ranların etralında çenber olup bir- lik yapmaktan ibarettir. Bizden uzak olsun Jüks, süs, inraf ! Kendimizi koruyalım fiskos yapanların sözlerinden; elimizdeki rahat gibi, elimizdeki malın da kıymetini bilelim, ihtiyata riayet edelim, Ve daima kahrolsun mü- zevirler, dedikoducular | Köy kah- veşinde duyduğum şu sözü dahi buraya ilâve eyiiyorum: «Oğlum kibirin düşmanı Aliahtır, böbür- lenme !» Bütün dünyayı saran ateş ve yıkım azgınlığını durdurmak ve azaltmak elimizde mi? Hayır! O halde yapacağımız şey sevimli yur- dun güzel yerlerinde yaşamaktan ve dünya azgınlarua Tanrıdan akıl dilemekten ibarettir. Köyde herketin yüzü gülüyor; muharebe olmasın, biz her darlığa katlanı- rız diyorlar. Yukarı köylerden ta- vuk getirmişler. 1256 kuruştan âl- dım. Odunun çekisi üç liraya top- İanıyor ve sevkolunuyor. Balık da var. Bana tavuk satan dağ köy- lüsüne sordum : Biz her vakit na- sılsak yine öyle yaşıyoruz; Tanrı- dan selâmet beklerim, dedi. Yüre- ğim daha ziyade kuvvetlendi, eve döndüm. Hava serinceydi, biraz ocak yakarak, sonra yatağıma gir- dim. İstanbulda görmediğim bir huzür ve süküt içinde pek tatlı uyudum, gözümü açtığım zaman yurdumuza bu rahatı temin eden- lere tekrar dun eyledim, Şimdi ka- lemi elime aldım haftalık hasbı- hale bu satırları yazdım. Ahmed İhsan TOKGÖZ Tarak saçları düzeltmek için kul- lanıldığı halde kılların bazısı bu te rakla yerinden kopar düşer. Zenginliği bulmuş fokat aklı ve idraki kaybetmişlerdir. Acaba bul- muş oldukları şeyle kaybetmiş ol- dukları şey kıymetçe bir midir ? İhtiyorlığın rengi benim sakalla- rımın yanlarında bir beyoz ihtar a- lâmetidir ki bana yolsuz horeketler ve kötü işler yapmağa meydan kal- madığını bildirir. İBNİ SİNA 14 — Servetifünun — 2388 ağ AYRILIK Düştüm gurbet yoluna Hayal dolu iklimden Sedef damlalardandı kurduğum mavi saray. Eridi yeşil deniz rüya içdi elimden Gözlerinde kaybolan donuk, gümüş renkli ay. Mecnunmuyum ? yollarda kimi bekliyor kalbim Leyla değil ağladığım belki ondanda güzel. Şiir akan yüzünde yanan hatıra benim Alev mai bakışı mahzun dünyama bedel, Sokakda yetim kalmış perişan bir adam var Orada dal, dal uçan kuşlar gibi kürdüm Kol kanadı kırılan kara bir kartal kadar Mağrur... çilemi çektim, kaderime tükürdüm., Arkam sıra dağlarla, dıvarlarla örülmüş Ve işimi kaplamış ayrılığın yolculuğu Gök, bulut ve yıldızlar gölgelere gömülmüş Gemi direklerinde uyur deniz çocuğu. Limanda çıplak sarhoş tayfaların şarkıları Kömür yüklü vapura hasret, arzu taşırlar Dalgalar dövün sahil boyunca kan kayaları İçimin yarasına ayna olan martılar, Denizler dolusu yük ağırlığında mercan Semalar dolu dua gemi hediyemi götür Açılıp enginlere yelkenlere katıl can Boynuma doladığım altun ateşi söndür. Derin okyanusların inoi gerdanlığından Efsanemin şatosunda uyuyan su perisi Kollarsmla yarattığım mermer vücudunda bir an Eriyen lahzaların duyulur. billür sesi, Uçun kuşlarım, uçun sevgilime 868 verin Parçalanan ruhumdan melodiler götürün, Çilem usun, yol uzun, şu mıhladığım yerin Üstünde., son arzuma göz yaşımdan ağ örün, Zonguldak, 5/4/1941 SUAVİ KOÇER