İtalya ile İngiltere Arasında Akdeniz Konuşmaları Yazan: Muhittin Birgen © talya diplamasisi, muasır Avrupa - l nın güzel ve işvekâr bir bayan'le terasil edilebilir. Türkçesi dünya olan «mond» içinde, ayni zamasda güzel de ölan bir menden için toplanılmıyacak muvaffakıyette olmadığı da malüm - dur. Beynelmilel diplomasi konseri denilen ahenk içinde, her biri bir dip- lomatın elindeki tten çıkan musiki pağmeleri bir araya toplanıp ta, bü - pa 'her hangi bir bertenin dalgası içinde harekete başladı mı, en evve) dansa davet edilen bu güzel ve işvekâr bayandır. Bu hiç ihtiyarla - mıyan bayan, daima genç, dalma gü- zel kalan, kat kat elbiselerini ve gü ! zellik vasıtaların: değiştirdikçe hep o | her vakitki işvekâr olarak meydanda dolaşan bayan, her suvarede — vardır. Sulh perisinin şerefine tertip edilen balo, harp kurbanlarının öksüzlerine yardım için yapılan suvare, yahut, dünyanın her hangi bir vahşi köşesine medeniyetin nimetlerini götürecek o - Jam sefez heyetinin veda müsameresi, yahut, dünyayı her hangi bir içtimai veya siyasi âfetlen siyanet için tertip edilen toplantı, hülâsa, her yerde ve her şeyde bu bayan vandır ve o, her - kese karşı, ayrı ayrı, nazik, müHhefli, cemilekârdır. valye, birbirlerinin kulaklarına bir şeyler fısıldarlar; her dansın sanunda da her iki taraf ta memnundur. Biri | 4 boncük indirir, öteki ertesi sabah, uyandığı zaman, hizmetçinin kendisine güzel çiçeklet - le dolu bir sepet getirdiğini görür. Mavi boncuğu kime verilse, onun gön-| Jünün anda alduğu muhakkaktır. Fa-| kat, modermn kadman da reslist ve hat- ilduğu da daha ziyade . Hediyeyi çok s nda adına, İtalyan devlet ada -| miam, «mukaddes hodgümlik» dediği şey de işte bu kadın hodgâmlığıydı. İtalya diplomasisi onu, şu son elli se - ne içinde, en güzel temsil ve en doğru ifade etmeştir. * Sam zamanlarda Avrupada çene pek | çok balolar, müsamereler tertip edil- | di. Hepsinde bu ihtiyarlamaz dilberin hep ayni füsunkârlıkla dans ettiğini | gördük. Her dans ona bir hediye ge- tirdi. Güzelliğinin partaklığı onun şöh- retini arttırıyor ve herkes onun arka- sında dolaşıyor. Son günlerde İngiltere ile de konuşuyor. Tan gazetesinin de «nlçin biz de İngilterenin gittiği yaldan gitmiyoruz?» diye sormaya başladığına göre, yakında bir dans teklifi de Fran- sadan gelecek demektir.. Dans teklifle- ri çoğaldıkça, yavaş yavaş Habeşistan mesdesi de kendi kendine eriye eriye ortadan kaybulacak. Şimdiki halde İngiltere il, rasındaki konuşmaların esasın: niz müvazenesini bugünkü halde tut- mak prensibi teşkil ediyor. Bu, deni- ze, karaya, ntüfuza şâmil bir müvaze- nedir. Dünyayı, hiç olmarzsa bir zaman için, bugünkü halde tutmak isteyen İngiltere bu esas üzerinde İtalya ile de anlaşabilir ve buna mukabil Habe- -|ler iade etmemiştir. Bu elbiselere iki | milyon dolar kıymet izafe edilmekte- |turması da bunda âmil olmuştur. Poyd |4 Misafirliğe gitliğiniz evde etrafı- mıza bir bakınız, girdiğiniz dairede çalışma masasına bir göz atınız, mu hiti karışık Ve perişan görürseniz hükmedebilirsiniz ki bu evin veya masanın sahihi işinde de karışık ve perişandır. Muntazam çalışmaz, mun tazam iş görmez, faydalı bir eleman değildir. (söz İki milyon dolar Kıymetinde Bir elbise Napolyonun ölmeden evvel Sent Elen adasında giydiği şapka ile pan- talon ve ceketi Amerikada Rokfelle- rin evindedir. Fransa hükümeti bu ta- rihi eşyayı almak istemişse de Rokfel dir. Madam Simpson ve Kandaki oteller Kral Edvard'ın tahtından feragat etmesi hâdisesi bülhassa Fransanın Can nes şehrinde büyük bir alâka uyandır- mıştır. Madam Simpson'un Kan'da o- Madam Simpson'un Kan'da bekle-| nildiği bir gün meşhur oteherin bir ta- nesinin önünde çok muhteşem bir Rolsroys otamobili durur. İçinden çok şik ve güzel bir kadın iner, kadın mü-| teellim bir tavırda olduğu ve eşyasının da üzerinde S. O harfleri bulund ığu için otel sahipleri bunu Madam Si np- son zannederler. (Bir müddet sonra perdeleri kapa- li bir otomabil daha gelir. Şoför içeri | gizer, gölen şahsın bisaz evvel golen imadamla görüşmek — istediğini, ancak mütenekkiren - seyahat ettiği cihetle kirnseye görünmek — istemediğini söy- ler. Ötelci Kralın da geldiğini zanne- “|der, sevinçten çıldıracak bir hale ge- |liz. Derhal ortadan kaybolur. Ve şofö- re Madam Simpson'un odasını göste- rir, şoför de esrarengiz misafiri odaya götürür. Bunlar beraber yerler ve içer- ler, geceyi beraber - geçirirler, ertesi gün de gezmeğe çıkacaklarını söyliye- rek otomobile binerler, tabil biniş o bi- şistandaki vaziyeti hukukan — değilse bile fi'len olsun, tanımaya yanaşır. Bu gün için bu da İtalyaya kâfidir. Habeşistanı işletmek için sermaye- ye mühtaç olan Ttalya belki İngiliz sermayesile de anlaşmalar yapabilir. Bunların hepsi de mümkündür. Fakat, bütün bunlara rağmen, o0 gene baş du- racak değildir. Elbet arada, gene ken- disine kavalyeler bulacak, danslar ya- pacak ve dönüp dolaşıp şuradan bir jey, buradan birşey koparmaya çalışa- Dün akşam Beyoğluna çıkacaklık. Tramvay Şirketinin yaptırttığı yeni tramvaylardan birine binmek istedik. İlk geçen hıncahınç doluydü, bekledik, ikincisi daha kala- ise büsbütün sardalya kutusunu saktır. Hülâsa, cihan harbine tekaddüm e- - den tarihten beri İtalya kadar relünü yi Layim etmiş ve onu güzel oynamış diç bir devlet voktur. Munhittin Birgen niş olur. Otelkci kıymetli misafirlerini bekle- yedursun Madam Simpson'un bugün misafir bulunduğu villaya inmiş oldu- ğunu, Kralın ise Londradan ayrılmadı- ğt anlaşılır. balık çıktı. İSTER İNAN İSTER İNANMA! SON POSTA Hayatın herhangi bir sahasında o lursa olsun muvalfakıyete erişmek için ilk şart intizama rlayet etmek, günü gününe, saati saatine, dakikâ- s1 dakikasına iş görmektir. Fakat bu intizamı fazla tilizlik derecesinde ileri götürüldüğü zaman kendisin - den beklenen İaydayı silip süpürür, fayda yerine zarar verir. | HERGÜN BİR FIKRA Sağlam nikâh İmam Salih Elendi Abdülhami - din sarayında imamlık eder ve Ak- sarayda otururmuş. Bir akşam © devrin