22 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON . POSTA SEN KİMSİN? 9 - MUHASEBECİ Yazan TAZORN SAA Düşünür: Onu, kırk beş se- Ne evvel hayat hesa bının zimmetine ve âna baba müşterek hesaplarının matlü- Katına yazmışlar - dir. Ana sütü hesa- bının matlübu ço - faldıkça onun da büyüme hesabının zimmeti çoğalmış - tır. Bu arada diğer hesaplarda da deği- $klikler olmuştur. Meselâ — babasının kazancı hesabından anasının yiyimi, gi- yimi hesabına mah- &vp muameleleri ya Pılmıştır. Biraz büyümüş, Mmektebe gitmiştir ; yani, şahsiyeti ev hesabının zimmet Yaprağından matlüp yaprağına geçi - rilmiş, ve mektep hesabının zimmeti- he yazılmıştır. Hocaların kafalarındaki bilgi bir çok Muamelelerden sonra önun kafasına İntikal etmiştir. Ve mektep hesabına Matlüp yazıldığı gün o zamana kadar Bgeçen hayatının bir bilânçosunu yap- Mıştır. Pasif tarafında zarar yok, fakat ak- tif tarafında hiç te yabana atılmıyacak bir kâr vardır. Mektepten çıkmış, hayata atılmış - tır, Artık bütün ömrü fişten yevmiye - Ye madde, maddeden muavin deftere rakam, gene yevmiyeden defteri ke - bire hesap nakletmekle geçmiye baş - lamıştır. Ve bu hesaplar, ve bu defter- ler içinde öyle hesapçı, öyle defterci ol Müuştur ki... Ona, hususi hayatına ait Borulacak suallere şu tarzda cevaplar Verir, — Âdın ne? — Deftere bakayım, cevap veririm! — Yaşın kaç? — Geçen 14 kânunuevvelde bilân -|. Çosunu çıkarmıştım, kırk beşti. — Kaç çocuğun var? — Defterde dört tane, fakat bir ta- hesi amortismana uğradı... — Anlamadım. — Yani öldü. Onu imha edince ge - tiye üç kaldı demektir. ! * Bulanık suda balık avlamak, muha- |. Bebecinin elinden iş çıkarmanın yanın- da mesele bile değildir. Yanına ilk gidişinizde kâğıdınıza da, |. Yüzünüze de bakmaz: — Yarın gel! İkinci gidişinizde yalnız kâğıdınıza bakar: — Yarın gel! Üçüncü gidişinizde kâğıdınıza Yüzünüze bakar: — Yarın gel! Dördüncü yarında kâğıtlarınızı ka- Tıştırır: — Olmadı bayım. — Neresi olmadı? Diye sorarsınız; o zaman kâğıtları bir kere daha karıştırır. Maazallah kâğiıt- larda hakikaten bir eksiklik varsa Şandınız demektir. Eksiklik yoksa o, bir zahmete daha Birer, Bir kere daha karıştırır. | — İşte bayım böyle iş mi olur? | — Ne oldu, ne var? — Daha ne olacak, imzanızın kuy - Tuğu pulun birinin ucuna pekaz çık - Mış.. İmkânı yok bu parayı veremem. — Müsaade edin, kuyruğu biraz u - zatayım.. Tarzında bir söz söylerseniz gene Yandınız demektir. ÂAçar ağzını, yumar gözünü: — Ne diyorsunuz siz? Resmi mua - Meleyi oyuncak mı sanıyorsunuz? Ben €mniyeti suiistimal edemem, Bu pa- Ta bu tarzda verilemez.. Verilemez, bu kadar işte, __0 gün söz dinletemezsiniz, ertesi Bün, daha ertesi gün de hakeza., Ni - ve | hit, isbat getirdikten sonra muhasebeci lenler vardır. hayet seksen kâğıt değiştüârip, doksan yerden sizin siz olduğunuza dair şa - kâğıdınıza imza atıp işinizi bitirmiye razı olmuştur. Ah o imza bahsi, ne güç iştir. Kalemi alır, Ucu muayene eder, tekrar muayene eder, mürekkebe ba - nar, tekrar banar. Bakar, beğenmez. Kalemi yeniden siler, yeniden mü - rekkepler, ve tir tir titriyen elile kâ- ğıdınıza titrek imzasını koyar. Muhâasebeci evlidir. Karısı ve üç ço- cuğu vardır. Bunların varlığına inanır, çünkü evlendiği gün karısini adıyla sanıyla defterine yazmıştır. Çocukla - rını hakeza doğdukları gün! Eğer iç - lerinden bir tanesini yazmayı unut - muş olsaydı muhakkak ki inkâr ede - cekti. Var mı, yok mu? Defterde ol madıktan sonra nereden bilecekti ki... | Bakkaldan aldığını deftere yazmayı hiç unutmaz. Akşam evinde yediği yemeğin taba- iğinım maliyetini bildiği gibi ağzına at- tığı her lokmanın maliyetini de bilir. İkide bir: , — Ah bu doktorlar, şu vücudun ye - meklerden ettiği istifadeyi de doğru olarak tesbit etmiş olsalardı, ve ben ,her lokmanın vücudumda yaptığı kanı, kemiği, adaleyi, velhasıl her şeyi ayrı ayrı tesbit edebilseydim. Der, birisile konuşurken: — Nasılsın? Diye sormaz: — Vaziyet nasıl? Diye sorar: — Keyfin yerinde mi? Diye sormaz. — Nasıl, diye sorar, kâr tarafi ka - barık mı? Ve ne anlatırsa anlatsın, anlattıktan sonra şu cümleyi ilâve etmeği ihmal etmez!: ata ve nisyan müstesna! Belediye kaldırımların solundan git- meyi yasak edip herkesi sağdan gitmi- ye icbar ettiği zaman çok canı sıkıl - Mıştır. Hattâ valiye gidip bu işte bir hata olduğunu muhasebe bilgisine iş- tinat ederek isbat etmek istemiştir: — Ne büyük hata demiştir. Sağdan değil, soldan gidilmelidir. Çünkü esas soldur. Defteri kebire bakın hesaplar soldan sağa doğru sıralanmıştır. Ve her hesabın zimmeti, yani mevcudu sola geçer.. Sağdan yürümek olur mu? Soldan yürünecek. Sağ dönüş için ol- malıdır. Dönmek te bir nevi hesaptan çıkmak değil midir ki? Daima muazzeptir. Çünkü kendisini anlıyamıyanlar çoktur. Arzularına gü- Bakkalın defterini beğenmez, değiş - tirmek ister: — Kark defa söyledim, der. Şu ben- den aldığın parayı hesabımdan çıka - rırken kenarı eğri bir çizgi çekip in - dirme, Defterin sağ yaprağına Yyaz. Tabil bakkal bunu anlamaz ve gü - » Niye topluyor- lar anlamam ki, bi- let demek verilen paraya karşı alınan evrakı müsbite de- mektir. Evrakı müs bite daima tediyeyi yapan şahsın nez - dinde — kalmalıdır. sual vaki olacak ©- lursa.. Yalnız bunlar de- ğil; onu karısı bile tır. Hele karısını hiç amma, hiç be- ğenmez. Nasıl be- ğensin. Ev, odalar- daki eşya, mutfak takımı, hattâ çöp te nekesi bile karısına tevdi edilmiştir. Bunların hepsi birer kiymettir. Ka - rısı bütün bu kıymetlere vaziülyet bir şayniyat muhasibidir. Bir ayniyat mu - ,hasibi için, ayniyatının miktarını, ne- vilerini, ve kıymetlerini bilmemek ve ,bunları bir deftere kaydedip takip et- ,memek kadar büyük hata mı olur? , BSonra karısının daha büyük bir ha - .ba para verir, şuna buna para verir ve ,hiç birisinden makbuz almaz. Evlerin- ,'de eğer bir gün bir divani muhasebat kursalar muhakkak ki karisı için öm - rünce ödiyemiyeceği miktarda bir zimmet tahakkuk ettirilecektir. y Sen kimsin? Serisinin bu mevzuu, evvelâ aklıma gelmişti. Kâğıda yaz - ,makla aklıma matlüp ve müsvedde hesabına zimmet geçirmiş oldum. bif bunlar yapılırken de bir alay mu - hasebe muamelâtı cereyan edecektir Ve nihayet basılıp gazetede çıkacak.. Sayın muhasebeci doğru mu söylü- yorum bilmem, Neticede sana zimmet ve gazeteye matlüp olacak. Artık hep senin zimmetinde kalsın; hayatının so- nunda bakiyei zimmet olarak görünür, İsmet Hulüsi Yozgat hastanesi ikmal edilmek üzere Yozgat (Hususi) — Nafia idaresi şehrin mühim yollarından biri olan Yerköy yolunu esaslı surette tamir et- tirmiştir. Vilâyet tarafından inşasına başla - nan hastane ikmal edilmek üzeredir. Hastanenin su tesisatı ikmal edilmiş - tir. Yakında küşat resmi yapılacaktır. Urfada yerlimallar sergisi Urfa (Hususi) — Tasarruf ve yerli malı haftası münasebetile Halkevi sa- lonunda bir sergi açılmıştır. Açılış tö- reninde Urfa iktisat ve tasarruf cemi- yeti başkanı Ömer Alay tarafından bir konferans verilmiştir. Sergiyi gezen halk yerli mamulâ - tını takdir etmektedir. Serginin açıldığı akşam ilk okul ta- lebeleri tarafından belediye sineması salonunda bir müsamere verilmiştir. Bursada bir otobüs kazası Bursa (Hususi) — Pınarbaşı cad - desinde çok acıklı bir ölüm hâdisesi ol- muştur. Bursaya' gelmekte iken sür atle İkarşıstna ilerlemekte olan bir otobüs çıkmış, ansızın zavallı kadına çarpmak ler; muhasebeci sinirlenir. Vapur biletlerinin iskelelerde | toplanmasına muarızdır: suretiyle ölümüne sebebiyet vermiştir. Müddeiumun.ilik derhal işe el koya - rak tahkikata ve takibata başlamıştır. henüz anlıyamamış- | tası vardır: Sütçüye para verir, kasa - | Yazı dizilecek, gazeteye girecek ta-| Bu ev Madridde bir bomba isabetile hasara uğramıştır. Bununla beraber hükümet bu binayı bir istikhâm haline koymayı münasip görmüş ve kum çuvallarile tahkim etmiştir. Şimdi insan uzaktan bakınca bu evi içi tıpkı tıkışık buğday çuvalları ile doldurulmuş harap bir zahire ambarına benzetivor. Bu yarış Holivutta yapılmıştır. Genç kızlar yüz metrelik bir mesafeyi kolları altında birer hindi taşıyarak koşmuşlardır. Yeni seneye girerken yapılan bu yarış çok alâkalı olmuştur. Hemen hemen bütün Holivud bu yarışın seyrine gelmişlerdir. Şimali İngilterede kesif bir sis içinde kaybolan bir hava filosuna mensup bir tayyare Çeşşayda yere iniyor. ' tonluk Ceneisnav harp gemisi denize indirilmiştir. Merasimde Hitler de hazır bulunmuştur. Fransızların yaptıkları İstrızburg zırhlısı Sen - Nazer'de denize in- Londrada kibar kadınlar yan- . larında kanguriler gezdirmeğe başlamışlardır. Bu hal son günlerde Fransız kadınlarına da sirayet et- miştir. Bakalım bu moda bütün dünyada re l bulacak mı ? K H dirilmiştir. Merasimde Bahriye Nazırı da hazır bulunmuştur. Sürati saatte 29 mildir. Ağırlığı 26,500 tondur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: