il Sfefan ZWEİG — PERİŞAN HİSLER Ziya YAMAÇ Z Muhteris tabiatlı olduğumdan ve ihtirasla her şeyi kavrayacak kabiliyette olduğumdan, hişlerimin keşmekeşliğinden hayatta ilk defa olarak bir profesör, bir insan ta- rafından sımsıkı bağlanarak haki. miyeti altına girdiğimi anladım. Bana nazaran çok üstün oldu- gunu anlamıştım. Bu üstunlüğe tapınmak, benim için bir borç ve bir zevk teşkil ediyordu. Acele acele teneffüs ederken damarları. mın çatlayacak hale geldiğini his- sediyordum. Nihayet bu adamın yüzünü görmek için içimde yanan arzuya dayanamadım, çünkü garip şey, konuşurken bu işi yapamamıştım. Öne doğru kendime yer açtım. Evvelâ ancak gayrimuayyen bir profilin gölgesini seçebildim. Ak- şam vakti idi ve o, elinin bir te- lebenin omuzuna dostça koyarak biraz yan dönmüştü. Fakat bu lâkayt tavrında bile hiçbir profe- Börde tahmin edemiyeceğim dere- cede bir zarafet ve samimiyet mevcuttu. Bu arada mevcudiyetim birkaç talebenin nazarıdikkatıni celbetti. Tamamen bir yabancı telâkki edilmemek maksadile profesöre doğru bir kaç adım ilerledim ve dözünü bitirmesini bekledim. Ni- hayet çehresini seçebildim : Baş bir Romalı başı; mermer gibi ve kubbeli bir alın. Alının üst kıs- mında birkâç beyaz saç Zzülüfü. Aşikâr bir cüret ve espri ifadesi taşıyan üst kısma mukabil çehre- nin alt kısmı, yani gözlerden aşa- ğısı, yuvarlak çene, bazen tebes- sümö bazen ise endişeye mütema- yil asabi dudaklar, daha fazla bir kadın yüzü ifadesi taşımakta, Al- nın erkek güzelliği, yumuşak yâ- nakların ve endişeli dudakların 150 — Servetifünun — 2973 yüzünden, kıymetini kaybetmekte idi, Uzaktan kudret ve haşmet srzeden bu çehre yakından seyre: dilinee yapmacık bir sertliğe ma- ruz bırakıldığı hissini vermekte idi. Vücut ta da çehredeki ikilik sezilmekteydi. Sol el masa üzerin- de dinlenmekte veya dinlenir gibi görünüyordu, çünkü bilek kışmı mütemadi titremelere maruzdu. Bir erkek eli için fazlaca İnce, yumuşak ve nazik parmakları ma- sanın üzerine hayali resimler çi- zerken uzun kirpikli gözleri ko- nuşanları dikkatle süzmekteydi, Endişe veyahutta asabi gerginlik neticesi husule gelen heyecanı ha- lâ baki idi. Her ne hal ise, yor- gun çehresindeki sabır ve süküne- te karşılık elinin hereketleri tam bir tezat teşkil ediyordu. Artık sıram gelmişti. Karğısına kadar ilerliyerek ismimi ve niye- timi söyledim. Derhal gözbebek- lerinin parıltısı üzerime teksif edi- lerek mavi ışıkları bir müddet yüzümde dolaştı, Bu mazlum fs- kat mütecessis nezerların altında kızarmış olacağımki, şaşkınlığıma lâtüfkâr bir tebeskümle nihayet vermekte acele gösterdi. “Demekki benim dersime de- vam etmek.istiyorsun? Bu takdir- de bu mesele hakkında uzun uz&- dıya konuşmalıyız. Derhal bu hiz- meti ifa edemiyeceğim için şim- dilik beni mazur gör, zira burada dahe biraz işim var. Fakat ister- sen aşağıda bekleyiver. Eve kadar bana refakat edersin,,. Bu sözleri müteakip ince ve nazik elini uzattı, parmaklarımı bir eldivenden daha hafif olarak sardı, Sonra derhal kendisile ko- nuşmak için sira bekleyen birine doğr döndü. İçim titreyerek, on dakika ka- dar, methalde bekledim, Dersler hakkında izahat istemeğe kalkı- gırsa kendisine ne söyleyebilirdim? Ne ders saatlerinde ne de boş za- manlarımda şairlerle ve şiirle uğ- raşmadığımı nasıl itiraf edebilir- dim ? Acaba beni hakir görmeye- cekmi? Bugün beni büyüleyen o ateşli muhitten derhal uzaklaşma- mı ihtar etmeyecek mi? Fakat tatlı tebessümü ile yaklaştığını görür görmez, bütün bu endişele- rim dağılıverdi ve sormadığı hal- de ilk sömestr'i kaybettiğimi - bir nokta saklamağa muktedir olma- dan - itiraf ediverdim. o Ayni sıcak bakış büyük bir alâka ile mevcudiyetini tekrar sardı. “Unutma ki fasıla'da müzi- ğin içindedir, diye beni cösaret- lendirdi. Sonra malümatsızlığımla ezilmemem için sözü husuği m686- lelere çevirerek memleketim ve oradaki ikametgâhım hakkında şu- aller sordu. Bu ana kadar bu işi halletmediğimi : bildirince yardım vaadinde (bulundu. Kendisinin oturduğu evde gevimli bir odacık kiralamak isteyen sağır bir ihtiyar kadına başvurmamı tavsiye etti. Mezkür oda oradan gelip geçen talebelerinin daims hoşuns gitti- ğini bildirdi. Geri kalan metele- ler hakkında icabedeni yapacağına dair söz verdi. Eğer hakikaten ciddi çalışacak olursam her an bana yardımda bulunmayı borç saydığını beyan etti. Evin önüne gelince tekrar elini uzattı ve bir mesai plânı tanzim etmek üzere ertesi akşam için beni evine davet etti, Bu adamın beklenmedik iyi- liği karçısında öyle şaşırmıştım ki, eline nezaketle, hafifçe dokunur- ken bir tek teşekkür kelimesi söy- lemeyecek kadar şaşkınlık göster. dim,