29 Mayıs | l l Benim Görüşümle I t T f Kayıp *Ikdam,, sahibi Ahmet Cev- detin Ankarada ölmesi memleke- uyandırdı. Ikdam memleketimizin en uzun öÖmürlü bir gazetesi idi. İstipdat günlerinin en amansız şartları içinde fasılasız neşriyatta bulunmuş, bilhassa meşrutiyetin Hânında halkın çılgıncasına ka- pıştığı bir gazete olmuştur. Büyük harp zamanında olsun, mütareke senelerinde olsun Ikdam neşriya- tından bir gün geri kalmamıştır. Enki gazeteci urkadaşlarımız- dan Salâhattin Enis, Ikdamda senelerce musahhihlik, gece mu- harrirliği, sekreterlik yaptığı İçin Cevdeti yakından tanıyanlardan- dır. Dün, arkadaşımızı gördük. Kendisi Cevdetin bu beklenmiyen ölümünden çok mütcessirdi. Onu çok İyi tanıdığı için bu husustaki batıralarımı bize şöyle anlattı: — Ahmet Cevdet, insanlar arasında en temiz kalplilerinden birisi idi. Hile, entrika bilmezdi. Dostluğu açık ve kalbi safdı. Haksız olarak, meslektaşlar ara- sında — haşin — tablatlı tanım- miş olmasına rağmimen senelerce devam eden mesai iştirakl ara- sında ona küçük bir şekilde ren- eide olduğumu hatırlamıyorum. Ben (Ikdam) a girdiğim vakit o, Avrupada idi. Bir gün onun gele- ceğini haber aldığım zaman, ta- biatının huşuneti dilden dile dolaş- tığı için çok üzülmekte idim; fa- kat bilâhare bu üzüntümün çok boş olduğunu gördüm. Ben o vakit çaya çok meraklı idim. Akşam olup matbaaya gel- diğim zaman bir taraftan çaydan- kğımı hazırlar, diğer taraftan da masamın başına geçerdim. Biraz sonra Ahmet Cevdet, odama ge- lir sandalyesini alarak karşıma otururdu. Ben o vakit te şimdiki gibi tütün içerdim. O da tütünün okka ile ve açık olarak satıldığı zaman'ardan bahsederek tabakam- dan cigara sarar ve sonra tatlı tatlı konuşmiya dalardı. O, benim ça- yıma da çok bayılırdı. Taze dem- lenmiş ve rayihası odayı dol- duran çaylarmızı kargılıklı içer, öteden beriden konuşurduk. Hattâ çok zaman sermürettip Nall mer- hum gözlerini döndüre döndüre, odanın kapısından görünür: — Sirin yüzünüzden mürettip- hanede hoş oturuyoruz, Diye Ah- met Cevdete söylenirdi. Sizin, mu- tahhihlerin boş durmamasına dik- kat etmeniz lâzımgelirken, ken- Giniz ( beni işaret ederek ) onu i Bir zamanlarda Amerika ctnas yet ve haydutluklar memleketi olarak tamılırdı. Çünkü gürültülü tin kültür alanında derin bir acı | YÜU LRY M SS GÜL SĞ haydutların, muntazam — teşkilât halinde çalıştıkları yer, yine orası ldi. Fakat bu halin efkârıumumiye üzerinde yaptığı — fena tesir bir taraftan, haydutlarla uğraşmanın devlet hazinesine — ve binnetice vergi mükellefinin kesesine yap- tığı zarar diğer taraftan — tesir göstermiye başladılar. Bu suretle haydutluğa karşı elddi bir cidal açıldı. Meselâ! Bir haydudun dosya- sını açtığınız zamau, bu adamın cemiyete maddeten nasıl bir ağır yük teşkil ettiğini derhal görür- sünüz. Günde 8 - 10 dolar tarassut Mmaarafı, Yine günde 8-10 dolar takip müfettişlerinin masrafı. Istintak hâkiminin günlük mas- rafı, adliye, polis, ceza mücsse- selerinin hisselerine düçen mas- rafları ve salre, ve salire dehşetli bir yekün tutmaktadır. Mamafih Amerikada en çok masrafa mal olan cürüm erbabı sabıkalılardır. Çünkü — bunlar, asli mahkemele- ri uğraştırmakla kalmaz. Derece derece — bütün mahkemeleri ta- ciz #ederler ve masraf yekünu, bu suretle pek ziyade kabarır. Bugün hesap ve kitabı — yapılmış olarak kat'iyetle denilebilir ki A- merikada, Ağır ceza mahkeme- sinde bir dava- nın neticelenmesi 400 dolâra bakar. Bir vak'ayı ele alalım: 1934 yılının şubatı ve on yedinci günü. Viyam Küf bir zencidir ve Nev- yorkta Bronks