Bilâğ devremin bütün rüyaları- na acıdım. Ellerimi yeni satın aldığım pardesümün ceplerine sokarak bir şey yemek için sâkin bir yer ara- dım. Anacaddeden bir sokağa saptım. Bir berber dükkânının rakkası ağır sallanan âaatine, baktım. Bir adım sonra kendimde, yine dönüp bakmak mecburiyetini hissettim. İyice bakıp rakkamın kaç olduğu- nu tespit etmiş olmama rağmen bunu zihnime yerleştirememiştim. Bir daha dönüp bakmaya utandım. Beya3 balatlı sarı bıyıklı berber kalfasından sıkıldım. Biraz daha yürüdüm. Sokağın iri, granit, parke taşlarında müte- reddit ilerlerken uzun bir yolcu- Yuk için hazırlamış olduğum para- nın yola çıkmazdan öneç sona er diğini hesap ettim. Cebimde olanla ancak iki gün daha geçinebilirdim. Tenha gokağın içindeki mute- vazı lokantaya daldım. Mâvi masa örtüsüne işlenmiş olan ürkek kedi başını hayranlık- lıkla seyrederken bir kadın geşi: — Ne emrettiniz ? diye sordu. Beni titrekliğiyle ürküten bu sesin geldiği tarafa doğru gözleri- mi çevirince karşımda iki İri göz, dürüst bir ağız, düşündüğü anlaşı- lan bır alın, yani günlerce arayıp- ta bulamadığım ve «hayalet» diye igimlendirdiğim insan.. Siyah önlü- günün üzerindeki yakayla ana mektebinde gecikmiş fevkalâde bir çocuk. — Ben- mit Ben... diye kekele- dim, ve birân &onra kendime gelerek : Şarap.. dedim Şarap istiyorum... şarap.. Bu, yanına oturduğum camda yazılıydı. Bir dakika sonra bir şarap ve bir bardakla geldi. — Buyurun, dedi ve uzaklaştı. Şarabımı içerken arkasından bak- tım, lokantanın diğer müşteripine şarap götürüyordu. Bu, orta boylu, şişman, peçeteyi boğazına iliş- tirmiş, pirzola yerken gözlüklerini takarak gazete okuyan bir adamdı. Kasadaki kısa boylu kadın dü- ğümlenen işine çıkışıyordu. Masaya vurdum, fekalâde bir nezâketle şarabın markasını Bor- dum. Kız, masa üzerindeki şişeyi kaldırdı ve yazılı tarafını bana doğru çevirdi. KRALİÇE ELİZABET DEVRİNİN Pbirip Maşsinger: 1584 de Salis- bury'de doğdu. Babası Earl of Pembrake'in yanımda uzun müd- det hizmet etmiş bir zattı; birkaç yıl Akfard da çalıştı. Kursları ka- zandığı zaman kendisinde tiyatro edebiyatına bir meyil gördü. Aşi- kâr olan bir şeyi var e da, Philip Manssinger'in son derece fakir ve zaruret içinde nümalanmış bir ka- biliyet olmasıdır. Bazı eserleri de bu fakrın birer canlı vesikasıdır. Zâten kendisinin şahsi mazisini an- cak kitaplarından istidlâl suretiyle çıkartabiliyoruuz. Erkenden kilise- ye intihabı tahsilini yarıda bırakıp hayatını kazanmağa mecburiyeti bu fikri büsbütün kuvvetlendir- mektedir. 1640 da ölmüştür. Şüphe yok ki, Massinger dey- rinin en büyük tiyatro muharrir- lerinden biridir. Eserlerindeki ye- şıyan karakterler insanlık âlemi- nin değişmez hususiyetlerini be- lirtmektedir. Muasırlarından çok &z müteessir olmuş marazi ruhiyatı sezmiş bir şahsiyettir. İnsanlığın acınacak taraflarından ziyade tak- dir edilecek haaletlerinden bahset- mesi Massinger'i diğer büyük dra- matistlerden ayırıyordu. Mevzuları tamamen orijinal lisanı pürüssüz, üslübu mükemmel olan Massinger 18 halihazırda elimizde bulunan piyesi yazmış buna yakın eseri de şü veya bu şekilde kaybolmuştur. En meşhur eseri «Mertyr Virgin> (1622) “Şehid edilen bakire, eser- de Caesarea'deki büyük Diocletian — Okumak bilmiyorum. Samimi bir hayretle gözleri bü yüdü ve bana şarabın markasını söyledi. Sonra kasanın yamıuda bir san- dalyeye ilişti ve eline bir kitap aldı. Kitabın kapağını görmeye eğildiğim zaman gözlerimiz hava- nın ayul dalgasında durakladı. Ciddi bir romandı. Şarabım bitti, sigara parmakla- rımı yaktı. Hesapla geldi. Sesini | bir daha işittim. Özlediğim bir ses. Kendisini görmek istediğimi anlattım. Kabul etti, saat birde işten çıkınca kendini heykel ya- nında beklememi &öyledi. — Devamı 179 inci osahifede — Dramatürgleri o Yazan: M. HULÜSİ DOSDOĞRU mezalimini mevzu olarak almış. Şehid edilen bakire Dorothes, The- opbilus baş zalim ve diğer eşhası kuvvetle tebarüz ettirilmiştir. Ese- rin hakiki tezi iyilik ve fenalığın karşılaştırılması ve netice olarak ta hiç değilse piyesde olsun iyili- ğin zaferidir. Şüphe yok ki piyes populer bir eserdir. Massinger'in trajedileri de mev- zu ve tez bakımından o zaman için yenidir. En mükemmelleri ik: timal ki The Suke of Milan (1623) Gayri tabii cidal The Unnatu- ral Combat The fatal Dawry ei şahısların en meşhuru Charab an lin 1586 da doğdu. Devonehire'li şayanı hürmet bir zatın oğluydu. Hort hassasiyetle maraziliği karakterlerinde mezcet- miş bir adamdı. Ekseri piyeslerinin omevzuu- nu tarihi vak'alar teşkil ediyor- du, meşhur eserler; Perkin War- beck, Braken Heart'ye, Kırık kalp, (Annabella ve Giovanni) dir. Daha birçok eseri mevcuttur. John Webater: Elizabet devri- nin drametikleri içinde bir deba olan Webster'in hayatı hakkında malümatımız yoktur, Doğduğu ta- rih ve yer, yaşadığı içtimai büu- yedeki mevkii, ailevi ve sansi, ve ölüm tarihi bakkında biç bir şeyi bilmiyoruz. Onun kudretli şah- siyetini ancak elimizdeki eserler- den çıkarabilmekteyiz. Yine piyes- lerinden yapılan tabminlere na- zarau onun Masinger ve Ford'un mensup olduğu Elizabet dramatik- lerinden olduğu kabul edilmekte- dir. Yine eserleri üzerinde görülen noktgsi nazarlara göre onun piyes yazmadan önce bu sahada çok o- kuduğu ve şahsen kâfi malümat edindiğine tam bir itmiinan hasıl ettikten sonra bu sahaya atıldığı anlaşılmaktadır. Elizabet drama- tikleri arasında üslübu eserlerinin — Devam 179 ncü sayfada — 177 — Servetifünun — 2375