16 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TÇ A TTTT A A e ei Sahaflar ça)'şiğında bir gezinti “Kilosu 10 kuruşa kitap; sudan ucuz! ,, ı k Sokakta benekli değil düzdür.) Tuvalet ıkı renk kumaştandır ve gene iki renk kumaştan bir şal omuzdan arkaya doğru atılmış- tır. *0 00000464 GA AAA ş t04444400400044404444 | YEMEK BAHİSLERİ Tatlı börek , Lâzım olan -şeyler şunlardır: Süt, pi- Finç, yumurta, şeker, tereyağı.. — Sütü l;ıaynatmah. > Pirincin su çek - me nev'ine göre - takriben sütün ya - rısı kadar pirinci 'kaynıyan süte kat- malı, Çok hafif bir tatlılık verecek ka- dîf- şeker koymalı. Katı bir lâpa haline îkîcaîı_ ateşten. indirip soğumıya bi - _Soğ'uyan lâpa hamur haline elmiş tir. Bundan istediğiniz büyüg'alli?;tşe Yassı, uzun köfteler yapıp, hafifçe çal- kalarmîış yumurtaya batırarak. kızgın tereyagmda iyice- kızartmalı, Kestiril- Miş"soğuk şeker şerbetinin içine atma- h. Tatlıyı iyice çeker. Biraz. sonra çı - karmalı İ v (,_Zok güzel bir tatlıdır. Taze iken ol- duğu kadar soğuk ve biraz bayatken de seveceksiniz, i Yumurta peltesi Yarım litre suyun içerisine iki limon ve şeker koyarak istediğiniz tatlılıkta bir limonata yapınız. sonra 3 ynmnr - te% çalkalayıp içine katınız. Hepsini bir tepqeı:eye koyup kaynatınız. Kah - vşltı için kullandığınız tereyağından bir parça eritip kaynıyan yemeğin içi- ne dökünüz, iyice karıştırınız. Yavaş yavaş koyulaşır. İndirip soğumıya ter- kediniz. Pelte haline gelecektir.. | îf'akalın konulan kürkler bu sene muhtelif gekillerde dikiliyor. Kürkün yalnız cinsi değil, dikilişi de yakanın güzel görünmesini temin €- diyor. (Şapkalarda tül gene mevcuttur. Tüller KA *00 666 Son moda bir tünik Bu sene tünik, moda olan elbiselerin en başında gel - mektedir. Resmi - ni- koyduğumuz tünik vücudu çok ince — gösterecek bir model olduğu için bir çok ba - lir. Blönüvi ren - ginde düz yünlü- den - yapılmışlır: İçinden. - giyilen beyaz krepmaro- ken bluzun göğ - sünde ince maki - he plisi var. Ya - kasında : papiyon bir fiyonga, Bluz yerine - isterseniz beyaz ipekli küu - Mmaştan ayni şe - kilde bir jile de kubklânabi- lirsiniz. Sentor el- bisenin kumaşın - dandır, Arkanın ortâasında — mavi bir kemik toka ile açılıp kapanmaktadır, Çe_pler Müselles şekildedir ve üzer - lerinde kumaşla ayni renkte düğmeler vardır. -Bu tünik mevsimin şık bir so - kak elbisesi olur. Taftadan Tayyör içine” giyilecek üç bluz " ı yanlara - gidebi -| Evde SAÇ TUVALETİ Saçlar kulakları / Öörtmiyecek bir tarzda toplanıyor Bu seneki saç modasında mutlak ve değişmez bir nokta var: Kulakların meydana çıkarılması. Yüzünüze yakı- şan ne ise, isterseniz alnınızda bukleler yapınız, ister kulak]arımzm arkasında, tepenizde... İsterseniz saçlarınızı düm- düz- tarayınız, yahut hafifçe - ondüle yaptırınız... Hepsi mümkün...' Yalnız - modaya uymak istiyorsanız - bir şey yapamazsınız: Kulaklarınızı saçlarınız- la kapamak. Maamafih bugünün mao - dasımın sizden bu kadar müstebidane istediği şey rastgele seçilmiş değildir, İbayanlar.. Kulakları saçlardan kurtar- mak yüzü çok genç gösterir. Bunun için bugünkü modaya seve seve uyu - nuz. ensenin bir yanından tek bir bukle ha- linde başlıyarak, başın üzerinden geçi- rilmiş, gene ensede bir kaç bukle ile '|nihayetlenmiştir. “Bu kuvafür Parisin meşhur kuva - rinden biridir. / fürlerinden İvesin en güzel modelle- t gu cevabı. verdi: Size bu yeni kuvafürlerden birinin | yesmini veriyoruz:.- Saçlar çok hafif |dalgalarla arkaya doğru ıara.nm% Ve Kitapçı dükkânlarını görünce ümi - dim büsbütün kırıldı. Ciltli ciltsiz, kar- ma karışık bir sürü matbua. Kapları çoktan kaybolmuş, adı unutulmuş mec- mualar. İngilizce, almanca, fransızca romanlar. Eski harflerle mektep kitap- ları. El yazması, taş basması divanlar. İçiçe, üstüste, altalta yığılmışlar. Tezgâha istifliler daha korkunç: Ü- niversitede geçen sene okutulan bir iç- timaiyat kitabının yanında mızraklı il- mühal, sonra bir Lektür elemanter ve daha sonra yan yana, Yakıcı kadın, Ka- ranlıklar perisi, Cingöz Recai, Kısası Enbiya, Sinema yıldızları, Ecel köprü- Bü. Raflarda kalın kalın kullanılma kıy- meti sıfıra inmiş elli senelik almanca tıbbi eserler. Tavana hevenk hevenk a- sılmış eski mecmuaların perakende nüshaları. Bu kitap mahşerinde eski Serveti Fü- nunları arıyacağım. Şimdi anladınız mı ümidimin niçin kırıldığını.. Maa - mafih üşenmeden sordum: — BSizde Serveti: Fünun köleksiyonu var mı? ; b — Bütün kolleksiyon yok. Ah olsa, Tam 25 fira eder. — Yok canım. İhtiyar kitapçı belli ki içinden: — İşte kitap kıymeti anlamaz bir ca- hil daha! diye düşünüyor. Fakat bana — 'Yok caniım ne demek? Kaç tane varsa-getir 24 liradan alırım. İ Birden durakladı. Yüzüme garip ga- rip bakarak ilâve etti: — Amma, tabil az kullanılmış, yeni olacak, cildi de sağlam olmalı ha. Siz koölleksiyon mu istiyorsunuz? | — Hayır bazı nüshaları da olsa işimi görür. Sicimle bağlı kitap tomarlarını ora- dan oraya taşıdı. Metmua denklerini yuvarladı. Yığının tâ altından gene si - cimle bağlanmış Serveti Fünurnları çe kardı. Topu topu ön iki tane. b On iki Serveti Fünün nüshasını bü karışıklık arasında nasıl da hatırla' - dı. : - | Ben Serveti Fünun nüshalarını ka * rıştırırken - dükkâne ' kısa boylu, zayıf, gümüş saplı bir baston taşıyan: ihtiyar bir zat geldi. Dükkâncı yeni geleni ih - tiramla karşıladı. Benim satın almak için ayırdığım mecmuaları yere bırakarak sandalyeyi takdim etti. Konuşmağa başladılar. Kitapçı: — ©O kitabı hâlâ bulamadınız mı? diye sordu. : İhtiyar inler gibi cevap verdi: — Hayır, bulamadım. — Vah! Vah! — Vah! Vah ki, vah, vah! Az, buz para değil, binlerce Jlira. — A, efendim bu kadar şaşkınlık ta olur mu? Ölenle beraber ölünür mü? Bari siz, göz kulak olsaydınız! — Ne mümkün, Birader, rahmeti rahmana kavuşunca evin içinde bir kı- yamettir koptu. Malüm ya, kadın kis- mı! Eh, akrabalar da Allah eksikliğini göstermesin çokça. Hemşireler, yeğen-. ler, halalar, teyzeler, refika.hep birden feryada, başladılar., Vaveylâ günlerce sürdü. Şandığını açtık, tazelendi. Çu- İki çı_ıval k_itab_ı yere devirmişler. Orta yerde birde — terîtıı. Sekiz ciltlik bir Serveti Fünun koleksiyonunu . ayırttım. 22 kilo geldi. 220 Sahaflar çarşısından bir görünüş 'vatları alayım) demiş. Ben evde olsays — kuruşu çıkarıp uzattım. WT | ölü buklarını çıkardık tekrar başladı. Helâ_ > kütüphaneye fiat biçtirdiğimiz gün ev — temelletinden sarsılıyor sandım. Do « — laplara, sandıklara bir sürü kilapçı, bir alay komisyoncu, antikacı üşüştü. Biri — şunu karıştirirken, öteki bir başkasını — açtı. Sakallısı (2000) Hira verirken mat. | rüş bir delikanlı birdenbire (5000) de- — di. Bendeniz şaşırdım. O aralık mi, — yoksa © hengâmeden sonra mı İzitep ka- yıplara karıştı. Hâlâ gözümün önimde- — dir. El kadar bir kitaptı. Kab. deri ciltli. İçinde iğri büğrü üç boyalı resim vardı. | — Boyalı resim değil. Hâlâ boyalı ve- — sim diyorsunuz. Hâlis Acem minvalü- rü. Kitap ta Firdevsinin Şehnilmesi, İşte o kaybolmasaydı sizin kütüphana — tam beş altı bin lira ederdi. Malüm ya, — kitapçılık böyledir. Kıymetli bi: kitabı elde etmek için bir sürü kitab: da be ; faber alırlar. Şimdi ne veriyorlar. — Şaşırdım kaldım, üç binden ina ine beş yüze kadar düştü, Dün tekrar biri uğramış. (Haydi inadı bırakın, to- .' puna dört yüz vereyim de şu hırda —. dım alimallah derde girerdi başım. Bi- — Fadere de tütülmüyor değilim. Be mü- — barek kişi madem ki göçüp gidecektin. — Bunca yıldır 'kütüphaüende sakladığın âsarın. kıymetini kulağima' çıtlatsana, — Zaten rahmetli daima böyleydi. Huyu — tersti vesselâm. , Beş tane Serveti Fünun mecmuasını — beşer kuruştan aldım. Bitpazarına döğ- — ru yürüdüm, Bir de baktım. İki çuval - kitabı yere devirmişler.. Ortada da bir. d terazi: yar — Kilosu on kuruşa baba, suc_lanruî-_*' cuz diye bağırıyorlar, B, Gayri ihtiyari yaklaştım. Birkaç ki- | şi alâkasız alâkasız bakıyorlar.. 5 rKutap, gazete, risale-yığını arasında Bözüme oldukça Mmuntazam ciltler iliş- ti.Bir de actırı, ne göreyim. Serveti Fü- nun kolleksi- u- değil mi? < BŞ > . Sevincimi , -li etmeden, ciltleri a - yırttım: Tam 8 cilt. Tarttırdım, 22 ki - 1o geliyor. Verdim 220 kuruş aldım. — Yükledim bir küfeciye, meydan mü- ! harebeleri kazanmış bir kumandan gibi kitapçıya yaklaştım. - — Bak ahbap! dedim, Serveti Fü » nunları buldum. Hem ciltli, hem de te- miz. Kaça aldım, dersin. UĞ Gözünü kırpmadan: * —a Okkasına yedi buçuk veydiysen aldanmadın! demez mi? : a — Peki hani, kolleksiyonu 25 lira: di yordun diyecek oldum. Kurnaz bir esnaf gülüşile yüzüme ba- karak: h: & Her şey arz ve talep kaidesine gö- re değişir delikanlı diye seslendi. Biz | burada saman saklıyoruz. Zamanı ge- lir de ekmek parası çıkarırız diye, Yok- sa okka işi yapsak merak etme, memle- kette kesekâğıtçılardan okuyucuya pek sıra kalmaz! x E Şimdi düşünüyorum. Adamın - ha :,_-' var; Bütün -kitapçılar, köfteci, dükkâ- nı açacak olsalar şakasız piyasada İkitap kalmıyacak. ş Sahaflar çarşısına kültür: hayatımız- N 'da mümtaz,bir yer vermemenin de de- | || e | mek imkânı yok.

Bu sayıdan diğer sayfalar: