ZZ Birincikinun Ekmek buhranı dün de devam etti — Açıkgö âlemi yok. Sıra ile. Adam öyle hiddetli ki nerdeyse ya- kama sarılacak, — Fakat ben ekmek alacak değilim Etraftan bağırdılar, — Ekmek almıyacaksın da bu kala- balıkta işin ne? — Yol verin de derdimizi anlatalım. Ben gazeteciyim. — Allah Allah! Gazeteciyim ne de- mek? Şimdi gazetenin sırası mı? Cüm- lemiz burada ekmek derdine düşmü Şüz. Kızdım: — Siz ekmek derdine düştünü ek derdine düşmedim mi? Bu işi keyil için mi yapıyorum Elbet benimki de ek- anıyorsunuz? mek derdi. «Ekmek derdi» müptelâları ayni il- letle malül bir adama galiba acıdılar. Fırın kapısındaki canlı duvar biraz â- rTalandı. İçeri daldım. Tezgâhtar, biraz şaşkın, biraz mal cup, kalabalığa bakıyor. Beni yanıba- $ında görünce: — Ekmek yok, dedi. — Ekmek istemiyorum. Neden yok? Onu anlamak istiyorum. — Neden yok olacak! Biz her zaman ki kadar ekmek çıkardık, Fakat öteki Semtin fırınında ekmek bitivermiş, hay di millet buraya üşüştü. Sonu elbet böyle olur. — Ötek fırında ekmek niye bitmiş? — Duha ötekinde tükenmiş te on - dan... — Daha ötekindeki kıtlığın sebebi? — Ne bilirim ben! — Şimdi ne olacak? — Fırın yanıyor. Ekmek çıkacak. Bu aralık kalabalığı dirsekliyerek tezgâha yanaşan şişman bir adam; — Baksana evlâd, dedi, şu bizim sa- bah tenbihlediğimiz üç kilo ekmeği u- Zat ta gidelim. — Ekmek yok Hacı baba. — Ekmek yok ne demek. Sabahle- Yin dükkâna giderken ben kendim ten- bih ettim. Kendim ısmarladım. Yoksa sattınız mı? — O da mı sual elbette sattık. — «Bunların sahibi var» demek yok mu? — Sen ne söylüyorsun Hacı baba, elinde ekmek parasile gelen müşteriye ben göz göre göre ekmek satmamağa kalkayım da senin güzel hatırın için “ayak mı yiyeyim? Siyah yeldirmeli, ufak tefek bir ih- liyar kadına torbasına dumanı üstün- de iki ekmek koyup fırından ayrılınca Yaklaştım. — Teyze sizin mahallede de ekmek kıtlığı var mı? — Var ya, — Neresi sizin mahalle? — Zeyrek. Düşün bir, Zeyrek neresi, üçüpazar neresi?, İki gündür ekmek tvşan biz tazı olduk. O fırın senin, bu Birin benim, kovalamaca oynuyoruz. Çok şükür burada yetişebildim. * 4oFırına girdim. 'Tezgâhın üstünde an- Cak 20 - 30 kilo ekmek var. Saat daha 5. Esnafın dükkâmni 7'de kapadığına, inin işinden gene o saatlerde çıktığı- vaz göre burası da mahşer olmağa nam- t, Sordum: — Ekmek buhranı varmış doğru Mu? — Hayır bayım, buhran falan yok. e Buğday fiyatları fırlamış diye duy — Bak bu doğru, Fiyatlar fırladı, Un Pahalılaştı. Narh kurtarmıyor. — Şu halde siz ekmeği az mı çıkarı- Yorsunuz? — Ne münasebet?, — Ne münasebeti var mı? İşte mal Meydanda. Saat dâha beş olmadan tez- Bâhta 30 kilo ekmek kalmış, milet ak- Mam üstü üşüşünce bu kadarcık şey ye- mi? > Yetmez ama, fırın hazır, üç çey- sonra ekmek çıkâcak. ve Günde kaç ekmek çıkarır sizin #- — Aşağı yukar: iki bin. — Bugün gene iki bin mi çıkaracak Mz? — Evet, — İyi ama iki gündür ekmek bulun- muyormuş. Neden bu? — Balatta mı, Fatihte mi bir yerde ekmek az çıkmış galiba. Ekmeksiz ka“ lanlar Bâlattan Unkapanına doğru yü- Elbette Küçükpazarlılar da — Demek mesele herhangi bir semt fırınının bir mikdar eksik ekmek çıkar masında! — Öyle ya, sonrası zincirleme böyle Oluyur. * Bu garip mtaleaya göre herhangi bir gün, herhangi bir sebeple, herhangi bir fırının fezgâhlarında yüz kilo ekme- gin boşalan y Arkasında her mahal lede değişe: ze yakın vatandaşı da beraber #ürükliyerek Eyüp Sultandan Eminönüne ve Eminönünden Galata ta rikiyle Mecidiyeköyüne kadar bütün İstanbul fırınlarını dolaşıyor. Gene bu mütaleaya göre İstanbulu semt semt mahalle mahalle dolaşan bu ekmek kıtlığına hepimiz : — 700 bin küsur nüfusluk bir şehir- de elbette arada bir yüz kilo ekmek ek sik çıkabilir. diye basit ve normal bir hâdise gibi bakacağız, * Fakat işin gene bir esrarengiz tarafı var, Bu noksan ne için daima buğday ve un fiyatlarının fırladığı zamana rast lar? Yoksa fırından fırına sıçrayan ve sıçrarken de arkasında yüze yakın va- tandaş sürükleyen «yüz ekmek noksan liği» buğday piyasasını bu kadar ya- kmdan, henüz keşfedilmemiş bir şu- urla mi, takip ediyor? Kemal Tahir Artistlerin kazandıkları paralar ne oluyor? Amerikalı bir gazeteci büyük sine « macılar ile büyük sinema artistleri hak- kında dikkate değer bir tetkik yapmış- tır. Buna göre Amerikanın eski sinema kralı Foks müthiş paralar kazandığı halde Amerika Maliyesine borçlu ol - duğu vergiyi verememekte imiş. Gene büyük sinemacılardan Con Barimor bütün servetini kaybetmiş ve beş para- sız kalmıştır. Bunların zıddına olarak Greta Garbo bir film çevirmek istediği vakit 6 mik yon frank bulabilecek bir mevkide i- miş. Fakat söylendiğine göre gelecek seneden itibaren onun da Holivuttaki mevkii düşecek imiş. Daha bir hayli kimseler hakkında tetkikatta bulunan gazeteci netice ola- rak şöyle mütalea yürütmektedir: Müthiş paralar kazanan artistlerden o 75 i fakir olarak ölmüşlerdir. Bir çokları da arkalarında bir çok borç bi- rakmışlardır. 226 Kilo gelen genç kız Yugoslavyada küçük bir şehir olan Yakudinoda bir işcinin Saveta Angeliç isminde 26 yaşındaki kızı 225 kilo a- ğrliğinda imişl Saveta on altı yaşına kadar tabii su- rette inkişaf ettikten sonra birdenbire ve hâlâ fennen sebebi anlaşılamıyacak bir şekilde o kadar şişmanlamağa baş- lamış ki kendisi bile sokağa çıkmak J tan utanmağa başlamıştır. Saveta on sene evinden dışarıya çıkmamıştır. Fa- kat şişmanlık arttıkca iştihası da 6 nis- bette arttığından işci babanın kazandı- ğı para yalnız şişman kızının gıdası bile kifayet etmemeğe başlamış ve ni- hayet Savetanın halka teşhiri neticesi SON POSTA Bir Yunan gazetesinin Hezeyanlarına bakın! (Baştarafı 1 inci sayfada) tirilmekte ise de, gelenler çiftçidir. İz- mir civarı göçmenlerle dolmuştur. wlevcut nüfus ta artmamaktadır. Res mi istatistiğe göre bu sene doğum 2722 ve ölüm 3430 kişidir. Sefalet ölüm mik darını arttırmıştır, İzmirin iskân: hü- kümeti fazia meşgul etmektedir. Fakat bir şehrin canlı malzemesi o kadar ko- lay tedarik edilemez. Turist için Kadifekalede yapıla çak şeyler de suya düşmüş ve burası memnu mintaka haline konmuştur. İzmir bataklık haline gelmiş oldu- ğundan sıtma ve verem artmış ve hal- kın sefalet ve pisliği yüzünden ekeli hümma belde hastalığı haline gelmiş- tir. Görüştüğüm hekimler bu hakikati gizlememişlerdir.» Dün akşam bu yazıyi okuduktan son ra telefonla İzmir Belediye reisin! ara yıp bulduk ve İzmirde misafir ve dost memlekete mensup düşman gazeteci - nin sözlerine ne diyeceğini sorduk. Behçet Salih Uz dedi ki: — Bu Yazı baştan başa garaz mahsu- lüdür. İzmire düşman birtakım şahıs- lar tarafından uydurulduğu muhakkak tır. Bir kere İzmir belediyesi fakir de- ğildir. Bunu ileride size göndereceğim bir yazıda rakamlarla isbat edeceğim. Nüfusu da her gün artmaktadır. İzmi- re getirilen göçmenler ise, İzmir ve ci- varında faaliyetin artmasında âmil ol- muşlardır.. Gazetenin ortaya attığı do- ğum ve ölüm rakamları da başından sonuna kadar yanlış, tamamen hayal mahsulüdür. Bunu gene rakamlarla tes bit edeceğim. Turist celbi için Kâdifekalede yapı- lacak şeyler de . Yunanlı muhabir e- fendinin söylediği gibi - suya düşme- miştir. Zaten böyle bir iddiayı ileri sü- rerken gösterilen sebep te gülünçtür. Sonra bu muhabirin İzmir bataklık hale geldiği için sıtma ve veremin art- tığı, şehrin sefalet ve pislik yüzünden lekeli hümma istilâsınla uğradığı yolun da savurduğu hezeyanlara da gülmek lâzimgelir. İzmirde salgın halinde hiç bir hastalık yoktur. Bilâkis güzel İz- mir tam ve umumi bir sıhhat içindedir. Halk fevkalâde neşelidir. Şehir, son bayramını diğer memleketler gibi neşe içinde geçirmiştir.» Bulgaristan, İtalyadan tayyare Satın alıyor Sofyadan bildirildiğine göre Bulgar hükümeti İlalyadan tayyareler satın almaya başlamıştır. (İlk olarak her biri üç ton ağırlığında iki bombardı- man tayyaresi satın alınmıştır. Bu tay yareler ayın 18 inci günü Selânik yo- liyle ve İtalyan tayyarecilerinden D. Bernardinin riyasetindeki bir heyet va sıtasile Sofyaya getirilmiş, hudutta 3 Bulgar pilotu tarafından karşılanmış - tır. Solyada Bernardinin şerefine bir zi- yafet verilmiş, bu ziyafette Bernardi bir nutuk söylemiş: — Ben Bulgaryayı âdeta kendi vata nım gibi seviyorum. Zaten Bulgarlarla İtalyanlar için bir vatan ayrılığı mev. zuu bahsolamaz, Bulgar Kraliçesi İtal- yan Kralının kızıdır.» demiştir. Bernardi yakında ayni tipte 4 bom- bardıman tayyaresi daha getirileceği. ni söylemiştir. Madam Simpson İstanbulda mı? (Baştarafı 1 inci sayfada) | Misis Simpsona müracaat ederek, A. merikanın büyük şehirlerinde konfe- ranslar vermesini teklif etmiştir, Sendika, her konferans için Ma. dam Simpsona on bin dolar teklif et- miştir. Tahliller günü gününe yapılacak terkibini değiştirmek ihtimali olan Sayfa 11 Milletler Cemiyetinin kararı işlerine gelmedi (Baştarafı 1 inci sayfada) muhtelif anasırdan kandırabildikleri kısımlara silâh tevzi etmektir. Küçük bir akalliyet teşkil ettikleri