SAİT FAİK'İN BİR CEVABI MÜNASEBETİYLE 10 Birinci Teşrin 942 tarihli 'Genç- lik,, ile 18 - Birinei Teşrin tferihli “Vakit,, gazetelerinde Sait Faik im- zalı birer yazı okudum. İlk bakışta, bu imzayı yabânoı görmedim. Evet, Sait Faik.. Hikâyelerini okuduğum, az çok da kendisine alâka gösterdi- ğim ve ilerisinden ümitlendiğim bir şahsiyet... Ama.. Sait Faik, bu yazılariyle - doğrusunu söylemek Jâzımaa - böni biraz da sukutuhayale uğratmadı di» yemiyeceğim, Çünkü adeta çocukla- rın birbirlerine yaptıkları münaka- şalı, basit tahliller sırasına girecek kadar sathi olmakla, kelime oyunu- na kapılıyor. İlhan Berk'e hücum ediyor; Ca- vil Yamaç'ı hırpalıyor! Serveti Fü- nuna küirediyor! Gibi.,. Sait Faik'in kaleminin böyle çürük taraflarını hiç de ümit etmiyordum, Bunu da gör- dük. Demek varmış!, O kadar nahoş bir cümlesini oku- dum ki, bir türlü kin, garaz bilme- yen içimde, adeta bir başkalık his. setim. Geuçlik'te, ilk cümle: “Ser- veti Fünun mecmuasını satın alıyo- rum. Serveti Funun ismi korkunç surette çirkin. Serveti Funun men- supiarından hiç birini de sevmedim. Bir aralık oraya ben de yazı vermiş- dim. Şahsını pek sevdiğim “Gavsi, nin hatırı için, O zamandan beri o- kumuyorum, “la başlıyor, Ben de bu- rasına, bir türlü aklımı yetiremedim, Sanatta, Gavsi meselesi mevzubahis olamıyacağı gibi, Sait Faik'in, kale- minin bu kadar yüksekliğine muğ- rurlanması ne kadar gülünç.. Böyle bir propagandayı, avucuna milyon: lar sıkıştırılan adama dahi yaptır- mak pek de kolay olmaz kanatinde- yim. İşte bunu, cesaretle söylerim. Sait Faik, burada kendisini tama- miyle tanıtıyor, Yani bizim bildiği- miz Sait Faik, kendisini ızdırapla teşrih masasına sırtüstü atarak ağ- zında Tetonosların yuva yapmış ol- j duğu pasıi bir bıçakla yine kendi gögsünü açiyor!.. Hastalığını bize bizzat gösteren hikâyecinin, çürük uzuvları kazşımızda!, O da, acı du- yuyor; bunun farkındayız. Bu otop- si önünde teşhis güç değil. Doktor olmağe ne lüzum var efendim!.. 8 — Servetifünun — 413 i il Yazan: Enver KONANÇ Serveti Fünunnu bu kadar kü- çülten ve ondau ikrah ederek eline almak istemeyen hatta okumayau biri, onun men&ublerinin neşriyatını nasıl takip edebiliyor ve nibayet iki sütunluk bir yazıyla koca bir edebi- yatı fethe kalkıyor?.. “Yarını yoğunu sandıklara çivile- miş sayvan Altına dizmişti,,. Sait Fs- ik bunun bir yanlış diye telakki e- diyorsa, Anadoluya açılmasını ve bi» raz halkın diline hürmet etmesini de rica ederiz.. Cavit Yamaç'ın eserini parça parça tahlil ettiğini ve İenalı- ğını ortaya koyduğunu zanneden mü- nekkid, aslında gramer dersi vermek hevesinde gibi. Fakat nedense ben de esnemeğe başladım. Artık okuya- mıyorum. Yazının başlığına göre, dava, çok mühim fakat, avukat da okadar acemi... Meanet, çürük: tahlil büsbütün acayip! Daha sekiz gün evelki bir yazı- sında İlhan Berk'de müthiş bir are ma cehdini gezen yazıcı, sekiz gün sonra, dediklerini inkâr ederek “ke- silen yağmurun arkasından başını keldırdı,, cümlesinin yanlışlığına ver- diği hükmün tasdikli suretini Jeffe- derek İlhan Berk'in şiirleri içerisine doğru fırlatıyor; İlhan Berk de onu ma&lmemnuniye kabul ediyor.. Öyle mi acaba? Böyledir farzetgek; kendi- sinde müthiş bir arama cehdi olan bir adam, çok fenayı sezemez mif İlhan Berk'in bu kadar kısır olduğu- Du tahmin edemiyorum bir türlü! Sekiz gün evel merhaba dediklerimi- ze, sekiz gün sonra srkamızı Çevir- mek!. Şahsi kinin galebe çaldığını tealim edelim!, Korkuyorum; ağzımı açtıkça bazı lügatlar kaçıyor. Bana da çatacaklar diye düşünüyorum. Ama, ben taraf- sızım., İlhan Berk, yeni şiirin realite yö- nünden görünüşü uğrunda emek har- -—- Devamı 323 de — Spleen Sesler ve renkler onun musikisiydi. Sonsuzluğa daldığı zaman. Lâleler yorgun başını eğdi. 5 Menekşelerin uyuduğu an. .: Bir alev şarkısı dudaklarında. Mermer basamaklardan inerdi. Ağır ve lakayd adımlarında. Cihan efsaneleşirdi. Işıklardan örülmüş gölgesi Nurdan hayallerile heyecan. Tapılan güzelliklerin eseri. Havuz başında bir an. # .# Durup ruyasını seyrederdi. Güllerin, leylakların arasından. Süzülüp masal iklimine giderdi. Uzanıp berrâk akşamların semasından. Suavi KOÇER