SON- POSTA Düşünür: Onu, kırk beş se- he evvel hayat hesa bının zimmetine ve &na baba müşterek kesaplarının matlü- Estına yazmışlar - dır. Ana sütü hesa- birin matlübu ço - aldıkça onun da büyüme hesabının zimmeti çoğalmış - tır. Bu arada diğer hesaplarda da deği- #klikler — olmuştur. Meselâ — babasının Kkazancı hesabından ahasının yiyimi, gi- yimi hesabına mah- #vp muameleleri ya Pilmıştır. Biraz büyümüş, mektebe gitmiştir ; yani, şahsiyeti ev besabının zimmet Yaprağından matlüp yaprağına geçi - rilmiş, ve mektep hesabının zimmeti- he yazılmıştır. Hocaların kafalarındaki bilgi bir çok Muamelelerden sonra onun kafasma İntikal etmiştir. Ve mektep hesabına TMatlüp yazıldığı gün o zamana kadar Beçen hayatının bir bilânçosunu yap- Mıştır. Pasif tarafında zarar yok, fakat ak- tif tarafında hiç te yabana atılmıyacak bir kâr vardır. Mektepten çıkmış, hayata atılmış - tir, Artık bütün ömrü fişten yevmiye - ye madde, maddeden muavin deftere Takam, gene yevmiyeden defteri ke - bire hesap nakletmekle geçmiye baş - lamıştır. Ve bu hesaplar, ve bu defter- ler içinde öyle hesapçı, öyle defterci ol Muştur ki... Ona, hususi hayatına ait #Borulacak suallere şu tarzda cevaplar Verir, — Adın ne? — Deftere bakayım, cevap veririm! — Yaşın kaç? — Geçen 14 kânunuevvelde bilân - Çosunu çıkarmıştım, kırk beşti. — Kaç çocuğun var? — Defterde dört tane, fakat bir ı.rx hesi amortismana uğradı... — Anlamadım. — Yani öldü. Onu imha edince ge - tiye üç kaldı demektir. * Bulanık suda balık avlamak, muha- tebecinin elinden iş çıkarmanın yanın- da mesele bile değildir. Yanına ilk gidişinizde kâğıdınıza da, Yüzünüze de bakmaz: |kemiği, adaleyi, Vet ni 5 hayet seksen kâğıt değiştirip, doksan yerden sizin siz olduğunuza dair şa - hit, isbat getirdikten sonra muhasebecl kâğıdınıza imza alıp işinizi bitirmiye Tazı olmuştur. Ah o imza bahsi, ne güç iştir. Kalemi ahr, Ucu muayene eder, tekrar muüayene eder, mürekkebe ba - nar, tekrar banar, Bakar, beğenmez. Kalemi yeniden siler, yeniden mü - rekkepler, ve tir tir titriyen elile kâ- Bıdınıza titrek iİmzasını koyar. Muhasebeci evlidir. Karısı ve üç ço- cuğu vardır. Bunların varlığına inanır, çünkü evlendiği gün karısını adıyla sanıyla defterine yazmıştır. Çocukla - rın) hakeza doğdukları gün! Eğer iç - lerinden bir tanesini yazmayı unut - muş olsaydı muhakkak ki inkâr ede - cekti. Var mi, yok mu? Defterde ol - madıktan sonra nereden bilecekti ki... Bakkaldan aldığını deftere yazmayı hiç unutmaz. Akşam evinde yediği yemeğin taba- ,ğınm maliyetini bildiği gibi ağzına at- Jaığı her lokmanın maliyetini de bilir. İkide bir: - Ah bu doöktorlar, şu vücudun ye - meklerden ettiği istifadeyi de doğru olarak tesbit etmiş olsalardı, ve ben her lokmanın udumda yaptığı kanı, » Niye topluyor- lar anlamam ki, bi- let demek verilen paraya karşı alınan evrakı müsbite de- mektir. Evrakı müs bite daima tediyeyi yapan şahsın nez - dinde — kalmalıdır. Yarın öbür gün bir sual vaki olacak o- lursa.. Yalnız bunlar de- ğil; onu karısı bile henüz anlıyamamış- tır. Hele karısını hiç amma, hiç be- ğenmez. Nasıl be- ğensin. Ev, odalar- daki eşya, mutfak takımı, hattâ çöp te nekesi bile karısına tevdi edilmiştir. Bunların hepsi birer kıymettir. Ka - rısı bütün bu kıymetlere vazlülyet bir jayniyat muhasibidir. Bir ayniyat mu - dhasibi için, ayniyatının miktarını, ne- vilerini, Ve kıymetlerini bilmemek ve ,bunları bir deftere kaydedip takip et- memek kadar büyük hata mı olur? Sonra kârısının daha büyük bir ha - tası vardır: Sütçüye para verir, kasa « ba para verir, şuna buna para verir ve hiç birisinden makbuz almaz. Evlerin- de eğer bir gün bir divani muhasebat kursalar muhakkak ki karısı için öm - rünce ödiyemiyeceği miktarda bir zimmet tahakkuk ettirilecektir. » Sen kimsin? Serisinin bu mevzuu, evvelâ aklıma gelmişti. Kâğıda yaz - ,Mmakla aklıma matlüp ve müsvedde hesabına zimmet geçirmiş oldum. Yazı dizilecek, gazeteye girecek ta- bif bunlar yapılırken de bir alay mu - hasebe muamelâtı cereyan edecektir Ve nihayet basılıp gazetede çıkacak.. Sayın muhasebeci doğru mu söylü- yorum bilmem. Neticede sana zimmet ve gazeteye matlüp olacak. Artık hep senin zimmetinde kalsın; hayatının so- velhası) her şeyi ayrı ayrı tesbit edebilseydim. Der, birisile konuşurken: — Nasılsın? Diye sormaz: Diye sormaz. — Yarın gel! İkinci gidişinizde yalrız kâğıdınıza bakar: | — Yarın gel! Üçüncü gidişinizde kâğıdınıza — ve Yüzünüze bakar: | — Yarın gel! Dördüncü yarında kâğıtlarınızı ka- Tıştırır. — Olmadı bayım. — Nerest olmadı? Diye sorarsınız; o zaman kâğıtları kere daha karıştırır. Maazallah kâğ larda hakikaten bir eksiklik varsa| Yandınız demektir. Eksiklik yoksa o, bir zahmete daha | Birer, Bir kere daha karıştırır. — İşte bayım böyle iş mi olur? — Ne oldu, ne var? — Daha ne olacak, imzanızın kuy - Tuğu pulun birinin ucuna pekaz çik - tmış.. İmkânı yok bu parayı veremem. aade edin, kuyruğu biraz u Zata uai Tarzında bir söz söylerseniz ge Yandınız demektir. Açar ağzını, yumar gözünü: — Ne diyorsunuz siz? Resmi mua - uncak mi sanıyorsunuz? Ben sujistimal edemem. Bu pa- Ta bu tarzda verilemez.. Verilemez, bu — Nasıl, diye sorar, kâr tarafı ka - barik mı? Ve ne anlalırsa anlatsın, anlattıktan sonra şu cümleyi ilâve etmefi ihmal etmez Hata ve nisyan müstesna! Belediye kaldırımların solundan git meyi yasak edip herkesi sağdan gitmi- ye lebar ettiği zaman çok canı sıkıl - mıştır. Hattâ valiye gidip bu işte bir hata olduğunu muhasebe bilgisine iş- tinat ederek isbat etmek istemiştir: — Ne büyük hata demiştir. Sağdan değil, soldan gidilmelidir. Çünkü esaş soldur. Defteri kebinre bakın hesaplar soldan s mevcudu mek olur mu? p dönüş için ol- malıdır. Dönmek te bir nevi he: çıkmak değil midir ki? sola geçer.. Dalima muazzeptir, anlıyamıyanlar çoktur. lenler vardır. Bakkalın defterini beğenmez, değiş - kü kendisini zularına gü- tirmek ister: — Kırk defa söyledim, der. Şu ben- |den aldığın 1 hesabımdan çıka - rirken kenarı bir çizgi çekip in - dirme. Defte ağ yi Şina yaz. Tabii bakkal bunu anlamaz ve gü - âdar işte O gün söz dinletemezsiniz, ert Bün, daha ertesi gün de hakeza.. Ni - |ler; muhasebeci sinirlenir, Vapur biletlerinin toplgnmasına muarızdır: iskelelerde sıralanmıştır. — Ve| nunda bakiyej zimmet olarak görünür, İsmet Hulüsi Yozgat hastanesi ikmal edilmek üzere Yozgat (Hususi) — Nafia idaresi şehrin mühim yollarından biri olan Yerköy yolunu esaslı surette tamir et- tirmiştir. Vilâyet tarafından inşasına başla - Şimali ıııgutılıiı kesif bir sis nan hastane ikmal edilmek üzeredir. Hastanenin su tesisatı ikmal edilmiş - tir. Yakında küşat resmi yapılacaktır, Urfada yerlimallar sergisi Urfa (Hususi) — Tasarruf ve yerli | malı haftası münasebetile Halkevi sa- lonunda bir sergi açılmıştır. Açılış tö- reninde Urfa iktisat ve tasarruf cemi- | yeti başkanı Ömer Alay tarafından bir konferans verilmiştir. Sergiyi gezen halk yerli mamulâ - tını takdir etmektedir. Serginin açıldığı akşam ilk okul ta- lebeleri tarafından belediye sineması salonunda bir müsamere verilmiştir, Bursada bir otobüs kazası Bursa (Hususi) — Pınarbaşı cad - desinde çok acıklı bir ölüm hâdisesi ol müştur. Bursaya' gelmekte iken karşıstna sür'atle ilerlemekte olan bir ©kmış, ansızın zavallı kadına çarpmak suretiyle ölümüne sebebiyet vermiştir. İrak tahkikata ve takibata başlamıştır. otobüs | Bu ev Madridde bir bomba isabetile hasara uğramıştır. Bununla beraber hükümet bu binayı bir istikhâm haline koymayı münasip görmüş ve kum çuvallarile tahkim etmiştir. Şimdi insan uzaktan bakınca bu evi içi tıpkı tıkışık buğday çuvalları ile doldurulmuş harap bir zahire ambarına benzetivor. Bu yarış Holivutta yapılmıştır. Genç kızlar yüz metrelik bir mesafeyi kolları altında birer hindi taşıyarak koşmuşlardır. Yeni seneye girerken yapılan bu yarış çok alâkalı olmuştur. Hemen hemen bütün Holivud bu yarışın seyrine gelmişlerdir. içinde kaybolan bir hava Filosuna mensup bir tayyare Çeşşayda yere iniyor. Fransızların yaptıkları İıtrnhıırg zırhlısı Sen - Nazer'de denize in- dirilmiştir. Merasimde Bahriye Nazırı da hazır bulunmuştur. Sürati Müddeiumun.llik derhal işe el koya «| saatte 29 mildir. Ağırlığı 26,500 tondur. denize - İndirilmiştir. Merasimde Hitler de hazır bulunmuştur. Londrada kibar kadınlar yan- larında kanguriler gezdirmeğe başlamışlardır. Bu hal son günlerde Fronsız kadınlarına da sirayet et- miştir. Bakalım bu moda bütün gdünyada revaç bulacak mı ?