sahada an- cak. silâhla tutunabileceklerine kani o- lanlar şimdi de bu gibi tedbirleri al- maktadırlar. Cenevre 21 (A.A.) — Milletler Cemiyeti Sekreterliği, vaziyeti tetkik etmek üzere İskenderun Sancağına gi- decek olan üç bitaraf müşahidin isim- lerini meşretmektedir: Bunlar, eski Türk - Yunan muhtelit mubadele ko- misyonu başkanı Norveçli Hans Hols- tad, eski Celebes valisi Holandalı |. Caron ve Piyade albayı İsviçreli Karl! İşleri Bakanının valdesi Wattewyl'dir. Komisyon İ ikincikânundan evvel İskenderuna varmış olacaktır. Pariste Koni Paris 21 (A.A.) — Dün gece Pa- rise gelen Türkiye Hariciye Vekili Rüştü Aras bu sabah saat 11,45 de yanında Türkiyenin Paris büyük elçi si Suad Davas olduğu halde Dış Ba» kanlığına giderek Hariciye Bakanı Del bos ile görüşmüştür. Bu konuşmada Vienot da hazır bulunmuştur. Millet« ler Cemiyeti konseyinin son müzakes relerine esas olan İskenderun hakkın- daki (oOTürk - Fransız Oo müzake releri bugün tekrar başlamıştır. Bu noktai nazar taatilerinde hazır bulun mak üzere Fransanın Türkiye büyük elçisi Ponsot da bu sabah Parise gek miştir, Paris 21 (A.A.) — Türkiye * Dış vefat etmiş olduğundan, Bakanın O buradaki ika meti esnasında yapılacak olan resmi kabuller asgari hadde indirilmiştir. Delbos yarın Dış İşleri Bakanlığın» da Rüştü Aras şerefine hususi bir öğ le ziyafeti verecektir. Sancaktaki son Türk polisleri de vazifelerinden uzaklaştırıldı (Baştarafı 1 inci sayfada) ri Hataydaki Türklerin bir ekalliyet- ten ibaret olduğu ve buradaki Türk- lerin Torosların şimaline mübadele su retile yerleştirilmelerini teklif etmek- tedirler. Hatay Türkleri, Türk mınta- kasında 40 asırdan beri yaşayan ve bu- rada nüfus ekseriyeti de bulunan bir millettir. Tarihi ile, an'anesile, coğrafi $simlerile ve bütün kültürü ie bir 'Türk mıntakası olan Hatayın sahibi biz Türkler, belli olan bir maksada ma tuf bu talepleri şiddetle red ve protesto ederiz. Biz kendi öz Topraklarımızda kalarak istiklâlimizi kendi kuvvetimiz le korumak istediğimizi cihana bir ke- re daha bildiririz.» Ermeni ve Alevilere silâh dağıtılıyor Hama, 21 (Hususi) — Sancakta muh telif unsurların arasını açmak ve bun lar biribirine düşürmek siyaseti de- vam elmektedir. Alınan yeni haberler bunu teyit edecek mahiyettedir. Dü- ver köyündeki Alevilere yeniden 15, Harbiye Alevilerine 20 silâh verilmiş- tir, Sancakta otoriter idarenin himaye gerdesi olan eşkiya çetesi reisi Koço ve adamlarına da silâh tevziatı devam €- diyor. 'Türk polis ve jandarmalar vazifelerin- den uzaklaştırıldı Lâzikiye, 21 (Hususi) — Antakya po lis teşkilâtında en son Türk polislerini teşkil eden dört kişi çıkarılarak yerle- rine Alevi polisler ikame edilmiştir. Ha len Antakyada bir tek Türk polis kaj- mamışır. Kaldırılan Türk polislerinin isimleri şunlardır: Şevket, Rauf, Osman, Sadık. Diğer taraftan Türk jandarmaları da kaldırı larak yerlerine Alevi ve Ermeni jan- darmalar gönderilmektedir. Hapishanelerde inleyen vatandaşları - mızın isimleri Tâzikiye, 2! (Hususi) — Antakyada son hâdiseler münasebetile tevkif edi- len ve hapishanelerde yatmakta olan Türklerin adları şunlardır: ülgeni Fahri, Sabit Fazıl, Abdul lah, Mustafa, Uçman zade Halil, Uç - man Zade Seyfi, Kasap Mustafa, Mustafa, Ahmet Halef, bamal Hâ mit, Recep Şamil, Kâzım Nihat, Emin Mürteza, Ali Silici, Kasap Ahmet, Ce- Mi Boşnak, Hüsnü Abdurrahman, İb- rehim Hamali, Sabit Hüsnü, Süley - kozamlacak para ile beslenmesine ka «! maddeler, belediye (o kimyahanesinde | man Fehmi, Hati, Nuh zade Rifat, ş0- rar verilmiştir. Savetanın sokağa çıkarılması da bir mesele olmuştur. Şişman kızın sokak|müş'ir rapor da gene © gün tanzim ç-| Tan£OZ günü gününe tahlil edilecektir. Ayni zamanda tahlil neticesini för Salâhattin, Kartal Mehmet, Meh - met Kebapçı, Süleyman Dirik, ma- Mehmet, Rüştü Bey zade Ta- kapısından sığması kabil olmadığı için |lunacak ve şayet bu hususta bir teah- hir. getirilen ustalar vasıtasile bir duvar yıktırılmış, bundan sonra kız evden çıkarılmıştır. hür vukua gelmişse yani tahlil kimye- Vİ raporu sonra verilmişse buna tahlil tarihi ilâve edilecektir. İstiklâl şahitleri için bir âhide yapılıyor Ankara, 2! (Hususi) — Buraya ge- len malümata gör * Kânunuevvel hi disesinde Hatayua ölen #ik iki gencin İstiklâl şehitleri olarak anılması ve bir gençlerin namına, Hatayda âbide ya pılması kararlaşmıştır. Hataylılar, şimdiden yapılacak bu $« bide için lâzım gelen parayı aralarında tolamaktadırlar, İzdivaca mani olan rüya Bavyeranın Leszak kasabasında ge» çen salı günü Miller namında birisiniş nikâhı kıyılacakmış. Gelin ile bütüm davetliler kiliseye geldikleri halde gü « vey görünmemiş. Aradan bir saat ka » dar bir vakit geçtikten sonra hâlâ gö- rünmiyen Miller'i aramağa çıkmışlar. Arayıcılardan gelinin kardeşi doğ « ruca damadın evine gitmişler, Miller") uykuda bulmuşlar ve uyandırarak he m kalkıp kiliseye gelmesini söylemiş er, Fakat Miller çok fena bir rüya gör düğünü ileriye sürerek kiliseye gitmek ten imtina ettiği gibi yatağından gece lik elbisesile fırlayıp koşmağa başla « mıştır. Bu sırada kilisede yangın çık- mış, gelin ile davetliler de kaçmağa mecbur kalmışlardır. BULMACA yük, baş, 3 — Hafif yürüyen at, 4 — Bir ye- rimiz vurulduğu zaman çıkardığımız #4, yemekle beraber yediğimiz lüzumlu şey. 5 — Pransız sayfiye şehirlerinden biridir, dair, 6 — Diş çıkmak. 7 — Âletler, nota, vasi mâ“ nasna kullandığımız iki harfli bir kelime, 8 — Su katılmamış, nota 9 — Çevik, A- nadolunun iptidai arabası. 10 — Davul sesi, sız manasina gelir. Yukardan aşağıya: , 1 — Ekmek pişirilen yer, birler. 2 — Alla- ha alt, cübbenin kısası, 3 — Tufanda ismi geçen peygamber, Sovyet Rusyanın ikta - törü. 4 — Rabıt edatı, eski, 5 — Ağs, nida, 6 — Kokulu şeker, kırmızı, rabıt edatı, 7 — Vapurların odası. $ — Bir Ç Mâvesile başı - mızda olur, eski arap harflerinden biri, As dalar denizinin yeni ismi 9 — Üzerinde uğ- raşmak tabirinin fransazeası. 10 — Ayla « mak gerek.