pm — Bir mucize — 18 inci sayfadan devam — Hayatın bu güzelliğine her ga- | irden daha fazla vakıf olan Sha- kespeare çocukların bu harikülade içinde doğma kabiliyetlerinin en derin köşelerini bulmuş ve bunları yaratma hâdisesinde büyük bir me- haretle kullanmıştır, Shakegpeare'deki bütün çocuk: ların erken öldüğüne dikkat ede- lim ! Shakespeare'in, çocukları ölü mün yardımıyla yarattığını söyli- yebiliriz, Devam eden bir mâsumi- yet, artık mâsomiyet değildir, o tabiat'ın, oluşun bütün kanunlarıy- ls günaha dalmaktadır. Masumiyet olarak kalması için bu devrenin çabuk sona ermesi elzem, bilhağsa vaktinde sona ermesi. O. zaman Shakespeare ölüme müracaat ediyor, ona çocuğu al- masını söylüyor ve böylece çocu- ğu, bir yerde, dünyadan üstün bir yerde, bir “ hariçte, sâde ve fğ- niler üstü masumiyetiyle muhafaza ediyor. Bu insan maşumiyetine rehin olan Ölüm fikri, halkta (Shakes- peare'in bütün keşifleri halktan gelir) Allahın sevdiği çocukları erken yanına çağırıp onları ginah “ve hayatın kederlerinden uzak tut- tuğu gibi söylenmektedir ve bun- da öyle kuvvetli şairane bir kud- ret vardır ki dünyanın hiçbir mu- harririnde bu Shakespeare'deki gi- bi olamamığtır. Fakat bir çocuğu erken öldür- mek (eserde) belki bir şairane bar şarıdır ( yâni çocuk mânasınin ) fa- kat dramatik bir başari sayılamaz (yânl insan olarak çocuğun ). Bu çoçuğu öldürebilmek (eserde) kolaydır fakat onu yaşatmak güç- tür, denilebilir. Fakat Shakespe- are'deki çocuklar yalnız çoçuk ola- rak ölmez, bilâkis eserde çocük gibi de yaşarlar. Onlar masumiyet- lerinin, ölümün mânasında çürük birer ferd olarak, üzerlerinde ölüm dolaşarak yaşarlar: oular erken ol- gunlaşmış insanlar gibi yaşarlar. Shakespeare'deki bütün çocuklar fevkalâde olgundur. Bu da ölümün bir öncüsü, onların çürüklüğünün zait olan bir mânasıdır, bu mâna (ki yine halktan fışkırmıştır) bir gocuk ne kadar erken olgunlaşmış ise o kadar çabuk ölmesi icabetti- ğinde isrâr eder. / Mahalle Bir akşam ellerime bıraktığın ellerin Ve kafes arkasında şarkı söyliyenler. Lâciverd.. Lâcivertle dolacak için. Akşama yakın vakitlerde göreceksin Yokuşlardan birer ikişer çrkanları. Çarşaflı kadınlar geçeçek mahalleden Cumbalarından uzanmış yeni gelinler Akşamları köşe başını gözler pencereden - Neden geç kaldılar böyle neden - Getirecek olanlar uzun uykuları. Pencerende batan güneşe doğru gerin | Sükütu sürüklesin tavanda terlikler Basma endarinde sarı karanlillerin. Kendine ne yakın bulacaktır kalbin | Sofalarda bütün gün ut çalenleri. Yayaşça indiğini duy bir gün merdivenden - Bir çocuk kadar pervasız ve derbeder - Kopını aralarım sonra haber vermeden Geçip gitsin sırasıyla gözlerinin önünden Geçmiş zamanlarının bütün hatıraları. (1988) Sabahattin KUDRET Bhakea&peare'deki çocuklar yal- nız yaşamak için yaşamazlar, bil- bassa ölmek için yaşarlar. Onlar hayatın fecii bir uygunsuzluğudur. Karısının kendini aldattığını şüphe eden Siçilya kralı Leonte'nin oğlu Mamillius. Bu çocuğun üze- rinde ölüm kanatlarını germiştir. Bunu nereden hissederiz? Onun fevkalâde olgunluğundan. Manil- lins'un ölümle oynadığını söyleye- biliriz. O annesi, hizmetçilerle oy- madığı gibi zekâ ve olgunluğun timsali gibi (tıpkı büyük bir adam gibi) ölümle de oynuyor. (Birinci sahne: Leonte'nin 8a- rayında bir sahne; Hermione, Ma- millius, ve kadınlar girerler). Hermione: Beni öyle sinirlendirpi- ki! çocuğu alın sizinle berâber, fazla şımarık I noi kadın: Haydi Altes benimle- . oynamak istemezmisin ? Momilluis ; Kimseyle Inoi kadın: Neden güzelim * Tabanca — 17 inci sahifeden devam — Bu adamsa belki de daha birçok- larına sevki, ihtirası bir kelime ile hayatı ağılıyan bu vücut bir sani- yede mi dondu. İnanamıyorum f Küçük bir âletle bu nasıl mümkün olur. Aşk ve hareketle kaynıyan bir hayat nasıl durdurulabilir. İçimde hâlâ bir tereddüt var. O, gülüyor, konuşuyor, krfamı dinlen- dirdiğim her saatte onu karşımda, şuracıkta, yine O mermer masada oturmuş görüyorum. Pehlivan cüs- geli adam birden kalkıyor. Kaba ve nasırlı elinde sıkıca tuttuğu ta- bancasiyle ateş ediyor. Bir saniye, Evet bir tek saniye içinde bu fil. dişi elleri, bu üzerine titreten sey- yal vücudü hareketsiz hale sokan küçük demir parçasını haşiyetle düşünüyorum. Hüseyin HÜLKİ 21 — Servetifünun — 2388