hovarda kadınlarından bi- rine baskın yapmışlar. Kadın pen- cereye gelmiş, İmamı Salih Efendi bağırmış: — İçerde erkek var, çıksın mey- dana! Kadın çekinmemiş: — Var, demiş! Çağırayım, pence reye gelsin! O benim kocamdır. Erkek pencereye gelmiş, kadın; sormuş: — Sen beni aldın mı? — Aldım. — Öyleyse bu efendiler de hep şahit olsunlar! D İmam Salih Efendi, aşağıdan ses lenmiş: — Bari nikâh parasını aşağı atın da bir dua edeyim. Bu vak'ayı Abdülhamide anlat- mışlar, Abdülhamit Salih Efendi- ye, böyle nikâh yapılır mı diye ha- ber göndermiş: Salih Ffendi de ha- beri getirene: — Siz ona söyleyin demiş, Padi- şah olduğu halde nikâhında ancak iki üç şahit vardı. Halbuki bunların nikâhında bütün mahalleli şahitti- ler, Nikâhın asıl böylesi sağlam ni- .k.ih olur. Affı için Müracaatı reddeden İdam mahkâmu ARAS * W Hayatta intizam Bi A Kit İntizam hissi biraz fikri, biraz da kisbidir, hilkatin verdiğine karışıla- maz, fakat azimle biraz tadili müm kündür. Onun için çocuğunuzu da- ha beşikten itibaren muntazam ol- maya alıştırmız, saonra mektebe git- meye başladığı zaman da bebek iken verilen bu intizam hissini takviye etmeye çalışınız. INDA Havuzda balo: Herkes su içinde Dans ediyor Meşhur Fransız devlet ricalinden Painleve'nin oğlu Jan Painleve'nin vi- yaseti altında bir dalgıçlar — cemiyeti kurulmuştur. Bu cemiyet her sene ha- vuzda bir balo vermektedir. Çiftler, suyun içinde dans etmekte ve suyun içinde yiyip içmektedirler. Resim bu balodan bir köşeyi göstermektedir. Gürültü ile mücadelede garip bir karar Hamburg zabıtasi şebir içindeki gü- İrültüyü azaltmak için şoförlerin klak- İson çalmalarını menetmekle iktifa et- miyerek yeni bir talimatname hazırla- miş, yaya yürüyenlerin, şoförlerin klakson çalmalarına sebebiyet verme- melerini emretmiştir. Eğer yaya yü - rüyenler dikkatsizlik ve yahud seyrü sefer talimatına riayetsizlik neticesi o- Hamburg zabıtası son zamanlarda tatbika başlanan bu usulün çok iyi ne- ticeler verdiğini şöylemektedir. Bu su- retle yaya yürüyenler daha fazla dik -< katli ve emre muti olmuşlar, şoförler de klakson çalmaktan daha ziyade ih- tiyatkâr hareket etmişlerdir. Klakson çalarken yakalanıp da mahkemeye gö- türülen şoförün mücbir bir sebe -| bin tahtı tesirinde klakson çaldığı an - Taşıldığı takdirde şoför affedilmekte ve yolcu ceza görmektedir. kimseye tesadüf edilmemişti. Viyana gazetelerinin yazdıklarına göre ilk de- fa olarak bir idam mahkümu mahkü- miyetine ehemmiyet vermemiştir. Sozo isminde 32 yaşında olan bu adam hırsızlık maksadile bir talebeyi öldürmekle itham edilmiş ve gerek müstantik huzurunda gerekse mahke- Şimdiye kadar idam cezasırla mah-| mede kendisinin katil olmadığını söy- küm olup ta itiraz etmeyen hiç birllemekle beraber üzerinde çıkan mak- İSTER İNAN İSTER İNANMA! dönmektedir. Şirketin kontrol memurlarından birine sorduk ve o zaman öğrendik ki halk ta merak sevkiyle hep bu yeni arabalara binmek istemekte ve bu sebeple diğer eski arabalar tenha kalırken bunlar