M SON POSTA : —îı—ıl—g;r-lar, Bir Teviye Hâ- diseleri TahrifEdiyorlar Sayfa 13 Hielmili —H iuı.loı OSMANLI SALTANATI GÖÇERKEN ; (Mütareke devrinin tarihi ) Her hakkı mahfuzdur. saaaaaaaaan> Yazan: Ziya Şakir N.0103 8/8/35 ihayet Ittihatçıların İstanbuldan Sü- rülmesi Bir Emri Vaki Olmuştu.. Sözleri, mevkuflara büyük bir İ vermişti. Mevkuflar, bir Araftan firar plânlarını sür'atle bika çalışırlarken, diğer taraf- n da ellerine geçen sopa ve snire Sİ vasıtalarla müdafaa tertibatı Miya mecburiyet hissetmişlerdi. Birinci partide, yirmi iki GÜlk grupun firarı artık suretl MÜ'iyede takarrür etmişti. Bu 'ör plânına dışarıdan yardım Senlerle mülâzim Naci Beyin ladığı tertibat, 1335 - 1918 tesi Mayısının 28 inci Çarşamba dÜ akşamı tatbik edilecekti. Fakat ne garip bir tesadüf dir ki; ogünün sabahı, henüz “talık aydınlanırken kamyonlara *durulmuş olan silâblı bir İngiliz Hrezesi, Bekirağa — bölüğüne miş; bu müfrezenin xzabiti, Ykifhane müdürüne bir emir- ©e mucibince, İttihat - Terakki binesi erkânından, Merkeziu- ni ve heyetimerkeziyeleri aza- dan, belübaşlı ittihatçılardan Ürekkep - ve isimleri merbut Sode yazılı - altmış yedi zat, p İngiliz. müfrezesine — toslim dilecekti. Bu esnada mevkuflardan ba- “ları henüz uyanmışlardı. Yanlar adaki kaminato Üzerinde sabah hvelerinl pişiriyorlardı. Enver #şanın pederi Ahmet Paşa, biraz Yel gördüğü bir rüyayı anlatı- ddtdu. Bu rüyanın hulâsası; (açık deniz, gayet sür'atli bir tor- Ho, Ahmet Paşa ile bazı arka- aşları, bu torpito üzerinde he- Canlı bir yolculuk) tan ibaretti. Ne hayreto şayan bir tesadüf httidir. ki; bu rüyanın nekli M.ıı bitmişti. Koğuştan içeri, Mlhınınln inzibatına memur Zabit girmiş, bunlardan biri: — Paşalar, Beyler!.. Dikkat ül'“il. Isimleri okunan zevat der- hazırlansınlar. Başka yere edilecekler. |, Demişti... O anda koğuşu bir '“'ılı istilâ etmiş; ve sonra, de- | bir süküt — husule gelmişti. oı“lıııı bimler arasında Ahmet Şanın İsmi de mevcut İdi. ıg_B“'“" koğuşlar, telâş içinde , İsimleri okunan zevat, kori- 'da dizilmişlerdi. Bunların ba- 'da, Prens Sait Halim Paşa ve gibi en zikudret şahsiyetler “'llıııılnı idi, Vakit vakit kapı açılıyor. Se- H ', onar zattan mürekkep mev- &t kafileleri dışarı çıkarılıyor. .:" takmış İngiliz efradı ara- h:. kamyonlara — bindiriliyor, %:l mevkufların bilmedikleri ve n edemedikleri bir İstika- Tete doğru gönderiliyordu. '“S:' kamyonlar, Harbiye Neza- in (Mercan kapısı) ndan çıe h"'llh Çakmakçılar yokuşundan 'Orlar, sonra, büyük bir sür- h köprüden geçerek (Tophane) .muliyorlıı. Şimdiki (Fort fab- '.k'") niın bulunduğu yerde te- bi kuf ediyor'ar. Iki sıraya dizik 4 İı;': yne güngülü İngiliz asker- I arasında — indirilen mev- Şi (Şirketi ) Hayriye | “ve kat'i min bir Kit aa vapuruna bindiriliyorlardı. (1) Bu suretle kamyonlarla nak- ledilen mevkuflar hitama ermiş, vapur hareket etmişti. Açıkta, kömür — şilebini — andıran İngiliz bandıralı küçük bir vapur bek- lemokte İdi. Şirket vapuru, bu Ingiliz şilebine yanaşmış; mevkuf- lar, bir koyun sürüsü gibi sayı- larak bu vapura hakledilmişti. Bu küçük vapur, akla hayret verecek derecede pisti. Mülevves ve müstekreh ambarından başka hiçbir kamarası mevcut değildi. Mevkuflardan demokratça olanlar, akıllılık etmişler, her ih- timale karşı eşyalarını beraber getirmişlerdi. Fakat aristokrat zümre, bu İşi başkalarına havale etmişlerdi. Vapurda şimdi bir telâş başlamıştı. Eşyaları gelme- yenler, şimdi bu pislik içinde, nasıl ve nerede barınacaklar, nereye uzanıp yatacaklardı. Bu sirada vapurun etrafında bir sandal dolaşmıya başlamıştı. Bu sandalda, mevkufları kaçırmak vazifesini deruhte eden mülâzim Naci Bey vardı. Naci Bey, o gün tatbik mevküne konu'acak olan firar plânının son talimatını ver- mek için erkenden Bekirağa bö- lüğüne gelmişti. Hapishane inzl- bat zabitlerinden (Şazi Bey) vası- tasile mevkuflarla temas ede- cekti. Halbuki o, hap'shaneye geldiği zaman mevkufların yer- lerinde yeller esmekte idi. Naci Bey bu haberi alır ak mez, derhal mevkufların sevkedil- dikleri istikameti takip etmiş, vapura nakledildiklerini öğren- mişti. O zaman bu fedakâr ar- kadaş, artık her şeyi güze almış; bir sandala at'ıyarak vapurun etrafında dolaşmağa başlamıştı. ( Arkası var ) (M) İogilizler bu vapura “Şirketi Hayriyeden gaspetmişlerdi. Kendi İş- lerinde kullanıyorlardı. — İstanbulun ie- tihlâsından #onra bu vapur da kurtul- muş (Halâs) tesmiye olunmuştur. Haliç Şirketinin Vaziyeti Gittikçe Fenalaşıyor ( Baştarafı 1 inci yüzde | etmiyen şirketi kendi işletmeye karar vermiş ve bunuün için de Şehir Meclisinden (20,000) liralık tahsisat kararı almıştır. 3 — Ekonomi Bakanlığı da işe el koymuş şirketi taahhüdatını Haya davet etmiş, şirket şeraitin ağırlığından — bahsederek — daha mantıki — şartlarla İşletme işinin kendisinde bırakılmasını, borcunu da yavaş yavaş ödeyebileceğini beyan etmiştir, 4 — Nihbayet işi, şirketin son vaziyeti hakkında bir karar verilmek tzere Bakanlar heyetine-arzı takarrur etmiştir. Bakanlar heyeti de, Başbaka- mnın doğu gezisinden avdetinde toplanacaktır. Diğer taraftan şirket Idare meclisi azasından Benkiyat bu işler etrafında Ankarada alâka- dar makamlarla temaslar yaparak şehrimize dönmüştür. Diğer taraftan şirketin Ayvan- saraydaki merkezinde dahili vazi- yeti de bir haylı karışıklık göster- mektedir. Şirket, vapurlarında kullandığı ve muayyen zamanda getirdiği kömürler bitmiştir. Yenisi de ge- tirtilmediği için evvelki gün va- purları işletecek kömür kalmamış ve Şirketi Hayriye ile yapılan hu- sust bir anlaşma ile bir miktar kömür temin edebilmiştir. Bundan başka: 'Şifk.'. her ayın birinde ve bir de ortasında memurlarına pa- ra verir. Yirmi seneden fazla bir zaman- danberi her ayın ilk günü para almiya alışmış olan memurlar Perşembe günü akşamına kadar para alamayınca, akşam İşlerinden çıkar çıkmaz idare kapısı önünde birikerek, paydosta evine gitmek tzere çıkan direktör Hasana mü- racaat etmişler, maaşlarımı - iste- işler, ballerinden — gikâyet eb ğ mişlerdir. direktör Hasan, sıkıntılı — vaziyetten bahsederek ancak ertesi günü para tedarik edebileceğini söylemiş, bu şekilde söz alan müstahdimin de çekilip gitmişlerdir. Şirket; nihayet dün para ve- rebilmişse de, bu sefer de, idare merkezine bir tamim asarak, şir- ketin darlık içinde olduğunu, bü- tün memurlardan fedakârlık bek- lendiğini, bundan sonra verile- cek aylıklardan yh:o yirmi ten- kihat yapılacağını bildirmiştir. Bu’k:rır hiılıhndı |Irkl::"... murlarının ne düşündüğünü öğren- mek İstedik. Lüalettayin bir ta- nesine mütacaat ettik. Bu me- mur bize dedi ki: “ — Şirket bizden fedakârlık bekliyor. Daha ne şekilde feda- kârlık olsun ki, sabahları saat beşte Ayvansaray iskelesinde ls- batı vücut ediyor, gece de saat ona kadar vazife görüyoraz. On yedi saatlik bir mesai dünyanın hangi yerinde görülmüştür? Bu- na mukabil de atıl hatda çalışan memurların en — kabadayısının maaşı 45-50 İirayı geçemez. Yük- sek maaş alanlar hep idare da- hilinde çalışan memurlardır. F- dakârlığı biraz da onlar yapsın- lar. Sırf bir Türk şirketi olsa, haydi yine istedikleri fedakârlığı yapalım |.. Fakat birçok hissesi bir ya- bancı bankasının olan bu şirkete daha fazla ne fedakârlık yapa-» biliriz .. ea00L0000000000000000000000000000€NA0LAASASARADACEREEEMAESaA TAKVİM Gün CÜMARTESİ — Hımr HN 38 AĞUSTOS 935 90 Arabt 1554 Rumi 1351 2 Cem.evvel Temmuz 21 yakit Vakit (Esant Va — Akşam (12 - | 19 28 , Yatss |1 48 (a 16 imsâh |7 3102 s4 Ezant (Vasat! ( Baştarafı 1 inci yüzed) canlı heyecanlı neşriyata vesile addediyorlar. Bu cümleden olarak 27 temmuz 935 tarihli “ Mir,, gazetesl de * Trakyada — askerlikten — tecrit edilen mntaka,, başlığı altında bir takım şeyler geveliyor. Diyor ki: * Fransanın, — silâhlanmasın» dan — ötürü —Almanyayı şikd- yet etmesi Üzerine — toplanan Uluslar Derneği — toplantısının sonunda, Tevlik Rüştü Arasın, Boğazlar mukavelesinin de tadili hakkındaki diyevi, büyük gürülk tülerin çıkmasına sebebiyet verdi. Malüm olduğu üzere Boğazlar, bitaraftırlar ve oradan geçmek tamamile serbesttir. Aynı zamanda Uluslar derneğinde Türk Baka- nınin diyevi İle beraber Türk matbuatı da Bulgaristanı alâka- dar edebilecek diğer bir meseleyi daha ortaya attı. Türkiye tara- fından iddia — edildiğine göre, Nöyyi muahedesinin süel hüküme lerinin kaldırılması, 923de Lozan- da Türkiye tarafından serbestçe kabul edilen barış muahedesinin tadili meselesine bağlıdır. Bay Tevfik Rüştü Aras bu yaz Ce- nevrede, bu iki İsteğin müdafaası uğrunda epeyce enerji sarfetti. Fakat zaman, o vakıt bunların tahakkuku için müsait değildi. Uluslar Kurumu Konseyinde Tev- fik Rüştü Arasın muvaffakiyet- sizliği muhakkaktı. Fransa, Italya ve Büyük Britanyanın murahhas- ları, boğazlar rejimi meselesine yeniden — bakılmak — hakkındaki Türk murahhasının bu - isteğini reddettiler, düha o vakıt bildirdi- ğgimiz gibi Türkiye, — Boğazlar meselesini yeniden meydana çıka- rarak bunun sülhan — hallini ve yahut da Lozan muahedesile bir- leştirilen bu iki mukavelenin kak dırılması İçin bir armulusal zaman beklemektedir. Kırklareli (Lozengrad) şehrinin tahkimatı kakkında Avrupa mat- buatında çıkan haber'ere, yuka- rıda söylenenlerin aydınlığı altında bakılmak lâzımdır. Hakikaten Av- rupa matbuatında çıkan bu haber- ler çok manalıdır. Bunlar da bil- dirildiğine göre, Kırklarelinin yanl Lozengrad ( Bağşehri )ni tahkim edilmesi, az, çok Trakya sınırı mu- kavelesinin inhilâle uğradığı zannı- nı doğurmaktadır. Verilen malüma- ta göre, hukukan, bu tahkimtın önüne geçilememektedir. Genel İntibalara göre ise Türkiye, bu mukavele — koyıtlarının — zevaline kanl bulunmaktadır. Lozan muahedesine bağlanan Trakya sınırı mukavelesinin birine ci maddesinin birinci fıkrası mut cibince Kırklareli ( Lozengrad ), 30 kilometre derinliğindeki as« kerlikten tecrit edi!miş mınta- kaya — dahil bulunmaktadır. Fakat şimdi, Kırklareli bu kayıttan uzak — tutuluyor, — ve bu suretle beş kilometrelik sa- banın hukukan tahkim edilmesine müsaade edilmiş gibi bir vaziyet hasıl oluyor. Halbuki bu istisna, Türkiyeye, tablatiyle süel hazırlık da bulunması için yapılmamıştır. Fakat dışarıdan gelecek - teca- vüzlere karşı bu mıntakanın tah- kim edilmesini temia için verilen bu karar, binnetice, Bulgaristana karşı bir dostluk hareketi olarak da telâkki idilemez. Bu hâdise, yılbaşında Uluslar Kurumunut müdahalesine sebebiyet verecek olan Trakyada Türk askerlerinin harekâtile birleştirilebileceği gibi ayaı zamanda bu, Türk Matbu- atından bazı gazetelerin Bulga- ristana karşı devam etmekte olan hücumlarına da bağlanmak ge- rektir. Bulgaristan, büyük devletlerle ve diğer Balkan hükümetlerile Boğazların serbestisi ve Trakya sınırlarının — askerlikten — tecridi rejimleri hakkında birer mukavele Imzalamıştır. Bulgaristan, barışın muhafazası — için aktedilen bu mukavelelerin korunmasının en büyük taraftarıdır. Şimdi mukave- lelerin muhafazası için, Bulgaris- tanın müteyakkız buluması men« faatı ve hakkıdır. Bu yıl, bu mukavelelerin tanınmaması hak- kında çıkan hâdiselerin çoğalması #sebebile hâlen Bulgaristanın çok dikkatli ve uyanık olması lâzımge- liyor. ,, Bir Alman Gazetesine İki Tek Lâf | Baştarafı linci yüzde | lışı dözeltmiş, ve gereken İzahatı L vermiştik. Şimdi aradan bir yığın gün geçtiği halde bu gazete, bu vak'ayı ele alarak 30 Temmuz tarihli sayısının — ilk sayfasında, kalın puntolarla Alman okuyucalarına dışarda Almanya aleyhinde ya- ilan — tabhrikâta misal olarak gnnu zikrediyor. Fertler ve devletler arasında olduğn gibi, gazeteler arasında da teamül odur ki, düzeltilen bir. mesele Üzerine tekrar dö- nülmerz. Volkischer Beobahter gazete- sinin bu nezaket ve meslekdaşlık kaidesine vakıf olmamasını onun ençliğine ba; 'Oruz. ; ;'ı at o |£':'|: şunu bilainjki, Almanyadaki Yahudi — aleytarlığı hakkında Türk okurlarına malü- mat vermek için yabancı kaynak- lara baş vurmıya hiç de lüzum görmeden, sadece kendi sütunla- rında çıkan haberleri ve resimleri iktibas ve tercüme etmek yeter. Çünkü, gün geçmez ki, Alman- yadan gelen gazetelerin sayfala- rında, —Almanyadaki — Yahudi aloyhtarlığından bahseden türlü satırlar çıkmasın. Vaziyet böyle iken bu garzete- nin takındığı tavra mana vermiye imkân bulamıyoruz. ç Yoksa bize gelen dünya gaze- teleri, Almanya aleyhinde tahr- kâtta bulunan gizli ve muazzam bir teşkilât tarafından çıkarılmış sahte nüshalar mıdır? Ve yoksa Almanyadaki müfrit bir Yahudi aleyhtarlığı, müfrit bir Yahudi dostlağuna mı çevrik- miştir? Eğer Völkischer — Beobahter güzetesinin milli sosyalist fırkasının — fikirlerini neşreden dddi — bir gazete — olduğunu bilmeseydik, Yahudi aleyhdarlığını anlatan satırları tekzip suretile mizah mecmualarına has bir nükte savurduğunu sanacak ve gülecektik. Yine Çaynı gazete, bizden bahseden ayni nüshasında, hıristi- yan kızlarını baştan çıkaran Ya- hudi Kazanovasının gülünç hikâ- yesini yazıyor. Yahudilerin iyi bankacı, iyl tüccar ve saire olduklarını bilirdik, Fakat onların, hıristiyan ve Alman kızlarını yığın halinde baştan çıkartacak kadar Kazanova ola- bileceklerini Alman gazetelerinden öğrendik. Biz, kendi yanlışlarımızı kene dimiz tashih edecek kadar efen- diyizdir. Völkischer Beobahter de kendi gaflarını görmeye çalışırsa, Alman ulusuna karşı vazifesini daha iyl yapmış - olur. B — İizne ö G ea AY oi G öz e .