» SER VETİFU NUN Sahibi ve müeasisi A. İmsan Tokgöz Neşriyat Müdürü : H, Fahri Ozansoy Fiyatı 15 Krş. UYANIŞ SİYASİ —EDEBİ—İLMİ—SOSYAL— HAFTALIK GAZETE o Kuraluşu 1891 yu 2 — cw 97 Telgraf : Servetifünun İstanbul Telefonı 21013 28 Mayıs 1942 Perşembe Hafta Hasbıhali: t İzmit körfezinin güzelliği — Karamürselden Değirmendereye giderken dağ- ların, ağaçların bahar parlaklığı —Cihan muharebesini doğurup boğuşanlara ne demeli ? Yazan: Ahmed İhsan TOKGÖZ Denizyolları idaresinin haftada bir kere Karamürsel üzerinden İz- mite işletmeğe başladığı vapurla yolculuğu tercih ettim, 'Tophane rıhtımında <Kemal» adlı büyük ve geniş bir vapur duruyordu. Çok rahat kamarası vardı, vapur ton- haydı. Kamaradaki yatağa uzan- dım, Çünkü saat henüz 8 değildi, saat 6da kalktığım için yarım ka- lan gece uykusunu kamarada ta- mamlıyacaktım, Sükün ve huzur içinde vapurumuz İzmit körfezine doğru ilerledikçe daha tatlı nefes alıyordum. Dünya felâketlerini u- nuttum. Hele Karamürsele doğru yaklaştıkça güzelliği daha iyi gö- rTünen ve insanin gözlerini ve ru- hunu okşıyan yeşil dağlar, yeni ve taze yapraklara sarılmış ağaçlar beni âdeta coşkun bir sevince dü- gürmüştü. Kafamdan : Uzak olcihan yangını! Seni buralara #okmıyan yüksek siyaset sahibi Milli Şefimiz İsmet İnönü'ne ve arkadaşlarına ne kadar dua etsek azdır! diyordum. Bir hafta evvel Milli Şef gençliğe hi- tabettiği zaman öyle büyük hakikat ler söyledi ki bunlar sade gepçliğin değii, kadın ve erkek, ilitiyar ve genç bütün yurddaşların dimağına hâkolunmalıdır. «Kâinatta bir zerre olan bizim dünyada ve en kabili- yetli mahlük insanlardır: insanlar da “durmayıp birbirlerini öldürü- yort Ey gençlik, kuvvetli olunuz ki karşı koyasınız.» buyurdular. Bu çok yüksek ses kulaklarda kalmalıdır. Dünya, tarihde görme- diği ateş, duman ve karanlık için: dedir. Nereye gittiği belli değildir. Onlar yanıyor, yıkılıyor ve batıp gidiyor. Biz ise, bu İlkbaharda Ka- ramürsel sırtındaki dağların leta- fetli gibi yerlerinde rahat yaşı- yoruz; ama biraz malhrumiyet- ler varmış; onları düşünmek bile istemiyorum. Yine karşıya bakı- yorum, işte Ereğli kasabası, biraz sonra natür itibarile ” hepsinden güzel olan Ulaçlı köyü, daha gon- ra otuz yıl önce çok mamur bir rum köyü olan ve şimdi yerinde bir çiftlik bulunan Konca, sonra Halıdere ve nihayet benim sev- gili Değirmenderenin önüne geldik Vapurumuz büyük ve kuvvetli, kö- yün iskelesi ise zayıf ve ufak ol- duğundan biraz açıkta demir attık, 1902 yılındanberi bin türlü şeklini ve hâtırasını kafamda tazelediğim ve Değirmenderenin asırlar gör- müş büyük çınarları Yalı iskelesi yine donaniıyor, son Zâmenların yadigâr! üç büyük kahvehane ora- da, kahvelerin önü adam dolu. Yine şon yıliarın yarattığı bakkal dükkânları orada sıralı. Rahat va- Değirmendere - 25 Mayıs - 1943 purdan ayrıldım, güzelce sandala bindik ve iskeleye çıktık. Değişik- lik yok, Yalnız bakkal dükânları kapalı gibi, ortadaki fırın bir de- likten karne ile ekmek dağıtıyor. Yavaş yavaş eve geldik. Kapıdan içeri girip türlü çiçekleri, ağaçları kızaran kirazları görünce İstanbul- dan çıkmadan evvel verdiğim ka- rarı bir daha sağlamladım. Dünya azmış, insanlar birbirini öldürmek. le meşgul; belki bir gün aç kalıp birbirlerini de yiyecekler!! Ban işe ihtiyar bir adamım, epeyce hasta- yım. Buraya rahat etmeğe geldim. Bana bn rahatı verenlere duadan başka birşey deşünmiyeceğim. Bah- çenin içinde dolaştım yeni yetiş. miş enginarlardan hemen haşlat- tardım; bahçıvanın ineğinin verdiği halis sütten mükemmel yoğurt yapmışlar; onu da aldım. Akşam karanlığı gelmeden enginarımı ye- dim, yoğurt kâşesini boşalttım ve yatağıma uzandım, Her tarafta sükün ve huzur, temiz hava... Kuş lar ötüyor. Yahu; dünya varmış dedim ve tatlı biruykuya daldım, Bu satırları sabahleyin yazıyorum. Benim gibi yaşlı veya hasta olan bütün dostlarıma böyle sâkin köy hayatı tsvaiye ederim. Gençlere tavsiyem de Oümhuriyetimizi ku. — Lütfen sayıfayı çeviriniz — 13 — Servetifünun —- 2388 Yü