va 2. ü — Geçen haftadan devam — hariçteki bir çok meşhur #anatkâr- ları Muzikai Hümeyuna alarak sâ- ray tiyatrosunu vücude getirmiş- tir. Muzikai Hümayunu aşağı yu- karı saraydan himaye gören bir konservatuar olarak kabul ede- biliriz. Perdesi üzerinde Abdülha- mit devrinde Osmanlı devletinin hâkim Olduğu arazinin iki küre şeklinde haritasını gösteren bu kü- çük sahhe, devrin aktörleriyle be- raber eli kalem tutan münevver- lerini de kendine çekmişti. Net&- kim, Ahmet Mitat Efendinin Ge- dikpaşada oynanan “Çerkeş özdet- leri,, isimli dramının Abdülhamide jurnal edilmeşi ve onu kuşkulan- dırması Gedikpaşa tiyatrosunun bir gece içinde harik baltacılarına yıktırılmasına ve Ahmet Mitat Etendinin saray tiyatrosuna eserler yazmak ve nezaret etmek üzere saraya Alınmasile neticetenmiğşti. Saray tiyatrosunda gerçekten bir çok değerli ve kültürlü aktörler yetişmiştir. Buuun için saray dram kumpanyasının sanatkârlarından olan Kol ağası Halil beyin "Tiyat- ro fenni, isimli kitabını görmek kâfidir. Bu eser bizde tiyatro saha- sında yazılan ilk ilmi kitaptır. Ramazan temsillerine munta- zaman devam eden Abdülhamit, eseri beyendiği zaman, Sonuna kadar kalır ve sanatkârlara ihsan verirdi, bir gün Padişahın huzu- randa «Ârifin hilesi» ni oynayan Abdiye bir tabak içerisinde gümüş para göndermiş, kurnaz sanatkâr esere bir yemek faslı ilâve ederek gümüş parayı yemekler arasında sahneye çıkarttırmış ve meyus bir balde “Ey veli nimetim, ne olufdu 56 — Servetifünun — 2417 Ramazaniarda T İYATROİ hit BiL GA şu pil&vın bir de zerdesi olsaydı, deyince Abdülhamit içeriyeğ bir tabak ta altın göndermiştir. 1911 den sonra, tarihi tiyatro piyeslerini temsil etmek bir moda halini almıştı. Bunun başlıca se- bebi iktisat ve politika sahasında devletin geçirdiği buhranda ars- yabiliriz. Bu tarihi piyeslerin çoğu edebi bir değeri haiz olmamakla beraber bizim temaşa edebiyatı- mızda bir bevir açmıştır ki, buna tarihi tiyatro piyesleri devri di- yebiliriz, 1911 ramazanında bilhassa bu tarihi piyesler sürekli olarak tem- sil edilmiştir. Manakyanın oyn&- dığı Celâl Esat ve Salâh Cimcozun yazdıkları «Selim Salis» piyesi aktör Burhanettinin oynadığı Şe- habettin Süleyman ve Tahsin Na- hid'in “Kevsem sultan, piyesi büyük bir rağbet kazanmıştır. Böy- le eserlerin rağbet gördügünü gö- ren tulüst kumpanyaları da bütün Osmanlı padişahlarıdı sahneye çi- kararak eski Osmanlı muzafferiyet ve fütuhatlarını göstermek istemiş- lerdir. Umumi harbe Kadar bu ramazan sezonları canlılığını mü- hafaza etmiştir, Fakat bir cemi- yette her şey ve her müessese gibi tiyatro da gşosyal, ekonomik ve politik şartlarla değiştiğinden umu mi harpte ramazanlar ve tiyatro- lar da revnakını kaybetti. Müta- rekede ise bu sönüklük bir istek- sizlik haline geldi.. Ne ramazan- iarın tadı kalmışti no de tiyatro- nün, ne de hayal oyununun.. Yal- nız levanten tabakayı memnun eden derme çatma ecnebi türne tiyatroları Beyoğlunu istilâ etti. Köşe başı semtlerini de Rum amatör tiyatroları tuttu ve bunlar işgal or- dularının propagandalarını yaptı lar. Beşiktaşta, Dolmabahçe sAra- yının burnu dibinde Köprülü hama- mın duvarına bir sinema perdesi gerip sokakta Senegalli askerlere bando çaldırarak gsyri müslim tabaka içinde sempati uyandırmı. ya çalışan Fransızlar da görül- müştür, İstiklâl zaferine kadar buhranlı bir şekilde devam eden tiyatro, Türk ordusu İzmire girdikten sonra, O'Türk tiyatro (heyetleri İzmire giderek Gazi Mustafa Ke- malin huzurunda ilk hör temsille- rini verdiler. Bu temsilleri âeyre- den Gazi Mustafa Kemal kadı- nın sahneye çıkması hürriyetini verdi ve bunun bir an evvel ba- şarılmasını emir buyurdu, Bu ir- şattan sonra 'Türk tiyatrosu kade- me kademe bügün konservatuvara ulaştı. Şimdi Milli Şefimizin, bu sanatla çok yakından alâkaları, Türk tiyatro tarihine yeni ve par- lak bir devir açmaktadır. Gelecek sayılarda: “YATAN Yahut SİLİSTRE, Yazan : GAVIT YAMAÇ “ Deliorman ,, serisi- nin üçüncü hikâyesi SARD UVAN Faik BAYSAL'IN romanından parça 3 DAHİLER ARASINDA Şdirler arasında reporlaj