K ŞA LA M D - BO ALERR N P a STT Ç M R CT . MKS YN 14 Sayfa SON POSTA Z 4 “.SM Posta ,, mn_hfrikısı: 66 — iKINCI KISIM — Maşa annesine yazdığı bir mektupta Cemilden bahsederken şöyle demişti : “ Hiç kimsenin elini sürme ğe cesarel edemiyece ği şeyleri kırıp parçalıyor lâkin elleri kurumuyor, şimdi ona eskisinden daha kuvvetli bağlarla merbutum ,, Cemil; arkasında yatan Maşanın, | derin derin içini çektiğini hissetmişti. Gözlerini açmadan ve vücudünü de kıpırdatmadan seslehmişti: > — Uyumadın mı, Maşa?. teneffüs ederiz... Eğer istersen, anne- ne orada bir mektub yazarsın. Hem, mektub da biraz şairâne olur... Söyle bakalım; ne dersin, bu işe... — Madem ki siz böyle düşünüyor- — Hayır. sunuz.. böyle olsun. — Niçin uyumuyorsun? — Bravo, Maşa... Sen, hakikaten — Uyuyamıyorum. çok temiz, ve çok uysal bir kalhe ma- Hiksin — Artık, kalkabilir miyim... — Evet.. artık, kalkabilirsin. * — Rahatsız mısın?.. — Başım ağrıyor. — Akşam, çok rahatsızdın. öyle korkuttun ki... Beni, ST PS — Ânnene neler yazdın, Maşa?. — Galiba, fazla sarab içmeye alışık | — Sizden bahsettim. Geğilsin?.. — Benim, neyimden bahsettin... — İçerim, amma.. galiba, akşam çok| — Fevkalâde.. hârikulâde, bir a - fazla içmişim. dam.. Cenabıhak ona öyle müstesna — Kabahat, bende oldu. Ben içir - bir kuvvet vermiş ki, hiç kimsenin söye dim. Onun için rahatsızlığından da çok 'liyemiyeceği şeyleri söylüyar; — fakat büyük bir teessür hiesettim. dili tutulmuyor.. hiç kimsenin alini sür- — Zarar yok. Müsaade edin da, ar- | meye cesuret edemiyeceği şeyleri kırıp, tık kalkayım, yırtıp, parçalıyor; lâkin elleri kurumu- — Yat, canım.. daha erken. yor. Şimdi ona, eskisinden daha kuv « vetli h'Ğı-—ııl.ı ınabu:uu.. dedim. gwewkuh? bir el gezmiş gibi tatlı tatlı titremişti. — Her günkü gibi.. temizlik işleri..| Yüzündeki tebessüm, genişlemişti. İ -İ cesaret edecekti ? Bonra, ütülenecek bazı şeyler vardı... |çinden coşan bir sevinçle: 'Anneme de bir mektub yazmak isti -| — Sahi mi söylüyorsun, Maşa... yordum. Demişti. — Annene, ne yazacaksın?.. Maşa; yüzünün hiç bir tarafı oyna- — Son gönderdiğim parayı aldığına |madan, o her zamanki ciddiyeti ile ce- dair bir şey yazmadı. Onu soracağım. | vab vermişti: — Bu programı bozamaz miıtın?.. — Evet.. böylece yazdım. Almız. İs- — Eğer.. lâzımsa... terseniz, okuyunuz. — Meselâ.. ben sana bir. program| — Demek, bana eskisinden daha söylesem, yapar mısın?.. — Yapmak icab ediyorsa, niçin yap- Mayım. — Bak şimdi, yavrum... Temizliği, #lân; bugün bir tarafa bırakırsın. Ev- welâ, banyoyu hazırlarsın. Tlık su ile bizer banyo yaparız; kafamızdaki şu ağırlıkları birer tarafa atarız... Sonra, zannederim ki, oldukca iştibalı bir ye- mek yeriz... Yemekten sonra da, eli - mize birer kitab alır.. parkın üst tara - fındaki çamlığa kudar gideriz. Geç vak- te kadar orada temiz bir çam havası — Tabit, değil mi?.. — Bilmem.. tabil mi2,, — Niçin?.. -— Çunku siz, benim hlbıııdı kök- TJeşmiş olan en kuvvetli hissiyatı, iââöğ kökünden sarstınız. Kopardınız. Beni, büsbütn bana yabancı olan bir takım hislerle başbaşa bıraktınız. Ben, bu moçhul hislerin arasında, yalnız başı» ma ne yapabilirim, Bana; yol