2K 1265 Kil ometreden 965 Ge 337 kilometreye inen hat Şark Şimendiferlerinde bir mülâkat ve bu mülâkat için çekilen zorluklar gını yarım asır çekmeye demirler bile elinde tabancası, bir elinde sopası, ka: Fzanlık vagonlar arasında hırsız gözli- yerek dolaşıyor. Aradan geçen yarım şasır demirleri bile yıpratmış. Fakat #irketi, malını, mülköünü, varını yoğu- u devlete teslim etmekte. Dün, Sirke- tideki kırmızı binada, bana — çirketin =ı€ıı hakkında ln-_ıımmıı verebilecek bekçi Mehmet Ağa hâlâ demir gibi. insan lal'ıar_n'ııfıo %oyuldun?. Kapı- ” Wagonları; Jokomotifleri, kasaları, ©4 Hareket âmirini sağlık verdi. Hare-| hi kelimeyle milyonları bekliyor. ı?'â'“"' hareket komiserini öğütle-| —. Ya kulüben? diyorum. Onu kim di. Hareket korniseri baş kâtibe gön-| bekliyor? derdi. Baş kâtip Direktör Paskala yol-| Acı acı gülüyor: Direktör tekrar baş kâtibe hava-|, — Kulübem mi? Hırsızlara üste pa- İe etti, baş kâtip de komiser Salâhatti-| Yü versen girmezler oraya! Nin odasını gösterdi. Bu suretle, koca| Hava yağışlı. Bekçi Hiüme't:'e_sk:._ yır inanın içinde, sahibi bulunamamış tık paltosunun içinde, titrediğini gizle- Mektup gibi oda oda dolaştıktan sonra, | ** gaçI cE. KB — Her gece evden çikarken dua e- y Salâhattinin kapısında karar kıl- 'diyorum: «Yarabbim, diyorum, bura- Aarın bekçisi ben değilim, sensin!. Al- tı çocuğuma acı da kötü niyetli adam- ları, benim dajremden uzak tut?.. , — Altı çocuğun var demek? — Beş taneydi. Altı çocuk sahibi o- lanlardan vergi alınmıyacak dediler. Bir fazlası göz çıkarmaz diyip, altı: çıkardık. Hamdolsun, vergi vermiyo - Yuz artık! , — Büyük bir hırsızliık olmadı de - mek? — Hamdolsun olmadı. , Yalnız, geçenlerde, karlı bir kış ge- cesiydi. Baktım, vagonların arasında bir adam dolaşıyor. Kendine duyurma gdan peşini kolladım. Vagonlardan biri »e girdi. Evvelâ hemen ardından dalıp ensesine binmeye niyetlendim. Fakat gonra, aklım başıma geldi: — Ya, dedim, henüz bir şeye elini gürmediyse? Ya: «Ben buraya hırsızlık yapmaya değil, yatmaya geldim!» der. Be? Bu düşünceyle, birkaç dakika bek- ledim. Sonra: — Eh... dedim. Arlık işe başlamıştır #ibet! Vagona girip te, feneri üstüne tu tunca, elinde pırıl pırıl bir bıçak gör- Verdiği cevaplar arasındaki tezadla bu| güm. Yabanm sülsüzü, bıçakla, kadife tüzçü Lsan korkusuna dudak altından | kanape kaplamalarım söker durur- Bülerek kalemi kâğıdı hazırladım. Baş|zmuş. Işığı görünce, bıçağı bana çevir- ip ilk cümleyi okudu: di. Ben de tabancayı gözüne doğrult- — Şark şimendiferleri, Türkiyede| tım: İnşa edilen hatların üçüncüsüdür! — Ulan, dedim, kımıldanma... Ha Ben not ediyorum. Baş kâtip, ilk| tren altında kalmışsın, ha bu kurşunu tümleyi bitirince, başını — notlarından | Semişsin! 'dı. Komiserin yüzüne baktı. Ko-| — Hırsız labancayı görünce —duraladı. Miser başını önüne eğerek, yazilması |Pağırdım: —— Ka Mahzurlu malümat kaçırmaktan deh- |- — At o bıçağı yere de geri git! BN çekinen titz baş kütibin endiyesir| OY birağını ayağının ihine berslip hi giderdi. Baş kâtip geniş bir nefes a- Komiser, geçme — odaya seslenip, a istediğim malümatı vermesi için i kendisine yollayan baş kâtibi ça- #ardı. Ben onu görünce ümitsiz ümit- &iz boynumu büktüm. Çünkü o daha Yarım saat evvel, cevaplarını — öğren- Mek istediğim sualleri görünce: — Benim bu bususta hiç bir malü- Matım yok! cevabıni vermişti. Fakat komiser, suallerimi kendisi- he tekrarlayınca derhal: — Başüstüne! yi bastırdı. Ve oda- #indan evrakını kapıp gelerek komise- Te; —. Ne hoş tesadüf... dedi, Bendeniz de, sanki bu suallere maruz kalacağı- Tn bilmiş gibi, bu hususta bir çok ma- t toplamıştım. — Âlâ bayların da talihleri varmış! — Yalnız, müsaade buyursanız da bu malümatı kendilerine burada hu- Zurunuzda versem! v — Hay hay... Biz de istifade etmiş 'uz. Ben baş kâtibin bana; — komisere geriledi. Ben de önüme katıp, karakola k götürdüm. Üç ay sonra mahkememiz ol dörak devam etti: gu. Üç sene hapse koydular iti... O gün | — Şark şimendiferlerinin inşa tari- | pugündür, hiç bir vukuat yok elham- hi 1869 dur. (Devamı 12 inci sayfada)| dülillah. SON POSTA : z a ;âir uyku uyumayan adam Şark Demiryollarının 41 senelik gece bekçisi neler anlatıyor? Yazan : Naci Sadullah Devlet tarafından satın alınan Şark, Bekçi Mahmet göğsünü kabartarak, Demiryollarının en emektar audamını | beklediği malların değerlerile öğünü - bulabilmek için, hayli emek harcadım. (yor :, Sirkedi istasyonunun karşısındaki ar|, — Şu vagonu görüyar musun? Su jçinde âltmış bin liradır. Şu lokamoti- fi B0 bin liradan aşağı vermezler! | Bu masum öğünüşe gülerek soruyo- yrum: K kapıları neye mü- hürlü böyle? — Elbette mühürlenecek ya? Kapı- Jar mühürlenmese, memleketin bütün izleri, otele çevirirler istasyonu! Bu vagonlarda yatmak için bana para teklif edenler bile oldu. Paraya tama şetmedim ama, barılarını kovarken, yü zeğim de partlandı doğrusu... Kış kıya yaet... Kar bir taraftan, soğuk bir taraf tekalide sevketme — Bekçi Mehmet — |çan bastırmış. Çırçıplak fıkara karşına ğe medbur kalmış. Yani Şirketin kah-İ giçilip : — Amca! diyor, Allah seni inandır- gdayanamanuş. Fakat bekçi Mehmet is-| <n İki gündür yemek yemedim. Açlık Şark Demiryolları Türk Anonim)| kartaya çıkmamış. O hâlâ her gece bir|4ın çikliyetim yok, Fakal soğuktan do- mâcağım, — Bir can kurtarmak istiyor- gem, al gu yürmi beşliği de, aç şu vagon lardan birini! Bunlara bekçi yüreği bile güç daya- nryor Bayım... Ben kaç defa, vazifemi Ayaklar altına alıp ta, vagon açmamak için kendimi güç tuttum. Arada bir ak lıma gelir: — Gideyim de, derim, şu müdüre va Ziyeli anlatayım. Şu böş vagonları, ge- celeri ötel gibi işletsin. — Zaten yolcu iyok. Şirket ziyanda diyip duruyorlar. Bu iş, yolcu taşımaktan fazla kür geti- yir şirkete, Sonra gene vazgeçiyorum: — Yabamın sahili! diyorum. Şirke- fin vaziyetini düzeltmek sana mrv düş- ü? — Gece ayazlarında dolaşmak dokun muyor mu sana? — Bilâkis... Ayaz besler insanı... Ba- na kaç defa, buralarda dolaşırken kon yak içmemi öğütlediler. Kulak asma- dımı, Ayazda üşümemek için en iyi ça z7e, daha ayazlı zamanları düşünmek- tir. — İçki içmiyorsun demek? — Şimdi içmiyorum. Fakat eskiden adam akıllı sabahçıydım. — Sabahçı mıydın?. — Elbette ya. Akşımcı olmama va- ziferm mâniydi, Sabaha kadar, dört göz Je vakti kerahati beklerdim. Fakat son raları vazgeçtim... Çoluk çocuğun na fakasına kıymaya gönlüm varmadı, — Sikıdasın demek? En zayıf tarafına dokunmuştum. — Ben bu demiryoluna, #1 sene ev- vel, $ gümüş kuruş aylıkla girdim. 