BU GÜN Atillânın “Mezarı On üç, on dört.yıl önce bir gün ozan Halil Nihat, kendi gibi değerli ve Ünlü bir iki ozanla Üsküdarda yanıma gelmişlerdi, Lâle devrinin — gakrak bülbülü Ne gömülü olduğu yerl bi- len bir adamı bulmak için benim yardımımı — dilemişlerdi. Yattığı yer nur olsun, — Üsküdarlı çair Talât da beraberlerindeydi, ikide bir Nedimin şu sözünü mırıldanıp durüyordu: — * Beşiktaşta bizim bir hanel viranemiz vardır.,, Ne- dimin bilinmeyen mezarı üzerinde konuşurlarken onun yine izi kak- mayan evini hatırlamak ne kadar acıklıydı ? Profesör İstefan adlı bir bil- genin uzun incelemeler ve uzun emekler sonunda AÂttilânın merza- rını bulmuş olduğunu bildiren son Ajans haberlerini okuyunca gö- zümün önüne, Lâle devri bülbiü- lünün yer altındaki adsız sansız yüvamını arayan şairlerin o günkü bali geldi, içime bir acı yayıldı. Attilânin mezarı, onu çok seven Hunlar tarafından bütün dünyaya karşiı gizli tutulmuştu, biç kimsenin - şu güneş ve ay yaşadıkça - © mezara el değdir- memesi isteniliyordu. Bunun için biri bakır, biri gömüş ve biri altın olmak Üzere içiçe Üç ta- buta konulan Attilânın nereye gömüldüğünü bilen yoktu ve (1483) yıldanberi de bu sırrı yır- tan bir bilgiye rast gelinmemişti. Şimdi profesör İatifan, eski Etzoiburgun ya tarla, ya orman biçimine —giren çehresini — yır- tarak on beş asrın öğrenemediği hakikatı meydana çıkarıyor ve Attilâyı bir kere de ölü olarak avrupaya gösteriyor. Halbuki biz köpeklerin cilve ocağı, koyunların geçilerin bakım- sız otlağı olan mezarlıklarımızda iki yüz yıl önce ölen Nedimin sinnini bulmakta güçlük çekiyo- rur, şunun bunun şüpheli kıla- vuzluğuna baş vuruyoruz. Eger ölülere karşı beslediğimiz sayg- sızlık böyle giderse korkarım dün gömülen bir yurtdaşın bugün mezarını bulmakta mümkün ol- mayacak! Bir az da ölülerimize çekl dü- zen verelim, Çünkü bu gün yaşa- yanlar yarın Öleceklerdir. M. T. Tan Bir Doktorun Günlük Notlarından Ürtiker Uzun zaman mide rahatsızlığı çekmiş, Avrupa (bad) larında Kür- ler yapmış bir hasta müracaat etti. Vücudünde ayda iki üç defa te- kerrür eden kaşınlı! di katsızlandığını » 1 — Kabızlık fazlal —ıııı günler; 2 — Çok çalıştığı ve yorulduğu zama: Ğ A anlar; Bu hastalığı nüksediyormuş. Asabi bir semin üÜzerinde mey- dana gelen bu oilt hastalığı ifraz guddelerinin, daha fazla safra hasılatının — noksanlığından — ve hazim güçlüğünden — mütevellit asabi tufiyetten doğuyordu. Barsak ve mide lllr;lınııı kestim. Çok yağlı yemek — yememesini söyledim. Meyva tavsiye ettim. Bir hafta (Tuzla) da kum yıptı](. tan sonra yemeklerinde — bir ay müddetle Afyon madensuyu içme- sinf tenbih ettim. Böylelikle bu hastalık geçti, Ç heyecan — duyduğu ——— D Ç) Bu netları kesip saklayınız, yahut Dklir albikası tirıp — kollaksiyon yapır ma. Sıkıntı samanınızda bu motler bir döktor gibi Imdadınıza yatişebil'r. —H . <ON POSTA e Darısı İstanbulun Başına Urfada Yurdun En Modern Tıyatro Binası Yapılıyor Urfa, (Özel) — Burası güney doğusu şehirlerimizin en büyükle- rinden biridir. Buna rağmen bu- rada bir misafirin barınabileceği bir otel yoktu ve bu belediyecilik bakımından ciddi bir eksikti. Belediya bu eksikliği göz önüne aldı, güzel bir otel yaptırdı. Uray şimdi parti binasının yanında yeni ve güzel binalar da yaptır- maktadır. Düzgün ve büyük be- lediye parkı şara ayrı bir güzelk- hık veriyor. Şar tiyatrosu Alman tiyatro- larının bir örneği olarak kurulb- maktadır. Urfa yarın yurdun en lüks tiyatrolarından birini göğsün- de taşıyacaktır. Urfa hali de başka yerlere nümune olacak şekilde- dir. Hulâsa Urfada çok iyi ça- lışıldığını gösteren bir Belediye vazdır. Coşkun Buğday Bu Aşı İle Elde Ettiğimiz Yeni Bir Tiptir Manisa, (Son Posta) — Manisa tarım uzmanlarının dört yıldan- beri tecrllbe ettikler! ' mentana buğdaylarından aşı ile yenl tip bir buğday mevi harzırlanmıştır. Bu buğdaya (coşkun buğday) adı verilmiştir. Tamamen yerli ve Türk tipindedir, Bu yıl (coşkun buğday tec- rübelerinden alınan sonuçlar çok iyidir. Havanın - kurak — gitmesine rağmen Manisada bire otuz dört verim alınmıştır. (Coşkun buğ- daylar Akhisar mıntakasında da İyi sonuçlar vermiştir. Tarım direktörü Ali, köylülere gönderdiği bir bitikte, bundan sonra Manisa ilinin her yerinde (coşkun buğday) ekilmesini, bun- dan fazla mahsul alınabileceğini bildirmiştir. Halkta yeni yıl için hazırlık fazladır. Tarım Bakanlığı da, alınan İyi sonuçlarla ilgilen- miştir. Mentana buğdayının ya- | mında ekilme yerli — buğdaylar | kuraktan tamamen yanmıştır. Zonguldakta iki biçki Zonguldak ( Uzel ) — Şehrimizdeki biçki, dikiş ve nakış yurtları her yıl olduğu gibi bu sene ders |devresinin sonu münasebetiyle sergilerini açmışlardır. likiş yurdu vardır. Tardan birl Mürüvvetin, öbürü de Nazirenin idare- | sindedir. Bu iki hoca bu yıl da birçok genç kus Urfadan güzel bir köşe Kızılırmak Uze- rindeki Tren Köprüsü Sivas (Özel) — Sivas - Erzu- rum demiryolu Üzerinde yapıl- makta o'an Kızılırmak tren köp- rüsünün montajı bitmiştir. Köprü- nün Üzerinden çift lokomotifli bir tren geçirilerek tecrübesi de ya- pılmıştır. Sıcak kaplıcaya devlet demiryolları tarafından tren sefer- leri tertip edilmiştir. Karamanda Atatürk Heykeli Karaman, (Özel) — Kasabanın Atatürkün bir heykeli ile süslen- mesi kararlaştırılmış, çalışmalara başlanılmıştır. Heykelin kaidesi hazırlanmıştır. Bun- Merzifonda Posta . LA İşlerinden Şikâyet iki Yoldan Biri Tercih Edilmelidir Merzifon, ( Özel ) — İstanbul postası ikl taraftan gelmeğe baş- hyalı beri posta İşlerinde bir ka- rışıklık başladı. Posta yollarından biri Haydar- paşa - Yerköydür. Posta Yerköy- den otomobil ile Yozgat ve Ço- rum yolile Merzifona gelmektedir. Diğer yol da Haydarpaşa « Sivas - Samsun - Havza yoludur. Bu yolla gelen posta diğer yolla gelen postadan iİki gün sonra bile verilmiş olsa bir gün evvel gelmektedir. Bu karışıklık bilh sel işlerde zararı mücip olmakta- dır. Yerköy yolundau vaz geçil- #6 de münhasıran diğer yolla posta nakliyatı yapılsa işler dü- zelecektir. Vanda Edremit Van (Özel) — Burada Edre- mit adlı bir köy vardır ve bu köy Vanın en güzel köyüdür ve Vanın adeta saylfiyesi gibidir. Van ve havalisinin meyva ih- tiyacını temin eden Edremitte 200 nüfus barınmaktadır. Bu köy harpten sonra pek harap bir hale girmiş, fakat köylüler harpten sonraki çalışmaları ile köyü e- kisinden daha güzel bir hale koy- muşlardır. a Tecim- Zonguldakta Biçki Ve Nakış Sergileri tam bir ev kadını olarak hayata vermiş'erdir. Her Iki yurdun iİşleri sergide çok beğenilmiş ve takdir - toplamıştır. Mürüvvetin mektebi yurdu da sekiz mezun vermiştir. bu yıl doküz, Nazirenin Ağustos 3 HAHI(EHElEI!DE .. Bir T ramvay Kazasının Adli Safhası Bundan iki buçuk ay önce bir tramvay kazası olmuş, Taksim ile Galatasaray arasın eş yaşında bir çocuk tekerlekler altında ezl- lerek can vermişti. Dün ikinci cezada bu ölüm kazasının suçlusu olarak mevkuf bulunan tramvay memurlarından (5) numaralı vatman Gayyurun lik duruşması yapılmıştır. Davacı sandı kazaya uğrayan küçük JIamailin annesi Asiye vardı. Kendisinden soruldu; Asiye: — Çocuğumu kolundan tut- muş, gidiyordum. —Yolun karşı tarafına geçecektik. Iİsmail elim- den sıyrıldı. Karşı tarafa koştu. Bir de baktım; tekerlekler altında parça, parça.. Ne kampana duy- dum ne de başka bir sesl Vat- mandan davacıyım... Suçlu da şöyle anlattı: Parmakkapıda durak yerinden ayrılmış, tünele doğra arabayı sürüyordum, Gözlerim etraftaydı. Sağ tarafta bir kadınla çocuğunu gördüm. Karşı tarafa geçmek İçin arabamın geçmesini bekli- yorlardı. Bir an içinde nasıl oldu bilmem; çocuğu tramvayın önüne gelmiş buldum. İlk işim frene sa- rılmak oldu. Fakat tramvay - bir- denbire duramadı. Çacuk teker- leklerin arasına karıştı. Kulakla- rım keskin bir feryatla uğuldadı: —- İsmail, İsmaill.. Kazaya mâni olamadım; Fakat elimden gelen her gay- reti yaptım. Suçsuzum... Şahitler dinlendi, bunlar d gördüklerini anlattılar ve vatman- da kabahat bulunmadığını söy- lediler. Bu şahitler arasında ihtiyar — bir. adam — coşkun bir heyecan içinde kendi görü- şüne nazaran hâdiseyi şöyle tas- vir etti ve bu münasebeti gelen bir vak'ayı — Baktım karşıdan tramvay eliyor, yol Üstünde kimse yok. girdenbiıı bir çocuk tam tram- vayın önüden, raylar Üzerine çı- kıverdi. Ben heyecanlı ve sinirleri zayıf birisiyimdir. Derhal kolla- rımı kaldırarak : —- Dur! İşaretleri — yapmıya, uzaktan olsun mani lıştım. Yakında bulunsam a: mn önüne ben de atılıp çocuğu kurtarmıya çabalayacaktım. Vat- manda kabahat yok. Nemelâzım; doğruyu söylemeli!. O, hemen durdurmak İstedi. Fakat tramvay duruncaya kadar Üç dört adım yürüdü. Bu arada çocuk da te- kerlekler inda — kayboldu. Hâdiseyi mle — görüşüm beni çok fena etti. Ben de ken- dimi kaybettim. Bayılıp yere ye gilivermişim. Beni lıılâırııı e€cza- neye götürmüşler, Gözlerimi ilk açtığım anda etrafımdakilere dik sorduğum syal: — Çocuk sağ mı? Demek oldu. — Akrabası m sın? Dediler. — Hayır, fakat ölmesini istö- mem; dedim. Beni: — Çocuk saği Diye kandir- dılar. Meğer ölmüş!.. Şahit; garip titreme ve hare- ketlerle o günkü hâdiseyi gözle- rinin Öönünde tekrar yaşatıyor gibi titrek bir sesle sözüne de- vam etti: — Aman Allahım! Ne feci nhııı)&i ol keşki görmeseydim. İşte yine g&ı'u.ıııın önünde can- lauyor. F nalaşıyorum, başım düöe nöyer galiba yine bayılıp kendlie tul kaybedeceğim. — Safın, sakım bal Durada da bayılntağa kalkma, Biraz e- Dirlerini sıkı tot ceamml. Hem are tık şehadetin kâlidir, baydi ba- ka'ıza,