l 22 Temmüz b SON POSTA Kahramanlık, aşk, heyecan ve macera KORSANIN Kızı , Yazıci Sesi' Rürde | ” Yazan : Kadircan Kaflı n (':ıuhllwı(nu *:aıı_uıfn'n L..o öyl:ı:i: :î hıı:ldıkılı: ıd:i ve onun yüzü sapsan ke “ » T ayatta hepimizin karşısına bir sildi, gözleri büyüdü ve trenin bir döne « on Posta'nın tarihi tefrikası Nüumara ; 24 kereler çıkmıştır. Ve ben şu hikâyemi ya- |meçte olduğu için göıe;ı&lı;;mliı "kıı İ:: ( Sultan onlara da şu sözleri söyledi:, Sekine kâğıdı uzattı ve zenci yerlere |zarken kahramanıma bir isim vermiyece -| çasına dik, dik bakmağa başladı. — Türk esiti İlyas, kızımın haya -|kadar eğilerek onu selâmladı. Çıkıp|&im ki siz ona kendi istediğiniz ismi takı-| — Mehtap parlak olduğu için pek iyi M nız ve bu hikâyeyi kendi tamdığınızın ba- | rüyordu. Bir adam bir ağaca bir ip tak / şından geçmiş olarak okuyunuz.. mıştı. Bu ipi zorla bir 'başka adamın girt/ Çünkü onun ismi her birimiz için baş - |lağına takmağa uğraşıyordu. kadır. Gece yarısı az işikli bir üçüncü —mevkl kompartımanının penceresinden mehtapla Onun yaşını da söylemiyorum. Yüzü - |müphem görünen bir tabiatin — ortasında Genç kız yalvarıyor, fakat artık din- ı%i!m'du.y İ Sultan İbni Hamun, kızının Mün -İtını kurtardığı için affedilmiştir. Ser -| gitti. h'ıe evlenmek istemeyişine için için |best bırakılacaktır. Ancak karakolları-| - Şimdi genç kızın yüzünde eski ü - #evinmişti. Artık her neye mal olursa imız veya civardaki askerlerimiz ara -|züntü yerine bir granit sertliği vardı. % onu Tunus sultanının oğluna ge- |sından geçebilmesi için Maskara'ya| Çok mühim ve ayni zamanda korkulu İa cecek, onu da'kendisine müttefik İkadar öiü”selitüötle” gŞötüreceksiniz. | bir işe girdiği besbölkydi. 'Ondan kırsa gene bir rezalet çıkaracağını an- .'_l a ürk myol neferi... ar, artık bu kadarına dayana - —ılı. İşi kestirip atmak ve bitirmek i_'s*iluyıvuyımfımwllmv bir volkan gibi mırılda-| Koşa koşa ve henüz gelmiş gibi bir gçadırına çekildi. çehre takındı. ladı. Akşamın serin havasile ciğerleri- kadel İ Mbütün insanlık hideri k. l h üyordu. 2 Sultan İbni Hamun ona beklenen ni şişirirken Sekine"nin çadırına doğru ::ıı'_:::"b"ît_;'î'n mıoukhıdı. "ı:'î insani Ti kabararak yerinden Zamana kadar bir türlü bir yerde|emri verdi. « baktı. Derin derin içini çekti. İyi para kazandığı balde İstanbulun ea |Bu düüyete müni olmak het insaniın ve ; karar | W pek yamandı. Eğer ondan ayrı ..L"'- eğer kendisini bir defa olsun kolları arasında bulamazsa bütün 'atında bir an bile yaşamamış sayı- Pi nın işlerinde yavaş olduğunu, bir kere karar verince bu karar- hiç bir kuvvetin onu çeviremedi- fF, y Sur yavaş bir sesle: ; — Sultan İbni Hamun dün sizt kur- Türk esirini tekrar zincire vur - başkası değildi. Eğer ona bıra -| dürmeğe kalkışabilir. Eğer böyle bir şey yaparsa onu bağlayıp getirirsiniz. » Dün bir. kilerci, bugün bir|Gelmek istemez ve karşılık verirse siz esiri, yarın da belki bir deveci ve-|de onu... Anlıyorsunuz, değil mi? İl- yas, size benim emanetimdir, Yarın | katle baktı. sabah gün ağarırken yola çıkacaksı - nız!... İki asker de çıkıp gitti. Mansur kapıya doğru çekilmişti. kılmıyan gönlünün İlyasa olan| — Biraz sonra Mansur, İlyasın yanına girmiş, bir solukta bunların hepsini anlattıktan başka koynundan ve kuşa- ğının arasından çıkardığı keskin bir hançerle bir tabancayı arkadaşına u - — Bunları al... Bu fırsat her zaman ele geçmez. Ondan önce davranmayı unutmal... açsın ve tuzağa düşmesin. Unutmal Hemep söyle... — Başüstüne... Bu sırada Münzer kâğıdı almıştı. Açtı ve okudu. Gözleri dört açıldı. Gözlerine inanamıyordu. Daha dik- Aldanmıyordu. Yüzünde büyük bir sevincin aydınlığı görüldü. Gözlerinde en büyük arzusuna ermek üzere olan- Jarın ihtiraslı parıltıları vardı. Kâğıdı koynuna soktu ve dışarı fır- Kalbi heyecanla çarpıyordu. Her halde Sekine onu gene seviyor- dır. (Arkası var) semmner ae Bu Akşamki Program İSTANBUL jansının Saat 22 den sonza Anadolu gazetelere mahsus havadis servisi verile - cekitr. PRAG sinlir. Ve bütün hususiyetlerile bir hasis, n sonra hep birden Cezayir|Bu iş Münzere verildi. Siz de yanında| — Akşam olmuştu. k K 5 ü ü"'"ıe giderek Türkleri denize döke - bulunuıluımı_. Fakat Münzerin İl -| Ordugâhın uğultusu, gittikçe azalı- ::: :.m'hîı':ı:;“g:ın::;: ı,ılI: mevl:ımüm'dı dî;ıl!_::. ŞEsice Zaten kızına en uygun koca da| yasa düşmanlığı varmış. Yolda onu öl-|yordu. volile ekleğln. benlliyonnBusrüi ÜzikarE | ” Dosüuşm Türekağı beekazağil! Ddüe Ç nün önünde bir cinayet işleniyordu. İp dep- renen cismin boğazına takılmıştı ve bir y Hayatta tek başına yaşar. Evli değildir. |lan gibi yumuşak bir kıvranışla dönemi Genç yaşında genç bir kıza âşık olmuştu. |geçen tren şimdi tam © cinayetin işlendi; Fakat nişan, düğ daima kendi paracığile bir ikinci insan bes- masraflarını ve sonra | Noktaya gelmişti. Ve o zaman pencereden bakan ahba « lemenin fecaatini düşündü ve evlenmedi. | bımiz bu gördüğü şeyin bir galatı rüyef O zaman ne kadar bedbaht olmuştu. O- | olmadığını ve hakikaten bir adamın bit nu tanıyanlar sevdiği ve kendisini seven bu | diğerini asmak üzere olduğunu, bütün ve-' kızdan ayrılışına bir türlü mana veremi « |zuhile gördü. a yorlar. Ve bunun içinde bör başka sebep Buna mâni olmak lâzımdı. Ve içindez' kuytu bir mahallesinde iki odalı bir evde |zifesi idi. tek başına yaşardı. İşine yaya gider gelirdi. Fakat buna nasıl mâni — olunabilinirdi Ayakkabıları cakimesin diye de altına çi - Tren büyük bir süratle gecenin içinde iler. eT vurdürur. Karanlık olunca ayakkabı ve çoraplarını çıkararak çıplak di Yemek yer miydi? ayak dolaştığını bile rivayet edenler 'vıı- sah fersah uzaklarda bulunacaklardı. sokakta | Eyordu. Biraz sonra cinayet işlenilen yerden fer/ i Trenin durması icap ediyordu ve treni durdurmak için bir hareket yapmak küfiy- Bu da malüm değil. Her halde ölmi. | di. Ve bütün insanlığının insiyakile elinf yecek kadar bir yemek yerdi muhakkak... |imdat çanına doğru uzattı. Parmakları ça- €evin bacasının tüttüğünü görmemişti, Elleri küçüktür ve parmaklarını hiç bir — Onun Cezayire selâmetle vardı- emretti. . ğini öğrenmeliyim, anlıyor musun 20,20: — Milli dane - bavaları, 20,50: 6, sıkı iyordu. Mansur bütün duyduklarını ayni| — 18; Senfonik musiki (plâk), 19: Ha -| DN ; İ & eE ü 4 ş Fakat onu hiç bir dost bir lokantada gör- | "4 takıldı, İ sırada Mansurun geldiğini haber ıımınch Sekineye de anlatınca genç berler, |9,ı.5: Muhtelif phîklıı. 2(1: Halk memişti. İşte öğle yemeklerini ” yemezdi. | Fıkıı_ ne olmu)ııı. Neden bu çanı aşar ' cqm"" ü Eirki kız önce çok kızdı: musiksi (plâk), 20,30: Stüdyo orkestra -| L a Cir ocak yak- | Biya doğru çekmiyordu. Neden parmak » 4 ç kız onu içeri '| — Bunları İlyasa da anlat. Gözünü | ları, 21,30: Son haberler. tığı da görülmezdi. Hiç bir komşu küçük |İârı çana takılır takılmaz taşlaşmış kalmışı tı. Bonu anlamıyacak ne var?.. Aklına pa: ,maz, avuçlarını daima içinden bir | "& gelmişti. İmdat çanı trenin içindeki kar gecek vehmi ile muztaripmiş gibi Zaların önüne geçmek istenildiği zaman ça: kapalı tutar. Ve hele bu elleri se- , İlfirsa bunun bir para cezası yoktu. Fa ( Genç kız yerinden fırladı: qîınküılük... Bu bir alçakaktır. “ıgııd"dın fırlayıp babasının yanına Biy Mansur?.. Hiç olmazsa bu iyiliği yap- malıyım ona... Genç kız yalnız başına kalınca de - rin bir düşünceye daldı. En sonra kendi kendine sordu: — Niçin ben de buradan gitmiyo - Oda musikisi (Beethoven), Skeç, 22.1 k, 24: Konser nakli. VARŞOVA 18,30: Şark garkıları, 18.50: Muhtelif, 20: Popüler orkexra konseri, 21: Salon plâkları, 21,45: Haberler, 22: Şopen'in eserlerinden konsar, 22,30: Piyano - şar- 23.2 lüm vermek için bile hiç bir kimseye ver» Kat boş yere bu çan çekilir ve tren dur « mezdi. Beklerdi ki ona ellerini uzatsın - df’“'ı“'ü © zaman pek muayyen bir şe « lar, g zaman o kendine uzanan eli kabul | kilde bilmediği bir parayı tediye — etmel eder ve onu tutmak için elini uzatırdı. — | Pecburiyetinde idi. Ağzı daima smskı örtülü durur, sanki | — Acaba tren talimatnamesine göre b * nefesini harcetmekten bile çekinir gibi göğ- | #fenin dışında yapılan bir cinayete mân| sünün inip kalktığı görülmez. Sesi ziyan | İmak için bu çan çekilirse çanı çeken pa: Saat kadar sonra gözleri kızar - Ve hırçın bir halde döndü. Mansu-|rum. O gittikten sonra ben niçin ka - miş Ta kı, 23,15: Kuartet, 23,45: Dans. olacakmış gibi yüksek te konuşmaz. Şimdi onun kim olduğunu tanıdınız de- Ya cezasına çarpılır mıydı?.. Mademki trene ait bir şey değildi, belki Vurulmamasını ve bir kılavuzla î:.h'“h dışarısına çıkarılarak serbest sını emredecek... q,.:mf". Sultan İbni Hamunun ça - ğ ı—w"'diği anda onu karşısında gö- İ Her zaman — oturduğu divan E duruyordu. ) p at Ççadırın ortasına gerilmiş olan w arkasından onun sesi geli - " Birisine şöyle diyordu: g.— işi senin can ve gönül- kinh_pauğını eminim , Çünkü qk_;:m seninle evlenmiye razı! !ili 4 onun yüzündendir . Cö- l.-. h:lı' ve bir saat kadar uuldumca' i.h Trşunla haklayıver. Yarın gün a- S Snuzu isbat edeceğim. '—. Haydi, yolun açık olsun. Hemen lan ve bana Abdürrahmanla İb- a İ H'"" gönder. < )&nnlıüılüne efendimiz... Sür sultanla konuşan adamın M“Huğnnu sezmişti. — Fakat ğ '“'_Und görmüş olmak için çadırın a- , k an baktı ve aldanmadığını an- İ )::ı"" çadırın beri tarafına gelmi - V€ sesini çıkarmadı. N:hd""nhmanlı İbni Haras, sulta - H, Tthafız askerlerinden idiler. İki- x h_."nç ve çevik adamlardı. Diğerle- Uzun zaman tek başmıma ve dalgın dalgın oturdu. BeliN Bir şeyler tasarladığı besbelliydi: — Halime!.. Diye seslendi. z B Bu on bir yaşlarında bir zenci kı - zıydi. Küçüh,enberi babasiyle birlikte sultanın sarayında bulunuyordu. Halime geldi. Sekine ona sordu: — Baban nerede ise hemen bul ve eiT L : ; Küçük kız gitti. Sekine lenırd.a.kf divana oturdu. Küçük bir çı_:kmcccyı açtı. Kuş tüyünden bir kalemi tunçtan Halime göründü: — Babam geldi.. — Girsin içeri... Kırk beş yaşlarında koca dudaklı, kö- mür gibi bir adam çadıra girdi. Sekine onun yanına kadar yürüdü: — Nasılsın, Merzuk?. — Sayenizde pek rahatım ve sağlı- ğ acıyım. Bm-ıîj Sîl:ıı ğoıdünndı istediğim kü - çük bir iş var. — Başkasına güvenmediörn” için böyle şeyleri hep sana ;öırdıınınım Z- Bu, benim için büyük bir lütuf - 20,20: Plâk (Tauber, Şenid, Marta Eg - gert), 21,20: Piyano konseri, 22,05: Şarkı- lar, 22,45: Salon orkestrası, 23,45: Fran- 20,30: Plâk, 21,35: Haberler, 22: Or- | kestra konseri, 24,25: Fransızca konfe - rans. VİYANA 20,20: Piyano musikisi, 21: Operetler- den parçalar, 22,35: Haftanın haber ic - mali, 23: Haberler, 23,10: Org ve piyano musikisi, 23,40: Dans plâkları, 24,30: Eğ- lenceli musiki. BELGRAT 20,50: Karışık şarkılar, 21,20: Keman konseri, 21,50: Plâk, 22: Mizah, 23: Ha- berler, 23,20: Kanışık şarkılar. Ter, 19,15: Muhtelif plâklar, 20: Sıhhi kon- ferans: Dr. İbrahim Zati Öget (İçtimaf has- talıklar serisi), 20,30: Stüdyo orkestraları, 21,15: Piyano solo: Belâ, 21,45: Son ha- berler. Saat 22 den sonta Anadolu ajansının gazetelere mahsas hayadis servisi verile - cektir. Radyo hakkındaki dünkü müracaatlar Dün bize müracaat eden bazı okuyu - çularımız, “radyo hakkında şunları söyle « giler: Halbuki radyo, sanki ortalıkta hiç bir fev- kalâdelik yokmuş gibi mutat üzere plâk çaldı, orkestra dinletti ve formüler allo, allo... larından sonra ağzını kapadı. Tek- rar V| de Ankarayı vermek — ve oradan tranamisyon yapmak için, halbuki, dinle - #unları söyledi: layım? BÜKREŞ : Ş z ) ir isil ini bu mümkündü. | 2, — Seni babam riyor. — İlyasın| — Bunu açıktan açığa yapmanın im -| — 15 Eğlenceli musiki 19: Haberler, | &l mi? Ve hemen ona bir isim veriniz. n tire çi kânı hemen hemen yoktu. 19,15: Ko:ı::i: d:vııııı. 20: Konferanıs | — İ$te ben size bugün onun bir hikâyesini Fakat bir adamın hayatı mevzuubaha, y tı. Para almamaları icap ediyordu. Para alacaklar mıydı? Para almıyacaklar mıydı? Ya para alırlarsal.. şitket bazı mübayaat yapması Çalıştığı için onu Avrupaya yolluyordu. Şirketin he- sabına seyahat etmekte olduğu halde yol jizerinde İstanbuldan Dreeden'e kadar git- | Pafacak bir şiddetle aşağıya çekecek kuv- meğe karar vermişti. vet kalmamıştı. n Bir sonbabar günü yola çıkmıştı. İki gün | — Alnında ter taneleri vardı: bir gece tahta kanape üzerinde oturup ta-| — “Yook, canım diye düşünüyordu. Bu vada kızan mahlüt bir yağ gibi durma sıç- | iNayet... Buna mâni olmak lâzım.... Muei radıktan sanra ikinci gece sarsıntıdan ha- | P*kkak ceza vermezler.» İ rap olmuş vücudunu dinlendirmek ihtiyacı | -Amma emin mi?.. içinde kıvranmağa başlamıştı. Tren bütün| — Tren cehennemi bir süratle cinayet ye- kün bir yağmur ormanı içinden geçmişti. |'itden uzaklaşıyordu biraz sönra.... Biraz Şimdi yağmur dinmiş, serin bir hava pen- | *Ota çok çabuk geçti. cerelerin porvazından içeri süzülüyordu. Bir adam ülecekti.. Onun bütün kemikleri ağrıyor. Fakat ce-| — “Canım, diye düşünüyordu. Hepimiz ö- binde birinci mevki ve yataklı