San'at ve edebiyat konusmaları | Yeni Şiire Dair Düşünceler San'at, insan kalbinin değişmi- yen ilhamlarına bağlıdır. (Şiirde yenilik yoktur. Yalınız devir devir eskiyen ve yenileşen bir hayat ve hayat görüşü, bir zevk modası ve bir ideal sevgisi vardır. Bunların içinde, bizim anladığımız mânada san'atkârı en çok değerlendiren ideal sevgisidir. Kısaca zöyliyelim: Biz san'at eserinde şu iki hususi- yeti arıyoruz: 1) San'at eserinin mükemeliyet derecesi; 2) San'at eserindö güzesilen idealin doğruluğu ve büyüklüğü. San'at egerinin mükemmeliyet derecesi üzerinde, evvelki yazıları- mizde fikirlerimizi anlatmıya ça- lışdık, Genç nesilden değerli gözü- kenlerle temas ederek bu hususda bildiklerini öğrenmeğe çalışıyoruz. * Sırası gelince, bu mevzu üzerinde yine düşündüklerimizle beraber on- Jarın anlatdıklarını da ortaya ko- yacağız. Bu yazımızda san'at ese- rinin ikinci hususunu olan ideal Yazan: İhsan BORAN sevgisinden ve san'atkârın idealci- liğinden bahsedeceğiz. Bize şiirde yenilik vehmini veren bakikatta idealdir. Bu bakımdan biz san'atkârları üçe ayırıyorz ; 1) Epiküryen san'atkâr; bu san'atkârın hayatı Epikür felsefe- sinden mülhem hodbin düşüncelere dayanır. kendisini kâinatın ve ha- yatın merkezi bildik, kabuğunun içine çekilmiş sümüklü böcek gibi, kendi mesleğinin içine kapanır. eşyabı, muhiti ve insanları kendi zevkleri ve menfaatleri için kul- lanmak ister. Biricik endişesi var- sa, oda kendi ihtiraşlarını tatmin etmekten ibarettir. Düşüncelerini ve gayelerini cemiyetin ve mille- tin hedefleriyle (o birleşdirmekten uzak kalırlar. Zaten öyle bir gaye- leri olsada fertçilikden s#yrlamaz- lar. Bunlar belki kendilerine ben- zeyen insanları eğlendirebilirler; fakat bir cemiyeti ve bir milleti ideale kavuşdurmak, ileri yürüt- , 1. Yağmurdan sonra, Yağmurdan sonra | 1. Yağmurdan Sonra Ne kadar değişmişti düşüncelerimiz Nasıl arzuyla bakmıştık ufka | Güneş, gökyüzü ve ıslak bahçe Ne kadar güzel görünmüştü .s. Ve kuşlar ıslak kanatlarında Taşıyor gibiydiler saadeti, Güneşten ve gökten insan oğluna. Tarık ÖZKER 172 — Servetifünun — 2375 mek için zerre kadar hayırları do- kunmaz. Böyle san'atkâr, cemiye- tin ve milletin refah ve sefahat devirlerinde görülür; ahlâk bozuk- luğu başladığı zaman, bunlar me- leklik taslayan birer ezim şeytan kesilirler. 2) Stolgue sanatkâr; bununda içtimai bir ideali yoktur. Biricisin- den farkı, ferdi ihtiraslarını feda etmesini bilir ve ondau hoşlanır. Birincisı gibi oda idealist demek- tir. Boylesi insana eski dervişleri hatırlatır. Aramızda bunların he- sabını Allah bilir. 3) Ve hayırlı sanatkâr; bunda tükenmek bilmiyen bir Exiase vardır. kendi ihtislarını cemiyetin ve milletin gayeleriyle birleşdirme- sini bilen san'atkârdır; tamamiyle ideslisttir. Bu sam'atkâr, kendi mesleğinin içine kapanmamıştır, aksine olarak dışına taşmıştır. Zaten insanlığın tarihine bakınız, asırlardanberi san'at ve medeniyet hep böyle ve hayırlı olan san'at- kârlardan, filosoflardan, âlimler- den şairlerden ve askerlerden hayır görmüştür, Birinci ve ikinci san'at san'at- kârların”adam sende, bana ne, ben güzel yaşayayım da ölesi neme lazım!, demeleri çoktur. Fakat ü- çünçü san'atkârlar yani bayırlı sanatkârlar huzuru ancak mezarda umabilirler. Bir içtima) dertleri vardır ve ondan önce ölemezler. Genç neslin içinde bu hayırlı san'atkârların çoğalmasını bekli- yoruz. Bize idealeiliği ev ideal sevgisini onlar getireceklerdir. Jan Jak Ruso ölüm yatağındaşöyle diyor. “Hayat bir anda akar gider, o kendi kendisine hiç bir şey değildir. hayatın değeri kullanılmasına bağlı- dır. Yalınız yapılan iyilik kalır. İşte bu iyilik sayesindedir, ki hayat bir şeydir... — Devamı 179 ncu Sayıfada —