göstere- cek bir rehber.. tutunacak bir destek lüzım, değil mi?.. Cemilin dudaklarındaki —tebessüm, birdenbire değişti... İşte, dün akşam r Bir Doktorun .. BALI yaptığı hareketin netıczu. şimdi tebel- Günlük ——— lür etmişti, Fakat, tebellür eden bu ne- Notlarından — () tice o kadar ciddi idi ki; Cemil, Maşar Karaciğer Bozuklukları mişti. Ağır yemekler yememeli, alkollf içkiler Onun kııll'ımdekı irst ve hsbl itikad kullanmamalı demiştik. Bu kâfi değildir. Karaciğer her gün mühim mikdarda saf- ra ifraz eder. Barsaklarımıza akan safra barsaklarımızdaki hazme yaradığı gibi Karar veren mikrepların neşvünemast - na da manl olur. Eğer karaciğerde nüla- mamiytet varsa o zaman safra lâyıkile akamaz, kabızlık başlar, hazım boculur, şişkinlik olur ve bilhassa barsaklarımdz- dan müteatfün fena kokulu gazler çık- mağa başlar, Bu gibi vaziyotlerde en iyi iİlâç bikarbo- nat dö süt'dür. Hakikaten bir çok safra Hüçlarının esası buna dayanır. Bedilcler da çok iyi gelir. Karaciferi bozuk olanlar en ziyade seb- ze ve meyva ile geçinmeğe çalışmalıdır- lar. Ağır yağlı yemekler, salçalı geyler, yamurta, salamuralı şeylerden uzak kal- malıdırlar. Zeytin yağlı sebzeler pok mü- yafıktır. Meyva kompostoları da pek İyi- dir. Yonilecek yemekler daima haşlama olmalıdır. Tevada kızartılmış şeyler usla taysiye odiülmez. Kalevi maden sulatı, Bizim Ksrahisar sularımızı kullanmak da pek ziyade tavsiyeye şâyândır. (*) Bu motları kesip saklaymız, ya . — Sonra.. anneme, başka bir şey daha yazdım. Cemil, uykudan uyanır gibi oldu. Dalgın dalgın sordu: — Ne yazdın, Maşa?.. —Banı. derhal yeılhnı—ı_ı — Buna ne lüzum var, Maşa?.. —— E, tabit değil mi?.. Artık bu ka- dar sarsıldıktan.. bu derece değiştikten sonra, şimdiki vazifeme nasıl devam e- debilirim?.. Bu sözler, Cemili bir kat daha ez - miş; bir kat daha sersemletmişti. Bir- denbire gozlerlnı Maşaya pcvmnuu gderin bir hayranlıkla süzdükten sonra: İbancı olduğunu kılığından anlamıştı. "D'yimük_"awın a ba güzel ke| Gnüne B::bw:îî:a # ArladnımE (uzzL B göeeeli v Nıbo. Suıııır yıldızının göz kamaş-| N ubo a: T 4 yavaşca kulağına eğildi: kuvyetli bağlarla merbutsun, öyle mı) — © kadar tabil ki... V Shirbazlar genç kıza dikkütle baktr « Sön Posta » sin Tarihf Talrikası ; 5 SÜMERYILDIZIİ TUNCNY Yazan : Celâl Ceııglz Kral Nabo emretti: “Beklanın evinde bir Sumerli kadın varmış, onu buraya kaçırarak getireceksin!,, Krı'lNıbo.Tınç.ıyınnılerıehım;h. “ Sen nasıl bir lııdmıııhhçvetıhh bütün dünyanın gözünü kamaştıran Suz sarayında hâlâ öyle bir baldırı çıplaği düşünüyorsun? Sen bmdn,baııy—mdııubkh bir tarafa gidemezsin! » —-Siz benim işime karışmayın! E-Tiçin, Beklan'ın başkalarını nasil koru- "lanmış bir çifti birbirinden neden a!" Tinizde bir şey Varsa, onu çabuk bulup | yabiloceğine akıl erdirememişti. Hâssa İdımz? Sizin gibi ulu kıcıklara (1) V | getirecek bir kuvvete sahib iseniz, #öy-|zabitlerinden birine emretti: yaşır mi bir kadını eşinden ıyumll-'— leyin! Sı'hxıbıılu ’N:P bir ıgııdun biıSumuxlikndınv:ıxmıı.Onnkimı:ye mıbılnn&uıı HHY erkk çatarak Tunmçayın yüzüne baktı: şünelim! sin! vie Diye cevab verdiler. * — Bana bugüne kadar bir exlıA“ Nabo üç gün sihirbazlara mühlet 'unçay, m— böyle can sıkıcı sözler söylemeğe wermişti. T Suz R saret edememiştir. Sen nası| bir kâ dansın ki, taç ve tahtı bütün dlmyni" 'O gün verilen mühlet bitiyordu. e igözünü kamaştıran Suz sarayında Sihirbazlar sarayda toplandılar * — Krala nt cevab veneceğiz? — Onun tacını başından alacak bir Kadım bulsak bile, unuya limizle ge tiremeyiz.. böyle bir kadın yoktur, de- riZ. 'Nabo hiddetinden ateş püskürüyor - du. 'Ona böyle bir cevap vermeğe kim ı:';:yT;:_m ele geçirmesi de © kadar JA öyle bir baldırı çıplağı düşünüyof € < sun? Eğer onun qıızhldıgıı;ını' lhb—mııhıbıhnl&ıııhl? miyctan, Grmdi' aüa t Tacire ei yim.. fakat, sen buradan, benim yanıır dan başka bir yere, başka bir (koynuna gidemezsin artık! Odııımmh_ldıunhi' ——Şuwn'luıun!ldeı ıçll'“ı ömürlerini geçiriyorsa, sen de bul ; a Suz krah, Tunçayı görünce: ka bir .- akışıklı bir erkekle, gözleri kamaşt K a yışıyucıhınl Ve benden başl YAK gb kadık öğğüler; W “:'ı__'““ kopmuş da gökten ye-İy | Çüyü görmiyeceksin, anladın mi? Sihirbazlardan biri bu adamın ya - "Tunçayın gözleri dolmuştu. — İşte Nabo'nun aradığı kadın.. Tanzer bir satıcının önünde duru - yordu. İlaz. * | «Oigünü bmdür Söz sökakkendn ta) <e enmler gectikee, derin bir hepi lık içinde titriyor, ve ikiza gev- |derece güzel we insam kendine çeken ::n_îmm "ı — Hurmacının önünde konuştuğun radesi vardı. delikanlı yabancıya benziyor.. - kimdi s..ıwm.-ııu—m.bomn-mkhmmhıha; 0? 'dan kraklar Nabo'yu vekde etmek üçin az lar. Süslen.. ve güneş battıktan y B:kluı ııldımııı İüzum görmedi: |mı uğraşmışlardı? - Onun sarayına Gargamiş'in en güö-| —ki zenci kadn Tunçayın hl" Diye cevab verdi. zel dilberlerini göndermişler, Hamat| çirdiler.. kralın yatak odasına jz.' Sumerden Suz'a, Suz'dan Sümrnere|incilerinin en değerlisini ondan esirge-| düler. gidip gelenler çok olduğu için, Beklan | memişler.. fakat, Naboyu me güzel ka- bu delıkınhmn ve seşinin hıxi erıı »|dın, ne değerli inci.. hiç birisi sarsama- Tanzer yımımyır.. İki arkadaş konuşuyorlar: > —- ;umıyı #saraydan kaçırmak # » |bil değil mi? — Nabo'nün sarayına :mbıb!lii' TEMEZ.. B — Onü bir deha göremiyocek ©i kralının koynuna girebilecek miydi? İyim? , g “Taumçay, Sumerliler arasında merdli-| — Teti göresin, Tanzer! * ği, yakışıklılığı, cesareti ile - tamınmış|kralının ne kadar sert ve inadcı bif elan Tanzerden başka birerkeği nasıl |kümdar olduğunu bilirsin sen! . wei? —0, .m;yambuh.ıııj, — O halde moden tutup getirmedi -| gönül almasını bilir, ne Huaı—yıv ve nasil göz hqüıah. ? ğ 2 > kın bir erkekse; Suz kralı da o nisbette| — — Sihirbazlar haber vermişler: ’ ıoguk. ve yüzü korkunç densask b nin tacını guzeî bir kadım yere verk ” — Evet.. bulduk. Hem de sizin hük- mettiğiniz topraklar üzerinde “yaşıyor o şimdi. rarken, Taıııcn düşünüyordu. — Onu bir daha göremiy Kral 'Nabo bunun farkma vardı: — İyim? 'd -— Eşini mi düşünüyorsun? - — 'Nabonun eline düşen böyle İhtiyar sihizbaz önüne bakarak gi Diwmh. uımhra.h.mewı.güm dü: zü 'lıi_n göremez. (Arkası v-f'ı | buraya, ün—qıııd-ıvııdııı—iızlu. () Hükümdar demektir. KrnlNılıı.Sııdh—üh& lı-buîıuh'ul—ıııııl T A Bizim | Türkleri arasında ı_nıı.ıu