seyahate | *ceğiz.. Hepimizin ölümü bir yüzden ola elverişli bileti olduğu halde bir türlü ve bir | SX-* Kompartimanında kendisinden — başka hiç bir yolcu kalmamıştı. Ekserisi akşam üstü ismini okuyamadığı bir Bulgar istaş - değik tama yonunda inivermişlerdi. değil miydi? Yalnız oturuyor ve uzanımağa ve bu ka-| — Hayır para'da vermesi icap etse bu ko- t tahtalar üzerinde uykuyü aramağa ha -|!9 atağıya doğru çekmesi ve treni durdurr zırlanıyordu. ması lâzımdı. Lokömotif soluya, soluya ilerliyen bir| — F*kat hayır, bu isteğine kolu cevap vers Gcuze gibi gürültü ediyordu. miyordu. İmkânı yok kolunda bir hareket Ve raylar tekerlekleri, tekerlekler treni | Y*Ptsak kudret yoktu. hain bir üveyana gibi sarsaklıyordu. Hayır. Yorgunluğuna rağmen uykusuz ve açık «Ya para verirsemn endişesi onu Adeta kalan gözlerile camların arkasından tabia- | (*St uğratmıştı. Treni durdurmak için e na mâni olmamak bir parça... Bir parça değil, tamamile © cinayete iştirak etmek : idebilir -| — Emredersiniz. ee FAO " : Ea, “ansur onun yanına gidel l kalacakk ” Montröde boğazlar mukavelesinin im«|tı seyrediyordu. bu çanı çalamıyacaktı, Süşma © anda Abdurrahmanla "'“'; Li “k::;“ Ğ_”: ae za edildiği bir gecede, İstanbul radyosunu | — Tabiatı seyrediyordu yal.. Çünkü yağe| Ve bunu yapamamaktan duyduğu acr Şt * neler söyliyeceğini de merak| — Emredersiniz. biz, daha çok hassas görmek isterdik. |mur dindikten sonra bulutlar sıyrılmış ve | SiPde 1ztirap çeken dostumüzün parmak- yaprakları dökülen ağaçların üstüne par - lan gevşedi. O demir koldan çekildi ve lak bir mehtap ışığı dökülüyordu. kendisini kanapenin üstüne attı. Ve bir si- Mehtap ıçığında bir rüyaya benziyen ta-| "” Pubranı içinde bütün vücudile sarsıla biat pek güzeldi. Ve o kim bilir bu tabiatı | “"Sla ağlarken bir eli ceketinin üstünden seyrederken hâlâ içinde bir sızı gibi kalmış | “Tdanını okşuyordu. * ö - a Kni dAsiLi üt A * A E Yarın ı.;.b.:ı Gün ağarırken.... 3; ve almanca haberler, 24: - Könser B Labi ükküsn sonra biğeyi n ktğ hi li ı;.,.., bu cinayete mâni olmak — için! İ ALD, MEKTUP... iye mırıldandı. .. meğe değil, —ikinci bilet —almağa kı -| Sinde duyduğu bütün insani hislere rağ-i T MA TAR Ellerini birbirine vurdu ve: BUDAYEŞIK yamamış, üçüncü mevkün tahta kanapeleri | Men parmaklarında şu çanın mührünü ko- s ir kâğıda bir kaç ıhn yola çıkacaksın!.. ; bi 'm%k:]);. 'Iîıl:::: b:ıdadl. Uçlarını 23 Temmuz Perşembe türlü onlara kıyıp bu teneşir gibi katı olan F.hx yüzü yeryeşildi. Alnındaki —tex ; B Busa gürenmenizi Hen” ederim|aahr yazdı. kuruttu, ahai Den İSTANBUL tahin kanapeden kalkmağe gönlü ran ol - | 'ancleri şakaklarından aşağıya sızmağa beş. : vermekle çok isabet buyur- Yapıştır. 18; Dans müsikisi (plâk), 19: Haber - | muyordu. iztslüğ p j Bir adami öldürülürken görmek ve bu- ; di olan ilk aşkırı mı, yoksa müb: Üğüie vj Pa ğlan ı:—: sultanın askerleri arası - al Hegl::,::eâîn onun eline ver. “ “ İyicilerini bu biyük hâdise hakkında daha İrinden alacağı lwmiı.v:: :: ;:;:“:: <|. Ve iste tren o cinayet gecesi, bunun ; B v—hukd;gı.m seye 'n..üon'inıı—' | Devvel ikaz edebilirdi ve etmeli idi 'du bilmiyorum. Fakat sizi temin ederim ki | &" TeROe “":ı"'-rdın başka bir yere ; ler. ç — « vel ..