27 Ağustos 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 5

27 Ağustos 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ŞIIR Kültürde en mühim ânı dalma şiirin en gürbüz lirizm ifadesi mü- hürlemiştir. Bütün ifade nevileri arasında lirism'i tercih ederiz çün- kü enaz sunni olan janr budur. İllme, felsefeyi sistemleştirmeye dâ- ima forkına varılmadan Sunni/ik karıştırılmıştır. Bu, metod veya ne- tice olarak öze karışamamış ve harici olmakla kalmıştır. Lirizm'in usaresi için Ise özden başka ifade metodu yoktur, ve mevcudiyetten başka netice tonımaz. Felsefi bir sistem bir şeyi kasteder şiir ise hiçbir şeyi kastetmez. Sistem bir şeye dayanır, şiir kendi - kendinin desteğidir. Bir şiirden sadece mevcut olması iste- nilir ve bu mânada o bir başarıdır. O vakite kadar mevcut olmayıp o andan itibaren mevcut olmaya başlıyan bir şey. Şiirde, diğer sanat janrılarından daha fazla olarak sa- mimiyet karakteri vardir. Şiirde, di- ğer sanat janrılarından fazla olarak bir sağlamlık göze çarpar. Çünkü o yazılmaya, mevcut olmaya başla- dığı an diğer janrılardan daha sağ- lam bir esas'a yerleştirilmektedir: Samimiyet, Şiir, şahsi bir kudretle fışkırır takat zamanının hissiyatını içinde toplar. Bunun tahakkümün- den hassasiyet kurtulamaz ve ne- siller boyunca şiir sağlam bir sami- miyelle insanı, zamanını, güzeli anlatmıştır. © YEGÂNE Tirik bir âlem bir diğerinin üzerine onun yerine geçmek niye- tiyle olurmaz. Onun yanında onun- la müsavi derinlik basamağında yer alır. Felsefi sistemler ışıklarını yıl- dızlar gibi kosmik mesafelerine göre verir, on uzakta olanlar galiba en 80- ğuk ve enaz ışıklı olanlardır. Tipks yıldızlar gibi ölü sistemlerde vardır, ışık bunlardan düşerek gelir. Şiir, bizden ayni concret uzaklıkta, biraz toplu veya dağınık nöbetçi feneri ışığıyla yanar. Bu nevi bir aşık düşerek gelmez. O, nekadar zayif olursa olsun, pırıldar. Yanıbaşında daha kuvvetli yanan bir işık onu söndürebilir. Şairlerin, başka şairler türemesindeki endişeleri bundandır. Münekkitlerinde, mukayese ve yak- laşlırmalarla şairleri Ouzaklaşlır- mak niyelide bundandır. VİT İki lâmbayı ele alarak karanlığa dalmak kadar gülünç bir şekle düş- mek korkusu olanlar, yegâneliklerin- den kendileri şüphe edenlerdir. Mev- cudiyellerinin temelini kazan şairler bunlardır. o HANGİSİ ? Eski, telâkkide, müşahede en yüksek basamağında tercih ede- ceğimiz bir kıymetler merdivenin- den hareket eder. Neyi tercih ede- lim ? Güzeli-mi $ İyiyi-mi ? Haki- katı-mı ? Hangi tenkid nosyonla- rımıza göre merdiveni duvara dayayalım Müşahede metodu be güzeli, ne iyiyi, ne hakikatı tercih etmemizi istemez. Bu metod bunların hep- sini bir arada vermeye bizi icbar eder. Çünkü, güzel iyi ve doğru birdir. Elzem olan, şey merdiven- siz bir merkezi bulunan mutlak zekâ mahsulü olan bir bütündür. Müşahede, herşeyden önce mev- cudiyet sevincinin namütenahi genişliğe temas eden noktasında merkez oluşudur. Hareket edelim ! noktalarımızı tayin METOD Teknik olarak müşahede nedir? Müşahede, bir şeye duhül etmenin tek- niğidir. O, yukarıda söylediğimiz ve hakiki bütün olmayan herşeyi reddeder. Fakat bu bütün nedir ? Ö olmıyan şeyi anlama- miz için bu bütünü nasıl tarif ederiz? Bu bütün bir semboldür. Öz'den baş- ka bir sıfatı olmıyan şeyin sembolüdür. Ona safi zekâ veya bütün diyebiliriz. Fakat bülün dediğimiz zaman bir sürü rakkamın bir araya gelişini kastetmeyiz. Namütenâhinin olduğu gibi bu el- zem olan bütün'ünde yardımcı sıfatlara NN Cavit YAMAÇımmız ihtiyacı yoktur. Fakat onu kristalleştire- bilip isimlendiriyoruz. Bu, bizim aşkı- mızın fiilile kabil olabiliyor. O, onu sevmeğe, gıpte etmeye, müşahede et- meye başladığımız an muşahhas oluyor. o SARDUVAN Şâir Faik Baysal bir roman ha- zırlışor. Adı: Sarduran, Bu satırları yazan “Sarduvan,, dan şimdiye kadar yazılmış olan 36 sahifeyi dinlemek zevkini tattı ve bu eseri için çâiri tebrik etti. “Sarduvan,, bir derbederin, en- tellektüel bir serserinin uzun bir yol hikâyesidir. Bize okunan 36 sahifede, ağır bir üslüb, içinde bu sergüzeştpe- restin kendine bas dünyayı, insan ları seyredişi, güzeli ve çirkini bi- ribirinden ayırışı, kısgınlıkları ve nep'eleri, hıçkırık ve kahkahalarını bulduk. Şâlr Faik Baysal romanında bir hayli şiire yer vermiş, bunları im- kân nispetinde azaltıp “epigue, janra uzanırsa ve «Sarduvan» 1ŞİS- diği plân üzerine yürütürse bu e8€- ri sağlam bir türk romanı olacak- tır, Bize, kendisinden güzel geyler beklemek ümidini verdiği için, dost Şâir Faik Baysal'a sempati ile se- lâmlar... 6 “'Deliorman,, Cavit Yamaç'ın yeni hikâye serisinden ikinci hikâye KILIKADI Yakında “Servetifünun, da © 171 — Servetifünun — 2401 ki mizin

Bu sayıdan diğer sayfalar: