Bir Kırık Dökük Düşünceler Yazan CevadrFehmi On sekiz sene mütemadiyen bana ; — Beni düşünen, beni seven yegane doatum sensin demiştin. Ölümünden gonra senin için mer- siyeler yazıp göz yaşı döken o ka- dar çok insan çıktı ki, sen mi bana yalan söylemiştin, yoksa bu çabuk ağlıyan hâfızasız dostlar mı beni şaşırtıyor, anlıyamıyorum. .. Tabutunu evinden oğlun Cem ile beraber çıkardık. Bir tarafında o, bir tarafında ben... Aramızda Cem ne zaman mev- * guubahe olsa, gözlerini büyülterek ve gesini yükselterek : Bilirsin, ben onü sırtımda ta- şıdim ! derdin. Ah Selâhaddin, buna nekadar daşları, Denizyolları umum müdü- rü ve erkânı, polis ve jandarma müfrezeleri, Denizyolları ameleşi merasime iştirak etmişlerdir. En önde Baâınbirliği, Denizyolları u- mum müdürlüğü, Son Posta gaze- tesi, en yakın dostu Cavat Fehmi, ve Cumhuriyet gazetesi tarafların- dan gönderilen çelenkler oluauğu halde merhumun tabutu arkadaş- larının elleri arasında Babiğli cad» desinden geçirilmiş ve çalıştığı müesseselerin önünde birer dakika tevakkut edilmiştir. Tabut Sirke- cide cenaze otomobiline konmuş, merasime iştirak edenler, otobüs- lerle cenazeyi takib etmişler ve 'Teşvikiye camiine gidilmiştir. Mer- humun namazı burada kılındıktan sonra Sevgili Salâhattin Enis ba- basının yattığı Feriköy kabrista- bina götürülerek dostlarının göz- yaşları arasında ebedi istirahatgâ- hına bırakılmıştır. Dostun Arkasından Selahaddin Enis, En yakın dostu Son Posta gok ehemmiyet veriyordun ve oğ- lundan mukabelesini görmek için neye bu kadar acele ettin? # .* Hastalığa mukavemetalzliğini içki içmene atfettiğimiz dakikalar olmuştu. Ölümünden bir gün evvel bana: — Cevad, sana namusum üze- rine söz veriyorum ki, artık içmi- yeceğim! demiştin. Bu vâad hepimizi sevindirmiğşti, Evet artık içmiyorsun, artık hiç içmiyeceksin, sözünde duruyorsun | Fakat ne garib değil mi, biz gü- leceğimiz yerde ağlıyoruz. # *"” Buğün yattığın mezarlığa üç ay evvel babanı gömmüştük. O güne kadar zaman mefhumu ile pek fazla wlâkalanmazken birden bire değişmiştin. Babandan yadigâr ka- lan saati bir dakika yanından ayır» mayordun. Gözlerin hep onda idi. Saatlerinin sayılı olduğunu mu bi- liyopdun, yoksa büyük saygı besle- diğin ihtiyara kendisini takip et- mek için verilmiş sözün mü vardı ? »,* Tekrarlamaktan bıkmadığımız hülyamiz ihtiyarlığımızda bir çift- liğe çekilmekti. Radyosu olmıyan, gazete ve kitap yüzü görmeyen bir çiftlik... güneşle beraber kalk- yazı işleri müdürü Cevad Fehmi ile birlikte mak, kuşlar, kümes hayvanları, ekinler arasında geçirilen günden sonra ocak karşısındaki geniş kol- tuklarda gecelemek... Güneğ yine doğuyur. İnsanlar yine hülya kuruyorlar... Fakat sen neredesin ? “. Seni romanlarının ve hikâye- lerinin başına tekrar döndürmek için büyük gayretler gerfetmiştim, İki üç hikâye yazdıktan sonra af etmeyen bir kin ve nefretle ye niden ayak diremeye başladın. Halbuki bak, Babığli arkan- — Türkiyenin Zolası idi ! dedi Büyük realist romancı idi! dedi, büyük hikâyeci idi! dedi. Ya sen kin ve nefretinde bak- sızdın; yahut, bu, müteverrim genç kız romanları alıp satan bazirgân ruhlu yokuş, gayri matbu son ro- menina rağ ağız burun kıvırdı. ğını unutt LL Ölümünden sonra gözlerini ka- payamadılar. Mezarinda da gözleri açık yatıyorsun, Neyi, görmek e yorsun Vasiyetini yapıp ei mı? — Gem oğlum, gir koluma, be ban bize bakıyor! 51 — Servetifünun — 2391