10 Sayfa GA ÇANAKKALE SON POSTA İngiltere Hükümeti tarstından Gazi Hz. ne hediye edilon esorin teretimeşi. Yazan : Ceneral — Oglandeı — 82 — Ağustos 23 ——— Fransuva Jozefin Oğlunu Niçin Öldürdğîler ? Seddülbahirdeki Eskikalenin Duvarları| p-ens Edgar dö Burbonun Katili, Uslu, Ve Sakin Bir İspanyol Kadınıdır Delik Deşik Olmuştu W sahilinin sağ tarafından senubu şarkiye doğru ileriliyen kapiten Shaw bir müddet aonra pek haklı olarak 138 rakımlı tepenin istihkâmı zannettiği bir istihkâm tarafından mukabeleye maâruz kaldı. Fakat harita üze- rinde işaret edilmiyen gerideki tepeyi — görerek yeknazarda bunu Seddülbahirin şimalindeki 41 rakımlı tepe zannetti. Pek tabil olan bu hata ilerde büyük karışıklıklara sebebiyet verecekti. Diğer taraftan binbaşı Frankland Fenerin bir az şimali garbisinde- ki - kayalıkların — tepesine - vasıl olunca, istihkâmların büyüğünün ateşine maruz kaldı. Frankland da ilk evvel bu istihkâm 138 rakımlı tepenin istihkâmı zan- netti ve böylece soldaki, yani kapiten Shaw'ın hareketine mâ- ni olan istihkâmın farkına varı- lamadı. Bu iki küçük müfrezenin de iki istihkâm üzerine mütakillen hücum etmeleri neticesi olarak her ikisi de ilerleyemediler. 8,30da vaziyet bu idi ve birkaç dakika onra da Fenerden ilerde V sahiline doğru keşfe çıkan Frankland mak tul düştü. Kumanda vazifesini kapi ten Farmar deruhte etti, fakat tesettür kuvvetleri el'an bir ku- mandandan mahrumdu ve kara- daki harekâtı idare edecek kimse yoktu. Sol cenahta ise Kapiten Wil- les ve binbaşi Adams'ın kuman- da ettikleri C ve D bölükleri harp ede ede 114 rakımlı tepeye doğru ilerliyordu. Royal Fusillier- sin bir buçuk bölüğü de X sahi- linden yavaş yavaş ayni hedefe doğru yürüyordu. Bu zamana ka- dar W sahili civarında 27 Türk neferi esir edilmişti. Sahilde, bahri ve berri sahil muhafaza — memurları, karargâh umumiden gelen iki irtibat zabi- tinin muavenetile kuvayi külliye- nin ihracı ve bir ileri menzili te- sisi için istihzaratta bulunuyor- lardı. Birinci ve ikinci Lom don Field Company bölüğünden | mevzuu ortaya atıyor. tefrik edilen müfrezeler, 29 uncu fırkanın istihkâm zabitinin emri altında, sahilden içerlere doğ- ru yolları inşa ediyor, diğer gruplar da — kismen — yaralıları nakletmek, kismen de tel mania- larını — temizlemekle — meşguldü. Angarya — müfrezeleri — olmadığı için erzak, cephane ve suyun karaya çıkarılması daha sonraya bırakılmıştı. Çünkü bu maksatla karaya çıkarılan Anson taburu fofaıl Tahlili Kuponu Tabiatinizi — öğrenmek — istiyorsanız fotoğrafınısı 5 adet kupon ile bir- 'ikte gönderiniz. Fotoğrafınız sıraya tâbidir. ve iade edilmez. Bulunduğu lekel Fotoğrat — intişa: edecek mi ? Fotoğrafın klişesi 3O kuruşluk Pinum kabilinde gönderilebilir. Lancashire Fusilliers'i takviye et- mek üzere derhal ileri sürülmüştü. V Sahiline Çıkış Garpten 1 No.lu kale ve şarktan da eski kale ile Seddülbahir kö- yünün nazır bulunduğu V sahili hafif bir meyille yüz kadem bir irlifaa vasıl olan tabit bir anfi teatrın dibindedir. Sahilin ken- disi, birçok yerleri beş kadem yüksekliğinde alçak kum setlerile çevrilmiş, 300 yarda uzunluğunda ve 10 yarda derinliğinde bir kumsaldan ibarettir. Karaya çıkı- lan gün bu kum setlerinin muha- cimlere bahşetmiş olduğu siper son derece kıymetli idi ve Y sa- hilinde ilk günkü ileri harekâtı- nin hududunü teşkil ediyordu. Seddülbahirdeki Eskikale, du- varları delikdeşik — edilmiş bir harabe halinde idi. Anfi teat- rın ortasında ve tepesinde harap bir kışla vardı. Gerek bu binalar, gerekse 1 numaralı kale uzun müddet gemiler tarafından borabarduman edilerek topları iskât edilmişti. Fakat bunların yıkık duvarlarile harap köyün civarındaki tümsek- ler avcı kıtaat için mükemmel siper teşkil ediyordu. Bu hâkim noktalardan ve her iki cenahtaki dar siperlerden sahil, adeta bir tiyatroda — localardan — &ahnenin görünüşü gibi görünüyordu. Sa- hilden yirmi yarda kadar içeride ve eski kalenin garbından sahil- deki buruna kadar kuvvetli tel manialar inşa - edilmişti. (Arkası var) Bir İng%liz Âlimi Beyaz Irkı Tehlikede Görüyor İngiliz hayatiyat âlimlerinden YJuülien Huksley), insanlığı ciddi surette düşöündürecek mühim bir Muhtelif Amerikan darülfünunlarında & calık eden, muasır fen âlemin . mümtaz bir siması olan bu âlime göre “Beyaz 1rk tehlikededir.,, Profesör Julien Huksley, bü- tün dünyaya karşı haykırdığı bu hakikati Sunday Times gazete- sinde uzun boylu tetkik etmek- tedir. Bu zat diyor ki: “— Bugünün insanları mühim bir mesele karşısındadırlar: “Ya ailenin esasını teşkil eden | çocuk yapma vazifesini benimsi- yeceklerdir, yahut ta bugünkü hayatın bir icabı addolunan lüks ve moda hastalığına kapılıp gi- deceklerdir. Çünkü bir çocuğu yetiştirmek için hem zahmete hem de muayyen masraflara kat- lanmak zarureti vardır. Bunun birincisini Üzerlerine almıya ce- saret edemiyenler için ikincisi hususi bir zevk oluyor. Mevzuunu bu suüretle izah eden Profosör Huksley devam ediyor: Bugün hayatiyat (biologie ) tetkikatile meşgul olanlarca mz- lâmdur ki bu gidişle 1970-1980 senelerinde — Amerikanın nüfus fazlalığı birdenbire duracaktır. Yani doğumla ölüm müsavileşe- cektir. İngiltere ise çok, çok on sene sonra bu vaziyete ge- lecektir. Fransa elyevm tevakkuf vaziyetindedir. İtalyada ise, vazi- yet henüz endişe verecek mahi- yette değildir. Fakat bu tehlike- nin Öönünü bir an evvel almıya çalışmazsak önümüzdeki uçuruma yuvarlanmıya mahkümuz. Beyaz ırkla meskün olan yer- lerde göze çarpan bir hakikat vardır: - Aile fakir — düştükçe çocuk yapma kabiliyeti artiyor. daha doğrusu çocük — yapmak vazifesi fakir ailelere inhisar edi- yor. Bu ailelerin fazla çocuk ye- tiştirmesi demek fikri kabiliyetin Bu Zata Göre Bazı Kimselerin Çocuk Yapmak Hakları Ellerinden Alınmalıdır Protesör Jüliyen Hünksley azalması demektir. Çünkü yine bugün fennen sabittir ki dimağı mükemmel, her türlü muhakemeye salimuktedir bir insan, mütefekkir bir ailenin üç, dört batın sonraki çocuğundan vücude - getirilebilir. Şu halde beşeriyetin fikri kabi« liyeti de bugünkü şeklile alçalıyor demektir. Bu hakikat bizi iki mühim mesele ile karşılaştırmaktadır: 1 — Beyaz ırk medeniyetinin temelini teşkil eden mütefekkir ailelerde doğumları tabüleştirmek. 2 — Fikri kabiliyeti ekşik ailalerde doğumu kontrol altına almak. Bu mantık! netice bizi yine şu hakikate isal eder ki insanla- rın bir kısmı için çocuk yapmak bir vazife, bir mecburiyet haline getirilmek ve her suretle teşvik edilmek JTâzımdır. Bazı insanlar için de çocuk yapmak hakkını kaldırmak lâzımdır. Meselâ bu- günkü — zorluk devresi nazarı dikkate —alınırsa, izah ettiğim hususun ikinci kısmı derhal tatbik edilmeli ve kabiliyeti olmuyan kimselere çocuk yaptırılmamalıdır. Maktul: Prens Edgar Bir ihtilââ ve kasırga devri olan yirminci asır, birçok hane- danın sukutuna, birçok - tahtların yuvarlanmasına sebep oldu. Bu hanedanın âzası da şurada bura- da, sefil bir surette ikmali ha- yat ediyorlar. Böyle bir hayat yaşıyanlardan biri de sabık Avus- turya İmparatoru Framsuva - Joze- fin gayrimeşru oğlu idi. Fransuva Jozef, henüz yeni tahta çıkmiş iken sarayında bulunan Alis dö Burbon — isimli nedimeden bir çocuk sahibi olmuştu. Sonra bu kadın, kendi akrıbalarından birile evlendi. Prensin adı Edgar dö Burbondu. Harpten sonra Avus- turya — parçalandığı zxaman beş parasız kalmış, Parise çekik mişti. Orada, eski aile dost- larından birinin evinde oturuyor, mükemmel surette bakılıyordu. Geçen gün, Paris polis mer- kezlerinden birine üstü, başı te- miz, sakin halli ve orta yaşlı bir kadın girmiş, polis komiserini görerek şu garip bikâyeyi anlat- miştir: “Ben aslen İspanyalıyım, adım Bro-Soler dir. Bir müdettenberi sabık Avusturya İmparatoru Fran- suva Jozefin oğlu prens Edgarla beraber yaşıyorduk. Bu sabah kendisini ustura ile öldürdüm., Polis komiseri hal ve tavrı pek muntazam — gürünen bu kadının sözlerine evvelâ inanmak istemedi. Fakat ihbara- tını bir defa tetkik etmemeyi ihti- yatsız buldu. Derhal birkaç me- murla kadinin — verdiği adrese koştu. Filvaki, kadınin odasında, boğazı ustura ile kesilmiş bir ceset yatıyordu. Odada iki yatak vardı. Bu yataklardan birinin or- tasında geniş bir kan parçası göze çarpıyordu. — Fakat ceset, yatağın içinde değildi. Koltukta idi. Vaziyeti böylece tesbit eden zabıta memurları derhal kadının ifadesine — müracaat ettiler ve cinayetin sebebini sordular. Ka- dın, şu şayanı hayret hikâyeyi anlattı: “ — Prens Edgar'la beraber epey zamandanberi tanışıyorduk. O her zaman evime — gündüz gelir, gece kalmazdı. Beş parası olmadığı için sıkıntı çekiyordu. Ben ise, krem filân gibi güzelleş- tirici maddeler yaparak — ecza- nelere satıyor, rahat bir hayat geçiriyordum. Prens istiyordu ki evimi bırakarak kendisi ile. be- raber oturayım. Fakat böyle bir şeye karar verirsem serseri ola- Katli; Bro Soler cağımı ve sefalete düşeceğimi yakinen biliyor, tekliflerini daimı reddediyordum. Evvelki gün, ak- şam Üzeri evime geldi. Beraber oturup yemek yedik, Vö gecele- yin de yataklarımıza çekildik. Sabahleyin, Prens, tekrar eski fikrini açtı. Ben, bermutat red- dettim. Kızdı. Usturasını alarak üzerime yürüdü. Ölüm tehlikesi karşısında olduğumu — gördüm. Elinden — usturayı kaptım, ne yaptığımı — bilmez bir — halde boynuna sürdüm. Sonra çıkıp hâdiseyi size haher koştum.,, vermiye * Kadının bu ifadesi, zabıtaya bir hayli garip görünmektedir. Çünkü prens Edgar dö Burbon umumiyetle gayet sakin ve ter- biyeli bir insan olmakla tanın- mıştır. Cinayet — odasında, bir taraftan yatakta kan lekeleri görünürken cesedin bir koltuk üzerinde — bulunması da kadının iddialarını tekzip edecek bir va- ziyet ihdas etmektedir. Diğer taraftan cinayeti işliyen Madam Bro-Soler'in de fena huylu bir kadın — olmadığı — muhakkaktır. Şimdi Fransız zabıtası, nadir te- sadüf edilir. şayanı dikkat bir vak'a karşısında apışıp kalmış gibidir. Prens Nasıl Adamdı? Umumi harpte, Nis civarında İtalya —aleyhine ve Avusturya L -hine casusluk yapmakla ittiham edilen Prens —Edgar, İspanya kıral ailesile de münasebeti olduğu için, oranın iltiması Üzerine ser- best bırakılmıştı. Balkan harbin- den sonrada Arnavutluk tahtına namzetliğini koymuştu. Prensin © zamanki karısı, bir takim Ame- rikalı bangerle pazarlığa girişmiş ve onların müzaheretini temia etmişti. Fakat| nihayet, Alman impratorunun noktai nazarı galip gelmiş ve Arnavut kırallığına Prens dö Vid intihap olunmuştu. Taşoz Adasında Müthiş Bir Yangın Çıktı Atina, 22 — Taşoz adası or- — manlarında çıkan müthiş yangın dört gündenberi devam etmekte- dir. Yangını söndürmek üzere askeri kıtaat gelmiştir. Birçok kulübeler yangın tehlikesine ma- ruzdur. Almanyada İktısadi Buhran Berlin, 22 — Buhranla müca- dele için hususi müesseseler ve mühtelif şahıslar tarafından iki senedenberi Rayşbanka 5 bin rapor - verilmiştir. Dt AĞA aa Si lfiz e ll lli eKLA Üi »