3 Ağustos 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hoş Sözler Müdafaai Nefis Baba, babaya söyledi : — Çocuk dövmek çok fenadır. Ben altı çocuk büyüttüm, hiçbi- rini dövmedim, — Hiç mi dövmedin? — Yalnız müdafaainefa vazi- yetinde — kaldığım — zamanlarda müstes-a | Numara Mı? Dostumun eski püskü otomo- bilinin Üzerindeki tabelâda şu rakam vardı : . 1760 ; Sordum : — Bu otomobilinin numarasi mı yokaa ?... — Yoksa?... — Yapıldığı tarih mı? Fakat Otel garsonu, patrona koştu: — Yirmi numaralı odadakiler kaçmışlar. — Eşyalarını da almışlar mı? — Hayır, — eşyalarını bırak- mışlar, fakat.. — Fakat??? — Fakat otelin kasasında ne varsa alıp gitmişler! Sebep Her akşam balet seyretmiye pidiyordu. — Baleta niye bu kadar me- şak sardıx? Diyenlere cevap yerdi : — Bu sene İşlerim çok plâj- lara gidemiyorum da... CERERM — Yanem ” ö “İçki düşmanı uiduğum'u İspat etmek için bir kilo rakıyı içerek imha ettim ! , Vecizelar Anne çocuğu- nu yaramaz diya azarlar.. Sevgili, kendini sevene yaramaz diye il- tifat eder. * Karagöze ça- cuklar — bayılır, kara gözlüye de büyükler. * Bu mevzsimde top atan tüccar- ae lara arkadaş çok; — Bu şapka beni on yaş daha geüçleştirdi. her taraf top — Kaç yaşındasın ? atan kavunu ile — Yirmi yedi. dolu ! — Şapkalı mı, şapkasız mı? [ Vecizeler İki gönül bir olunca samanlık seyran olur amma gönüller — insan gönlümü olmalı, yoksa ?... * * İşten — artar, dişten artar, di- şiden artmaz. * Kaf yerini bilen varsa söylesin, burnu- mü oraya eriş- tireceğim | Güzel Fıkralar dağının | — Borç para istiyorsun, rehin verecek misin ? — Saatimin kabul eder misin ? ikinci ipoteğini Maniler Ata binsem at yürür Yata binsem yat yürür; Talihim amma neden; Daim iki kat yürür. Gün olur güneş açar Geceler yıldız saçar, Herkese sokulanlar Nedense benden kaçar Her zaman taşar gönül, Hududu aşar gönü'; Eşini bulmaz fakat Hep yalnız yaşar gönül, Arıyorum her yaşta, Saklı değil meydanda; Bana eş bulunmaz mı Böyle bol'uk zamandal!l Mizahçı | SeVgismi : Duna bu meklubumu yazarken odamda hayalinle yap- yalnızım, Senin hayalin ve ben başka hiçbir şey yok ! Çekinmiyen Hâkim maznuna döndü : — Hapisaneye girmekten çe- kinmiyorsun öyle mi ? — Evet! — Senin mesleğin nedir ? — Evliyim ! Olamaz Bakkala sordum : — yumurtaların taze mi? üÜzerinde yazılır. — Bu tarih yanlış olamaz mı? — Olamaz bayım! — Nasıl olamaz, tarihi yu- murtlar yumurtlamaz tavuk yaz- miyor yal — Taze bayım, dedi, tarihleri Vecizoler | D C) — . . Şebi yeldâyı muvakkitle mü- neccim ve müp- telâyı — gamdan başka — mahalle bekçileri de bi- lirler. * Üzümün çöpü, armudan — sapı var diyenler ki- |* razın çekirdeğine | ne buyururlar? Lı İ | Koyunun bu- lunmadığı yerde keçiye — Abdur- rahman — çelebi İA C * D . ——— VAY  ö'.;îş. t.;İlî öd PZ W CA GA CiM t z 3 — ÇOAN © D, (© 5.. Iîî]: Em | Tfi h)" » 'ıl b diyorlar amma, keçi bu il ifatın farkına variyor yatırırım. mu ? — Yaramazlık yapanları hizmetçinin odasında — Babam duymasın, hemen yaramazlık yapar. x"w T EE SYA | AM * , ; "ı;-;'îz"——'-/%[ “ydüme | AA Z E A DNZI . — Aşk yalaız geçici bir he-- ves midir 7 ' — Hayır, haves | gelip geçici bir Esperanto — Kızın esperantoyu Öğren- di mir, — Öğrendil! — Iyi öğrendi mi? — Çok iyi öğrendi, sanki o memlekette doğmuş o memlekefte büyümüş gibi konüşuyor. Ferahlayalım — Nen var dostum? — Kalbim kupkuru; ya senin var. : — Boğazım kupkuru. — Ne yapalım! — Birer tek atıp ferahlıyalım! Hayır Tembel memur işine geç gel- mişti, Amiri çıkıştı: — Arkadaşlarının işe kaçta geldiklerini bilmiyor musunuz ? — Hayır, ben her sabah geli- şimde — onlarin hepsini burada nen İ' buluyorum, ' Kimyadan İstifade Bayan — muallim, — kız beye sordu: — Kimya bilgisinin bugünkü terakkisinden birçok — yerlerde istifade ediliyor değil mi? — Evet; bayan muallim ! — Bir misal söyle! Siyah — saçlılar, sarıya boyayabiliyorlar. Dedikodu tale- saçlarını Dedikoducu, dedikoducu ile karşılaştı: — Haberin — varmı, — dedi, Sahire kocasından ayrılmış. — Acaba neden? — Sebebini kimse bilmiyor. — Ne felâket! Tanıyamadım — Sen nişanlı değil misin? — Eskiden nişanlı idim, şimdi değil! — Nişanlın ne oldu? — Eh iyi dostumla evlendi? — En iyi dostun kim! — Kendisini — henlüz tanıya- madım. Açıkgöz Avanak trendeki imdat İşare« tini çekmişti. Açıkgöz gördü: — Şimdi tren duracak ceza vereceksin! — Eyvah ne yapmalı? — Kolayı var, cezanın yarı- sını bana verirsen deli taklidi yaparım, memurlara — komparlı- mandaki deliden korktum, İmdat İşaretini onun için çektim dersin! Korkmayınız Çirkin kadin bir gece otelde yatacaktı, otelciye sordu: — Tahtakurusu, pire var mıdır? — Vardır amma siz korkma:- yınız, — Neden? — Bizdeki pirelerle, tahtaku- ruları biraz müşkülpesenttirler. Neye Yarayacak Âşıkla maşuka kıra gidiyor- lardı, âşık koltuğunun altına bir yastık sıkıştırmıştı. Maşuka sordu: — Bu yastık ne olacak? — Dizlerinize kapanıp ağlaya- cağım zaman yere koyup dizleri- mi dayayacağım! D ÜN - A — Kiıymetli bir kadındır. — Evet tariht bir.- kıymeti olduğu yüzünden anlaşiliyor. — Vecizeler l İnsanların hep-« si. maymundan gelme — değiller ya, bazıları da papağandan gel- miş olabilirler, * Anasına bak kızını al, diye- coklerine, babae sının — servetine bak kızını al, deselerdi olmaz mıydı ? *& Balık baştan kokar, iİnsan &. yaktan ! — Evinin rehinde olduğunu niye evvelden söy- lemedin. j Söyledim, evim bütün asri gartları balrdir | demiştim. * Korku dağları Übekler, denizleri değil, — plâjları

Bu sayıdan diğer sayfalar: