22 Temmuz 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

22 Temmuz 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Biliyorsun ya seni düşündüm hemen. Bu kadar yil - bir ma - hallede oturmuşuz, dükkân komşulu - gu yapmışız.. değil mi?. Usta cevap vermedi. Ali Bey devam etti: — Buradan memnunsun ya?. Maa- mafih bizim ortaklarla konuştum. Yev- miyeni arttıracağız.. Durdu. Ustanın yüzüne baktı. Bu müjdenin nasıl bir tesir yaptığını anla- mak istiyordu. Usta put gibiydi. Al Bey gene devam etti: Son Postanın Edebi Tefrikası: 48 Usta mevkü anlatmak için © güçlük çekeceğini anladı. Ha ee — Yani, dedi, burası ikinci, orası birinci.. Ben askerim, ikinci mevkie para vermiyorum. Bizinci mevki baha- k.. oraya oturmak için çok para lâzım.. anladın mı?, — Anladım baba... Ben orada otur- — Bırakmazlar.. — Neden? — Nedeni var mı? Sen nasıl araba- na herkesi almak istemiyorsan, onlar — Annen nasıl?. Artık iyice ihti -İda birinci mevkie herkesi almak iste - yarlamıştır. Sen hâlâ Kasımpaşada o -|mezler:. turuyorsun değil mi? — Evet... — Bu taraflara taşın.. Ev kirasını — Yerimden memnunum.. Nasıl ol- sa vapur parası vermiyorum.. — Pason mu var?.. Usta güldü.. — Pasom üstümde.. nefer elbisesi.. Ali Bey takdirkâr başını salladı: — Bu mükemmel bak.. demek ne - ferlerden bilet alınmıyor.. -Aşkolsun iyi düşünmüşler.. Sustular, Ali Bey birdenbire: — Nuri usta, dedi, senin bir eski ahbap vardı. Gâvur Cemal hoca der - din hani.. Hâlâ onu gördüğün var rm> — Bir hafta evvel gördüm. Niye sor- dunuz? — Şey, şimdi iaşede çalışıyor, bili - yor musun? — Evet.. —ÂL. | Bu âlâ sözü ustayı şaşırttı. Ali Be- Fakat Ömer birinci mevkie otur - mağı aklına koymuştu. Ve ertesi günü babası gözlüklü amcayla ikinci mevki: de konuşurketi bir fırsatını buldu &ı - vıştı. Vapur kahbalıktı. Birinci mevki orta salonunun kapısına geldi. İçeriye baktı. Karşıda sarıklı bir adamla göz - Tüklü bir adamın arasımda boş bir yer var. Gözlüklü adamın gözlüğü olması 'Ömere gözlüklü amcayı hatırlattı. Onu şirin gösterdi. Sarıklı adamın yanında bir çocuk var. Lâz Salih gibi büyük bir çocuk. Ama üstü başı onun gibi değil. Cici elbiseler giyinmiş.. bir şeyler yi » yor. Ömer birinci mevki salonundan i- çeri girdi. İki yanına bakınmadan git- t doğru gözlüklü adamla sarıklı ada- min arasına, cici elbiseli çocuğun yanı- na oturdu. Çocuk şöyle bir baktı Ö - mere. Gözlüklü adam aldırmadı. Sarık- t adam uyukluyormuş meğer. Ömer hiç bu kadar yumuşak bir ye- rze oturmamıştı. Sonra, burdakiler hiç te vapurun öte tarafındakilere benze - yin yüzüne baktı. O birdenbire işgü -| miyorlardı. Arabasına bindirmek is - zar bir adamın alış veriş edasile: temediği ne kadar insam varsa hepsi — Bana bak Nuri usta, dedi. Benim |burda toplanmış gibiydi. izşede bir işim var. Şöyle bir küçük va-| Yanmdaki cici elbiseli çocuğun ne gön işi senin anlıyacağım.. Ne yapa -İyediğine baktı. Fmdık yiyor. Ö- km, yalnız tramvay hattı döşemeklelmer — findığı çok — severdi. Ni - geçinilmiyor. yazinin babası da fiındık satar. Güldü: Lâz Sahh bir gün Niyaziyi kandırmıştı — Eh bizim pasomuzda yok.. Va -|da Niyazi babasının haberi olmaksızın tani vazifesini herkes başka türlü ya-|kavanozdan fındık çalıp mahalle ço - par. Bak sen atelyede çalışıyorsun, baş- | cuklarıma ikişer üçer dağıtmıştı. O gün- kaları cephelerde çarpışıyor, biz de iş- kerin nizamı, intizamile uğraşıyoruz.. Şu Cemale seninle beraber gitsek dz.F hoş beni de tanır ama; sen olaan baş- ka, şu vagon işinde aksilik çıkarmasa.. Usta meseleyi anlamıştı. Ters bir sesle: — Gâvur Cemale beraber gitmemi- zin bir faydası olacağını sanmam, de- di. Eğer vagon işi olacaksa, yani niza- denberi Ömerin en gizli isteklerinden biri de doya daya fındık yemektir. Mahalle âdeti vechile Ömer çocuğa 'dhi gzattı: — Bana da ver, dedi.. Bunu dilenir gibi değil, bir hak ola- rak istemişti. Çünkü maballede bütün çocukların yediklerinden birbirlerine vermeleri, — yediklerimi birbirlerinden K Ka Ebal manda bir işse yapar, yok değilse beni| — Cici elbsieli çocuk, Ömere şöyle bir değil ya, babasını bile dinlemez - her halde.. ne de olsa namuslu adamdır.. Ali bey bastı kahkahayı: — Çocuksun be usta, toyluktan kurtulamadın.. Namuala bu işin ne alâkası var... Cemal herkese nizami avantasını alıp kolaylık göste- riyor. Bize de dostluk için kolaylık göstersin. Usta kıpkırmızı oldu: — Gâvur Cemal belki münasebet - siz bir adamdır ama, dedi, rüşvet al - maz.. Ne para rüşveti, ne dostluk rüş- veti.. Usta yanıldığını bir hafta sonra an- ladı. Bir hafta sonra atelyeye gelen Ali bey, ustaya: — Sen bana yardım etmedin ama, ben işimi gördüm yine, dedi. Cemal bu akşam Büyükadada bende... O hafta sonu ustaya yevmiye ver- mediler. Yalnız tayınını aldı. Ve Alt bey ikide bir uatayı terslemeğe başla- dı.. e Bir gün Üsküdar vapuruna binerler- ken Ömer babasına sordu: — Baba biz niçin vapurun hep bu- rasında oturuyoruz da ötesinde otur - muyoruz? Burası tahta. orası kadife gibi.. — Burası ikinci mevki oğlum, ora- a birinci mevki.. — Mevki he demek h'!.'.' de. dedi.. hâlâ baktı: — Niye vereyim, dedi. Aruz sen - (Arkası var) Bir Doktorun Günlük Çarşacalıa Notlarından €) Güneş banyosundan İleri gelen gyanıklıklar Güneş banyosu tavsiye ettiğim Bir hasta müracaat etti. Arkası yarımış. Omuzlarında ağılardan, Başında yorgunluktam, Gözlerinde kanlanmadan şikâyet eden bu hastaya güneş banyosunu — günde yirmi dakika tavsiye etmiştim. ©O dört saat güneşte kalmış. Ve cildde yanma husule gelmiş. Güneş bBanyosunu bir hafta için — menettim. Tlhık &a banyolarına devam etmesini ve sonra da talk pudrası ile ciklinim bu yanık yerleini pudralamasını tenbih et- tim. İstirahat etti. Bir haftada bu ya « niklık ve ağrılar geçti. Tekrar tavsiye ettiğim şekilde güneş banyosuna baş- ladı. (*) Bu motları kesip saklayımız, ya - hut bir albüme yapıştırıp — kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanmızda bu natlar bir doktor gibi mdadınıza — yelışebilir. ) SON POSTA (Baştarafı 7 inci sayfada) — Bu kadar kolaylıkla bu işin başanl- mast büyük bir muvalfakiyettir diyor. Bu vesile bize bu zaferi kazandıran büyüğümüz Atatürkümüze, ve gök saygı ve sevgi — ile bağlı olduğumuz İnönümüze we diğer bü- yüklerimize enların emirlerini nasıl canla, başla ve nasıl çabuk infaz ettiğimizi - gös- terdik ki bu bizim için büyük bir saadettir. x Böyle şarkı söyliyerek, konuşarak Ka- vağa geldik. Kavaklı Bahkçıların — içinde meş'aleler yanan sandalları denize açılarak gemimizi