— Kendilerine ait olmıyan v r L p bir evi terhin etmişler B -Şimdi Ağırceza mahkemesi huzurunda bu büyük marifetlerinin hesabını veriyorlar Dün ağır ceza, mahkemesinde bir sahtekârlık davasına başlanmıştır: Maznunlar Şerif Cimcoz ve Zeki isminde iki komisyoncudur. Şikâyetçi Hariciye Vekâleti memurlarından Ab- dülhakim Senai namına avukatı İste- pandır. Mahkemede okunan evraktan an- laşıldığına göre Fatma Lebriz isminde bir kadın üveyi oğlu Abdülhakim Se- naiye emlâkini ölünceye kadar bakma şartile ferağ etmiştir. Zeki kendisine mefruğla Abdülha- kim Senai namını vererek Üsküdar birinci noterinde Şerif Cimcoz nam» na hususi bir vekâletname tanzim et- tirmiştir. Şerif Cimcoz bu vekâletnameye istinaden bu emlâki doktor Mehmet Ali Derman'a ipotek edip 6000 lira al- mıştır. Mehmet Ali Derman da bilâha- ra ipoteği halıcı Mehmede ferağ et- miştir. Bilâhara vekâletnamenin sah- te olduğu anlaşılmış ve iş Abdülha- kim Senainin ihbarı üzerine ağfiyeye aksetmiştir. Kararnamenin okunması bittikten sonra maznunlardan Şerif: — Fatma Lebriz benim büyük val- demdir. Üveyi oğlu Abdülhakim Se- naiye emlâkini bakmak şartile ferağ etmişti. Fakat Abdülhakim Senai şar- ta riayet — etmedi. Ve kadın sefalete düştü. Bu kadına ben baktım, Büyük — annemi sefaletten kurtarmak için em- — Mükini ipotek etmeği düşündük. Arka. daşım Zeki Ankaraya gidip Abdülha- kimden bir vekâletname almak üzere evden ayrıldı. Üç gün sonra benim i- çin Üsküdar noterinden tesen tanzim edilmiş bir vekâletname ile geldi. Ve kâletnamenin niçin Ankara noterinde çıkarılmadığını sordum. — Bana aceva- ben: Abdülhakim Senainin kendisile beraber büyük annemin elini öpüp kendisini affettirmek üzere İstanbula geldiğini, fakat İstanbula gelince fik- rinden cayarak Üsküdar noterinde ve- — kâletnameyi verip Ankaraya avdet et- tiğini söyledi. Ben bu vekâletnameye emlâki ipotek ettim demiştir. Bu sırada müşteki vekili söz almış, iki senedenberi Abdülhakim Senainin vekili olduğunu, her ay Fatma Lebrize — makbuz mukabili 20 « 25 lira verdiği- ni, en son Fatmanın yazıhanesine Şe- istinaden rif Cimcozla beraber geldiğini ve ora- da kendilerine: Şerif namında birisi Abdülhakim Senainin vekâletini ileri sürerek em- lâki 6000 liraya ipotek etmiş dediğini ve Şerifin bunu şiddetle — reddederek böyle bir keyfiyet vakise kanunt taki- bat yapılmasını teklif ettiğini, Fatma- nın da hayretten bayılacak gibi oldu- ğunu söylemiştir. Şerif Cimcoz buna cevaben: İpo- tek muamelesinin tekemmül edebil- mesi için emlâkini şartla ferağ etmiş o- lan Fatmanın da vekâlet verdiğini, bu sebeple ipotek keyfiyetinden haberdar olduğunu, — hayretinden — bayılması mevzuu bahsolamıyacağını ileri sür- müştür. Ve avukatın bazı aylar Fat- maya 185 kuruş verdiğini, bakma şar- tına ademi riayetten dolayı emlâkini geri almak için Fatmanın birinci hu- kukta ikamei dava ettiğini söylemiş- tir. Zeki de Fatmanın yeğeni olduğu- nu söylemiş, Şerifin sözlerini teyit et- miştir. Şahitlerden Nurullah ve Hüseyin dinlenmişler, diğer şahitler gelmemiş- lerdir. Muhakeme bu şahitlerin - celbi için başka güne bırakılmıştır. Bir celsede başlayıp biten dava Nişanlısının ağabeyisini vu- ran ÂAli 18 yıl hapis yatacak Dün ağır ceza mahkemesinde bir cinayet davasının rüyetine başlanmış, ayni celsede davgnın rüyeti, iddia, mü- dafaa yapılmış ve karar” tefhim olun- muştur. Ceza usulü muhakemeleri ka- nunumuzun esas prensibine uygun o- lan bu keyfiyet çok ender tatbik olu- mabilen ideal bir neticedir. Maznun 26 yaşında Malatyalı, Tah- takalede Kundakçı hanında — oturan, hamal Alidir. Bundan beş ay evvel Tahtakalede oturan Ahmedin kız kar- deşi Ayşe ile nişanlanmış ve bu evlen- me ümidile 100 lira kadar masraf et- miş fakat nüfus kâğıdı olmadığı için evlenme işi gecikmiş, Ahmet te Ayşe- yi bir başkasile — nişanlayarak Alinin parasını iade etmiştir. Bundan müte- essir olan Ali 5 teşrini evvel günü Ah- & Son Posta ,, nın edebi tefrikası: 66 Yazan: Muazzez Tehsin Berkand — Bugün mahzunsun, neden aca -|sönmesinden korkuyorum. ba ? Ekremin kaşları çatıldı.. yüzü en — Mahzun değilim Ekrem.. fakat|fırtınalı zamanlarına mahsus sert ve korkuyorum. — Korkuyor müsun? Neden kar - kuyorsun? azimkâr manasını buldu. — Artık hiç bir kuvvet bizim saade- timizi söndüremez Muallâ... Ölümden Ekrem yerinden kalkmış, meraklı ve /başka hiç bir şey bizi ayıramaz, buna telâşlı gözlerle genç kıza bakarak elle- Tİni tutmuştu. — Söyle, neden korkuyorsun? Hal- buki dün ne kadar şen.. ne kadar mes'- uddun! < — Belki de bu gece fena bir rüya gördüm. Alay ediyor gibi ona bakıyordu. — Şaka etme Muallâ, ciddi şeyler - inan.. buna inandığını istiyorum; an « hyor musun? Kesik, sönük bir gülüş genç kızın dudaklarında yanıp söndü. — Anlıyorum ve inanıyorum Ek - rem. — ÜÖyle ise me bak,. gözlerinin neş'e ile güldüğünü bana göster... Ha- yır, dur, — kirpiklerinin üzerinde bir '4 - den kdnuşurken alay eden sesine ta -'damla yaş kalmış, onu dudaklarımla — hammül edemiyorum; söyle, nedeıı!kurutayım. — korküyorsun yavrum) — — Bu yaşadığımız günler çok gü - Şimdi yüzüme bak; işte gözlerin ve dudakların gülüyor, bütün yüzün ço- Ö zel.. rok mes'ud ematlerle dolu... Bulcuk neş'esini buldu değil mi? Seni gü- saatle in geçmesinden, bu _.kâ!,dn' Li M rsa tir ça 'Hay lerken öyle seviyorum ki bilemezsin.|bile duymadın, v a e ei MMM ilim Y A D d SAA e BÜ SON POSTA tedbirleri ( 1 ünci sayfada) ,da mühim ve faydalı neticeler verece- ğine şüphe yoktur. Kamutayda dün İstihlâk vergisinin tenzili hakkında konuşuldu Ankara, 2/ (Hususi) — Kamutayın bugünkü toplantısında Sürt Saylavı Mahmut Soydanla Kocaeli saylavı Ge- neral Ziya Nurinin vefatlarına dair ,Başvekâlet tezkeresi okunmuş, hâtıra- Jarına hürmet olarak bir dakika ayağa kalkılmış ve susulmuştur, Bundan sonra da Urfa saylavı Ali Saip Ursavaşın beraetine dair olan Baş ,vekâlet tezkeresi okunmuştur, Bu sıra da Ali Sajp te Meclise gelmiş ve arka ,ıralarda yer almıştır. İçtimaf muavenet umum müdürü Faik münhal olan Şürayi Devlet azalı- ğına seçilmiş, Sümer Bankın sermaye- sine 3,5 milyon ilâve edilmesine dair olan kanun lâyihası Je Tahranda bir sefarethane inşasi için icap eden tah- gisat kabul edilmiştir. Dahili istihlâk vergisi kanununa ek kanunun (G) fıkrasının değiştirilmesi- ne ait lâyiha da Kamutayın müzakere ettiği kanunlar arasında bulunmakta idi. Maden istihsalâtında sarfedilen e- lektrik, madenlerin istihsal masrafları üzerinde büyük bir tesir yapmakta ol- masına binaen ve kömürlerimizin aza mit derecede ucuza Mmal edilerek rakip iyasalarda tutunabilmelerini temin için maden ocaklarında sarfedilen elek triğin istihlâk resminden muaf tutul- masıni gözeten bu lâyihanın müzakere si esnasında söz alan Kemal (Maraş) elektrikle işliyen sanayi müesseseleri- nin vermekte oldukları elektrik islih- lâk resmine mukabil buharla mütehar ,rik müesseselerin böyle bir vergi mü- kellefiyetine tâbi bulunmadıklarını ve bu yüzden ik taraf arasında tabit ola- Tak husule gelen maliyet fiyatı farkı- Hün elektrikle işliyen müecsseseler aley hinde olduğunu kaydederek sanayi mü esseselerinin de elektrik istihlâk vergi- DELELE A RASESERERĞ ea aa di medi bıçakla vurarak öldürmüştür. Son tahkikatın açılması kararı ve raporlar okundu. Maznuna — söz verildi. — Hâdiseyi itiraf etti. Şahit- ler dinlendi. iddia snakamı maznunumy Ahmedi kasten öldürdüğünü söyledi, cezalandırılmasımı istedi. Mahkeme kısa bir müzakereden sonra kararını tebliğ etti: Suç sabit ol- duğundan Alinin 18 sene ağır hapsi- ne karar verildi. Yeni hâkim muavinleri Anadaluya tayin olunan hâkim muavinleri yavaş yavaş — vazifelerine hareket etmektedirler. Dün İzmit hâ- kim muavini Güzide, Adapazarı icra memuru Hikmet, Adana hâkim mua- vini Firdevs vazifelerine hareket et- mişler ve İstanbul hâkimlerinden bir grup tarafından teşyi olunmuşlardır. Artık göz yaşı yok Muallâ.. her zaman güleceksin. — Her zaman güleceğim Ekrem... Fakat bugünler saadetimin taşkınlığın- dan ağlıyorum. Öyle mes'udum ki bile- mezsin... — Ben de çok bahtiyarım. Daha üç günümüz kaldı.. cuma sabahı senin cevabıllı işittikten sonra artık sana «benim» diyebileceğim; seni göğsü mün üzerinde daha kuvvetle sıkabile - ceğim. Muallâ işaret parmağını dudakları- nin üzerine koyarak ona: — Sus! dedi. Ekrem bu emri veren parmağı du- daklarına götürmüş, küçük, fasılah. ö pücüklerle öpmeğe başlamıştı. — Susuyorum işte,.. Fakat bu haf- ta me kadar uzun! Bunu söylerken halinde öyle çocuk- ca bir üzüntü ve içli bir acı vardı ki Muallâ dayanamadan - kollarını onun boynuna doladı ve ilk defa olarak, bi- lerek ve isteyerek dudaklarını Ekremin yanan nefesine yaklaştırarak gözleri- ni kapadı. * — Bu mektub kimden? Okumağa kilometreye inen hat (Baştarafı 7 inci sayfada ) Gene süküt. Gene sessiz bir sorgu. Sessiz bir tasdik. Ve devam: — Türkiyede ilk inşa edilen tren yo- lu, İzmir - Aydın arasındaki 130 kilo- metrelik hattır. Bu hattın inşa tarihi 1866 dır. Gene süküt.. gene sessiz bir sorgu. Sessiz bir tasdik. Geniş bir nefes ve devam: — Satın alınan bu hatta ilk imtiyaz Baron Hirş'e verilmişti. Fakat sonra, bazı ahvalden dolayı, Baron Hirş im- tiyaz sahipliğinden iskat edildi. Ve a- lelâde bir mültezim sıfatile bu demir- yollarını, hükümet hesabına inşaya memur edildi. Bu şekilde inşasına baş- lanan hatlar, 1878 de ikmal olundu. — 1932 de, «Şark Demiryolları iş- letici kumpanyası» hali tasfiyeye gir- di. Ve «Şark Demiryolları Türk ano- nim şirketi» teşekkül etti. Bu gün ise hükümet, bu şirketten, Türk arazisin- de bulunan bu 337 kilometrelik hat ü- zerindeki bütün hakları, —altı milyon liraya satın almış bulunuyorl! — Güle güle kullansın... — Bittabi, diğer iki şirket sermayedarları ecnebi- diler değil mi? Komiserin nedense, karşılıksız bı- raktığı bu sorgunun cevabını da ber vereyim: — Elbette! Komisere bir sual daha soracak ol: dum: — Yetmez mi bu kadar cevap? de- Ve tulü umumisi, 1265 kilometreden | di. İki gazete sütunu pek âlâ dolar bun: ibaret kaldı. larla. Bunları diğer gazeteler alamadı- Gene süküt... Gene sessiz bir sor-İlar. Bütün arkadaşlarınızı atlattınız. gu. Sessiz bir tasdik. Geniş bir nefes|Daha ne istiyorsunuz? ve devam: Oradan ayrılırken, siz okuyucula- — İnşaat bittikten sonra, «Şark Dez|rımın insafınıza sığınmaya karar ver- miryolları işletici kumpanyasın namı| miş bulunuyordum. altında bir şirket kuruldu. Bu hatların Görüyorsunuz ya? Size bazan en işletilmesini taahhüt etti. Şirket, muh-|özlü malümatı, bazan yüzde yüz ha- telif ahval dolayısile, elindeki hatların|kikatı bulabilmek için, kapı kapı, mar bazı kısımlarından mahrum - kaldı.|halle mahalle, hattâ memleket memle- Harbi umumiden sonra, şirketin elin-|ket dolaşmaktan çekinmeyen gazete- deki hatların uzunluğu 337 kilometreyi |ci, hâlâ, asütun doldurmak» gayretini geçmiyordu. 4 Bu sefer sözü komiser aldı: ginden muaf tutulmalarını istemiş ve bu maksatla da bir de takrir vermiş- tir. Maliye Vekili Fuad Ağralı kömür ocakları için teklif edilmiş olan istis- naiyelin sebeplerini işaret ederek di- ğer sanayi müesseselerinin vaziyetinin de gözden uzak tutulmadığını ve on- lara da bu muafiyeti temin edecek o- lan kanun İâyihasının bu devrede mec- lise verileceğini, maliye vekâletinin sanayiimizin inkişafı için elinden gelen her fedakârlığı yaptığı ve yapmakta devam edeceğini söylemiştir. Maliye Vekilinin bu izahati üzeri- ne Kemal (Maraş) takririni geri almış- tır, Ziya Gevher Etili - Çanakkale - ka- munun bir maddesinin bir fıkrası tadil edilirken ayni madde içinde, hastane- lerle mekteplerin ve darülâcezenin is- tihlâk edecekleri elektrik vergisinin kaldırılmamış olmasındaki mânayı an- hyamadığını söyliyerek izahat istemiş ve riyasete, bu müesseselerin da ayni süretle muaf tutulmasını — isteyen bir takrir vermiştir. Maliye Vekili Fuad — Ağralı, ileri sürülen müesseseler muafiyetleri me- selesinin teklif edilmek üzere bulunan kanun lâyihasında nmazarı dikkate alı- — Size ne oluyor efendim? Uma - rım ki mektublarımı - kontrol etmek niyetinde değilsiniz. — Şakayı bırak Muallâ; kimden şu mektub? Ekremin alnı bulutlanmıştı. — Söylemiyeceğim. — Bu mektubun kimden - geldiğini söyle, üzme beni.. — Özkandan.. — Özkandan mı? Muallâ bu ismi söyler söylemez yap- tığı şakaya pişman olmuştu. Ekremin hemen kaşları çatılmış, yüzü gerginleş- miş, dudakları biddetle titremeğe baş- Tamıştı. — Şaka ettim canım, Özkan bana ne diye mektub yazsın! — Bilir miyim ben? — Demek bütün söylediklerime rağ- men hâlâ onunla benim aramda bir ro- man geçtiğine imanmakta israr ediyor- sun. — Sana inanıyorum Muallâ; fakat sana aid her şeyi kıskanıyorum. Yaklaşmış.. genç kızın masanın üze- rine koyarak elile okumasını işaret et- tiği zarfı almıştı. Hemen gözlerinde şefkat ve sevinç © kadar dalmışsın ki kapıdan girdiğimi | parladı: Demek — Mektub Floransadan hat güden bir mahlük sayılıyor. Naci nacağını ve bu arada gene halkın za- rurt ihtiyaçlarından — biri olan petrol üzerindeki verginin de mühim tenzilö- ta tabi tutulacağını bildirmiştir. Bu izahattan sonra takrir okunarak kabul edilmiş ve madde encümene ge- ri verilmiştir. — , Kamutay çarşamba günü toplana> caktır. Vergi Büsbütün Kaldırılacak mı? Maliye Vekilinin beyanatından çı- karılan manaya göre — yapılacak olan tadilât sanayi müesseselerinde kullanı- lan elektrik kuvveti üzerinden alınan istihlâk vergisi ile petrol ve diğer istih- lâk maddeleri üzerindeki vergilerin e- saslı indirmeleri — istihdaf etmekte aN, Söylendiğine göre verginin he men bemen kâmilen lâğvı mukarrer- dir. Sahte müddeiumumi Dün bir adam kendisine Adana müddeiumumisi süsünü vererek Bey- oğlunda bir umumhaneden para ver- meden çıkmak istemiş, iş polise akse- dince bu adamın sahte hüviyet kulla* nan biri olduğu anlaşılmıştır. Asıl is- minin Ahmet olduğunu söyleyen bu adam hakkında zabıtaca tahkikat ya- pılmaktadır. Bediadan... — Evetl — Ne diyor? — Baştan başa çılgın saadet sözle * ri... Vaktin varsa bazı parçalarını o * kuyayım da dinle! — Vaktin vörsa da söz mü? Fakat buraya birisi gelir diye korkuyorum- Haydi sen benim odama geli Ben ma* samın başına «Bay Taylan» mevkint otururum, sen de karşımdaki iskemlede «Bayan Dalmen» olursun. Gülerek bakıştılar,, ikisinin de yüz” lerinde sevinç ve neş'e vardı. l Bedianın mektubu uzun, uzun bi saadet destanı idi ve şöyle başlıyor * du: «Teyzeciğim, «Dünyada hakiki sağdet yoktur!” «diyen kara düşünceli, hasta ruhlu kim” aseler gelsinler de bizi görsünler. Bğ' ayaşadığım bugünleri anlatmak içif aMes'udum» sözünü kâfi görmüyo * &rum, bundan çok daha kuvveltli bif akelime bulmak istiyorum; — fakat N€ aFeridun ne de ben edebiyat ve şiirle auğraşmadığımız için bu yeni kelimt” ayi, bir çok, bir çok aradığımız «bulamıyoruz. Onu senin bulduğun" «ne kadar isterdim sevgili Muallâ! ğ eie z atı ucuzlatma 1265 Kilometreden 337