12 Şubat 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4

12 Şubat 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kaynağı insanların sade kendini va kendi menfaatini .düşünmesinde idi. Bu aralık yanımiza bir ar- kadaşımız daha geldi; konuşmamı- zın ,eşasinı anlayinea cebinden bir kâğıd çıkardı, Fransada Alsas eya- letinde Sentodil isminde bir Ma- nastır vardır ; O manastırın papası vaktile görmezmiş, sonra gözleri açılmış ve İstikbali Görüş serlev- hast ile bir vecize yazıp Manastırın dıvarına asmış. Orada dahi hep bu bakikatler göz önüne konul- muştur, Dedi. Anlaşılıyorki felsefi ve ruhi görüşten doğan merhamet ve Şef- kat alışıklıkları erbabı tarafından daima ortaya konulmuştur; fakat kulak asan nerede! Bunlara kulak aatırmak ister isek, merhamet ve şefkat ruhları yerine Âdem oğlu- nün Âdem oğullarına karşı merha- metsiz ve şefkatsiz olmasına asla müsaade etmemelidir, bunlara €6- za vermekte şidddeeten hiç çekin- memelidir. Bakalım, yeni Avrupa ve yeni dünya bu esaslar üzerine kurulacakmış diyorlar. Tanrıdan yalvaralım da kuruluşun, ortaya konnlması çok sürmesin; yoksa medeniyet dünyası denilen Avru- panın yerinde yeller esecek! Barış ihtimalleri henüz görünrde bile yok! Beki dünya mutadı üzere ve yeni dünya ise, büyük rakamlarla asker topluyor, Sarı ırk düyesının başıns geçen Japonya kendi civa- rına gelen yeni dünyalıları ve eski dünyalıları birleştikleri yerden çı- karmağa çâbalıyor, oralarda ne varsa yakıyor ve yıkıyor. Verilen sou haberlere bakılır ise ilk bübarda dünyaum ber tarafında en müthiş'muherebeler olacakmış! Demek daha çok karanlık günler geliyor ve pek büyük darlıklara 6' sıkıntılara hazır olmak lözum. Ne yapalım? Başa gelen çekilir! Bizde dahi hazırlığa büyük kuvvet vetilmeğe başlandı. Hele ziraat seferberliğini yürekten gelen al- kışla karşılıyorum. Tabiat denilen kuvvet insanların her ihtiygcmi temine kâfidir; yeterki insanlar çalışmasını bilsinler ve çalışanla. rin önüne engeller çıkarmaşınlar. Engel deyip de geçmiyelim; bu: nun en kötüsü toprak üzerinde candan çalışanlara karşı resmi &i- fatı olan memurların çıkardıkları« dır. Kanunlariü ve nizamların men eyledikleri şeyleri tatbik ederken Mb Büietirinmn — 313 ya baştan savma düşüncelerle ve yahut şahsi menfaati temin için her«yasak> kelimesinin altından ça- lışmak istiyenlere karşı bir belâ çıkarmak hiç gözyumulacak me- sele değildir. Bunun mutlaka önüne geçmek lâzımdır. “e Şimdi bir başka bahse ge- çiyorum. “ Yeni adam, unvanlı arkadaşımız da Nuri İleri imzalı bir makalede Ahmed Mithat mer- humdan bahis var. A benim ileriyi belki iyi gören, fakat arkayı iyi tanımıyan sevgili arkadaşım! Ge- çen gün de rahmetli Celâl Sahir hakkında kumarbaz falan diye he- kikate hiç uymıyan yazılar sizin mecmuada çıkmıştı, onlara lâzım gelen cevapları vermiştim. Ahmed Mithat merhum hakkında dahi mem- iekete okumak hevesini vermiş- tir ama Abdülhamide dalkavuklku ederdi, kabahati vardı diyorsunuz. Ahmed Mithat Bfendi merhumun gazetecilik hayatını başındanberi bilmem; Ahmed Rasimi,' Malımuğ Sadığı ve onların yanında beni yetiştiren Ahmed Mithat Efendi merhumu, 1884 yılından başlamak şartiyle tanıdım ve ölünciye kadar onunla çok sıkı hayat geçirdim. Ahmed Mithatın en büyük ;zevki matbuat yolıyla milli irfana yeni- lik getirmek ve bu büsnata ken- dine yardım edebilecekleri yetiş- tirmekti. Bu yolda çalışmağa Mit- hat Paşa ile Rumeliden avdetinden sonra başlamıştır sanıyorum. O 28 man memlekette ilk Meşrutiyet ve onun Kanun Esesisi ilân olunmuş- ta. Ahmed Mithat hürriyet prensi» bi içinde kalemi ele aldı, Meşrm- tiyet ağır ağır sektelere uğratan © yine kalemine hâkim olmak istedi, fakat Kıbrıs adasında Ma- gosa zındanını boyladı, Oradan affolunup gelişi ve Tercümanı Ha- kikat gazetesinin intişarı Ahmed Mithat Efendinin kendi mfküresine hizmette devam #zmini tazeledi ammâ Saray ile belâlara girmek- ten çekinmek lâzim olduğunu an- lamıştı. Zaten 1884 den sonra Ba- biğli yokuşu hayatında bunu an- lamiyân var mıydı? Mubarrirler arasına başta mahnt Baba Tahir olmak üzere casuslar dolmuştu. Ahmed Mithat werhüm, Yıldız sa- rayının şerriuden nefsini korudu. Fakat hiç bir zaman oraya ken- &diliğinden dalkavukluk yapmadı; Saraya gidip hizmet arzeylemedi, lâkin saray Ahmed Mithatın ks- lemile propaganda yapmak iste- yince onu çağırtır, iradeler tehliğ olunurdu; o da boynunu bükerek matbagsına gelir ve Sarayın arzusu dairesinde, fakat mümkün merte- be az kötülük yapacak yazılar yazardı. O zaman ne yapabilir- lerdi. Ebüzziyanın matbaası kaps- nıp Konyaya, muharrir Said Beyin Yemen'e sürüldüğü zaman Ahmed Mithat Efendi biraz mukavemet etseydi kim bilir ikinci defa olarak hangi zındanı boylardı. Bizim Ser- vetifünun Edebiyatı Cedidesi er- kânı da ayni akıbete uğramadık mıydı? Servetifünuu ibtilâlei diye irade ile mahkemeye verdiler, Hü- seyin Cahid Yalçın ve Veled Çelebi ile beraber neler çekmedik! Biz- den biraz evvel de arkadaşları- mızdan İsmail Safa Sivası, Hüse- yin Siret Hasanmansnri, Übeydullah 'Taifi boylamı idiler. Tevfik Fikret ise Bebek İngiliz mektebinde ho- calığa dönmüştü. Halid Ziya mu- harrirliği bırakmıştı. İşte azizim İleri arkadaş! Matbuat tarihimiz bu vak'alarla doludur. Onun için affınıza güvenerek tekrarlıyorum, Ahmed Mithat Efendi sarayın ben- desi ve dalkavuğu değildi; Abdül- hamidin şerrinden çekinerek miüm- kün mertebe uzak dururdu, Ve bundan dolayıdır ki Beykozun ar- kasındaki çiftliğinde çıkan iyi su- dan İstanbula gönderip daha teh- likesiz ticaret işine dahi girdi ve ömrünün en tâtlı zamanını çiftli- ğinde köy ve kır hayatında geçirdi. Ahmed İhsan TOKGÖZ Çiçekler Mevsim değişti. Değişti bahçemde kuşlar. Camdan seyrettiğim insanlar, Onlar da değişti. Değişmiyen yalnız bir şey kaldı odamda. Toprak vazomda Yapma çiçekler. Mehmed DİZMAN

Bu sayıdan diğer sayfalar: