AŞ 4 RAM, gg MM Nihâyet Nibayet, bir türk muharriri de bir kitabevi açmış bulunuyor. Av- ni İnsel'i alkışlamak gerek. Babıâli caddesinde «Muayyen listelere bakıp» ta tercüme eserler alan, Andrd Suardz'in «Üş adam» min tercümesini götürdüğünüzde size « burası matbaa değil yanlış gelmişsiniz» deyen, bir takım kar- ton hüviyetlere âbideler yapmaya kalkışan, şişirme, kof bâzı isimle- re «mabarrir» iâkabıpı sikılmadan (bilmeden ) takan «nâşirlerin» ta- hakkümünden, kartulmak ( için, türk muberririne bir hafifleme müjdesinin hayırlı bir işareti bu.. Dünyada yazıp-okuyan bir a- damın bir kültür yayma müesse- sesinin başında bulunması kadar tabii bir şey yoktur. Şimdiye kadar bunun aksine, | - bir Eyyup sabrı ile tahammül et- miş olan türk muharririne Avni İnsel bir sevinç bayramı hazırladı. Genç muharrir ve yeni nagir, mes- leğimizin bütün külfet çilesini çekmiştir. O bir eseri kıymetlen- dirmeyi pekâlâ bilen; uykusuz ge- celerin mubarrire verdiği azaplı dakikaları bizzat tatmış olduğun- dan, Babığli naşirlerinden bam- başka, yepyeni ve anlayışlı ola- caktır. Bu kadar yıldanberi mabut usulleriyle türk muharririni gefâ- lete Çiten açıkgöz eski kâğıt ve emek tacirlerine de türk muhar- riri vedâ edecektir artık! «İnsel kitabevi genç türk muharririnin bir muvaffakiyeti demektir. » Avni İnsâl'in, bu güzel teşebbü- süne sevinen genç türk entellektü- elleri, yeni nâşirden yalnız birşey halkın sâf tarafını şimdiye kadar aşk, cinayet, sergüzeşt masâllarıy- la avlamıya muvaffak olmuş bu» lunan bazı muharrirler kendisine GÜM GÜM — İhsan Mukbil Ben'e — Hayır, ne gözlerindeki şey, Ne de şehri dolduran yaz, Hele, dün akşamki neşem Ve bu okşamki üzüntüm Devam etmiyecekler ; Bir bilsen arkamızdan Neler söyliyecekler. Günler geliyor güm güm, Günler gidiyor güm güm. Kâfi değil mi bize, İşte, mesuduz biraz. GAVSİ OZANSOY MEKTUB Aylar, mavi semâlarda uçuşan esmer bulutlar kadar esmer düşün- celer içersinde pek çabuk geçti, Mevsimler bir biri ardınca de- işti. Gördüğüm güzel rüyaları dabi hayra yoramadım. Uykusuz gözle: rimde tutuşan rengini maviliklerin koynunda bulabilirim dedim; ol- madı. , Ilik rüzgârları, yıldızları ve ışık saçan yüzün kadar nurlu mehtabı eksik olmayan Cenup gecelerinin füsün ve şiir dolu güzellikleri için- de kendimi unutmak, sadece sen- de yaşamak istedim; Adını Okalip- tus ve Palmiyelerle süslü arzu yük- lü, sarhoş sahillerde heceledim. Se- sinin engin âhengini mavi ve gon- suz şarkılarla dolu denizin kalbin- de duyulabilirim, dedim ; olmadı. Bütün düşüncelerim bir arzu olmaktan ileri geçemedi. Seni tekrar ve eşsiz bir vuzuh içinde yaşamak istedim. Heyhat! Her şey siyah matem tülleriyle ör- tülü bir müphemiyet içersinde kal- dı. müracaat ettikçe, onlara kapıyı göstermeli ! Nitekim bunlara münekkitlerimiz de edebiyat âlemimizin kapılarını kilidliyeceklerdir. Ne Avni İnsel'i tebrik ederiz! Adnan YASSITEPE Beyaz kağıtlarım genin için dol- du, sarardı ve... parça parça zama- na karıştı. Düşündüklerimi sana duyurs- madım, Kalbimin susuzluğunu kız- gın çöllerin koynunda teskin etme- ye çalıştım ; koşacak bir tek serap dahi bulamadım. Akşam, uzak ufuklardan yavaş yavaş belirirken sahilden uzakla- şan bembeyaz gemilere, bembeyaz mendiller salladım. Seni bir insan olarak düşündü- ğüm için insanlara inanmanın lü- zumlu olduğunu hissettim, güneş, sırtımı yaktı. Kimseye minnettar kalmak is- temiyoram. İnsanların kahrını çe- kemiyeçeğim artık. Hayatın ağır yükünü şn zayıf omuzlarımda t&- şıyamıyacağım. Yalnız sana tapıyorum mukad- des melek Kendimi sana duyurabilseydim ; Heyhat! Heyhat ki bütün dü- şünçelerim bir arza olmaktan ileri geçemedi. Sana sesleniyorum ; Bir gün gelir de aşkına vasıl olamadan ölürsem, öteki dünyada konaklayacağım yer Cehenneminin en kızgın ocağı olacaktır. Hiç olmazsa o zaman, bir «Be- strice» olup elimden tutarak bana Cenpeti'nden geçen AŞK yolunu gösterecekmisin 1 Kenan HARUN 15 —Serveti fünnn — 2388