41 genedir, gece uykusu uyumadan yaşı (yorum. Akşamın saal on yedisinde işe başlayıp, sabahın yedisinde çikıyorum. 164 saat bu. Hem hep ayak üstünde. 41 sene böyle çalıştım da, ne kazandım? Bugün '*bir ayda elime geçen para 43 Ji ra.... Tekaüdiye de yök. 14965 gecedir uyku uyumayan a - dam: — Bırak sen de! diyor. Ciğerime fit şokma, Burada allı milyon lirayı bek- liyorum. Cebimde altmış param yok. Saatine bakarak ilâve ediyor: — Başka bir diyeceğin yok ya ba - na?... Ruhsat ver de, gidip fenerleri yaka yım, İhtiyar bekçi ayaklarını sürüye sü- rüye, kırk birinci yılını tamamlamaya giderken: — Unutma... diyor... Soy adımı da yaz... Gecelerim ayak üzerinde geçtiği için: «Geceyatmaz Mehmete koydum adımı! Naci Sadullah Spor işlerinde bilenler susuyor, bilmeyenler ise boyuna « * * Her spordan anlıyan ve her sporun derdi olan bu mütehassıslar (!) her fırsatta sporun temiz havasını bulandırmak için ortaya binbir dedikodu saçıyorlar söylüyor Yazan: Çavuşoğlu , Meslekler ve ihtisas mevzuları da İtecrübesi sahaya sporcuların fanilâ ve tıpkı insanlar gibidir. Tathlileri, alın çoraplarını taşımaktan fbaret olan yazıları kapkara olanları vardır. Kuru |7 — konuşur. şarlatanlıktan Ibaret olan filân (sözde meslek) in - zamanının en çok teveccü- he mazhar mevzuu diye böbürlenmesi, buna mukabil pek çok işe yaradığı halde hiç bir kredi tutamayan falan ihtisas mevzuunun sönük hali hakika- ten yürekler acısıdır. Fakalt bu, mes - leklerin uğradıkları talihsizliklerin en teselli kaldırır şeklidir. Tasavvur edin; Rum dülger kalfası- Bu mütehassıs bolluğu ne yazık ki sporumuzun her şübesine musallattır. Her spordan anlıyan () her sporun başının derdi olan bu mütehassıslar, her fırsatta sporun temiz havasını bu- landırmak için ortaya binbir dedikodu ve binbir manasızlık saçarlar. Bütün bu terbiye ve teknik mevzuu- nun inceliklerini nerede ve nasil öğ- Tenmişlerdir. Mektepte mi yelişmişler, nın elinde yıllatca sürünen mimarlı - yoksa en büyük mektep olan tecrübe- ğin, Koca Sinan mesleğinin hali, bir| nin potasında mı pişmişler? Hangi si - zamanki hali az hüzünlü şeylerden mi-| hirli el bunlara diğerlerinin yıllarca dir? uğraşıp elde edemedikleri bilgiyi ve Dülger kalfası anlar. Komşusu ah -| kudreti bağışlamış? Hem de ne ça - baplığı dalayısile anlar, Doğramacı anlar, günün birinde bir inşaatta tuğla saymış memüur anlar. Önüne gelen an- lar. Çıkıkçılar ve hocalar elinde kalan ortopedi, hamam tellaklığından tutun- da hafifmeşrep Rus mültecisine, bir kaç sporcu arkadaşının ağrıyan pa - zularını sikıştıran sporcuya varincıya kadar ustası olan masaj, herkesin yanı yazmağa kendini salâhiyettar addetti- ği yeni mevzu şehircilik hep bu baht- sızlardan değil midir? Fakat bütün bunlar sporun yanın - da talih perisinin öz çocukları kadar mes'utturlar. Sporu düşünün! Anlayanını bir ta- rafa bırakın, anlamıyan kim vardır? Muallim gençlik ve terbiye işi oldu- ğu için anlar. Doktor insana taallük e- den bir mevzu olduğu için, baytar ko- şan yarış atından ânladığı için, geri kafalısı bacakları kolları açık seyirt - menin günahı kebairden olduğunu bil- diği için, teceddütperveri bunun ak - sine inandığı için anlar, bherkes anlar, herkes anlar! Ve öylesine anlar ki: Bakırköyündeki arkadaşım vurduğu bildırcınları yemekten başka endişesi olmıyan 120 kiloluk bay X... &v spor » larma örür vermiş emektarlara ağız açtırmaz, Yaşarın mahallesi efradına su taşı- maktan başka spora yakınlığı olmıyan Y... bu değerli Türk aporunu tenkit için söylemedik söz, yapmadık dedi - kodu bırakmaz. Organizasyonları be - buk! Bence bütün bu pervasızlığın, yıkı- cılığın günahı spordan hakikaten an - dlyanların, sporu candan sevenlerin bayundadır. Kimsin, Nesin diye sor - mazlar ve çok defa bu nevli konuşma: lara, yazmalara işin alayında olmak için müsaade ederler. Artık memleket davasına karışan bu mevzuun bu za - wiyeden görülmeğe tahammülü olup olmadığını düşünmezler bile, Sporu memlekete maletmek ve o - nu Türke yaraşan asalet damgasile süsliyebilmek için her şeyden evve| o- nu yıkıcıların ve tufeylilerin elinden kurtarmak lâzımdır. İyi sporcu, dürüst ve iyi görüşlü hakem için yaptığımız mücadeleyi elbirliği ile bunlara karşı da yapmalıyız. Bizce spor (âkı, spor disiplini, överek ö - zendiğimiz sporcu Kkarakteri ancak böyle kurulabilir. Çavuşoğlu Galatasaray büyük bir sürprz yaptı Galatasaray, Güneş takımları arasım ,daki müzabakadan evvel Sadun Galip Galatasaray takımının hangi şekillerde çıkabileceğini tahmin edebilmek için Galatasarayın dünkü kadrosunu ancak 10 muhtelif şekflde tesbit edebilmişti. ,Hemen bütün oyuncuları yerlerinden ,eynatan Sadun Galip bütün Iıe.ııp!ıı'ı-l na rağmen Galatasarayın hakikf takis muını keşfedemedi. Çok eski senelerden beri büyük sür- ğenmez, teknisyenleri beğenmez, yapı | prizler yapmış olan Galatasarayın dün lan işleri beğenmez, söyler, söyler, Mleşin topun arkasında fes tüketen Nihatlar, Zeki ler V. S. ler susar da bül kü takımından sonra Sadun Galibin ge Jecek sene bu kabil hesaplarla zihnini yormıyacağını sanırım!.. Ömer Besim Kapıcı Veysinin Parası acaba Hangi bankada? Yurdumuzun İstanbula en uzak köşelerinden birinde oturan bir ka- din okuyucumuz bize bu suali so « Tuyor, dediği şudur: Ben Erzurum vilâyetinin — İspir kazasının Semehrek köyünden, Kur- ban oğlu Veysinin kızı Hacerim. Babam Veysi 1326 senesinde İs - tanbulda, Beyağlunda, Yüksekkal dırımda Fener sokağında 14 numa- rada Kamanto hanında kapıcılık e- diyordu ve o zaman bize gönderdiği mektuplarda bir kaç yüz lira birik- ve bankada sakladığını tirdiğini yazmıştı. Bir müddet sonra babamın bir kalb sektesinden öldüğünü işittik. Parası hangi bankadaydı, ne mik- tardı, başka eşyası var mıydı, bil - miyoruz. Bize bildiren olmadı. Şimdi bu mektubumu gazetenize yazsanız, belki bankaların gözüne çarpar, bize haber verirler dedim. Bana bu iyiliği yapar mısınız? Şimdiki adğresim şudur: Kemaehta Perçindikiş Bay Beh - çet vasıtasile Hacer. * Bu okuyucumuza hatırlatalım kiz Epeyce zamân evvel noşredilmiş pek faydalı bir kanun mucibince ban - kalar sahipsiz kalan mevduatı, on yalı müteakip Cumhuriyet Merkez Bankasına yatırırlar, banka Ca bun- ların listesini ilân eder. Yapılacık şey bankalara sormak ile beraber bir defa da Merkez Bankasına mü - Tacaat etmektir.