Ahmed Rasim ve İstanbul Elli Yıl Evvelki Istanbulun Lügatı Mezon Ruso — Nedim Bey — Nikoli — Nikoli (Kemençeci) — Onikiler Oseb (Kurban) — Oteller — Papuç parası (Adliyede) Mezon Ruso Beyoğlunun kumarhanelerinden. Mıstık Beyoğlunun meyhane - batak- hanelerinde çalan ve ayak takımı arasında rağbette olan çalgıcılar- dan. Mustafa efendi (Cerrah) Devrin, zührevi hastalıklar te- davisinde şöhret salmış muttabib- lerinden. Beyazıt'ta Mürekkebçiler içinde bulunurdu. Nakil vasıtaları ücreti (Karaköy - Beyoğlu ara- sinda) Tünel yirmi para, Tramvay alt- mış para, araba yedi buçuk kuruştu. Nedim Bey Devrin, en tatlı sesine sahip amatör bir hanendesi, Kâğıthane- ye kayık ile gidilirken Karaağaç önlerinde kopan tatlı tetyadı, Süt- lüce ve Bahariye üstlerinde dal: galanırdı. Nikoli Beyoğlunun alafranga sâyılan lokanta - birahanelerinden. Nikolli (Kemençeci) Beyoğlu'nun meyhane - batak- hanelerinde çalan, ayak takımı arasında şöhret sahibi o çalgıcı- lardan. Onikiler İstanbulun türlü ırk ve sınıfına mensup eu kuvvetli, vurucu kaba- Yazan * Ahmed Bülend KOÇU dayılarıydı. Hangi «ev>e girseler, oradaki müşterileri kapı dışarı ederlerdi. Onikiler ocağının avene mensubini, kendi kendiliğinden ürer, türer, şurada burada iki üç, nadiren de dört kişilik komiteler işitilirdi. Ev taşlamak, kapıya asl- mak, evbark bozmak, sokaklardan nağra atarak geçmek, dost tutmak, evlere düşmüş bir kadını tövbe- kâr ederek nikâh ile almak, 80- kakta harfi endazlık, çevirme, teh- dit, rızasiyle yahut korkutarak baş- ka bir eve atmak, sişi» ne, «dala- vere» sine engel olanı evvelâ mahal- ledö rezil etmek, sonra hükmüne gidip âmir ve mümeyyiz yanında bağırıp çağırmak, eli altındaki zabıta memurlarından birine çe- virtmek, dayağın envaını atmak, hicamet, cerh, hatiâ katil ile ne- ticelenecek belâlara sebeb olmak onikilerin hemen yegâne meşgu- liyetleriydi. Birçok güzel çocuklar onlardan birinin himayesine gire- rek kendisini eşerranın tecavüzün- den korur; hovarda gençler, ikinci derecedeki kabadayılardan birinin işine bilerek veyahut bilmiyerek engel oldu mu, onikilerden birinin ayağına düşmedikçe kendisini kur- taramazdı; genç, kabadayının eline sarılarak : — Ben de, karıda teslimiz.. Bizi falanın elinden kurtar |. der yince, beriki kaşlarını çatarak : — Biz ona tenbih ettikdi... De- gil mi 1. Haydi sen git keyfine bak !. derse, delikanlı, emniyet ile gidebilirdi. Onikilerin en meşhurları topal Reşid bey, Arap Abdullah, Tıfıl- boz Zade Kahraman bey, Ende- ranlu Mehmet bey, Dağistani! kun- duracı Hayrullah, Dragon Ahmed beydi. Onikilerden dayak yiyen, zab- tiyeye, şikâyet edemezdi; Çünkü bu sefer, bir fırsat düşürüp vu- rurlardı. ii Öseb (Kurban) Devrinin en meşhur mukallidi; bulunduğu meclişi neş'eye boğardı. Bilhassa, tavur ve hareket taklid- lerinde üstaddı, Oteller İstanbul otelleri pislikleri ile meşhurdu; geceliği beş kuruş olan» lar birer safalethaneydi; her tara- fına pis bir koku sinmişti, Hemen ayni pislikte olan geceliği yirmi kuruş olan otellerde de kışın oda- lara bir mangal konulurdu. Fener- bahçede Ötel Belvu, Beyoğlunda Otel Kontinantel, İstanbulun en temiz otelleri olarak maruftu, Pâpuç parası (Adliyede) Mahkemelerde hâkim huzuru- na sokakta gezilen papuç ile çi- kılmazdı. Suçlu, müdeiümumi, a8- vukat, şahitler, mahkeme salonu- nun eşiğinde ayakkaplarını çıka- rırlar ve ve peşin ödenen onpara mukabilinde “Papuççu, adındaki bir hademeye teslim ederlerdi. mahkemelerde, papuç parası yü- zünden bazan, tuhaf vak'alar 0- lurdu: «Çok fakir bir adam şahit olarak birinci cezaya çağırılır. Adamcağız papuçlarını çıkarıp bi- rer birer koltuk altlarına yerleşti- rerek Adliyeye girerek Papuççu yolunu kesmiiş : — Papuç parası. — Devamı var — 69 — Servetifünun — 2392