mahallesinde bir garajda otomobil yıkamaktadır. Sabaha karşı, birdenbire beş silâhlı adam meydana çıkmakta, Vilyamı bağlamakta, garajı ara- makta ve ele geçirdikleri eşya Vâfa tutuyorsunuz. İşlermizi yüz- Üstü bırakıyorsunuz. O zaman Ahmet Cevdet: — Sen merak etme.. Ben de Salâhattine yardım eder, sana çabucak tashih yetiştiririz, derdi. Ve önüne bir sütun yazı çe- ker, iki Üç satır tashih eder etmez kalemi bırakır yine lâfa dalardı. Onun bu tatlı muhabbetlerinin seyyiatını ben çekerdim. Çünkü masamda iş'er birikir, işlerin bi- rikmesi ise beni fuzouli olarak çok uğraştırırdı. Bazan endazesiz, pervasız ya- zılar yazardı. Ben çok zamanlar, onun başmakalesinin — dokunaklı yerlerİnden satır satır yazılar çı- karırdım. Yazısına çok titiz olma- sına rağmen hüsnüniyetle yaptığım bu budama ame'iyesinden dolayı bana kızdığını hatırlamaklığım göyle dursun, hattâ birçok zaman- lar teşekkür ettiğini bilirim. O vakite kadar ( İktam )da Ahmet Cevdetin makalesinden satır çıkar- mak değil, virgülüne, puvanına bile kimse dokunamazdı. Hattâ ilk budamayı yaptığım “SON POSTA Dünyada Olup Bî;;ler K— | Amerika, Haydutlarla Mücadeleyi . Neden Bu Kadar dolu bir kamyonu alıp gitmekte- dirler. Bu müddet zarfında Vilyam Kuf kıskıvrak bağlanmıştır. Ertesi sabah bu işe el koyan zabıta nlhayet uzun araştırma lardan #sonra haydutların izinl bulmuştur. Ilk yakalanan 43 yaş- larında sakin bir adamdır. 29 uncu sokakta mütevazı bir. evde otur- Nişan talimi yapan polisler maktadır. İşsizdir. Zabıtanın sıkı bir tahkiki bu adamın gayet yüklü bir mazisi olduğunu meyda- na çıkarmıştır. Herifin birkaç adı vardır; Maks Prayu, Maks Preys, Makz Bravn ve salre.. Ve ken- disi * Aspirin çetesi ,, nin en faal azasındandır. Bu adam ilk defa 1908 de gece, ser mürettip tay ettiğim sa- tırları, elleri titriyerek sutundan çıkarmıştı. Müteakip günü mat- baaya gittiğim zaman kendisine koridorda rast geldim. Tecahük den gelerekbana: — Monşerl,. Dedi.. (bu keli- me onun hiç dilinden düşmerdi).. bizim başmakalede hayli atlamalar var. Kendisine: — Hayırl.. Diye cevap ver- dim., o satırları ben mahzurlu gördüğüm için çıkardım.. Yukarda söylediğim gibi ya- | zısında çok titiz. olmasına rağ- men hüsnüniyelime emin bulun- duğu için bana elini uzattı ve tamamen kalpten gelen bir sesle — Teşekkür ederim monşerl, Dedi Bazan onun garip manileri tutardı: Sekreterliğim xamanında idi. Birgün emir verdi; — Bügünden — itibaren yazı başlıklarında rık'a olsun nesih ol- sun 36, 24 puntu istemem. Bütün gazetelerde 36 puntu- (Devamı 9 uncu yüzde) - Şiddetlen- © dirdi? — Haydutların takibine mahsus motosikletli polisler yani 26 yaşında iken yakalan- mıştır. Fakat iki defa serbest bırakılınış, sonra (20) sene hapse mahküm olmuş ve bu müddet nihayet bir güne indirilmiştir. Aslen Almandır. Çocukluğu sakin geçmiştir. Bir gün gelip onun dehşetli bir hay- dut olabileceği kimse aklına ge- tirmemiştir. Sonra sırasile: 1924 te, 1925 1e, 1926, 1927 yıllarında silâhlı; silâhsız, mevsuf, gayrimevsuf hırsızlıklar yapmış, cinayetler işlemiş, velhasıl yap- madığı kalmamıştır. Mensup olduğu çetenin Aspl- rin çetesi ismini almasına gelince; 1927 senesinin 26 Kânunsanisinde bir kamyon aspirin aşırmışlardı. Kıymeti 92 bin dolardı. Bu İşin tahkikatı çok güç yürüdü. — Bir şey meydana çıkmadı. — Bir ay sonra, matbuat, gu şayanı hayret haberi verdi, Aspirin hırsızları, bunu elle- rinden çıkaramamışlar, eski sa- hiplerine 75 bin dolara — tekrar geri vermeyi teklif etmişler. Mesele alevlendi. — Hırsızlar kabuklarının — içine — çekildiler. Zabıta — araştırmalarını — artırdı ve... Nihayet bir garaj bası- di va Maks Prays ele geçti. Bu adam, bir elbise komlsyoncu- su olduğunu söylüyordu. Halbuki yüzbinlerce tablet aspirin garajın zeminini doldurmuştu. Maks bir seneye mahküm oldu. Sonra 7500 dolar kefaletle serbest bırakıldı ve en nihayet bu 20 sene birgün hapse İndi. Maks Praya'ın vak'ası, yüzbin- lerce hâdise içinden bir nümune- dir. Onun millet hazinesine mal olduğu para ağırlığını düşünün. Meşhur Sing - Sing hapisanesinin içi diğer vak'alar hakkında bir tah- min yapabilirsin'z. Bu sebepledir ki Amerika haydutlara — karşı amansız bir mücadele açmış ve bunların en ileri telenlerini nu- mara altında balk düşmanı ilân etmiştir. v | Köpek İIsırdı | Altına Alındı Çeltik Ziraati I J——' a Cenup Mıntaka- — mızı Zengin Eden Bir Ziraat j Çeltik ekimi, son yıllarda yur« dumuzun cenup — mintakasında hizli adımlarla inkişaf etmiye — başlamıştır. Cenuptaki çeltik is- tihsal — mıntakalarımız: Seyhan, — Maraş ve antalyadır. Toprak ve — iklim bakımından çeltik ( pirinç) — ekimine çok elverişli olan bu ’ bölgeler ( mıntakalar ) pirinç için gerek olan bol sulara maliktir. Seyhan vilâyeti içinde en fazla — geltik ekilen yer Kadirli, Kozan ve Osmaniyedir. Bilhassa, Kadirli kazası hu- dutlarından geçen bol suların — kolaylıkla arazinin sathına çıka- rılması imkânı bu kârlı ekimi bir — kat daha İlerletmiş ve kolaylaş- — tırmıştır. Bugün yalnız Kadirli kazası dahilinde yılda (5,5) mi- yon kilo raddelerinde çeltik istih- ğw sal edilmektedir. Öbür bölgelerin — mahsulü de katılırsa bu miktar birkaç milyon kiloya çıkar. Bugün biri Maraşta, ikisi Cey- * — handa, birl Mersinde ve biri de Antalyada olmak üzere beş çek — tik fabrikası vardır. Eu fabrika- lar pirinç tanelerini kabukların- dan ayırır, ve böylece çeltiği pi- rinç haline koymaktadır. Çeltik ekiml bol suya ihtiyaç göstermektedir. Âdeta durgun su gölleri şeklini veren ( Tavalar) (Tava, suyun durdurulması için dört etrafı yükseltilmiş havuz şeklindeki arazidir) sivrisinek üre- mesine meydan verip sıtmaya sebebiyet — vermektedir. Fakat hükümet, ökonomi bakımından çok gelirli olan bu mahsulün do- ğurduğu —bu gibi — güçlüklerle amansız bir surette mücade'eye girişmiştir. Bugün bu bölgelerin — ( mıntakaların ) hepsinde kuvvet sıtma mücadelesi teşkilatı mev- — cuttur. Bir de çeltik çiftliklerinin — köy ve kasabalardan muayyen bir mesafede ve mahdut yerlerde ekilmesini mecburi tutmuştur. Bizde Mısır tohumu kullanılır. — Sulama ameliyatı da çok iptidai — bir şekildedir. Sulama ameliyatı, yabancı ellerde olduğu gibi fenni bir tarzda yapılmış olsaydı, hiç şüphesiz, bugünkü istihsal kabili- yeti birkaç misline yükseltilebilir. Hükümetin — teşvikinden — ve — gösterdiği kolaylıklardan istifade — eden köylümüz, bire ( 75 - 100) randıman veren çeltik ekimini günden güne çoğaltmakta — ve — bunun bıraktığı kârlardan da aza- mi derecede memnun olmatadır. — Arsulusal büyük bir mübade- — le hareketi yaratan bu ehemmi- — yetli ürümün (mahsulün) ekimi — memleketimizde gün — geçtikçe — inkişaf edeceği muhakkaktır. Bir Madam Müşahede Hemen hergün bir köpek ısıre ma vak'ası oluyor. Dön de böyle bir vak'a Ağahamamında oldu. Bu civarda oturan Madam — Kalina, sabahleyin evinden çıkmış, — yolda ilerlemekte iken © civarda — Yorgi isminde birinin dükkânın- — dan bir köpek fırlamış ve Mada- mın bacaklarından ısırmıştır. : Madam zabıtaya — müracaat etmiş, gerek Madam, gerek köpek, — Şehremini kuduz bastanesine kıl—_ dırılarak - müşahede altına alıne — mışlarcır. İ