birer sardalya kutusuna Sözün Kısası Adalet, mantık ve.. his E. Talu — ün, Anadolu Ajansı şu mealdi bir haber verdi: Brezilyada Sa0 Paolo'da, bahçesinden izinsiz bir elmâ kopardı diye, bir Japon, bir Brez! a çocuğu öldürmüş. Bu vaziyet karşısılı da çocuğun deliye dönen babası tüleği" ni kaptığı gibi sokağa fırlamış ve rast geldiği Japonların üzerlerine atoş ede* tek on altı tanesini yere sermiş. Bu hâdise hangi bakımdan muhaker me edilirse edilsin fecidir. Sosyeteniti şuuru ve nizamı bunu takbih eder 0 Şuura ve o nizama göre hiç kimsenili kendi kendine İicrayi adalet etmeğt hakkı yoktur. Medeniyet, her medi camlada, fertlerin haklarını ihkak içifi mahkemeler kurmuştur. Bunların ha« ricinde hiç kimse öç almağa kıyaml edemez; ederse muatap olur, mahkünü olur. Adalet mefhumu, mantık kaideleri bunun behemahal e olmasını icajl eder, Muhtelif kanun kitaplarını açığl okuyunuz, bütün hukuk bilginlerin€ danışınız.. Elde edeceğiniz netice, verit lecek hüküm, hep bu merkezdedir. Fakat... Fakat, siz bir baba öolunuz. Doküz; 'on yaşlarında biraz yaramaz bir evlâ* dınız vardır. Tutar eliniz, görür nüz, ümidiniz, teselliniz, sevincinizı varlığınız, hep o mini mini şahsiyetl mündemiçtir. Günün birinde, bu küçük çapkım komşunuzun duvarından aşarak bahe gesine girmiş Ve bir elma koparmıştıre Nihayet, bu öyle bir suçtur ki toe katla, sıkı bir tevbihle, zorlu bir azar- la, bir izzetl nefis sınavı ile, tekerrü* rünü menetmek kolaydır. Halbuki, komşu, çocuğu kulağındani | tutup ta velisine teslim edecek yerde, onu bir kurşunla yere serer ve o zaval* h ile beraber sizin de bütün ümitleri Rizi, emelleri sevincinizi, varlıği nızı da öldü erir. Ne yaparsıniz? Şuurunuzu kaybedersiniz. Canavar kesili: » ğinizi kaptığınız gibi vurur musunuz?. Vurursunuz! Si: nun, adalet, mantık haksız çıkarır. Fakat ehis>.. babalık duygusu.. Ev" lât aşkı bakımından hakkınız vardir. Brezilyalı baba haklıdır. İnsanları hayvanlığa zorla irca edeti insanlar her cezaya müstahak olurlar: vi ea Biliyor musunuz ? | — Pardesü kimdir? 2 — Frankental şehri nerededir? 3 — Kapım mesahai sathiyesi, nü fusu ne kadardır? Ve Kapta neler ye“ tişir?.. ismile anılan adam (Cevapları Yarın) * | — İstanbul için yazdığı bir kasi * dede: Hep halkımnın etvarı pesendidei ırnıkl' bul, Derler ki biraz düberi bimihrü ve“ fadır. mısralarını yazan şair Nedimdir. 2 — Goğgol Rus romancı ve muharrirlerinin en meşhurudur. S rocinzide 1809 da doğmuş, 1852 dü ölmüştür. En meşlür eseri Taras Bul- ba, Ölü Dostlardır. 3 — Portekizde iki lane «<Ma isimli kra an Olmuştur noel, İspanyada eben olan' Don Car losun ikinci oğludur. vatrö H G — tulün yüzük ve saatinin tte suretle el" ne geçtiğini de izah ederemiştir. Mahkeme idama mahküm olduğu” : « Pek âlü verdiğiniz cezayı kabul ederim» — cevabını VE” miş ve reisin affedilmesi için bir arz” hal verip vermiyeceği sualine karşı «affedeceklerse etsinler yoksa — band nu tebliğ edinci İlbir de arzubal parası verdirmesinleri” — vdemiçür- ’s | î