LÜGAT “İnkilâpçı gençlik. adlı gazetede bizi “tenkid etmeye. kalkışmış Tah- sin Saygunışık imzalıyan “meşhur muharrir. için ufak bir lügatçe hazırlamayı muvafık bulduk. Vitrin — İsim, Türkçe de, her li- sanda olduğu gibi dükkân- larin ön kısmında bulunan büyük camlı pencereye der- ler, Bu pencerede dükkânın içindeki mallardan mostra lık olanlar teşhir edilir. (Bizi burada kumaşcı veya mu- hallebici virinleri pek aiâkadar et- mediğinden, kitabevleri vitrinlerile biraz meşgül oluyoruz. Sütunumuza verdiğimiz «Vitrin» adı edebiyat ve sanat sahasında iyi veya kötü eserler ve insanları teşhir edip bunları bizi takip eden okuyucuya kanaatlerime göre tanıtmak içindir. Bunun bu kadar güç anlaşılaca- ğını hiç zannetmiyordum. Esasen Vitrin'in lüzumunu evvelce de izah etmiştik. Bak: Servetifünun sayı: 2400 sahife 3) CRONOS -— İsim, Yunan mitolo- jisinde zaman'a ve 28- man ilâhına verilen isim- dir. Aslı Khronos'tur. Fransızların oCronigue İİ dedikleri yazı silgilesi ve bunu yazan Cronlguer kelimeleri Öronoy'tan gelmektedir. İZAH Vitrin ve Cronos'un ne ol- duğunu öğrendikten sonra daha öteye geçelim, Bu sütunun ba- şında 48 allonje punto (bunla. rın türkçesi bunlar) ile «Vit. rin> yazıyor ve biraz altında da 12 punto aiyah öle Cronos diye bir kelime var. Vülrin kelimesi 48 lik punto Cronos ise 13 lik punio ile dizilmiş. Demekki Vitrin ile Cronos arasında ay- ni şeyi ifade etmeye yarayan kelime akrabalığı yok, olamaz, Cronos, olsa, olsa bir imzadan başka bir şey olamaz. Kısacası «Vitrin> adlı ede. VİTRİN CRONOS sm biyal ve sanat notlarını Öronos imzalıyan birisi yazıyor. Bilmem, anlatabildim-mi ? Sizin anlıyacağınız « Vütrin - Cronos» değil, sadece «Vütrin yazan: Oronoax! CRONOS Bu sütunları yazan, Cronos na- mı müstearını kullanıyor. Namı müs tear dünyanın her tarafında olduğu gibi bizde de gayet serbesttir. Cronos, imzalamayı muvafık bu- luyoruz çünki : A. — Aktüalite yazıları için daha muvafık bir namı müstear bu- lamadık. (Bir zamanlar Argüs imzasını da kullandık. Bu da, yine Mitoloji'de bin gözlü bin mah- lükun sembolüdür). B. — Vitrin sütununda şöhret yap- mak niyetinde değiliz. C. — Neticede, istediğimiz namı müstearı kullanmakta, müsa- adenizle, serbest olduğumuzu da söyleyelim. (Demek Vitrin'de bir imza mev- cut. Ve bu imzanın bir namı müs- #ear olmasının da bir endişeden mü tevellit olmadığı anlaşılmaktadır). Türkçe olmayan kelimeler bollu- ğu meselesi gayet basit. Sanat ve edebiyatın beynelmilel olarak kabul edilen teknik kelimelerini kullanıyo- ruz. Ve bunların yabancı kelime ol- duğunu söylemek ayıptır: Çünki, lisanımıza yerleşmiş vaziyettedir. Me- selö hayatta nasıl sinema, milyon, salon, roman, futbol, piyes, grip kelimelerini kabul etmişsek sanat ve edebiyatta da: realism, romantizm, sembolizm, perspektif, creation, ş€e- "ma v.s. gibi kelimeleri kullanmamız icab ediyor. (Meseleyi ilmi bir izah ilede ay- dınlatabiliriz, takat vaktimiz yok.) Bu kadar basit şeyleri anlama- makta inad etmeniz bizce garip bi le değil. Yazınızın bir yerinde de «berbat edilmiş bir türk sentaksı, diyorsu- nuz. (İlkönce şu 9o 100 frenk tabiri olan sentaksı tercüme etmeniz l- zım.) Bu komik bir iddia, çünkü Cronos'a sataşmak istediğiniz ve bir milyon (anlayışsızlığı reklâm eden o yazınızdan türk sentaksına dayak otan bin cümlenizi şuraya sıkıştırı- vermemiz sizin dediğiniz gibi haki- katen <*bir türk çocuğunun, bir türk münevverinin İisanını ihmal etmesi ayıp». olduğu görülecektir. Buyurun fevkalâde türkçe olan cümleniz! : <Bugünkü yazımın kötü diye...» Ne demek acaba ? Bunu lütfen türkçeye çevirirmisiniz, meşhur mu- harrir ? Cümlelerinizin 24fiyeti demiye- ceğiz (çünkü bu hiç türkçe değil) crlızlığı ve en basit şeyleri anlama- maktaki ısrarınız kâfi derecede hak- kınızda malümat veriyor. Bir daha lügatlı ve şerhler dolu yazılar yaz- mıyacağımızı söylemeliyiz. Sanat ve edebiyat meseleleri en önce kültür meselesidir. Bunu öyle bilin, sayın Tahsin Saygunışık. Ve bir daha *tenkid etmek» fırsatını size veren bir gazete bulursanız dünyanın en kolay şeyiolan <La- rousse* dan anlamadığınız kelimele: rin manalarını öğrenip te işe başla” yın. Bu size, Cronos'un bir ağabey nasihati! 3 — Servetifünun — 2413