12 Şubat 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13

12 Şubat 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HANIMEFENDİ — 143 üncü sayıfadan devam — gi giçek kokusunde olduğunu an» lamak için saçlarını taramak ba- hanesile iltifat ederler, önlerine oturturlar. Oğul sahibi olmayıp ta güzel kızlarla fazla düşüp kalkan tazeler hoş görülmez, uslnlar, kız- ların kulağını büker. Yeni evli dahi olsa, kasabaya dönünciye ka- dar kadınlar kocalarının yüzünü bile göremez. İkiyüz yıllık bir vak'a dün olmuş gibi anlatılır! Bir Pelin- oğlu karısı ile meşelikte basılır, arabaya bindirilip davulla zurnayla kasabaya gönderilir; baba kahveye, kadın misafirliğe, oğnlları arkadaş arasına çıkamaz olur. Bozgundan evvel Zağradan çıkan aile Pelin- oğullarıdır. Bilhassa kibar yaşlılar, gece ya- rsına doğrn odalarına dönerler, kızlarla tazelerin ooşkunluğu da onlar gittikten sonra başlar. Elele veren kızlar, havuzun etrafinda türkü söyliyerek dolaşırlar ve son beyit bağlamasından sonra hep birden suya atlarlar. Oyun bilmiyen Zağra kızı yok gibiydi; fakat bozgun yılının yeni gelinleri olan Tarife, Saniye, Sa- füre usta çengilerden farksız oy- narlardı. Söğütdalı oyunu, Ilıca oyunlarının en güzelidir denilse yeridir. Havuzun alt savak deliği tıkanır, baba tıkanır, su, kulak- lardan havuz etrafındaki daracık kanallara akmağa başlar. Havuzun etrafına, birinin elinde def, birinin koltuğunda darbuka, çepçevre çip» lak kızlar oturur; tazeler birbirin arkasında, bavnz etrafındaki dar yolda havuzu kuşatan bir halka olurlar; en öne iri yarı bir kadın geçer, eline çatalları mumlarla do- natılmış büyük bir söğüt dalı alır. Kadınlardan biri, potur ve çebken giyip erkek olur, burnunun altına saçtan bıyık takar; bir tazede ge- lin olur, telli duvaklı erkeğin ko- lana girer; türküler göylenerek el- ler çırpılarak havuzun etrafı üç kere dolaşılır, üçüncü seferinde, en öndeki kadın, elindeki söğüt dalıyla babanın üstünden havuza atlar; mumları göndürmemek, uzun telimlerle elde edilen hünerdir, havuzun tam ortasında durur; ağ- zına Şkadar dolmuş olan havus, uzün boyun omuz başına kadar çıkar. Sahte gelingüveyide, onun Peşisıra esvablarile atlarlar, def ve darbukalar, kızların «yar aman âmen » ları ile çırpınıp inlerken, havuzun etrafında halka olmuşta- zeler de, havuz kenarudaki kız- ların arasından gümbür gümbür havuza girerler, elele tntuşup, su içinde, çılgın bir süratle sıçra- yip dönmeğe başlarlar, öyle ki, havuzun ortasında ve göğüt dalı- nın iki yanında duran gelin ve güveyin etrafında, sn, gittikçe hız- lanan bir sür'atle dönmeğe başlar; oyunu, söğüt dalını tutan kadın idare eder, bir işareti ile oynıyan kadınlar birdenbire havnz etrafın- daki basamaklara çıkarlar, donla- rının paçalarını sımsıkı bağlayıp, belinin uçkurluğundan üfleyip don- larını şişirirler, şişkin donlarla tek. rar havuza girerler, arkadakinin başı önündekinin ayakları arasında olmak üzere, arka üstü yatar ve kendilerini fıldır fıldır dönen suya bırakırlar, işte ozaman, rengârenk şişik basma donlarla su üstünde yözen bu kadın çemberinin şeyrine doyum olmaz. Erkekler ve erkek çocuklar, Ihcays, uzun ve geniş paçalı pa- tiska don ile girerler, bu, güzel er- kek yapısına pek yaraşır. Erkek- lerin yegâne süsleri de, boyunla- rındaki muskalardır ; gümüş, altın ve üç köşeli yabud üstüvane gek- linde olan bu mnekalar, usta ku- yumenların elinden çıkardı; &di muşambsya sarılı ve, murassa muskalar da vardı. Ilısaya içki sokulmazdı; fakat Zağranın en namlı sazende ve ha. nendeleri bulundurulurdu. Mahbub köçekler, şehvetengiz kıyafetlerle oynatılırdı. Hacı 'T** ağanın kö. geği Tırnavada o çingenelerinden Saçlı Demir, onyedisinde bir ci- yandı, kişmiri ten üstünde yaldızlı kumral saçları, beline kadar iner- di; tellerine rengârenk boncüklar, altan ve gümüş pullar dizdirerek galar, altın pullu ve kirmızı ko- lanlı brümcük şalvar giyer, ayak- larının incecik saz kalemlere ben- zeyen parmakları üstünde pervane gibi dönerken, pullu ve boncuklu saçları, dünya güzeli yüzünün et- rafında çeşmi bülbülden bir hale olurdu. Bu zavallı çocuk, şâki Ba- labancı tarafından dağa kaldıril- mış ve jandarma kurşunile öl- müşdür. Gece yarısından sonra, erkek- le* ılıcası da dört kaşlı, nevhat ve tüysüz gençiere kalırdı. Bunların aradında «güneşe ya doğ, ya doğüa- yım» diyen güzeller pek çoktu; bin ikiyüz doksana doğru: B*** pağanın oğlu Ş** bey, orta boylu, açık alınlı, kumral &aç ve kaşlı, küçük süzme butunlu, bü- yükçe ağızlı, buğday benizli, on- yedi yaşlarındaydı; Ah ol güzelin gözleri yıkıcı tatar Bulduğunu talar Çiçeklerin Mıstık, uzunca boylu, açık alınlı, karasaçlı, karagözlü, uzun ve küt burunlu, beyaz be- nisli, onaltı yaşlarındaydı; Görer saçın arasından yüzün parıldısını Sanur ki kard bululun içinden gün doğmuş. Kaykıoğlu Ahmed, uzun boy- lu, açık alınlı, karasaçlı, kara kı- vırcık bıyıklı, sağ yanağı benli, âdeta burunlu, yirmi dört yaşla- rındaydı; Hem dahi öygünemez boyuna servile çinar. Nazır Hüsmenağa'nın oğlu Ye- tim Ahmed, uzun boylu, sarısaçlı, sarı ter bıyıklı, yanık esmer tenli, mor -elâ& gözlü, yirmi bir yaşların- daydı; Ey yanağı al güsel, gözleri ala güzel!. Bıçakların Mehmed, Zorbaların Hüsmen, Yanıkların Ali, Biber: oğullarının Selim, Taştankavakla- rın Mustafa, Kepçelerin Mestan, Ateşoğullarının Mehmed, Pintio- gullarının Mehmed, Koralıların Mehmed, hepsi, yaşları onbeş ile yirmibeş arasında Rumeli güzel- leriydi. Be bu Rum illeridir bunda sühandenlar olur Bu irem gülşenidir murgi hoş elhanlar olur Altun üsküflü yalın yüzlü güsel sökiler Sohbeti ruşen ider şem'i şabiştanlar olur Bir iki cür'a ile aklın alurlar kipinin Canü dil garet ider afeti devronlar olur Zağra civanları beş vakit nama- zını kaçırmazdı. Gençlerin çıktık- ları kahvehanelerde, geceleri, En- varilâşıkın, Kuddüsi, Muhamme- diye ve Ahmediye kitapları oku- nur; *bir kusurları on dördünde, onbeşinde rakı ıçmeleridir; şaraba, tövbesi kabul olmas diye rağbet etmezler. Bıyıkları terlerken baş göz edilirler, Reşad Ekrem KOÇU 155 — Servetifünun — 2373 Ii o ğü ii ço sü (in mi ii ÜN #2 AVA ; geç

Bu sayıdan diğer sayfalar: