeyh Sami, Molla Ha- ilin kardeşi Mehmet, Çakâl İsmall, Şeyh Halilin dayısi Halli, Kocakafa Hü Gizli âyin ı rındaki sekizi tevkif edilmişlerdir. Muharmrem — ve karısı Naciye, kızı Durmuş, İsmali, — Hamza, devirlerini bitirmişler, yani cekimişler-| Şeyh Salihin karısı Esma ve Fatma dir. Şimdi, onların yerine - voleybol, basketbol gibi oyunlar geçti. Pek kısa bir tarihi olan bu oyunla- rın bütün dünyada ne kadar büyük bir rağbet bulduğu da bu sözlerimi ispat eder sanırım. Bence yapılacak iş, ilk mektep sınıf- larmdan başlayarak - müsabakalı ve id- diahı oyunlara devam etmek — sonra voleybol ile basketbole geçerek genç- lerin hem müsabaka zevkini, hem de atletik kabiliyetlerini ârttırmaktadır Bir Spor Muharriri: Burhan Felek, — Evvelk — mevzuda anlaşalım: Jimnastik spor değildir. — Şu halde spor nedir? — İşte tarifi: Adali ceht ile mütera- fik heyecan. Pek mahalle uslübu ile oldu amma kusura bakma, Yani kısa- cası hareketi - bedeniye. Jimnastikte müsabaka yoktur. Meselâ bir «jimnas- tik müsabakası» tertip etsek, o zaman jimnastik, spor olur. Hem lâfı weden uzatıyoruz. Bizim metnlekette maalesef spotculuk da te- sadüfidir. t Ben 16 yaşında . idim, tesadüfen futbolcu oldum. Eminim ki Fenerbah- çenin meşhür Zekisi Kadıköyünde de- ğgil de Karagümrükte doğmuş ve bü- yümüş olsaydı. muhakkak ki futbolcü olmazdı. 9 Binaenaleyh ilk işimiz mektepler- deki gençlere spor zevki vermek olma- hdır. Dünya" mekteplörinin buğün takip ettikleri spora hazırlık — tejimi, talebe- nin yaşına ve bünyesine göre tanzim edilmiş sportif oyunlardır. Jimnastik bu sportif oyunlara hazırlık için yapı- lan beden hareketlerinden ibaret kal- mıştır. Bu beden hareketlerinin içinde İsveç jimnastiğinin ihtiva ettiği hare- ketler mevcut olduğu gibi; belki Al. man jimnastiğinden parçalar da var- dır. Fakat artık bütün düftyaca kabul edilmiştir ki töğrafya ismile ayrılmış bu veya şu jimnastik üsulünün çerçe- vesi içerisine kapanıp bir. tarikat der: vişi gibi ondan başkasının kerametine inanmamak'doğru değildir. Sana daha kısaca Bir söz söyliye- yim mi? Bizim memlekette henüz genç | Haydi hayırlısı, ——LMM—————MM—L—TL—— —— Bununla beraber o sözünü bitirdiği — taman: «Yanılıyorsun baba, dedim. Doktor Sırrı Nihad şimdilik benim için iyi bir arkadaştır, o kadar.m Gülümsiyerek: «Fakat şimdilik.w diye, tekrar etti. —— Oma doğruyu söylemiştim. Sizinle — aramızda hiç bir şey geçmemişti. Ö bür tanıdıklarım, sizden daha resmi ol- — düuğüm erkekler bile hemen bir firsa-| tını bulup, bana manalı şeyler söyle - — mekten çekinmemişlerdi, Halbuki siz — benim için bir arkadaştan, hem de i — ağır,belki başka bir genç kız için dü şünceleri, hareketleri sıkıcı olan bir ar- — kacaştan başka bir şey değildiniz. Fa- kat ben sizin gözlerinizdeki o ağır, — yakur ifadeyi ne yalan söyliyeyim be- |di. Kalbim gayri ihtiyari size.doğru a-| Bi bir inşana kavuşmuş gibi bir hal var- geniyordum, Sonraları bu beğenmek gittikce arttı. Size daha çok yaklaşmak isti*or, gittiğim — yerlerde /— mazıam orada bir dakika fazla kalamı- — yacak kadar sıkılıyordum. — * Babam sizin bana uygun bir koca - — İacağınızı söylediği zaman, ong, sizin benim için şimdilik bir arkadaş olduğu- /Nuz cevabını vermiştim, «Şimdilikv de-| memiştiniz. Hem de benim ne kadar|kerek sözünüzü nasıl bitireceğinizi şa- inde sebeb vardı. Bazan bakışlarıniz | değiştiğimi farkedemiyecek kadat sâ -| şırmış Bir Halkde yüzüme baktınız ve ” ; Na ÖNEND sizi bula -| Yazanı Perlde EV 3, c gözlerimde öyle bir ateşle uzun uzun dinleniyordu ki, tatlı bir ümide düş * mekten kendimi alamıyordum ve ağır, fazla ince düşünen bir adam olduğunuz için, beni sevdiğinizi söyliyecek mü - said bir zaman beklediğinizi kuvvetle tahmin ediyordum. Bünda fazla bir ha- yale de kapılmamıştım. Çünkü sizin gözlerinizle gözlerime döktüğünüz o gizli ateşten cesaret alıyordum. Fakat siz bana öyle uzun uzun baktıktan sön- ra gene içimden kendi kendime sizinle anlaşmanın pek müşkü! olacağına ka- rar vermiştim. Fakat karşılaştığım bu 'güçlük de ayrı bir zevkle kanımı kam- çılıyordu. Bazı günler de kafam ile kal- bimi arasında bir mücadeledir başlar - karken, kafam ubu adamı sevmemek yordu. Kafam sizin garib bir adam ol- duğunuza çoktan karar vermişti. Fa - kat yazık ki, kalbim bu garib adamı bütün varlığı ile bir çılgın gibi sevmeye başlamıştı. Günler geçiyordu. Ve siz hiç değiş- sevmekten hayırldır.» diye, düşünü -| setbest bırakıldılar. Bunların da gay- T£ mevkuf muhakemelerine devam olu nacakttır. Suçluların evrakı ilk tahkikatın a- çilması için ikinci müstantikliğe veril- müştir. Suçlular âyin meselesini inkâr etmişlerdir. İçlerinden Haydarla Hü- seyin ittraf yollü beyanatta bulunmuş lardır. Şeyh Halit Muharremin evin- de yapılan toplantıyı İçki âlem! olarak göstermiştir. Hüseyin âyin yapıldığını, horoz kesildiğini söylemiş, Haydar o akşam hepsini diz çökmüş halde dua ederken gördüğünü söylemiştir. Tahki kata devam ediliyor. Adana telâş içinde (Baştarafı 1 inci sayfada) Seyhan da iki metre yükseldi Adana, 28 (Hususi muhabirimiz- den) — İki gündür kısa fasılalarla ya- ğan yağmurlardan Seyhan nehri bu gün iki metre 30 santim yükselmiştir. Seyhanın yeniden kabarması halkı te- lâşa düşürmüştür. Ayni zamanda Kaysetiye yağan meb zul karın eriyerek sel.halinde Seybhana karıştığı haberi şehirde şayi olur olmaz telâş sön dereceyi bulmuş, Karşıyaka ve şehirde nehir kenarında oturanlar- dan büyük bir kısmı eşyalarını tophya Yrak iç mahallelere nakletmişlerdir. Bu grada memleket hastahanesi de kısmen boşaltılmıştır. Nehrim akşama doğru 15 santim ka- dar alçalması halkırı telâşinet bir dere- ce olsun izale etmiştir. Maamafih sel korkusu elân mevcuttur. Kızılay - tarafından — seylüpzedelere yardımlar devam etmektedir. Evleri yı kılandara para yardımı yapılmaktadır. Teberrüat yekünu da günden güne yük selmektedir. Diğer taraftan yıkılan setlerin ta - mirine hararetle devam edilmektedir. Bigada teftiş Biga (Husust) — Mülkiye müfet- tişlerinden İhsan buraya gelmiş, tefti- şine belediye dairesinden başlamıştır. İhsan belediyenin altı yıllık hesapları- na bakacak, burada bir iki hafta kadar lörin ekseiyeti, divenden inmesini ne de çok fabit ola- râk bir ağaca tırmanmasını Bilmezler. K. Tahir ne yürümesini, ne mer- kindiniz. Fakat arada sırada gözlerime elâ gözlerinizin içi pırıl pırıl yanarak, yüzünüz anlaşılmıyacak manalarla kar ma'karışık öyle bir dalışınız vardı ki.. sonra, kendinizi çabuk topluyor,, du ». daklarınızda müşfik bir tebessümle he men o yabancış uzak adâm oluyordu- nuz. Daima kendi kendime kaldığım za- man uzun uzun düşünüyordum: «Bu adam benden ne istiyor Allahım!, Sev- se bu kadar durgun, bir taş gibi hare - ketsiz kalmasına imkân var mı? Peki sevmiyorsa sık sık yüzüme dalan o a- teşli bakışları nedir?» Yaz gelmişti. Bir sabah Leylâlara kadar gitmek için evden çıktım. O gün hep beyazlar giymiş, saçlarımı küçük bir kız gibi omuzlarıma — bırakmıştım. Şişliye doğru yürürken caddede size ınıtacldîm. Beni görünce şaşırmış gibi durakladınız, bakışlarınız — acâibleşti. Sonra hemen yanıma koşar gibi gele - rek ellerime sarıldınız. Sizde çok sevdi.- dı. Gözleriniz sevinç içinde parlıyor - du. Yavaşca: «Bugün, dediniz. Bu saçlar, bu gözler ve bu elbiselerle kime benziyorsunuz biliyor musunuz?» Ben sevinçle yüzünüze bakıyordum. İçim; den «nihayet her şeyi itiraf edecek.» diye, düşünmüştüm. Fakat siz birden- bire gene durgunlaştınız, ellerinizi çe- . . v Hakikati olduğu . . *. Gibi gören Fransızlar da var (Baştarafı 1 inci sayfada) Fransa için ön büyük mabzur, - nun infirada sürüklenmesidir. Biz ga- zetemizde Fransayı infiraddan kurta- racak olan her anlaşmayı alkışladık. Fransa - İngiltere paktı, — Fran- sız » Sovyet paktı, ilâh... Biz Fransanın Türkiye ile arasının açılmasına Fransa haklı da olsa, razı olamayız, bu menfaatlerimize hiç bir suretle uygun değildir. Türkler Cenev- re kanunlarına riayet etmişlerdir. Bizi emrivâkiler karşısında bırakmamışlar- dır. Antakyaya asker yerine müşahit göndermişlerdir. Habeşistan, İspanya, Ren emrivâ- kilerinden sonra Türkiyenin, takındı- ğa haksever tavır mümtaz bir orijinal- liktir. Şu anda Akdenizi kimsenin Çano gölü haline ifrağ etmeğe niyeti yoktur. Bu vaziyet karşısında Akdeni- zin kapılarını elinde tutan bir devletle Fransanın dostça teşriki mesâi etmesi çok İâzımdır. Türk - Fransiz dostluğu - siyaseti hariciyemizin an'anevt siyasetlerinden biridir. ş Bu anlaşmamazlık bir takım mah- zurlar tevlit edebilir, fakat bu tarz si- yasetin kanun ve nizama uygun ha- reket etmek isteyen devletleri, sukutu hayale uğratabileceğini de unutmamak lâzımdır.» Sabık Kralla Madam Simpson Adada yerleşeceklermiş Dün gece Belgrad radyosu şu habe- ri vermiştir: «İstanbuldan bildirildiğine göre, şimdi Viyanada bulunan — eski İngiliz Kralı 'sekizinci Edvard yakında İstan- bula gelerek yaz mevsimini Büyüka- dada geçirecektir. Sekizinci Edvard'a Misis Simpson da, İstanbulda iltihak edecektir.» Alman- Japon komünizm mücadelesi | (Baş tarafı 2 inci sayfada) — | ki'nin şahsı malüm olunca, mütaleası- nn da hususi bir ehemmiyeti vardır. Bu zata göre, Komünizm, bir zamanlar Garbi Avrupaya doğru taarruzda bulu- nuyordu. Bunun önüne Almanya çıktı. Komünizm derhal istikametini değiştir di. Uzak Şarka teveccüh etti. Uzak Şarkta Taponya vardır. O da, Komüniz mi karşılamaya koyuldu. Japonyanın son zamanda takındığı tavrı hâreketin sebebi işte budur, Bu sebeple, Avrupa kekeler gibi devam ettiniz: e _-.— ği İzmirde eşek eti satan bir çingene tutuldu İzmir, (Hususi) — İzmirde bele- diye zabıtası Sineklide halka eşek eti satan çingene Yaşar isminde birini cürmü meşhud halinde yakalamıştır. Çingene Yaşarın ötedenberi kaçak et sattığını haber alan belediye zabıta- sı, kendisini takip etmiş, Yaşarın pa- zardan sırtka ve hastalıklı bir eşek sa- tın alarak evine götürdüğünü, biraz sonra da sırtında et parçalarile dışarı çıktığını görmüştür. Yaşar bu etleri mahalleler arasında satmağa çalışırken yakalanmış, evindeki sıska ve hasta- hklı eşeğin diğer parçaları da ele geçi- rilmiştir. Yapıları tükikik holnesinda çiage ne Yaşarın bundan on beş gün evvel de pazardan ihtiyar bir beygir satın a- larak evine getirdiği ve beygiri yüz- dükten sonra etini, dana eti yerine sattığı tesbit edilmiştir. Yaşar adliyeye verilmiş, belediye, halkın kaçak etlere rağbetinin önüne geçmek maksadile yüzülmüş eşeği İz- mirin bütün — mahallelerinde dolaştır- mıştır. Resimli zabıta Hikâyesinin hal. şekli Uşak Roç'un efendisini — bir yüzüğü muayene ederken görmüş olması, had- di xatında bir kıymet İfade etmes, lâ- kin bu hareket diğer delillerle birleş- tirdiği takdirde büyük mâna alabilirdi. 4 numaralı resimde görüldüğü gibi, Mister Pik'in elbisesi açık renkli idi. Tezgâhdarla mücadele ettiği sırada düğ- melerden biri kopmuş, yere — düşmüştü. (8 numaralı resim) Roç, efendisinin el- biselerini temizlerken, düğmelerden bi- rinla eksik olduğunu gördü. Cazetede, baygın bulunan tezgühtarın yanıbaşında bir de düğme bulunduğunu — okuyunca, meseleyi hemen kavradı. Plânını kurdu ve muyaffak da oldu. rupaf bir gözlükle görmemeli, daha şü- mullü bir görüşe sahip bulunmalıdır- lar, * Yukarıki satırlar da, Alman - Japon İ Komünizm mücadelesinin bir safhası-' devletleri, hâdiseleri, münhasıran Av- | nı aydınlatmış oluyor. — Selim Ragıp ç —— benim gözlerimdeki merakı görünce|cuduma dolanan beyaz elbisem, düm- «Bahara|düz tarayarak arkamda geniş bir benzediğinizi söyliyecektim Seza ha »|topuz halinde topladığım simsiyah nam,.» Bu komplimanı öyle soğuk bir| saçlarım, bakışlarımdaki derinlik içi- şekilde tamamlamıştığız ki şaşırdım ve|me emniyet getirmişti. -Odamdan siz yanımdan ayrıldınız. Ne de olsa si-| çıkmadan &vvel kimsenin İşitmemesi- İgin gibi o kadar durgun, garip bir ada-|ne dikkat öderek yavaşça dua ettim: min bu sözleri söyleyebilmesi büyük — Allâhimn saadeti benden — esir- bir şeydi ve bana yeniden müthiş bir | geme.. ümid vermişti. Akşam eve dönünce bu| — Bu dua halinde dudaklarımdan fış - sevinçle babamın boynuna atıldım: kıran kelimelerin asıl manası, Allahın — Baba, galiba Sırrı Nihadla arka -|bana vereceği biricik saadet, sizin kal- daşlığımızın bitimine geldik, dedim. Babam gülümsiyerek: — Ne ol. dedi. Birbirinize düşman mi oldunuz?. Gülerek cevap verdim: — Hayır, baba; Düşman değil, fa- kat dostluğumuz yakında çok başka bir cephe alacak sanıyorum. O, sesini çıkarmadı, her şeyi anla- miş gibi memnun başını salladı ve a - ramızda ne geçtiğini de sormadı. bimi kavrıyacak ateşli gözleriniz, ar- tık bana — söyliyeceğinizi umduğum bütün endişelerimi dağıtacak olan son sözleriniz olacaktı. Babam ile neşe içinde evden çıktık. Fakat bu neşe balonun verildiği otelin geniş salonuna girinciye kadar devam etti. İçeri girip te kâlabalığın içinde gözlerinle bir çok arandıktan sonra sizi bulamayınca içimi birdenbire müt- hiş bir azap bürüdü. Neredeydiniz? O gece günlerdenberi tafsilâtı kulak- tjiç_î"__sdmmşîîn.iz? Al]ılııı önce larda gezen #enenin büyük balolnnn-ld“”“ğ“'" ıztırabı size şimdi nasıl an- dan biri vardı. Babam sofrada bunu hatırlatarak, hazırlanmamı söyleyin- ce büyük bir sevinçle ürperdim. Çün- kü sizi orada bulacağıma muhakkak emindim. Baloda size son sözlerinizi söylemek için cesaret vermiye bile ka- yar vermiştim ve giyinip te odamda #on bir defa aynaya baktığım zaman müt- hiş bir sevinç içimi kapladı. Muhak - kak beni beğenecektiniz.. Stmsıkı vü- İatayım.. | --Santler gaçfikçe herkesin bol neşasi, İbirbirine sokulan çiftler, benim de on- larım arasına sürüklenir gibi katılmı - ya mecobur olmam müthiş bir azap olu- yor, kafamı sanki kara bir kâbus sa - rıyardu. Nihayet babam da benim ha: lümdeki gayri tabitliği anladı galiba Erken dönmek için ahbapların çembes vinden- kurtulmaya — çalışırken — bana n (Arkaşı var)