kartılamağa gekyorlar. — Sahilde ellerinde fonerler veya kocaman meş'ale- ve yaşa seslerini duyuyoruz. Bir subay: — Üçe yirmi vaz! diyor. Üçe yirmi kala Karadeniz Boğazındaki gayri askeri mıntakayı işgale gelem Türk aakerlerini taşıyan gemiler Kavağın önün> de duruyorlar. * * Sabak oldu. Gemiden indirilen toplar ve inen askerler şimdi gözden kayboldu- Jar. Kavak iskelesinin yanındaki bir kahva- de oturuyoruz. Yeni uyanmış olan kahveci bize çay ve kahve pişirmekle meşgul. Bü- tüm geceyi uykusuz geçirdeğimiz halde hiç birimiz yorgun değiliz. Traktörüm peşinde ilerleyen top arabalarının sesini dinliyo- ruz. Tarihi dakikalar yaşayan insanlazın he- yecanı içerisindeyiz. Boğazların gayri askerf — mıntakasına ilk giren askerlcrimizle birlikte girmiş ol- manm ve o dakikayı ilk eratımızla birkkte İyaşamış olmanın ehemmiyetini biliyoruz. Ortalık ağarıyor. Yaşanılan gecenin ehem- settiği zevki anlatıyor. 'Tam bu sırada bir ses — işitiyorum. 26 numazak araba vapurunun kaptam Bay Süreyya elinden tattuğu mini mini kızıyla birlikte yacımıza geliyor ve bizi Türk ge- zetecilerini kendi evine sabah kahvaltısına kapızı önünde duruyoruz. Kapıdan güzel bir bayan bizi karşılı- yor ve bayan Süreyya ile kocası tam Türk- lere has olun bir mimefirperverlikle bize ik- ram ediyorlar. El işlemeleriyle sörlü bem- beyaz, tertemiz örtülü ve perdeli odasında İstaabulun en nefis ve en hilesiz sütümü içe- rek sabah kahvaltızımı ediyaraz ve ev sa- hiplerinin sonsuz nezaketi ve ikramı ile yor- gunlüklarımım geçiriyonuz. Fakat bizaz sonca gene yollardayız... Bu srada deniz taburu levazım sübayı selâm vererek, topçu taburu — kumandanı yüzbaşıya karzavınanın hazır olduğunu bi diziyor. Elinde bir tepsi, tepsinim — içinde — Buysunuz bayan siz karavanayı mu-| Karadeniz Boğazındaki gayri mıntakaya ilk giren Türk ordusunun — ilk pişen yemeğini tatmak için kaşığı elime a. vez diyorum. Yüzbaşı — nöbetçi — yamübaya: — Yemeği askerlere dağıtmız! a fak olan bazrı atletler niçin gönderil - d mezler? j |maktadırlar. askeri |nımızdan ayrılıyor. hyorum. Leziz çorbadan bir yadum tadıyor |üzete... Hemen genç sübaylarımızdan mü- — Çok güzel olmuş Afiyetle yesinler Odu olacak atletleri de Berline gönderelim! O atletler ki içlerinde kendi şubelerinde futbolcü ve bisikletçilerden çok daha fazla muvaffak olan spor- cular var, meselâ Veysi, meselâ İrfan... Alman sırıkla yüksek atlama şampiyonu Alman kadin gülle atma şampiyonu Lâzımgelen dereceleri elde edeme -|ken hakikaten çok kıymetli olan ba dikleri için bir arahk Olimpiyatlaraatletlerimizin, bundan mahrum edil gönderilmelerinden sarfınazar edilen|melerini doğru bulmuyor ve - onlar futbolcu ve bisikletçilerimiz Olimpi -|da Olimpiyatlara gönderilmelerini is yatlara tekrar gönderiliyorlar. Bul|yoruz. husustaki fikrimizi evvelce - söylemii tik. Bu kararı artık münakaşa edecek | Nörveç takımı nasıl takımdır değiliz. On birinci Berlin Olimpiyatlarınc Yalnız bu karar — müvacehesinde| Türk milli takımı Norveç milli taki sormak istediğimiz bir sualimiz var: |miyle maç yapacaktır. Futbokü ve bisikletçiler. Berline| Norveçte futbol bütün. sporl gönderilirler de hiç şüphesiz kendi şu-Jolduğu gibi tam — amatörlük belerinde onlardan daha fazla muvaf- |içinde oynanmaktadır. Norveç futbol — federasyonu — 19 senesinde tesis edilmiş, 1908 de lğ nelmilel futbol federasyonuna olı'nı#ltl. Norveç futbol federasyonuna 6! klüp ve 40.000 futbolcü kayıtlıdır. Norveçte 1919 senesindenberi mef lTeket şampiyonası yapılmaktadır. 1908 de beynelmilel temasa yan Naorveçliler 33 maçta galip mişler, 21 maçta berabere kalmı: 52 maçta mağlüp olmuşlardır. Geçen sene — zarfında Norvef yaptıkları millt maçlarda Danimark yı 1- 0 yenmişler, Almanlarla 1 * berabere kalmışlar, Macarları ise 2 * mağlüp etmişlerdir. Norveç takımı bütün Şimal metf leketleri sporcuları gibi futbolü ağ fakat kuvvetli oynayan bir takımdı! İkinci kafile Cuma günü Sirkeciden hareket ediyor Ön birinci Berlin Olimpiyatlar? iştirak edecek futbolcülerimiz, bisi çilerle beraber ikinci bir kafile olaf Berline gideceklerdir. İkinci kafile | birinci kafile gibi Romanya yolü Üf rinden seyahat etemk için / ta bulunmuş ise de Romanya vap' sunun Pireden çok kalabalık gel üzerine tren — yoliyle lııreluidd mecburiyetinde kalmıştır . İ Futbolcü ve bisikletçilerimiz * temmuz cuma akşamı Sirkeciden bi reket edeceklerdir. | Erbaada futbol maçları — Erbaa (Hususi) — Taşova qd' rumu birinci futbol takımyile kuf! mütekait oyuncuları arasında güıd' maç yapılmış, neticede tekaütler W karşı iki ile mağlüp olmuşlardır. Lareter RÜş A LNBN Plastras Yunanistana döner$ uğraşmıyacak Atina, 21 (Hususi) — Gent Pifstrna eylülün sonlarına doğru İ nanistana geleceği haber nlnM kal Atletizm, ferdi bir spordur. Mem- leketimizde dünya atletleri arasında iyi dereceler alabilecek gençler vardır. Onları, sırf geniş kadrolu bir kafile halinde götüremediğimiz için, şeref meydanında yarışmaktan — menetmek doğru mudur? Meselâ, Amerikada yapılan olimpi- yat teşvik müsabakalarına gene bizim disk atma şampiyonumuz Veysi gir - seydi, muhakkak ki Amerikalılar ken- dinini Oltmpiyatlara götürürlerdi. Zira, o müsabakalarda muvaffakı - yet kazanan üç atlet Berline gidecek - lerdir. Ve bunlardan birincisinin dere- cesi 49, ikincisinin 47, üçüncüsünün de 45 metredir. Halbuki Veysi burada 46.60 atmak suretiyle Amerikalıların bile kolay erişemiyecekleri bir derece almaştır. Saniyest Londrada bulunan Calata- sanaybe 'allatimıke İebuni, barğikeve: gülle şampiyonu 13,50 metre atarken 14,51 atınıştır. Şüphe yok ki o da İngiltere takımile muhakkak surette Olimpiyatlara işti - rak edecek bir elemandır. Balkan şam- piyonu olan Karakaş ©i metre cirit at- maktadır. Halbaki ciritte G0 metreyi tecavüz etmeyernler Olimpiyatlarda finale kah- Cenubt Amerikanın bir çok devlet- leri geçen Olimpiyatlara teker atletle iştirak etmişler ve o atletlerin de bazı- ler bayraklarını şeref direğinde dal - galandırtmışlardır. Bütün spor şubelerimiz, beynelmi - lel müsabakalarda çarpışmağa gider - .—— —omm —— eee Emrini veriyor. Ve selâm alan — yarsü- bay karavana borusunu çaldırmak için ya- * Vapurumuz Kavaktan hareket etmek sande alarak ayrılıyoruz. Kendilerini büyük zaferimizden dolayı ı tebrik ve bize karşı gösterdikleri nezaket- | Plâstras buraya geldikten sonra F ten dolayı teşekkür ediyoruz. yen siyasetle iştigal etmiyeceğini b Suad Derviş |arkadaşlarına bildirmiştir. : ' ”

Bu sayıdan diğer sayfalar: