19 Kasım 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 9

19 Kasım 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BİR ŞİİR DELİSİNİN Hemen bütün san'at eserlerini edebi nevilere inhisar ettirmeyi âdeta âdet edinmişizdir. Okudu- ğumuz her hangi edebi parçayı hikâye, roman, yahut şiir mi diye düşünürüz. Bütün bu nevilerin de bazı ölçülere göre kafamızda yer- leri vardır. Bu yüzden onu bir ganasta dahil ediveririz. Bu asırda bu şekilde bir endişe nedense or- tadan kalkıyor demiyeceğim; fa- kat eskisi hadar zaruri bir vaziyet arzetmiyor. Başta Andrö Gide'in eserlerini hangi nev'e dahil ede- biliriz ? Muharrire göre yalnız «Kalpazanlar» romandır, öbürleri için ne denirse densin diyor. Bana öyle geliyor ki XX inci asrın dün- ya görüşünü en geniş ölçüde «Ro- man» içine alabiliyor; romanda eski anlayışından çok uzak olarak inkişaf etmektedir. Sebebinin de hiç şüphesiz «hayatir olmak endi- şesi olduğunu zannediyorum. Han- gimizin hayatı bir «bütün» arzet- mektedir? Halbuki daha çok ya- kın zamana kadar bütün roman- larda mümkün mertebe tam bir hayat şekilli görüyorduk. Bunu ilk darbeliyen zanuediyorum ki «Franz Kafka» oldu. Virginia Wo- olfı da bu meyanda, sayıyor- lar, Benim her nedense çok geç okuduğum, «Axel Muntherin ki- tabı (San Mişelin kitabı) söyle. mek istediğim şeyi bütün toplu- luğuyle' arzediyor. Bu kitaba ne roman ne hikâye ne de şiir de- mek imkânını bulabiliyorum, 25 lisana çevrilen bu kitaba münek- kitlerin bazıları (Bir doktorun hö- taraları) bir başkaları (Ölülerin “a demişler. hrsmanı bizzat kendi oldu- ie gizliyen muharrir, kendisi hiç bir şey söylemiyor. Hatıra, dememize imkön bulamıyorum; bir «Otobiyografi» de değil. İtiraf edeyim ki hiç bir sınıfa dahil ede- miyeceğim. Hem buna bilmiyo- rum niçin lüzum var? Ortada bir roman, hikâye tekniği diye birşey var olabilir, fakat insan yazdığı ederi muhakkak önrette böyle bir kaideye mi tâbi tutmalıdır? Ben şahsen bunun müdhiş sleyhinde- yim, Bence San Miçel'in kitabı son asrın en mühim kitablarından biridir. Edebi nevlerinden hiç bi-: ridir. Edebi nevlerden hiç birine de dahil etmek imkânı olmıyan bu kitap bu yüzden hiç bir şeyde kaybettiğini de zannetmiyorum ve DEFTERİNDEN Yazan : N. ilhan BERK Axel Muntheyi büyük çapta bir sanatkâr olarak düşünüyorum. Biraz «drol» olan muharrir kansatimce dünyanın en büyük ümenistlerin- dendir. Ölüm proplemini ha- rikulâde iyi işlemiş olan sanatkâr, insanı bilhassa birinci plânda dü- şünür ve daima onün bir müdafii gibidir. Hiç bir tekniği gözetmek- sizin sadece iyi görüp anlatması (çünkü kitap baştan başa anlat- makla doludur) insanı tatmin edi- yor. , Bu kitap, bana, bir ustahk kullanmaksızın sade anlatmanın bile kâfi olacağını öğretti. 7-9-1949. «Picasso» dan şu sa- tırları alıyorum: «Ben eşyaya aşk- larıma göre yer ayırırım, bu belki felâketim, belki neşemdir. Ressam için ne hazin haldir ki, sarmaşik- ları sevdiği helde meyva sepetine uygun düşmüyor diye onları tab- losuna koymaz. Ben sevdiğim her şeyi tablolarıma koyarım. Bunlar ister istemez birbirlerile anlaşma- ga mecburdurlar.» Bazıları şiirin mevzuunu d& muayyen bir anla- yış içinde düşünmekle alışmışlar- dır. Onlarca şiir, bir mevzuuyu alır ve onu inşa eder. Yukarıda Piccaso'nun dediği elmalarla, sarmaşık zannedilir ki bir “bütün, teşkil etmez, ve bu- nun için sanatkârın elindeki mev- zuun dışına çıkmasının aleyhinde- dirler. Bilhassa şiir, muhtelif an- ların zaferinden başka bir şey değildir. Bir manzumede Şair is- tediğinden bahseder, yeter ki bu bahsettiği şeyler “ayni &nın,, için- de vuku bulmuş olsun, mevzuu taassubu içinde olânlar her oku- dukları şiirin kendilerine bir şey anlatmış olmasını isterler, Gerçek- ten her sanat eseri boşalmak gibi bir ihtiyacın mahsulüdür; aca- ba bu köndilerine yetmiyor muf Şair, sevdiği her şeyi manzume- sine koyar. 8-9-1942- Bo başta, Cavit Ya- maç benim şiirlerime başlık, işs- ret koymayışıma kızar, Yukarıda- ki Piccaso'nun sözleri bunu izah ediyor, zannederim. Şiire konulan bir başlık manzumeyi bir muay- yeniyet görüşü içine sokuyor, di- yorum. Ben ise her şiirimde sev- diğim her şeyden bahsetmek isti- yorum, Nasıl olur da bir serlevha altında düşünebilirim, Mısraların sonundaki yazı işaretlerine gelince doğru kullandığına kani değilim. Düz yazılarımda da serlevha kullanmam. Bütün bu nevi yazı- larımın başlıklarını Cavit Yamaç koyar. Baudelaire, Hölderlin, Rim- baud, dünyamızı bor gören çair- lerin başında gelir. Zenci kitabı (Cehennemde bir mevgim)inde:; “Hakiki havai n$- mevcuttur, dünyada yaşamıyoruz, der. Hemen bir çok sanatkârlar dünyamızı bir realite olarak al- dıkları zaman oudan tikainirler; onlar bir nevi muhayyel dünya- lar keşfine çıkmış seyyahlara ben- zerler. Bu yüzden dünyamıza dair çok az lâf edilmiştir. e Avni Arbaş: Çizgi 1 — Servetifünun — 2413 dik — mm ie mi

Bu sayıdan diğer sayfalar: