— ye > mi ZN KN 5 5 Pe — a WE SA a RS ii Ga SO N LZ il . EZ k 4 > eş as 7 GÜLER Mi «Yarım Ay» adındaki bir mec- muada gözümüze bir yazı ilişti. Bozuk bir akortla bu yaveleri ça. inn tel yalniz bu “Sabahattin Os- man, isimli meçhul muharrir de- ğildir.” Bu muharrir, *Vakit, gazetsinin büyük bir isabetle, genç şair ve hikâyeciler arasında yapmağa ka- rar verdiği ve Safder Melih Tüm- ay adında değerli bir arkadaşı memur ettiği Antolojiye giren ve girecek olan gençlerin isimlerini yanyana dizerek; Bu adları hiç duşdunuz mu? Güler misiniz, ağ- lar misınızf diyor. N Anlaşılan bu isimleri hiç duy- mayan muharrir hep hildiklerin- den ve duyduklarından bir liste yapılsaymış! hoşl kmiş. Meselâ: Cenab Şahabettin, Mehmet Rauf, Tevfik Fikret, Halit Ziya, Yahya Kemal, Faruk Nefiz. ilh.. Gafil yazıcı unutuyor ki zaman yürümektedir. Mağlesef, eskilerin yerlerini alan ve slacak olan genç bir şair ve muharrir nesli yetiş- miştir ve yetişmektedir. Bu, Sa- bahattin adlı maherririn boşuna gitmiyecek amma böyledir. Yâni o bu mühim makslelerini yazarken vakitler durmadan seyretmektedir, Sabahattin Osman, bu isimleri duymamış olabilir. Bırakın ki bu suç yine sade kendisine ittir. Bi- zim dersanemiz yokki bizi bilmi- yenleri tedris ettirelim, Hatt», bu eahilliğine isterse gülebilir, arzu ederse ağlayabilir. Ama bunu her- kese sorup onlara da gülüp ağlu- mektan hangisini teroib edecek- lerini sormaya ne hakkı var! Sabahattin Osman, eğer zahmet ederse bu yazının sehibi Ile Mus- 66 — Servetifünun — 392 SIN 9 Yazan : Mümtaz ZEKİ tafa Niyazi adlı hikâyecinin yazı- larını şimdi büyük bir gafletle ma. ksleler yazmakta olduğu “Yarım ay, mecmuasının 934 yılındaki ilk sayılarında bulabilir. Mustafa Seyyit Sütüveni, Nuru- lah Ataça sorsun. Emin Ülgener, Cavit Yamaç ismine çok kolay- lıkla “Servetifanun,, sahifelerin- de rastlayabilir. Mustafa Niyazi, adına “Haber, kolleksiyonlarında tesadüf edebilir. Eğer İlkan Berk adının tazammun ettiği manayı tet- kike cesareti varsa şairin Manisa Hal- kevinden ilk şiirlerini toplayan ki- tabını talep edebileceği gibi asıl olgun şiirlerini şimdiye kadar inti- şar etmişbütün edebiyat mecmu- alarında bulabilir. Ceyhun Atuf Kansu, daha dün “Yurt, mecmu- AĞLAR MISIN? asında Ömer Seyfettini etüd eden ve velütluğunu herkesin takdir et- tiği bir arkadaşımızdır. Bunlar hak- kında antoloji yapılmıyacak da meçbul Sabahattin Osman hakkın- damı yapılacak? Asıl biz büyük bir katiyetle 80- ruyoruz: By okuyucular, Sabahattin Os- man adında birinitanıyor muşunuz? Yarım ay meomuatının baş sahife- lerinde yazar. Böylelikle bu kadar değerli arkadaşa fiske atmak cesa- retini görür kendinde.. Ey oku- yucular, asıl siz buna güler misiniz, ağlar mısınız? » Aziz muharrire hatırlatırız ki: bütün bu gençleri inkâr etmenin gimdi ne lüzum ve ne mânası var- dır? Üç sütundan ibaret on beş günlük yazısını dünyaya getiremi- yecek kadar mevzu buhıanı ile müsdaripse, çöyle bir sokaklara çıksın. Bak nelerneler görür, Hem bu yazıları kuru iftiradan iba- ret olmaz, halkı görür, içtimai yazı- lar yazmağa başlar. Hem bu sira- da ne fedakârlıkla elde edildiğini yakından bildiğimiz kâğıtçıklarla- mürekkepçilere yazık olmaz. Hem de Bay Mecdi Dervişin bir lirası mehalline masruf olar. Böylelikle Sabahattin Osman, kendi adını duyurayım derken bu kadar hakiki kıymet olan gençle- ri inkâra kalkmak suretile boşuna bir savlet yapmamış olur- Her şeyin hakiki kiymetini ve- rerek mütalâa çtmek yarı yarıya doğruyu keşfetmektir. Yoksa ds- hs kimbilir kaç kişi bu Sabahat tin Osman mevkiine düşer.