, giyiniyorsun * Pariste ne İş yapar- dın! — Talebeydim. Esasen zengin değilim. Orada da Allahın verdiği geçiniyordum. — Talebeydin... Zengin değil- sin. Ama orada nasıl kaldın * Çok mu oturdun orada $ Ne zamandan- beri oradaydın * — Onbeş sene Pariste kaldım. İhtiyar adam, genci yeniden bir göz imtihanından geçirdikten sonra ; — Onbeş sene, dedi. Epey bir zaman. İyi çok iyi. Benim de on onbeş senedenberi Paris'te bir ye- ğenim var, Ama, güzel terbiyeli, şık bir delikanlı, Tahsilini bitirsin diye bütün varımı yok ettim. Evi- mi, mülkümü her şeyimi sattım. Sağlam ve sevimli bir çocuk. Ben öldükten sonra da malım mülküm her neyim varsa onun olacak! Harp başlayalıdanberi ondan sade iki mektup aldım. Şimdi ga- itba İsviçrede... Dur) Bir resmini göstereyim sana! Bana göndereli beş altı ay oldu. Elini ceketinin iç cebine götü- rerek arandı. — Yok. Öteki elbisenin cebin- de kalmış. Çok sevimli bir çocuk.. Sonra lâfı değiştirdi, barpten bahis açtı. Bir diplomat edasile ko nuşuyordu. Diğerinin canını &ıktı- Eını, tastik etmesinden anladı. Yi- ne lâfı değiştirdi: — Dostum, dedi. Para çanta. mı da evde unutmuşum. Bana bir kahve ısmarlamazmısın 9 Diğeri sıkıldı, titrek bir sesle: — On param bile yok benim, dedi. İhtiyar güldü ; — Bu ne iş be yahu! Paris'ten geliyorsun, hemde cebinde metelik yok. Geleli, ne kadar olmuştu, sa- hih? — İki buçuk saat... Esnedi ve duvardaki tahta saate baktı, — Peki, oğlum, Paris'ten gelir- ken daha neden bizim Halil'in kahvesine geldin Belki, bir bardak su içersin! Nuri, bizim beye bir bardak sn ver! Soğuk olsun! Küçük beyin harareti var da!.. Uzun yoldan gelmiş. Paris'te ne tahsil ettin 9 — Edebiyatl.. — O da meslek mi, be yahu? Bana göre, edebiyat bir çift çorap la müsavidir bir kadını ya bir çift BAHAR — Mehmed Selim'e — Bana ne daldaki bahardan, — Kuşlar da ötse nafile — Bir başka iklimin sıcağını Bir başko iklime katarak Taşıyan bu buluflardan 2... Başko baharlar da gelir, Bahara teşnedir toprak. İnsanlar gibi baharlar, Hâtıralar bırakırlar. Bana ne daldaki bahardan? Gavsi OZANSOY çorapla veya şiirle elde edersin... Genç adam, karşısındakine me- rak dolu gözlerle bakıyordu... — Öyle değilmi? Bende Pa ris'te kaldım. Tam üçgene. İlk ci- han herbinden sonra... Ve bana edebiyat sadece kadın işlerinde ya- radı. Onlara bir çift çorap veya bir şişe kolonya alamadığım za- manlar, güzel şiirler okurdum. - Hâlâ hatırımda kalanlar var. Dinle * Lo coeur de ma chöra maitresse Etait otrangemeni troublâ Je baisai le bowi de şa tresse Dans les şillons & orge et de bI£. Naml unutmamışım değil mi! Fakat, artık buniar bizden ta- mamile geçti. İyice ihtiyarladık. Bilârdo oynıyanlar ateşli bir münakaşaya giriştiler, Birisi bid- detle istakayı, yeşil çuhanın üze- tine fırlattı ve arkadaşına bağırdı : — Mızıkçıl.. Sen daima böyle yaparsın zâten. Diğeri avazı çıktı- ğı kadar: — Hakkımı ne diye yiyorsun yahu ! diye bağırıyordu. Sekiz sayı yaptım... Açı kelimelerle birbirine bağır- dılar, keskin bakışlarla birbirini sözdüler. Bir an bütün kahve de- rin bir sükünete daldı. Herkeş sustu ve bekledi. Oyuncular niba- yet anlaşarak bilyalara avdet et- tiler. Biri iddiasından vazgeçmişti. Sanki hiçbir şey olmamıştı. Sekiz yaptığını iddia eden: — Nuri! diye seslendi. Sasti on dakika geriye al! İhtiyar adam, karşısındakini merhamet dolu bir nazarla süzdük- ten sonra : — Zayıfam ! dedi. IWRabataızmı- » sın * yoksa devamlı yemek mi ye- miyorsun ? — Hayır. Hasta değilim, yal- 'nız biraz yorgun ve bir az gıdasız.. yolda çok yoruldum. Çünki dört gün yaya koştum... Kaçmıştım da., — Kaçtın mı ? Nereden 9 İhtiyar iki dirseğini de masa- nın üzerine yerleştirerek aç gözler- le onun söyleyeceğini dinlemeğe hazırlandı. Diğeri anlatmak istedi. Dudak ları titriyor, elleri manâsız, bir bir yukarı bir aşağı inip çıkıyordu. Kelimeler ağzından çıkmadan ön- ee ölüveriyordu, Yüzünden terler sızarak 'saç ve sakalından mağanın üzerine damlıyor. Nerede olduğu- nu unutarak o feclaniarı yeniden yaşadı. Gözlerini yumdu. © dakikada gözü önünden kahve, ihtiyar ve — Devamı 274ncü sayfada — 269 —Servetifünun — 2383