e. Siyaset Âlemi icaz-İtalyan h R ostluğu n oğlu Emir Suut Beraberin- rl bakanı bay Memleketin dış | Hamza var. Şimdi Romada — MGuyorlar. Gelen haberlerden an- iliyor ki Arap © prensine, — faşist ni torafından meydana getlirilmiş Varaa hepsi gösteriliyor. Meşhur bada batakları kurutularak yerine lan şehirler, tayyareci Gidoniye İtten meydana getirilem havaçılık Gidonya ve saire, ve enire. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse kıralımın oğlunun, geniş bir Tüpa seyahatine çıkarken ilk evel Maya uğraması, umumi bir takccüp ndırdı. Çünkü son Hicaz - Yemen ihtilâfında, İtalyanın daha ziya- N tutmak istediği zehabı olmuştu. Mamafih bu seyahat, İtalyan politi- da, daha ziyade İtalyan men- rini korumaya matuf bir lstika« değişi gibi telâkki olunabllir. Yakınlığın bir. diğer sebebi de ylur: Habeş imparatoru, bundan bir ddet evvel Hisaz kıralı İbnissuüda "üeaat ederök bir dostluk andlaş- yapmak istemiş, her nedense bu müracaati kabul miştir. taraftan — 14 Arap gencinin 'Yan havacılık mük erinde tah- kabul edilmesi, italya ile Hicaz Ş aşlıyan — dostluğun — fa'al rleri addolunabilir. BU (a'al tezahürlere Ilâve olunücak © şudur: Habeşistanda oldukça mühim bir Üman azlığı vardır ki Habeşin zümreleri — tarafından — haşin ümdle gi ktedirler. Hicazlılar n müteessirdirle; u- sebeple- ki İtalya ile Hicaz arasında yapılan Anlaşma ile Hicazlıların Somali ve İtalyan kıtaatına gönüllü olarak k #tmelerini iki taraf da hoş bir Rgörmeyi — kabul — etmişlerdir. Ya, Habeşe karşı olan davasında Masurdan İstifade etmek kararın- " — Süreyya V. Bir Hava Yarışı Vargova, 28 (A. A.) — Ulusal Balon uçuşlarına giren 11 ba- 9 dokuzu yere inmiştir. Bunlar- İkisinin uçuşu 600 kilometreyi M ttr, Öteki iki balondan İse daha K haber alınamamıştır. lt a birdenbire, boğazlanan [.::3' böğürtüsünü andiran bir j duyuldur: [..: Vay kahpe doğurdukları !. '"İn iki eksiketek avrata mı T Üz yetiyor? ı*.l:ıııı gümlemelerinin, su şa- M min, İnsan — bağırtılarının, K, ." seslerin, çığlıkların üstüne K::" böğürtü, bir balyoz gibi : © İnişbaşını seller götürdü... ş—mhtlddl sular bastı... Dam- N:“tl.. Avratları, çocukları 't._—"'ıı götürüyor... Iki avratla Baj | Sağınıza, koşun, varın; can, İlk rın.., Erkeklik bu mu? #aşkınlık susması, durgun- Yü ..İ'Cmîıti: kapıyı yumrukla- meleyen, küfreden kala: bi '“'İnınç bir taşışla uludu: n, kim oluyon? İİ—:'?“- kim olduğumu sana ı âıl'ı küfürü, bir tokat şakırtı- Rihi b!’ ._“l; sesler, bir. kasırga h,“. irine karıştı; biribirine k.phmı" şakırdadı. SEL önündekiler bıçak biça- Büyük bir felâket geçiren Seylan ada- sından iki görünüş (Bu fotoğrafları geçen yıl Hindistandaki arkadaşımın Kolombodan göndermişti.| 82000 .. .. ölü! Seylan Adasında Malarya , Hastalığı Aldı, Yürüdü Kolombo, 28 (A.A.) — Genel ola- rak azılmaya — baş! Malarya hastalığı, şimdi Soylan adasının yük- sek bölgelerine yayılmakta, çay lâs- tik yetiştirilen alanlardaki — işçileri öldürmektedir. Nisan ayında Malaryadan 18,933 kişi, son altı ay içinde de 82,637 kişi ölmüştür. İItalyada Kahve Ve Çay Mücadelesi Roma, 23 (A. A.) — Çüây, kahve ve yabancı memleketlerde yetişen maddelera karşı Gadono-Rivera'da bir savaş başlamıştır. Bu maksatla yapılan toplantıda Mifano şarapçılık birliği davetlilere karışık İtalyan şarapları bütün Üülkede açılacak savı ilkk adımıdır. ğamı gelmişlerdi? Ana kız, merdiven başında, karanlıkta, biribirlerine sarıldılar, nefes almıya korkarak - titreye, Hitreye, gürültüleri dinliyorlardı. Sokakta boğazlananlar, kim- lerdi? Evvelâ, kapıyı vuran, bir ses dost gibi bağırmıştı: Emeti Molla... Emeti Molla... Fakat ismini söylememişti. Bu, bir tuzağa benziyordu. Sonradan gelen, bağıran kim- di? Ana kızın, korkudan kulak- ları öyle zonkluyor, uğulduyordu ki dost, düşman sesini ayırt ede- miyorlardı. Bu boğuşmanın sonu ne olacaktı? Büsbütün gözü kızan halk, sonunda kapıyı kırarlar, içeriye saldırırlar mıydı? Karışık, boğuk uğultular ara- sında, birdenbire bir el tabanca patladı. Hacer, titreyerek sıçradı; Emeti Molla da ürpermişti. Bir daha tabanca patladı... Tiz, yanık bir çığlık, karışık, boğuk oğultuları bir burgu gibi delerek havada yükseldi: — Ah, anaml.. Yandıml.. Bir üçüncü silâh sosi, sokak- .. Baldvine Göre İn- . giltere İle Ameri- kanın Beraber . .. .» Yürümesidir Londra, 28 (ALA.) — Başbakan Mmuavin! Baldyin yeni bir söylevinde, genel güvenlik (emniyet) fikrini anlatırken, bunun, harp açan devlete karşı diğer devletle: birleş bu harbi durdurmalarından — ibaret oldu- gunu, fakat bugün için bu fikirden henüz uzak bulunduğunu, ancak Lo- karmo andlaşmasına bir de hava an- Taşması eklenebileceğini ve bir silâh- szlanma paktının da bu yeni anlaşma içine girebileceğini söylemiş ve 1 *— Hitler, bu meselelerin kendi prensibine uygun olduğunu söylemiş- tir.ş demlştir. Baldvin #söylevine göyle devam etmiştiri *— Bugün Avrupayı ençok kor« kutan şey, ordular ve donanmalar değli, süel uçaklardır. Silâhları tahdit etmek, silâhsızlan- mak bir hava anlaşması yapmak çok İüzumludur. seferber etmek İçin vakte İüzum ol duğu halde hava kuvyetlerini sefer- ber etmek için buna lüzum yoktur. Hava kuvvetlerini, hattâ yüksek bir rakamla bile olsa, tahdit etmek, havacılıkta yapılan — silâhlanma yarış- larına bir son verebilir. ,, Baldvin, genel barışğın yaşatılma- sının, aacak Amerika ile İngilterenin elbirliğile yürümesile mümkün ola- cağını da sÖylemiştir. Küçük Anlaşma Tuna Konferansı İşini Tetkik Edecek Belgrad, 28 (A.A.) — Gazeteler- rin yazdığına göre küçük andlaşma dış işleri Bakanları, gelecek Tuna konferansındaki durumlarını sapta- mak (tosbit etmek) üzere, Slovenide« ki Bled şarında toplana: rdır. taki — gürültüleri ve dağıtmış gibiydi. Ana kız, merdiven başından bir yere kımıldanamıyorlardı. Birdenbire, kapıya vuruldu: — Açın... Açın... Ana kız, seslerini çıkarmıyor- lardı. Kapıya, biri omuzlanır gibi yük- lenmişti. Kapı, gıcırdadı, sarsıldı; tahta sürgü, esnedi, kanırıldı... Kapının kanatları çatırdadı... Emeti — Molla, — İşitilmez bir sezle, solur gibi: — Kapı kırılıyor! Dedi; dizleri üÜstünde durama- di, kızının kolları arasından siy- rıldı, yere çöküverdi. Hacer, ayakta, canını dişlerine geçirmiş; İradesi, sinirlerinin, da- marlarının, bütün vücudunun son kuvvetlerile boğuşuyordu. Kapıya, eskiden daha hızla yüklenilmişti; kapı, bu zora daya- namadı; kilit gevşedi; tahta sürgü, ortasından çatladı ve iki kanat, çatırdayarak ardına kadar açıldı. Önce, avluya köpüre köpüre sular girmişti... Hacerin karanlığa alışmış göz- leri kararmıştı; kapının çatırda- masile beraber onun da beyni- nin İçi çatlamış gibiydi. Suları yararak — İçeriye birl girdi. Hacer, gözlerini açtı, fukat birşey göremedi. — Sinirleri gev- kalabalığı | Çare: Fransada Para İşi 55 Bin Memur Açığa Çıkarılacak Parla, 28 (A. A.) — Kabinenin para ve ökonomi işlerini düzeltmek İçin isteyeceği tükel salâhiyetin verilip verilme; hakkında pâarlâmentoda #fikir kları vardır. Mecliste parti grupları cuma günü ayrı ayrı to, narak karar ceklerdir. Paranın değerden — düşürülmesine — aleyhdar olan bir kısım radikal #sosyallatler, müstehliklere — yüklenen — vergileri azaltmak — suretile bütçe — gelirinin hayli çoğalacağı fikrindedirlör. Bir gazeteye göre hükümet tasarruf için ( $5 ) bin memuru açığa çıkara- İngiliz Kabinesi Değişme Kararı Yortular- dan Sonra Tatbik Edilecek Londra, 28(A.A.)— Kabine deşğlş- meleri yortuların başlangıcında yapıla- cuktır. Başbakan Makdonal kabinenin istifasinı verecek, yeni kabineyi teşkile Baldvin memur edilecek Makdonalt ta ka- bine birinci lordluğu vazifesini alacaktır. Diş ve iç d ü vo sağlık bas kanları :ıtı.iı:::'ıkd.ı. l(')uııillı *0 bakan- lığına getirilmesi ve Loyd Corcun da kabineye alınması şimdilik - şüphelidir. Amerika Ve Deniz Silâhları Vaşington 286 (A.LA.) — Bahriye Bakanlığı Almanya ve Sovyet Rus- yanın da bulunacakları bir deniz kon- toplamak İçin înılltınılı yakından gütmektedir. a, kendi kuyvetleri ile Ja- pon kuvvetleri arasındaki 5$/3 nlizbe- tini tutacak her türlü —anlaşmayı kabul edecektir. Almanya Uluslar Kurumuna Dönecek MI ? Londra, 28 ( ALA.) — Almanyanın tıluslar Sosyetesine gerl dönmek için kendisine sömürgeler verilmesini şart koştuğunu bildiren haberlerin doğru İçeri giren adamın merdive- ne yaklaştığını, gözleri, kulakları ile iç duygularile anlamıştı. Merdivende ayak sesleri oldu. Hacer, taş gibi duruyordu. Ayak sesleri yaklaştı ve sofada durdu Bir çakmak çakıldı. Çakmağın alevi, Hacerin, ka- ranlıkları taramaktan — yorulan gözlerini kamaştırdı. Çakmağın alevi, yakınlaştı ve birden söndü. Alevin sönmesile iki kuvvetli kol, Haceri yaka- lamıştı. Hacer, sesini, kendi kulak- larının duymadığı bir çığlık ko- pardı. Vücudunun bütün duygu telleri kopuverdi, kendinden geçti, bayıldı! * v Ü eee Hacer, gözlerini açtı, sönük sönük bakındı. Kara demirden, daracık bir karyolada yatıyordu. Üstüne, so- luk kahve rengi bir velense ör- tülmüştü. Burası, basık tavanlı, bir taş oda idi. Sıvaları dökük duvarlara çakılmış İri çivilere mavzerler; kütüklü palaskalar, kasaturalar, fişenkler, torbalar, matralar asıl- mıştı. Kendi yattığı karyolanin kar- şısında iki kara demir karyola daha vardı. Hacer, bir jandarına Nişanlım Genel Barışı Yaşatmak Sözünü Için Tek Tutmuyor Sevimli, güzel bir kızla nişanlandım. Fakat bu kız sözünü tutmuyor. Buluş- mak için birbirimize #öz veriyoruz, o, görünmüyor, sonradan unuttuğunu söy- liyerek af diliyor. Şimdiye kadar kaç defa söz verdiyse hiç birini tutmadı. Yalancı demeye dilim varmayor. Fakat onun bu hali beni düşündürüyor. Ev- lendikten #onra aramızda bir çıngar vesilesi olmaz mı dersinis? Cevdet Acele hüküm vermeyiniz. Kız bel- ki size naz ediyor. Belki iradesi zayıf- tır. Belki böyle şeylere ehemmiyet vermeyecek kadar hayats şen gören bir kızdır. Bir müddet daha teorübe edinir. Kararınızı ona göre verirsiniz. * “Altı ay evvel karım öldü. İki ço- cuğum var. Onlara bakmak güç olu- yor. Evlenmeyi düşünüyorum. Kayna- nam bunu kızının ruhuna — bir hakaret telâkki ediyor, —Fakat Çocuklarıma bakmağa tenezzül etmiyor, siz ne tav- siyo edorsiniz?,, Rüştü Acele etmeyiniz. Ölünün arkasın: dan derhal evlenmek hakkınızda fena bükümler verilmesine sebep olabilir. Şunu da — unutmayın Ki — evli çocuklarınız daha ziyade rahat değillerdir. Şimdiye kadür Övey anne- den memnun olan çocuk görülmemiştir. * “İki arkadaşız, ikimiz de birer genç seviyoruz. Gezintilere hep beraber gi- diyoruz. Son zamanlarda kız arkada- gam taşraya gitli. Sevgilisi gimdi bana musallat oldu. Beni sevdiğini söylüyor. Şaşırdım, kendisine ne oovap yere- yinü, Şükraa Yaptığının ayıp olduğunu söylersi- niz. Bu gencin samimiyetine inanmak mümkün olmadığı için, ona derhal sert muamele edersiniz. * Gölcük'te Coşkun Eti Nikâh olduktan — sonra artık annesi kıza karışamaz. Düğüne bile ihtiyaç yoktur. Siz kızı iste- diğiniz yere götürebilirsiniz. Kız sizin göstereceğiniz yerde yaşa- mıya mecburdur. TEYZE DEREEİİĞ DUnn n karakolunda yattığını anladı ve titredi. Buraya nasıl gelmişti?. Merdi- ven başında karanlıkta çakan çakmak alevinden sonrasını ha- tırlıyamıyordu. Onu, buraya jandarmalar mı getirmişlerdi? Odada kimse yoktu. Karyo- lanın baştarafındaki pencereden odaya kirli bir sabah aydınlığı giriyordu. Hacer, doğruldu ve döndü, pencereden baktı. Pencereden, ayçiçekleri, sarmaşıklarln duvar kenarları — süslenmiş bir bahçe görünüyordu. Orası, karakolun bahçesi olmalıydı. Ay çiçekleri, sarmaşıklar solmuşlardı. Bahçenin ortasındaki büyük çitlenbik ağa- cının dallarında, serçeler - tüne- mişlerdi. Yağmur dinmiş ; fakat bahçe, cıvık bir. çamur — gölü olmuştu. Hacer — seslenmiye, korkuyordu.| Karşısına kim çıkacak; Hacer, ne soracaktı ? Annesi, ne olmuştu? Evde miy- di? Kırık kapılı evde, tek başına ne yapardı? Acaba, korkudan, © da bayılmış, hastalanmış mıydı? Sırtından mantosunu da çıkar- mamışlardı. Hacer, hareketsiz durmağa da sinirlendi. Karyoladan atladı, iskarpinlerinl ararken gö- züne bavulu ilişti, ( Arkası yarın)