25 Haziran 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 12

25 Haziran 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAY DUTLAR Ve taze sarımsağı tuza batırdı. Kadri efendi udu kırmızı kılıfına geçirip duvardaki çiviye iliştirdi sonra yere tükürdü ve: — Afiyete... afiyete... diyerek kadehi dikti, Mahmut duvardaki kuşlu saate baktı : — Oo, hocam geç oldu... Onu yirmi geçiyor... Kaçmalı... Malüm ya bir çeyrek te yürüyeceğiz... Eadri efendi katı jestlerle ellerini ve başını kaldırdı: — Yook... Böyle şey yok... Bu akşam buradasın... Yarın erkenden gidersin... Genç adam duvardaki ufak aynada saçlarını taradı: — Gitmeli hocam. gitmeli... Hem evde bu gece görülecek bir işim var... Bunları söylerken yan gözle Kadri efendiye bakıyordu. Kadri efendi iyice sarhoş olmuştu. Tükür- dü ve cevap verdi; i — Aniagıldı.. anlaşıldı... Öyley- se, yolundan alıkoymıyalım seni.., Anlaşıldı... Bizim evin yolunu ye- niden öğrendin ya, artık gelirsin, bir acı kahvemize... Mahmut duvardan “pâltosunu alırken «Ev sahibi» de: — Neden kalmadın yaf Oldu mu yaf diye itiraz etti, Mahmut dizkapaklarıns uzayen tozluklarını sıkarken ; — İnşallah, başka bir akşam... dedi. Bu akşam bizim mahallede biraz işim ver de... Gülümseyerek kapıya doğru yürüdü... Bu gecelik işi, odasının önüne her gece saat on ikide pınara suya gelen olgun vücutlü, güler yüzlü, şaşı gözlü, binbir renkle işlenilmiş elbiseli Bukovinslı kıza restla- maktı. — Geceniz hayırlı olsun!.. — Selâmetle... Karanlık köy yolunda yürüdü. Islıkla Kadri efendinin söylediği türküyü çalıyordu... 70 —Serveti fünnn — 2392 — 05 inc?” Sahifeden Devam — Rahman Âşıkların beş mahalle- si de ince ev sıralarıla biribirine bağlıdır. Kadri efendinin oturdu- ğu Orta Mahalle ile Mahmut'un hocalık ettiği (Musulların arası bir buçuk kilometre kadardır ve yolun kenarında tek tük evler var- dır. Mahmut ıslık çalarak bayırı tırmanıyor... Kâh Kadri etendiyi, kâh pınar başındaki kızı düşünü- yordu... Birden karşısına mırıltılarla, gecede gözleri korkunç parlıyan iri bir köpek dikildi. Yolunu kesi- yordu. Mahmut, ürktü, yere iğilip bir taş aldı, köpeğin parlak gözle- rine doğru fırlattı. Fakat, bu iri hayvanı dahs fazla kızdırmaktan başka bir işe yaramadı. Ve gözler iki büyük tehdit gibi ona doğru ilerledi. Köpek acı acı sırıtarak ona doğru geliyor, Mahmut var kuvvetiyle hayvana doğru atıldı ve karnına bir tekme indirdi. Hay- van can acısı ve öfkeyle yine ona doğru döndü. Mahınut, ceplerini eraştırdı birşey bulamadı, höyvana yine bir tekme attı fakat bu defa köpek onun tozluğunu yakaladı ve kopardı. Var kuvvetiyle azgın köpeğin kafasına bir tekme daha attı ve onu gersemletti; hayvan uluya uluya uzaklaştı. Mahmut tozluğunun parçasını düzeltirken birden, köyden, Orta mahalleden, gecede acı bir silâh gesi duyuldu. Kalbi heyecanla çar- pıyordu. Bu feryatları andıran sesin (sebebini düşünmeye va- kit kalmadı, ilki gibi, hattâ ondan daha kuvvetli birçok silâh sesleri duyuldu. Kalbi gitgide heyecanla çarpıyordu. Orta Mahelle'den gürültüler ve devamlı silâh sesleri duyuluyordu. Bağırmak, haykırmak niyeti bey- nini yaktı. Ve bütün kuvvetiyle yırak tozluğunu sürterek bayır yukarı Musullar'a doğru koştu... » Musulların yüksekliğinden dö- nüp erkasına baktı. Oan, Orta Mahalle'nin içinde, müthiş bir in. filâk ile yangına benziyen bir ışık belirdi. — Felâket!. Bomba ! Diye bağırarak Mahmut evine doğru koştu. Musullar'ın her ca-. mında bir ışık belirmiş her evden bir erkek sesinin kırıntışı dışarıya arkasından, koşarken ona yetişi- yordu : — Çarıklarımı... — Komitacılar... — Çabuk fişenkleri de... — Baskın var; Mahmut, evini önüne varınca, karakoldan fırlamış ve atlarının üze- jandarmasını gördü.Karakolun kapısı içeriye doğrü yıkılırcasına açıldı ve içeriden elinde tüfek göğsü çapruz- lama fişenklerle dolu kısa boyuyla başçavuş Kapra fırladı, jandarmala- rın elinde ve karokolun önündeki fenerlerin ışığında şapkasız başının taranmamış saçları göründü; bir hamlede iri ata atladı. ve'ince ks- dın sesiyle kumandayı verdi : — Marş!. Köyün üç jandarması, başların- da başçavuş Kapra ile beraber, Orta Mahalle'ye gidecekleri yerde, tam aksi istikamete, Omurcaya doğ- ru dört nala atlerinı sürdüler... Mahmut, şaşırdı... Fakat bağı- ramadı, birşey söyliyemedi... Aşağıda Orta Mahallede silâh sesleri ısrarla devam ediyordu. Birden, pınar başında, korkudan donakalmış Bukovinalı şaşı kızı gör-- dü. Sonradan kendisinin de tesbit edemediği bir bâleti ruhiyenin te- Biriyle kızı elinden tuttu ve büyük odaya doğru çekti... «. Silâh sesleri ve korku, onları geniş oda da biribirine yaklaştırdı ve herkes şaşkın şaşkın köyün beş mahallesinde bir öteye bir beriye koşuşurken onlar kelimetiz birbi- rine sarıldılar. © Kurşun, Deliorman'da sık-sık konuşulan bir lisandır. Büyük dâ- vaları, büyük meseleleri kurşun haileder. Dağlar sırtlarında ton- larla kurşun saklar... Mahmut gözlerini açınca (an- cak sabaha doğru uyumuştu) Mag- dalene gitmişti. — Devamı var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: