h Vecizelir l Anne çocuğu- nu yaramaz diye azarlar.. Sevgili, kendini — sevane yaramaz diye il- tifat eder. * Karagöze ço- cuklar — bayılır, kara gözlüye de büyükler. * Bu mevsimde top atan tüccar- lara arkadaş çok; her taraf top atan kavunu İle dolu ! | Hoş Sözler | —- Müdafaai Nefis Baba, babaya söyledi : — Çocuk dövmek çok fenadır. Ben altı çocuk büyüttüm, hiçbi- rini dövmedim, — Hiç mi dövmedin? — Yalnız müdafaainefe vazi- yetinde — kaldığım — zamanlarda müstes)a ! Numara Mı? Dostumun eski püskü otomo- bilinin üzerindeki tabelâda şu rakam vardı: * 1750 ,, Sordum ; | — Bu otomobilinin numarasi | mı yoksa ?... — Yoksa?... — Yapıldığı tarih mı? Fakat Otel garsonu, patrona koştu: — Yirmi numaralı odadakiler kaçmışlar. — Eşyalarını da almışlar mı? — Hayır, — eşyalarını birak- mışlar, fakat.. — Fakat??? — Fakat otelin kasasında ne varsa alıp gitmişler! Sebep Her akşam balet seyretmiye pidiyordu. — Balete niye bu kadar me- şak sardıı? — Diyenlere cavap yerdi : — Bu cene İşlerim çok plâj- lara gidemiyerum da... — Borç para istiyorsun, rehin verecek misin? — Saatimin ikinci ipoteğini kabul eder misin ? Çekinmiyen Hâkim maznuna döndü : — Hapisaneye girmekten çe- | kinmiyorsun öyle mi ? — Evet! — Senin mesleğia medir? — Evliyim! Olamaz Bakkala sordum : — yumurtaların taze mi? — Taze bayım, dedi, tarihleri Üzerinde yazılır. — Bu tarih yanlış olamaz mı? — Olamaz bayım! — Nasıl olamaz, tarihi yu- murtlar yumurtlamaz tavuk — yaz- miyor yal! | — İçki düşmamı olduğumu ispat etmek için bir kilo rakıyı içerek imha ettim? | — Vacizaler l Şebi yeldâyı muvakkitle mü- neccim ve müp- telâyı — gamdan başka — mahalle bekçileri de bi- lirler. * Üzümün çöpü, armudun — sapı var diyenler ki- razın çekirdeğine ne buyurunlar? * Koyunun bu- lunmadığı yerde keçiye —Abdur- rahman — çelebi diyorlar amma, keçi bu il ifatın farkına mu ? ON ea — Yaramazlık yapanları hizmetçinin odasında yatırırım. — Babam duymasın, hemen yaramazlık yapar, l variyor SON: POSTA Bu şapka beni on yaş daha gecçleştirdi. Kaç yaşındasın ? Yirmi yedi. Şapkalı mı, yapkâasiz'ini? Maniler Ata binsem at yürür Yata binsem yat yürür; Talihim amma neden; Daim iki kıt yürür. Gün olur güneş açar Geceler yıldız. saçar, Herkese sokulanlar Nedense benden kaçar Hor zaman taşar gönül, Hududu aşar gönü'; Eşini bulmaz fakat Hep yalnız yaşar gönül, Arıyorum her yaşta, Saklı değil meydanda; Bana eş Lulunmaz mı Böyle bol'uk zamanda! Mizahçı — Aşk yalmız geçci bir he- ves midir ? — Hayır, heves ! Esperanto — Kızın esperantoyu öğren- di mi?, | — Öğrendil — İyi öğrendi mi? — Çok öğrendi, sanki o memlekette doğmuş o memlekette büyümüş gibi konuşuyor. Ferahlayalım — Nen var dostum? — Kalbim kupkuru; ya senin nen var. — Boğazım kupkuru. — Ne yapalım! — Birer tek atıp ferahlıyalım! Hayır Tembel memur işine geç ge- mişti, Amiri çıkıştı: — Arkadaşlarının işe kaçta geldiklerini bilmiyor musunuz ? — Hayır, ben her sabah geli- şimde — onlarin hepsini burada buluyorum. gelip geçici bir | — Vecizeler l İki gönül bir olunca samanlık seyran olur amma gönüller — insan gönlümü olmalı, yoksa ?... * İşten — artar, dişten artar, di- şiden artmaz. * Kaf — dağının yerini bilen varsa söylesin, bu mu oraya eriş- tireceğim ! LEVgu H3 : Sona bu msektubumuü Te Tanıyamadım — Sen nişanlı değil misin? — Eskiden nişanlı idim, şimdi değil! — Nişanlın ne oldu? — Eh iyl dostumla evlendi? — En iyi dostun kim! — Kendisini — henüz tanıya- madım. ğ Açıkgöz Avanak trendeki imdat İşare- tini çekmişti. Açıkgöz gördü: — Şimdi tren duracak cexa vereceksin! — Eyvah ne yapmalı? — Kolayı var, cezanın yarı« sını bana verirsen deli taklidI yaparım, memurlara — komparlı- mandaki deliden korktum, Imdat | İşaretini onun için çektim dersini Korkmayınız Çirkin kadin bir gece otelde yatacaktı, otelciye sordu: — Tahtakurusu, pire var mıdır? — Vardır. amma siz korkma- yınız. — Neden? — Bizdeki pirelerle, tahtaku- ruları biraz müşkülpesenttirler. Neye Yarayacak Âşıkla maşuka - kira gidiyor- lardı, âşık koltuğunun altına bir yastık sıkıştırmıştı. Maşuka sordu: — Bu yastık ne olacak? yazarken odamda hayalinle yap- yalnızım. Senin hayalin ve ben | başka hiçtir şey yok ! — Dizlerinize kapanıp ağlaya« cağım zaman yere koyup dizleri- | mi dayayacağım! Kimyadan İstifade Bayan — muallim, kız beye sordu: — Kimya bilgisinin bugünkü terakkisinden — birçok — yerlerde istifade ediliyor değil mi? — Evet; bayan muallim! — Bir misal söyle! — Siyah saçlılar, sarıya boyayabiliyorlar. Dedikodu Dedikoducu, dedikoducu ile karşılaştı: — Haberin — var mı, Sahire kocasından ayrılmış. — Acaba neden? — Sebebini kimse bilmiyor. — Ne felâket! tale- saçlarını dedi, — Evinln rehinde olduğunu niye evvelden söy- lemedin. — Söyledim, evim bütün asrl gartları halıdir demiştim. — Kiıymetli bir kadındır. — Evet tarihi bir kıymeti olduğu yüzünden anlaşılıyor. Vecizelar Insanların hep- si maymundan gelme — değiller ya, bazıları da papağandan gel miş olabilirler, * Anasına bak kızını al, diye- ceklerine, baba: sının — servetine bak kızını al, deselerdi. olmaz mıydı ? * Balık baştan kokar, insan a. yaktan ! * Korku dağları Bbektler, denizleri değil, — plâjları asla | 4 he AMAD